Orta yolu bulup kapattılar

Dünya Haberleri —

.

.

  • Türk Dışişleri Bakanlığı’nın, ABD ve Almanya nezdindeki temaslarıyla orta yol bulanarak, 10 büyükelçinin 'istenmeyen kişi' ilan edilmesi talimatı, uygulamaya sokulmadı. Böylece Batı dünyası için 'Erdoğan geri adım attı' ama Türk tarafı için de ’10 devlet geri adım attı' propagandası başladı.

 

AİHM’in rehin tutulan Osman Kavala ile ilgili kararının uygulanmasını isteyen Batı dünyasının en önemli 10 devletinin büyükelçileri, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 'istenmeyen kişi' ilan edildi. Türk Dışişleri, aldığı talimatı geciktirerek manevra yapmaya çalıştı. Karabağ’dan Efrîn’e kadar Türk devletinin önünü açan, NATO ve Avrupa Konseyi üyeliğine toz kondurtmayan, silah desteğini kimyasal silah kullanmasına sessiz kalarak taçlandıran Batı dünyası, Erdoğan’ın son çıkışını da geçiştirme telaşına girdi. Bir tanesi bile net ve açık bir karşı açıklamada bulunmadı. Norveç, "Sınır dışı edilmeyi hak edecek bir şey yapmadı" dedi. Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan adını bile veremeyen bir kaynak, diğerleriyle görüştüklerini öne sürdü. Yeni Zelanda, Türkiye ile ilişkilerine değer verdiğini belirtmekle yetindi. AP Başkanı bile "Yılmayacağız" diyebildi. Türk Dışişleri’nin ABD ve Almanya nezdindeki temaslarıyla orta yol bulundu. ABD Büyükelçiliği, Viyana Sözleşmesi'nin 41. Maddesi’ne atıf yapan kısa bir açıklama yaptı, diğer büyükelçilikler de bunu paylaştı. Böylece bu açıklamalarla kabine toplantısına başlayan Türk Cumhurbaşkanı’na 'geri adım attılar' mesajı verildi. Cumhurbaşkanlığı, açıklamayı olumlu karşıladı ve 'istenmeyen kişi' talimatı uygulanmamış oldu.

ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda. 7’si NATO müttefiki, 6’sı AB’nin temel üyeleri, 5’i Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı, 4’ü G-7 üyesi, 2’si Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip, ABD de tepelerindeki stratejik partner. Bu 10 devletin büyükelçileri, AİHM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin rehin tutulan iş insanı Osmana Kavala ile ilgili kararını hatırlatarak, serbest bırakılmasını isteyen bir orak açıklama yapmıştı. Kavala'nın dava sürecinin farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davalar yaratılması yoluyla sürekli geciktirildiğine işaret edilerek, bu durumun Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelediği belirtilmişti. Bu ortak yazılı çağrıdan sonra Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmışlardı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, büyükelçilere “Türkiye’nin iç işlerine karışamazsınız, yargıya müdahale edemezsiniz. Kavala davasını siyasallaştırıyorsunuz” uyarısında bulunmuştu. Görüşme sonrası “Biz görevimizi yapıyoruz” diyen büyükelçiler, görevlerini yapmaktan geri durmayacakları mesajını vermişti.

