Ortadoğu’da milyonlar susuz
Dünya Haberleri —

Su krizi /foto:AFP
- Ortadoğu, su krizi ve aşırı kuraklık tehdidi altında. İran’da 20 milyon kişi su sorunu yaşarken, sonbaharda barajlardaki su tükenebilir. Tahran’da su kalmadığı için başkent, sahil bölgesi Makran'a taşınıyor. Irak’ta su rezervleri yüzde 8’e düştü, Basra, “potansiyel olarak yaşanamaz” kategorisine girdi.
- Suriye’de HTŞ rejimi bölgelerinde su mafyalarının yönettiği “gölge su ekonomisi” ortaya çıktı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerinde ise Fırat Nehri, etkili sınırın 7 metre altına düştü ve artık “ölü seviye” olarak tanımlanıyor. Barajın yapısal bütünlüğü bozulmak üzere.
Irak’ın güneyindeki Basra vilayeti, yeşilliği ve çiçekli bahçeleriyle bir zamanlar “Doğu'nun Venedik'i” olarak anılıyordu. Ancak şu an geriye kokan dereler, yakıcı güneş ve kavurucu topraklar kaldı. Haziran ayında bir kez daha “benzeri görülmemiş” su felaketi uyarısı yapıldı.
Basra, 1,5 milyonluk nüfusuyla Viyana'dan daha küçük. Basra'nın bin kilometre kuzeyindeki İran'ın başkenti Tahran'ın nüfusu ise 10 milyon olarak tahmin ediliyor. Tahran’da mahallelerde bazen iki gün su kesintileri yaşanıyor. Yüzde 14'e düşen su rezervlerinin biraz daha uzun süre dayanabilmesi için su basıncı düşürüldü. Bu yüzden genellikle apartmanlarda veya çok katlı evlerin üst katlarına su ulaşmıyor.
Aşırı sıcakların etkili olduğu ülkede aralarında başkent Tahran ve Buşehr’in de bulunduğu 14 eyalette yüksek enerji tüketiminin önüne geçilmesi için 23 Temmuz’da kamu kurumları kapatıldı. Ardından Loristan eyaletindeki devlet daireleri 29-30 Temmuz’da tatil edildi. İran Su Endüstrisi Kurumu, ülke genelinde 24 eyalete bağlı 50 kentte yaklaşık 20 milyon kişinin su sıkıntısı yaşadığını, özellikle Tahran ve Elburz eyaletlerinin su krizinden en fazla etkilenen bölgeler olduğu açıkladı. Bu yılın başından itibaren barajlara ulaşan toplam su miktarı geçen yıla oranla yüzde 43 azaldı.
Sonbaharda barajlarda su kalmayacak
Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, su krizine ilişkin Perşembe günü yaptığı açıklamada, “Su krizi bugün toplumun ciddi sorunlarından biri. Tüm veriler su kaynaklarının azaldığını, düşüş eğiliminde olduğunu ve kuraklığa doğru ilerlediğimizi göstermektedir. Eğer su tüketimini kontrol edip yönetmezsek Eylül, Ekim gibi barajlarda hiç su kalmayacak Tahran’da su olmayacak ve ciddi sorunlarla karşılaşacağız” dedi.
Rejim, yıllardır deprem olacağı korkusuyla başkenti taşımayı veya değiştirmeyi planlıyor. Pezeşkiyan, bir hafta önce tartışmayı yeniden alevlendirdi. “Hükümet başkenti başka bir yere taşımayı ciddi olarak düşünüyor. Tahran'da gerçekten su kalmadı" dedi. Seçilen yeni başkent bölgesi Umman Körfezi'ndeki Makran sahili olacak. Burada her ne kadar kalkınma projeleri olsa da uzmanlara göre, bölge özellikle su altyapısı açısından az gelişmiş durumda.
Potansiyel olarak yaşanamaz
Yeninden Basra’ya dönelim: Irak’ta da durum kritik. 1933'ten bu yana en kurak yaz yaşandı, su rezervleri yüzde 8’e düştü. İklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışı ortalamanın çok üzerinde. Irak’ın güneyi için yapılan en kötü tahminler, yüzyılın sonuna kadar 5.6 derecelik (daha fazla) bir artış öngörüyor. Bağdat’ta sıcaklık birkaç gün önce 51 derece olarak kaydedildi ancak petrol sahalarına yakın yerlerde oran daha yüksek. Bir de havadaki kum var.
Basra uzun zamandan beri "potansiyel olarak yaşanamaz" kategorisine girdi. Fırat ve Dicle nehirlerinin birleştiği noktanın altında yer alıyor. Mezopotamya'nın nehirleri kuzeyden giderek daha az su getiriyor ve Şattülarap'tan anakaraya tuz sızıyor. Çiftçiler birer birer iflas ediyor, iş yok ve petrol şirketleri işgücünü ithal ediyor.
