Zenginler tüm kaynakları sömürüyor

Dünya Haberleri —

Meksika'da yardım çağrıları / foto:AFP

Meksika'da yardım çağrıları / foto:AFP

  • Dünyada en zengin yüzde 1’lik kesim, son 15 yılda yeni servetlerin yüzde 41’ini ele geçirirken, en yoksul yüzde 50’lik kesim ise sadece yüzde 1 oranında servete sahip oldu. Ülkelerde ekonomik eşitsizlik arttıkça demokrasi de geriliyor.

TİJDA YAĞMUR

G-20 tarafından hazırlanan ilk eşitsizlik raporu, “eşitsizlik krizi” uyarısı yapıyor. Nobel Ekonomi Ödüllü Joseph Stiglitz, "Bugün yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda demokratik açıdan da birçok boyutu olan bir eşitsizlik krizinin yaşandığını hissediyoruz" diyor. Stiglitz, raporu hazırlayan altı uzmandan biri. Zenginlerin servetine servet kattığı durumu El Pais’e “dönüm noktası” olarak tanımlıyor. “Aşırı eşitsizlik ortaya çıktığında zenginlerin servetlerini korumak için oyunun kurallarını belirledikleri bir kısır döngüye girmek istemiyorsak, kararlı bir yanıt vermemiz gerekir. Bundan kurtulmak çok zor olacak” diye ekliyor.

“Küresel Eşitsizlik Bağımsız Uzmanlar Olağanüstü Komitesi” tarafından hazırlanan ve Dünya Eşitsizlik Laboratuvarı (World Inequality Lab) verilerine dayanan hesaplamalara göre, 2000 ile 2024 yılları arasında dünyanın en zengin yüzde 1'i tüm yeni servetin yüzde 41'ini ele geçirirken, en yoksul yüzde 50'sine ise yalnızca yüzde 1'ine pay düşüyor.

Raporun yazarlarından Brezilyalı sosyal bilimci Adriana E. Abdenur, "Bugün sahip olduğumuz ekonomik sistem, dünya nüfusunun çoğunluğuna refah, onur veya kamu politikaları sağlamıyor" uyarısını yapıyor.

Söz konusu en zengin yüzde 1’lik kesimin serveti 2000 yılından bu yana ortalama 1,3 milyon dolar (yaklaşık 1,12 milyon euro) artarken, dünyanın en yoksul yarısının serveti ise sadece 585 dolar (508 euro) arttı.  Abdenur, “Pek çok insanın yaşam standartlarının düştüğünü ve hayatın giderek daha pahalı hale geldiğini hissetmesi şaşırtıcı değil. Bu durum, piramidin en üst yüzde 1'inde servetin dramatik bir şekilde artmasıyla yakından ilgilidir” derken, Stiglitz ise şu vurguyu yapıyor: “Gelir ve servet eşitsizliği, sağlık, adalete erişim ve fırsatlar konusunda da eşitsizliklere yol açıyor.”

Dört kişiden biri öğün atlıyor

Dünya nüfusunun yüzde 90'ını temsil eden ülkelerin yüzde 83'ü, Dünya Bankası'nın yüksek eşitsizlik tanımına uyuyor. Çin gibi bazı ülkelerdeki gelir artışı sayesinde dünya çapında bireyler arasındaki eşitsizlik hafifçe azalmış olsa da, iç eşitsizlik hızla arttı. Ayrıca, Kuzey ve Güney Küresel arasındaki genel gelir farkı hala çok yüksektir.

Son yayınlanan eşitsizlik raporunda ise günümüzde milyarderlerin servetinin küresel GSYİH'nın yüzde 16'sına denk geldiğini göstererek tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığını ortaya koyuyor. Buna karşın, dünya nüfusunun yüzde 25'i (2,3 milyar kişi) orta veya ciddi düzeyde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, yani her dört kişiden biri düzenli olarak öğün atlamak zorunda kalıyor. Bu da 2019'dan bu yana 335 milyonluk bir artış anlamına geliyor.

Eşitsizlik adaleti de getirmiyor

Stiglitz, bu durumun demokrasinin işleyişine de zarar verdiğini belirtirken, çalışmaya göre, yüksek eşitsizlik oranına sahip ülkelerin demokraside gerileme yaşama olasılığı, daha eşitlikçi olanlara göre yedi kat daha fazla. Abdenur, “Ekonomik eşitsizlikler, adalete erişimde veya siyasi süreçlerde söz sahibi olma becerisinde olduğu gibi siyasi eşitsizliklere dönüşme eğiliminde. Bu sorun, 21. yüzyılın kamusal alanı sayılan sosyal medyanın kontrolünü birkaç milyarderin eline bırakan büyük teknoloji platformlarının ortaya çıkmasıyla daha da kötüleşiyor. Ülkem Brezilya'da, büyük teknoloji platformlarının düzenlenmemesi, demokratik sürecimizi baltalayan bir servet yoğunlaşmasına yol açıyor. Ancak bu durum sadece Brezilya'ya özgü değil. Hem zengin ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde aynı şey yaşanıyor” diye vurguluyor.

Kalıcı bir alana ihtiyacımız var

Uzmanlar, eşitsizlikle mücadele etmek için üç alanda harekete geçilmesini öneriyor. Çokuluslu şirketler ve zenginlerin daha adil vergilendirilmesini sağlamak için vergi kurallarının yeniden yazılmasına kadar küresel ekonomik kuralların reform edilmesi gerekir. Bununa şirketler ve zenginler daha adil bir şekilde vergilendirilecek. Ulusal düzeyde, işçilere uygun düzenlemelerin teşvik edilmesi, şirketlerin yoğunlaşmasının azaltılması, büyük sermaye kazançlarının vergilendirilmesi, kamu hizmetlerine yatırım yapılması ve daha ilerici maliye politikaları benimsenmesi çağrısında bulunuyor. Son olarak, maliye, ticaret ve yeşil geçiş konularında ülkeler arasında yeni işbirliği modelleri savunuyorlar.

Stigtliz, Komitenin ana sonuçlarından birinin, “kısa ve uzun vadeli eğilimlerin analiz, veri ve izlemesinin eksikliği, eşitsizliği tetikleyen faktörlerin belirlenmesi ve bu sorunu ele alabilecek politika önlemlerinin önerilmesi” olduğunu açıklıyor. “Eşitsizlik krizi var ve bununla mücadele etmek için daha sağlam bir temele ihtiyacımız var” diye ekliyor.

Abdenur ise şöyle devam ediyor: "Bağımsız uzmanların kanıtları değerlendirmeleri ve ülkelerin eşitsizlikle mücadele etmelerine yardımcı olacak fikirler önermeleri için kalıcı bir alana ihtiyacımız var. Bu sadece akademik bir çalışma değil. Politika yapıcılar, sivil toplum, özel sektör, akademi ve medya için de yararlıdır. Eşitsizliği anlamak teknik bir konudur; eşitsizliği ele almak ise siyasi bir tercihtir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.