Erdoğan’ın 21 Ekim’de Afrika ziyaretinden dönerken, “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleriyle işaret ettiği 10 büyükelçinin 'istenmeyen kişi' ilan edilmesine yönelik talimat, Dışişleri Bakanlığı’na aynı gün iletildi. Erdoğan, ertesi gün de bunun talimatını verdiğini duyurdu. İkili siyasi ilişkileri ele alan daireler, bunu durdurmak için aksi görüş belirtti. Erdoğan’a iletilmesi amacıyla Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na sunuldu. Tüm girişimlere rağmen Erdoğan talimatından vazgeçmedi. Erdoğan’ın büyükelçileri göndereceğini duyuran açıklamasının ardından söz konusu 10 büyükelçilik de başta Protokol Dairesi olmak üzere Dışişleri ile temasa geçerek bilgi almaya çalıştı, ancak kendilerine (önceki akşam itibarıyla) bir tebliğ yapılmadı. O arada 10 devlet de sessizliği tercih edip net ve açık bir karşı açıklama yapmadı. Türk Dışişleri ile ABD arasına devam eden ve Almanya’nın da bilgilendirildiği temaslar sonucunda orta yol bulundu. Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın yapıldığı saatlerde önce ABD Büyükelçiliği'nin Twitter hesabından "ABD, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi'nin 41'inci maddesine riayet etmeyi teyit eder" açıklaması yapıldı. Ancak açıklamanın İngilizce metninde "riayet etmeyi teyit eder" yerine "bağlılığını sürdürmektedir" anlamına gelen bir ifadenin yer alması dikkat çekti. Açıklama ilk 15 dakika içinde Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelanda büyükelçilikleri tarafından da paylaşıldı. Bir süre açıklamayı paylaşmayan Fransa ve Almanya da yaklaşık bir buçuk saat sonra diğer büyükelçiliklere uydu. Türk devlet ajansı Anadolu Ajansı (AA) da Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve diğer büyükelçiliklerin açıklamalarını olumlu bulduğunu servis etti. Böylece yaratılan 'kriz', kapatılmış oldu.

Zevahiri kurtarma açıklaması

Konu, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın günlük basın toplantısında gündeme geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye ile her anlaşmazlığın çözümünde diyalog içinde olmayı sürdüreceklerini belirtti. Sözcü Ned Price, basın mensuplarından gelen bir soru üzerine, “Büyükelçimiz Satterfield Türkiye’de. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak görevini sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamalarını not ettik. Hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıyı tüm dünyada teşvik etmeye devam edeceğiz. Biden yönetimi ortak öncelikler konusunda Türkiye ile iş birliğini amaçlıyor” ifadelerini kullandı. Sözcü Price, “Her NATO müttefikiyle olduğu gibi her anlaşmazlığın çözümü konusunda diyalogda olmayı sürdüreceğiz. En iyi yolun ortak çıkarları ilgilendiren konularda iş birliği olduğuna inanıyoruz. Türkiye ile de ortak çıkarları ilgilendiren çok sayıda konu var” şeklinde devam etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’ne, “Türkiye’de devlet medyası durumu ABD ve diğer ülkeler geri adım attı şeklinde yansıttı. Siz Osman Kavala’nın serbest kalması çağrısının yer aldığı ilk açıklamanın arkasında mısınız?” sorusu yöneltildi. Sözcü Ned Price soruyu, “18 Ekim’de yaptığımız açıklama Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesi ile tutarlı. Hukukun üstünlüğünü tüm dünyada teşvik etme taahhüdümüz konusunda kararlıyız” sözleriyle cevapladı, açıklamada altı çizilen unsurların evrensel ilkeler olduğunu belirtti.

Görüşme sorusunu yanıtlamadı

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne Başkan Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki haftasonu İtalya’nın başkenti Roma’da yapılacak olan G-20 zirvesi sırasında görüşüp görüşmeyecekleri de soruldu. Sözcü Ned Price bu konuda kendisine yöneltilen soruyu Beyaz Saray’a yönlendirdi.

41. madde nedir?

ABD Büyükelçiliği'nin atıfta bulunduğu Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesinde şu ifadeler yer alıyor: "Kabul eden devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmek, ayrıcalıklarına ve bağımsızlıklarına halel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan her şahsın görevidir. Anılan devletin içişlerine karışmamak da bu şahısların keza görevidir. Gönderen devlet tarafından kabul eden devlet nezdinde yapılması misyonun uhdesine tevdi olunan bütün resmi işler, kabul eden devletin dışişleri bakanlığı veya mutabık kalınacak başka bakanlık ile veya aracılığıyla yürütülür. Misyonun binaları, misyonun bu sözleşmede belirtilen görevleri veya diğer genel uluslararası hukuk kuralları veya gönderen ve kabul eden devlet arasında yürürlükte olan özel anlaşmalar ile bağdaşmayacak bir tarzda kullanılmaz."

