Özgür kadınlar hedef alındı

• Türk devletinin savaş ve insanlık suçlarının yargılandığı Rojava Halklar Mahkemesi'nin ikinci günü, kadınlara dönük işkence, katliam ve tecavüz suçlarına ilişkin delillerin sunulmasıyla devam etti. Mahkemede kültürel ve tarihi soykırıma ilişkin deliller de heyete sunuldu.

Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye'de işlediği savaş suçları sebebiyle Brüksel'de kurulan Rojava Halklar Mahkemesi'nde yargılanıyor. L'Université libre de Bruxelles (ULB) Aula QA amfisinde görülen duruşmada, ilk olarak Tayyip Erdoğan ve Yaşar Güler gibi Türk devlet yetkililerinin yoklaması yapıldı. Sanık Türk devlet yetkililerinin gelmemesi üzerine mahkeme, sanıkların gıyabında devam etti.

Duruşma, Barbara Spinelli'nin Cizîr bölgesinde işlenen suçlara ilişkin sunumuyla başladı. Yusra Muhammed Derviş, Zeyneb Muhammed ve Hevrîn Xelef'in katledilmesine ilişkin soruşturma dosyasının detaylarını paylaşan Spinelli, Türk devletinin özgür kadını ortadan kaldırmak istediğini belirtti. Barbara Spinelli, dünya örnekleri üzerinden kadınlara dönük sistematik saldırıların yalnızca fiziki değil, aynı zamanda psikolojik olduğunu hatırlattı. Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ın da Türk devleti tarafından Paris'te katledildiğini vurgulayan Spinelli, kadın özgürlük mücadelesinin hedef alındığını belirtti.

Hevrîn Xelef’in katledilmesi 

Rojava'da kadın özgürlükçü sistemin uygulandığını vurgulayan Spinelli, "Kadınlar yönetimde yer alıyor. Kadın ve erkekler eşit bir şekilde temsil ediliyor. Yönetimde yer alan silahsız sivil meclis üyelerinin kasıtlı bir şekilde hedef alındığını görüyoruz." dedi. Suriye'nin Geleceği Partisi'nin eş kurucusu Hevrîn Xelef'in, Türk devletine bağlı çetelerce katledildiğini belirten Spinelli, Türkiye’nin sorumluluğuna işaret etti. Hevrîn Xelef'in katledildiği yerde çekilen video kayıtlarını mahkeme heyetine sunan Spinelli, katliamın vahşice gerçekleştirildiğini söyledi.

Uluslararası kurumların raporlarını paylaşan Spinelli, Hevrîn Xelef'i katleden çetelerin Türkiye’ye bağlı olduğunun Amnesty International raporlarında da yer aldığına dikkat çekti. Kadın öncülerden Yusra Muhammed Derviş'in katledilmesine de değinen Spinelli, Yusra Derviş'in seyahat ederken Türk devletine ait SİHA ile hedef alındığını hatırlattı. Katliama ilişkin tanık anlatımları dinlendi. Tanıklar, ilk saldırının ardından yardım için gidenlerin de SİHA ile hedef alındığını aktardı.

Korku iklimi yaratılmak isteniyor 

Özerk Yönetim yetkililerinin hedef alınarak bölgede korku iklimi yaratılmak istendiğini belirten duruşmada, Zeyneb Muhammed Said'in 27 Eylül 2022'de Türk devletine ait SİHA ile katledildiği saldırının detayları paylaşıldı. Rojava Information Center'ın derlediği bilgileri heyete sunan Spinelli, Erdoğan'ın SİHA saldırılarını bizzat itiraf ettiğine dair haber küpürlerini paylaştı. Avukat Aynuz Zeid Paşa'nın bölgede kadınlara yönelik saldırılara dair raporunu paylaşan Spinelli, SİHA saldırılarında kadınların özellikle hedef alındığını belirtti. Kadınlara dönük saldırıların doğrudan ve sistematik olduğuna dikkat çeken Spinelli, "Elimizdeki raporlar, bu saldırıların doğrudan cins kırımına yönelik olduğunu ortaya koyuyor. Kadınların doğrudan hedef alınması bir tesadüf olamaz. Az önce delilleriyle ortaya koyduğum olaylar, bunun hedefli ve sistemli olduğunu açıkça göstermektedir." dedi.