Aşırı sıcaklardan ve su krizinden etkilenen ülkelerde halkın yaşadığı zorlukların arkasında yozlaşmış yönetimler, çökmüş altyapı ve zayıf tarım politikalar göze çarpıyor. Bu ülkelerde zenginler ihtiyaç duyduklarını satın alıp "yaz tatillerini" yurtdışında geçiriyor, yoksullar ise nispeten daha serin olan Başûrê Kürdistan’a gidiyor. Ve bir de iklim değişikliği. Uzmanlar, insanların artık yaşayamadıkları bölgelerden taşınıp başka bölgelere yerleşmeleriyle bölgesel çatışmaların artacağını öngörüyor.
Irak ve İran gibi kendisini siyasi olarak ekonomik izolasyona hapsetmiş petrol devletlerinde rantiye sistemi artık işlemiyor, nüfus artışı da buna katkıda bulunuyor. Süper zengin Arap petrol devletleri bile vatandaşlarını gelecekte her şeyin bedava olmayacağı gerçeğine alıştırmaya çalışıyor. Bugün çok daha fazla insan çok daha azıyla yetinmek zorunda bırakılıyor.
Suriye'de kırsal göç
Suriye’de devam eden siyasi kriz, savaş ve çatışmaların yanı sıra kuraklık ve ekonomik zorluklar, halkın yaşadığı zorlukları ikiye katlıyor. Bu yaz halk su tankerlerinin önünde uzun kuyruklar görülürken, içme suyu karaborsaya girdi. Derstandard’da yer alan habere göre, bir “gölge su ekonomisi” ortaya çıktı; ticareti tekelinde tutan su mafyaları var. Halep'te suyun fiyatı son iki yılda yüzde 200 oranında arttı. Nüfusun yaklaşık yüzde 40'ı bu suya bağımlı. Buna ek olarak, gıda fiyatları patlamakta ve buğday üretimi aşağı yukarı çökmüş durumda.
Suriyeli tarım uzmanı Jalal al-Attar, 1,2 derecelik bir artışla kuraklık olasılığının 250 yılda bir iken on yılda bire yükseleceğini hesapladı. Yağmur yağmıyor ve buharlaşma oldukça fazla. 1972 ile 2015 yılları arasında Fırat'ın sağladığı su miktarı yüzde 40 oranında azaldı.
Fırat Nehri ‘ölü seviyede’
Kuzey ve Doğu Suriye’de su krizi ve kuraklık alarm veriyor. İklim krizi ve savaşın etkileri durumu daha kötüleştiriyor. Ancak Türk devleti ve çetelerinin Serêkaniyê’yi 6 yıldır işgal etmesi, Hesekê ve Til Temir’de yaşayan bir buçuk milyondan fazla insanı susuz bıraktı. Serêkaniyê’deki, Elok Su İstasyonu’nun çeteler tarafından kesilmesi Cizîr Kantonu’da insani krize neden oluyor.
Elok İstasyonu’nun yanı sıra 6 milyon insanın su ihtiyacını karşılayan Fırat Nehri’nin su seviyesinin düşük olması da büyük sorun. Türk devleti, 2020 yılından bu yana Fırat Nehri'nde saniyede 250 metreküpten az su bırakıyor. Bunun sonucunda su seviyesi günde yaklaşık 2 santimetre düşüyor. Bu durum, Fırat Barajı’nın yapısal bütünlüğünü de tehdit ediyor. Barajın beton blokları korumasız kalıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye baraj yönetiminden Imad Ibêd, Temmuz ayının ikinci haftasında yaptığı açıklamada Fırat Nehri’nin normalde 14 milyar metreküp su tuttuğunu ancak su seviyesinin ‘etkili sınır’ın 7 metre altına düştüğünü duyurdu. Su seviyesini “ölü seviye” olarak tanımlayan Ibêd, bu seviyenin barajdaki elektrik üretim türbinlerinin çalışması için yeterli olmadığını ekledi. Türbinlerin işlev görebilmesi için en az 40 metrelik su basıncına ihtiyaç var.
Fırat Barajı’nda toplam 8 enerji üretim ünitesi bulunuyor. Bunlardan sadece 4'ü aktif durumda ve her biri normal koşullarda 110 megavat elektrik üretebiliyor. Ancak şu anki mevcut su seviyesinde bu 4 ünitenin toplam üretimi 60 ila 65 megavatı geçmiyor. HABER MERKEZİ