1961’de imzalanan metinde ''kabul eden devlet'', yabancı ülke misyonunun görev yapacağı ülkeyi, ''gönderen devlet'' de bu diplomatik personelin vatandaşı olduğu ülkeyi tanımlıyor. 

 

Batı medyası böyle gördü

Batı medyası, varılan sonucu Türk medyasının aksine 'Erdoğan’ın geri adım atması' olarak görmeyi tercih etti.

İngiliz The Guardian gazetesi “Türkiye, büyükelçileri sınır dışı etme tehdidinden geri adım attı” başlığını kullandı. The Guardian, “Kavga kızışıyor gibi görünse de olay Ankara'nın Batılı ortaklarında için ekşi bir tat bıraktı. Türk liderin, Biden ve Avrupa devletleriyle yakınlaşmayı amaçlayan son hamlelerini tersine çevirdi. Son 12 ayda değerinin dörtte birini kaybeden Türk Lirası, haberin ardından tarihi dip seviyesi olan 9.85'ten 9.607'ye dolara geriledi” diye yazdı.

New York Times gazetesi ise gelişmelere geniş yer verdi. Haberde, “Türk Cumhurbaşkanı 10 Batılı diplomatı sınır dışı etmekten vazgeçti” başlığı kullanıldı. Analizde, “Sınır dışı etme tehdidi ciddi ekonomik sorunlara ve NATO içerisinde dağılmaya sebep olabilecekti. Erdoğan, 10 büyükelçiyi sınır dışı etme kararından geri adım attı. Analist ve diplomatlara göre, diplomatik fırtınadan kurtuldu” denildi.

Washington Post gazetesi ise “Erdoğan, büyükelçileri gönderme tehdidinden vazgeçerek ABD ve diğer Batı müttefikleriyle krizden kaçındı” başlığını attı. Gazete, “Pazartesi günü çok dikkatlice koreografisi yapılmış jestlerle birlikte ABD, Kanada ve diğer ülkeler tek cümlelik bir açıklama ile diplomatik normlara uyacaklarını duyurdu. Uzmanlara göre Erdoğan’ın Kavala konusundaki ani çıkışı, dış siyasette gerilimi azaltmak yerine tırmandırması onun dikkati çözemediği ekonomik krizden başka bir yere çekmek ve popülaritesini artırmak için endişeli olduğunu gösteriyor” yorumunu yaptı.

Fransız France24, “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı diplomatları sınır dışı etme tehdidinde U-dönüşü yaptı” başlığını kullandı.

Financial Times da “Erdoğan, batılı büyükelçiler krizinde geri adım attı” başlığını attı ve “Erdoğan, 10 Batılı büyükelçiyi sınır dışı etme tehdidinden geri adım atarak, Türkiye'yi on yıllardır ABD ve Avrupa ile yaşanan en kötü krizin eşiğinden geri çekti. Lira, üzerindeki baskıyı hafifletti” yorumunu yaptı.

AP’den iki gün sonra açıklama

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ile Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Sergey Lagodinsky, Erdoğan’ın, 10 ülkenin büyükelçisinin 'istenmeyen kişi' ilan edilmesi için Dışişleri Bakanı'na talimat vermesine iki gün sonra yazılı bir açıklamayla yanıt verebildi.