 

 

Gizli hapishaneler ve tecavüz 

Duruşmanın ilerleyen saatlerinde söz alan Anni Pues, bölgedeki gizli hapishanelerdeki işkence, tecavüz ve cinsel saldırılara ilişkin sunum yaptı. Bölgede kadınların kaçırılarak gizli hapishanelerde kaybedildiğini hatırlatan Anni Pues, Nadya Hassan Sileman ve Lonjin Abdo ile diğerlerinin soruşturma dosyasına ilişkin bilgileri yargıç heyetiyle paylaştı. Nadya Hassan Sileman'ın Türk askerleri tarafından kaçırıldığını söyleyen Anni Pues, Nadya Sileman'ın tecavüze uğradığını ve iki yıl boyunca işkence altında kaldığını belirtti. Anni Pues, Efrîn'den kaçırılan Nadya Hassan Sileman'ın, olaya ilişkin anlatımlarını içeren video kaydını yargıç heyetine sundu.

Videoda, uğradığı sistematik tecavüz ve işkenceleri anlatan Nadya Hassan Sileman, Türk askerleri ve istihbaratçılarının hapishanede yaptıklarını ayrıntılı bir şekilde aktardı. Ellerinin sürekli bağlı olduğunu söyleyen Sileman, tuvalete dahi elleri bağlı gittiğini, askerlerin kendisine sürekli vurduğunu ifade etti. Anni Pues, sunduğu sağlık raporlarıyla işkence ifadelerini delillendirdi.

351 kadına ilişkin bilgi ve belgeler 

Kadın Haklarını Savunma ve İnceleme Merkezi'nin, işkence ve tecavüze uğrayan yüzlerce kadının bilgilerini kaydettiğini belirten Anni Pues, Kadın Haklarını Savunma ve İnceleme Merkezi'nden Mizgin Hessen'i mahkemeye bağlayarak soru-cevap şeklinde söz konusu raporların detaylarını aktardı. Son beş yılda kadınlara yönelik birçok işkence ve tecavüz olayının yaşandığını belirten Mizgin Hessen, tüm bilgi ve belgelerin hukuki nitelikte olduğunu ifade etti. Hapishanelerde bulunan 351 kadına dair belgelerin ellerinde olduğunu kaydetti.

Sistematik örgütlü suçlar 

Mizgin Hessen şöyle devam etti: "351 kadın hakkında somut belge topladık. Kadınların tamamı fidye karşılığında serbest bırakıldı. Araştırmalarımızda gördük ki, bu saldırılarda sistematik ve örgütlü bir yöntem kullanılıyor. Kadınların, Özerk Yönetim'in oluşturulmasındaki rolleri nedeniyle hedef alındıklarını düşünüyoruz. Ayrıca, kadınlar üzerinde bir korku ve baskı yaratmak için bu saldırıların planlı bir şekilde yürütüldüğünü görüyoruz."

Tarihimize ve kültürümüze düşmanlar 

Bugünkü mahkemede Socrates Tziazas da kültürel ve tarihi soykırım suçlarına ilişkin sunum yaptı. Arkeolojik alanların, ziyaretgahların ve kültürel mirasın hedef alındığını belirten Tziazas, tanık olarak Dr. Oriseas Xristo'yu sundu. Dr. Xristo, uluslararası yasaların Türk devleti tarafından ihlal edildiğine dair delilleri sundu. Mahkemeye sunulan belgeler arasında Avesta Xabur mezarlığına yönelik saldırının görselleri de yer aldı. Mahkeme devam ediyor. BRÜKSEL