Oslo’da yeni perde: Taliban’a meşruluk, kadınlara ihanet
Meral ÇİÇEK yazdı —
25 Ocak 2022 Salı - 23:30
- Taliban rejimini dün olduğu gibi bugün en çok zorlayan kadın mücadelesi, bu faşist iktidarın sonunu getirecek yegane direniştir.
Tamana Zaryabi Paryani, geçtiğimiz hafta Afganistan’ın başkenti Kabil’de bir grup kadınla eşit haklar için eylem gerçekleştirdi. Eylemci grup, kadınların eğitim ve çalışma hakkının Taliban tarafından gasp edilmesini protesto etti. Ellerinde dövizler ve pankartlarla yürüyen grubu silahlı güçler durdurdu ancak genç kadınlar slogan atmaya devam etti. Bunun üzerine Taliban, biber gazıyla kadınlara saldırdı.
Birkaç gün sonra geç saatlerde internete kısa bir video düştü. Videoda Tamana Zaryabi Paryani, Taliban güçlerinin kız kardeşleriyle yaşadığı evin kapısına dayandığını kamuoyu ile paylaştı. Video yardım çığlıklarıyla kesiliyor. O geceden beri kendisinden ve eylem arkadaşı Parawana İbrahimkhel’den haber alınamıyor.
Tamana ve Parawana’nın evlerinden zorla götürüldüğü vakitlerde 15 kişilik Taliban heyeti özel jet uçağı ile Norveç’e gitmeye hazırlanıyordu. Norveç hükümeti, ‘insani yardım’ adı altında Taliban heyeti, Batı devletleri ve Afgan sivil toplum kuruluşları arasında 3 günlük görüşmelere ev sahipliği etti. Taliban ile görüşmeye gelen Batı güçleri; Avrupa Birliği, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya. Oslo, Taliban’ın Afganistan’daki iktidarı ele geçirdiği 1990’lı yılların sonundan beri kadın düşmanı İslamcı güç ile ilişki halinde olup, geçen süreçlerde çokça arabuluculuk yaptı.
O dönem ile bugün arasında fark var. Çünkü bu kez Batı devletli uygarlığı, Afgan demokrasi güçlerinin on yıllardır direndiği ve mücadele ettiği Taliban’ı halka rağmen iktidar koltuğuna oturttu. Bu yetmiyormuş gibi kendini barış ve demokrasinin abidesi sayan Norveç, darbeci Taliban’ı alenen özet jetlerle getirtip otellerde ağırlıyor. Üstüne üstlük başta direnişçi Afgan kadınları olmak üzere halkı aptal yerine koyup 3 günlük görüşmelerin ilk gününde Taliban’ı sözde Afgan kadın ve sivil toplum örgüt temsilcileri ile bir araya getiriyor! Sanki bu şekilde Taliban’dan büyük taviz koparılmış, kendileri hizaya getirilmiş oluyor! Oysa, sırf ABD ve Avrupa devletleri tarafından dondurulan banka hesaplarına erişim için şov yapan Taliban’ın karşısına bir grup gazeteci ve aktivist oturtarak Norveç aslında Afgan kadınlarının ve halklarının direnişine en büyük hakareti yapmış oldu.
Onurlu Afgan direnişçiler bu gerçeğin gayet farkında. Ağustos ayından beri Kabil’de Taliban iktidarına karşı eylemlerde yerini alan Wahida Amiri adlı aktivist, Norveç’in böylesi bir toplantıyı düzenleyip teröristlerle masaya oturması ve anlaşmalar yapmasının büyük ayıp olduğunu belirtip, bunu kabul edip Taliban’a kapıları açanların utanması gerektiğini vurguladı. Bamiyan bölgesinden bir eylemci "Norveç, kadın ve insan haklarına saygı duymayan suçlular ve teröristler davet etti" şeklinde tepki gösterirken, bir diğer aktivist ise Oslo’nun Afgan kadınlarına ihanet ettiğini söyledi.
Afgan toplumunun yoğun tepkisiyle karşı karşıya olan Norveç hükümeti adına dış işleri bakanı Anniken Huitfeldt her ne kadar bu görüşmelerin Taliban’ın meşrulaştırılması veya tanınması anlamına gelmediğini iddia edip, belli ki esas mesele budur. Oslo zirvesi ile Norveç hükümeti aslında Batı devlet güçlerinin Taliban’ın barbarca rejimini tanımasının zeminini oluşturuyor. Kadın katillerinin yargılanmasını sağlamak yerine onları özel uçaklarla VIP otellerde ağırlayanlar, bir de utanmadan kadın haklarından söz ediyor ve marifetmiş gibi onca erkek arasında bir kadın hakları aktivistini Taliban’ın karşısına oturtuyor!
Pişkince otel salonlarında Batı devlet temsilcisi erkeklerin ellerini sıkan Taliban rejimini dün olduğu gibi bugün en çok zorlayan kadın mücadelesi, bu faşist iktidarın sonunu getirecek yegane direniştir. Oslo zirvesi, bu mücadelede hangi ikiyüzlü güçlerin yanındaymış gibi yaparken aslında karşısında durduğunu çok net gösterdi. Ve bir şey daha gösterdi. Norveç dış işleri bakanı, tepkiler karşısında bu daveti savunmaya çalışırken "Ülkedeki de facto yetkililerle konuşmamız gerekiyor. Siyasi durumun çok daha kötü bir insani felakete yol açmasına izin veremeyiz" diye konuştu. Dünya çapında demokratik kamuoyunda büyük öfke yaratan bu faşist çetenin iktidar gaspına bir meşruluk kazandırmaya çalışırken Batı devletleri, Rojava ve Kuzeydoğu Suriye gibi son derece meşru demokratik toplum yönetimlerini ise kriminalize ve tasfiye etme politikalarını derinleştirerek sürdürüyor. Bu gerçeği unutmayalım.
paylaş
Meral ÇİÇEK yazıları
Önder Apo’nun tavrı ve CPT
7 Aralık
OPCW kendini feshetsin
26 Ekim
Sakine, Hevrîn, Nagihan…
12 Ekim
Paşinyan kimin adamı?
28 Eylül
Halk olarak karar vermeliyiz
31 Ağustos
19 Temmuz devrimleri
20 Temmuz
Biz NATO değiliz!
6 Temmuz
Hangi ‘meşru güvenlik çıkarları’?
15 Haziran
Kürtlük bitirilmek isteniyor
18 Mayıs
Nairobi’de dikilen 4 Nisan ağacı
5 Nisan
Bir taşla kaç kuş vurulur?
15 Mart
8 Mart 2022'nin anlattıkları
9 Mart