Ortak yapılan yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iş adamı Osman Kavala'nın tutukluğuna ilişkin açıklamaları nedeniyle 10 büyükelçiye yönelik açıkladığı tedbirler anlaşılmaz ve tamamen mesnetsizdir. Bunları ancak dikkati gerçek acil sorunlardan, iç ve ikili ilişkilerden uzaklaştırma girişimi olarak değerlendirebiliriz” denildi. Açıklamada, Kavala'nın bırakılmasına karar verenlerin büyükelçiler değil, AİHM olduğu ve Türkiye'nin Osman Kavala davasında olduğu gibi Selahattin Demirtaş davasında da AİHM kararlarına uymakla yükümlü olduğu hatırlatıldı. AİHM’in Aralık 2019’da Kavala’nın serbest bırakılmasını talep ettiği ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de daha sonra bunu yinelediği anımsatıldı. Türkiye’nin bu karar ve Selahattin Demirtaş ile ilgili verilen kararlara uyması gerektiği kaydedilen açıklamada, hukuk devleti ve adi yargılanmanın, demokrasinin temel ilkeleri olduğu vurgulandı.

Açıklamada, Türkiye’ye AİHM kararlarına uyması ve gerilimi düşürmesi istenirken Avrupa Birliği'ne de ortak bir tepkiyi koordine etmesi çağrısında bulunuldu.

 

ABD, Bartholomeos'u ağırladı

12 günlük bir resmi ziyaret için Washington’da bulunan Fener Rum Patriği Bartholomeos, ABD Başkanı Joe Biden tarafından Beyaz Saray’da kabul edildi. Görüşme basına kapalı gerçekleşti.

Patrik Bartholomeos, Beyaz Saray ziyareti öncesinde de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la görüştü. Görüşme öncesinde basına kısa bir açıklamada bulunan Blinken, Bartholomeos ile görüşmekten onur duyduğunu kaydetti. Blinken, ABD Başkanı Joe Biden'ın, başkan yardımcısı olduğu yıllarda Bartholomeos ile İstanbul'da bir araya geldiğini hatırlatarak, "ABD, din özgürlüğü ilkesini güçlü bir şekilde savunuyor, dış politikamızda ilkemize bağlıyız ve elbette kendi ülkemizde de buna bağlıyız" dedi. Bartholomeos ise "İstanbul'daki tarihi makamımızda hayatta kalma mücadelesi verirken, Ekümenik Taht'a ve korumaya çalıştığımız onun fikir ve değerlerine verdiği daimi destek için ABD yönetimine minnettarız" diye konuştu.

Toplantı sonrasında yazılı açıklama yapan ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price, Blinken'ın, Bartholomeos ile ABD'nin dünya çapında din özgürlüğünü destekleme taahhüdünü ve dünya çapındaki Ortodoks Hristiyan toplumuyla ortak kaygıları ele aldığını kaydetti. Price, "Bakan Blinken, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasının Biden yönetimi için bir öncelik olmaya devam ettiğini yineledi. Ayrıca iklim krizini acilen ele alma zorunluluğunu da görüştüler" ifadelerini kullandı.

Patrik Bartholomeos Blinken ile görüşmesinin ardından ABD Başkanı Biden ile bir araya geldi. Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşmenin içeriğine ilişkin olarak Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, "karşı karşıya olunan küresel zorluklarla yüzleşme konusunda" inanç topluluklarının rolünün vurgulandığı belirtildi. Bartholomeos ise açıklamasında Biden'ı "inançlı ve vizyon sahibi biri" olarak nitelendirerek görüşmeden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

81 yaşındaki Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, uzun yolculuk ve yoğun programı nedeniyle yorgunluk yüzünden rahatsızlandığı ve Pazar günü hastanede kontrol alındığı açıklanmıştı. Bartholomeos, hastaneden taburcu edilmesinin ardından Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği konutunda Büyükelçi Murat Mercan’ın kendisi onuruna verdiği kahvaltıya katıldı. Kahvaltıya Yunanistan’ın Washington Büyükelçisi Papadopoulou ve ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Olson da katıldı.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.