Pazara giden eli boş dönüyor

Toplum/Yaşam Haberleri —

Hayat pahalılığı

Hayat pahalılığı

  • Art arda gelen zamlar yaşam koşullarını giderek kötüleştirirken, alım gücü yok denecek durumda. Yoksulluk karşısında yaşam mücadelesi veren İstanbullular ise “Geçinemiyoruz” diyor.

ERDOĞAN ALAYUMAT/İSTANBUL

Ekonomik krizin boyutu gün geçtikçe ağırlaşıyor. Akaryakıt ve barınma başta olmak üzere, elektrik, su, doğalgaz, ulaşım ve temel gıda ürünlerine yapılan zamlar halkın belini bükmüş durumda.

Dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul’da da yoksulluk oranı giderek artıyor. Bütçenin neredeyse yarısı savaş ve güvenlik harcamalarına ayrılırken, halk günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz halde.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) verilerine göre İstanbul’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ayda en az 39 bin TL gelire ihtiyacı var. Asgari ücretin 11 bin 402 TL olduğu Türkiye’de toplum giderek yoksullaşıyor.

 

 

Fiyatlar ateş pahası

İstanbul’un Fatih ilçesinde her hafta kurulan Çarşamba Pazarı’na girdiğimizde etiket fiyatları gözümüze çarpıyor. Giyimden gıdaya kadar birçok ürünün satıldığı pazarda en ucuz etiket 100 TL’nin üzerinde. Peynir ve tereyağı gibi süt ürünlerinin yanına yaklaşılmıyor bile. Bir kilo peynirin fiyatı 180 TL ile 250 TL arasında değişirken bir kilo tereyağının fiyatı ise 350 TL’ye kadar çıkıyor.

Sebze ve meyve bölümünde ise durum çok daha kötü. Bir kilo biberin fiyatı 70 TL’yi bulurken, şeftali, erik, elma, muz, kiraz ve armut gibi meyve çeşitlerinin fiyatları 30 TL ile 80 TL arasında değişiyor. En temel tarım ürünlerinden olan domatesin kilosu ise 25 TL’den başlıyor.

 

 

Emekli maaşı yetmiyor

Konuştuğumuz kimi kadınlar haftalık gıda alışverişi için geldikleri pazardan çoğu zaman eli boş döndüklerini belirtiyor. 50 yaşındaki Sivaslı Makbule Yakut hayat pahalılığı ile artık baş edemediklerini söyleyerek, çaresiz olduklarını dile getirdi. İstanbul’a 40 yıl önce göç eden Yakut, geldiğinden bu yana ev temizliğinden, konfeksiyon atölyelerine kadar pek çok işte çalıştığını belirtiyor.

Emekliliğinin 3’üncü yılı olmasına rağmen gündelik işlerde çalışmaya devam etmek zorunda olduğunu anlatan Yakut, “Eşimle uzun yıllar çalıştıktan sonra zar zor bir ev alabildik. Ev sahibi olmamıza rağmen geçinmekte zorlanıyoruz. Bu şekilde gitmez. İnsanlar kuru ekmek bile alamıyor” dedi. Ellerindeki poşeti gösteren Yakut, “Şuncacık şeylere neredeyse servet harcadım” diyerek isyan etti.