Problemi görüyoruz, problem biziz

Forum Haberleri —

.

.

  • Olasılıkları deneyimle perçinleyen bir yenilenme ihtiyacı her zaman önümüze duracaktır. Ne kadar çok zorlansak da marifet, yerinde ve zamanında bu ihtiyaca paralel pratikleşebilmektir. 

M. Salih DALGIÇ

Mayıs 2023 seçimlerinin açığa çıkardığı sonuçlar, bir kez daha Türkiye demokratik siyaset alanında yaşanan muhalefet boşluğunun ve muhalefetsizliğin altını kalın çizgilerle çizdi. Ve bir kez daha parlamenter zeminde-HDP geleneğini aradan çekip çıkardığınızda-, "Türkiye'de sol sağdır ve sağ yine sağdır” sözü kendini bütün alametleri ile yeniden görünür hale getirdi.

Özel savaş rejiminin iktidar oyununda sahneye koyduğu çoklu stratejiler operasyonu açık ki içerisine girdiğimiz yeni dönemin hangi yöne doğru evrileceğini göstermesi açısından uyarıcı veriler içermektedir. Bununla birlikte gelinen aşamada operasyonu tüm kodlarıyla birlikte çözümlemek, hem güncele hem de geleceğe yön vermek açısından elzemdir. Çünkü bu yapılmadan, mevcut siyaset zeminini bütün boyutlarıyla kavrayıp bilince çıkarmak ve buna alternatif politika üretmek mümkün olmayacaktır. Aksine, rejim tarafından sunulanı olağan görüntüsü içerisinde kabullenmek, her türden aldanmanın ve aldatmanın kapısını arayacaktır.

"Cumhur İttifakı" nasıl bir strateji yürüttü, “Millet İttifakı" ne kadar gerçek bir ittifak ve gerçek bir muhalefetti? "Emek ve Özgürlük İttifakı" neyin ittifakıydı ve seçim pratiği neyi açığa çıkardı? Siyaset yapma arayışında olan her akıl, bu soruları alt başlıklar oluşturarak sormak, yanıtlar geliştirmek ve buna göre çıkarsamlarda ulaşmak zorunda. Zira Mayıs 2023 seçim operasyonuyla sadece halkımıza önceden hazırlanmış haksız bir sonuç yaşatılmadı, aynı zamanda halkların başarı arzusu ve umudu hedeflendi. Bununla insanların tümden siyasete karşı güven ve inanç yitimine uğraması, soğuyup atalet sınırlarına çekilmesi amaçlandı. Türk özel savaş rejiminin legal Kürt siyasetini ve Kürt kurumlarına uyguladığı "sürekli taciz et ve yıpratarak hareketsiz bırak" taktiği, bu kez muhalif Türk toplumuna inançsızlaştırma ve apolitikleştirme tarzında dayatıldı. "Muhalefet" kisvesi altında konumlanan sistem partilerinde ve özellikle de CHP'de yaşanılanlar, bu dayatmanın kapsamı ve derinliğini anlamak açısından ibret verici olsa gerek. Bu nedenle demokratik siyaset arayışında olanların, güncel görevler bağlamında Mayıs 2023 seçimlerini bütünlüklü bir çözümlemeye tabi tutması ve bu doğrultuda hakiki sonuçlara ulaşmayı öncelemesi gerekmektedir.

Eğer partiler ya da legal siyaset somutunda bir eleştiri-öz eleştiri yapılacaksa işe buradan ve bu somutluk üzerinden başlanmalıdır. Nasıl ki "ne değişti?" Ve "ne değişmedi?" soruları bize stratejik anlayışın kapılarını açıyorsa, "7 Haziran'da bize kazandıran neydi?" Ve "Mayıs 2023 seçimlerinde bizi hedeflerimize ulaşmaktan alıkoyan ne oldu?" soruları etrafında bir sorgulama ve çözümleme bizi daha doğru sonuçlara kavuşturacaktır. Kuşkusuz demokratik zihniyet sahipleri açısından yerinde ve gerçekçi sonuçlara ulaşmanın kaynağı halktır. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan geniş katılımlı toplantılarla mahalle mahalle ve hatta ev ev halka başvurmak, halklarımızın gözlem, değerlendirme ve eleştirileri doğrultusunda politik öncülük misyonunun yaptıkları ve yapmadıklarıyla bir muhasebeye tabi tutulması, demokratik siyaset kültürümüzün bir gereğidir.

Tabi iburada salt seçimler ve seçim sonuçları üzerinden bir tartışma yürütmek, bizleri ciddi bir hataya, seçim endeksli parlamenter sistem alanına hapsolma gibi bir tuzağa düşürecektir. Oysa biliyoruz ki soykırımcı saldırganlık, her alanda ve her koşulda demokratik Kürt varlığına yöneltilmektedir. Saldırı ideolojik-politik ve askeri olduğu kadar, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve hukukidir; topyekündür. Dolayısıyla seçimler ve legal siyaset, resmin sadece bir boyutunu tanımlamaktadır; asli boyutu ise genel mücadele ve örgütlenme sorunlarımız oluşturmaktadır. Bu sebeple halklarımıza hakikati olduğu gibi açıklayan, "problemi görüyoruz, problem biziz" diyebilme cesaretini gösteren güven verici bir özeleştiri ile gitmek ve ardından "mücadele ve örgütlenme sorunlarımız nelerdir, halk ve örgütlü siyasal yapılar olarak bu sorunları nasıl aşabiliriz”’i tartışmak ve bir sonuca bağlayıp bir eylem stratejisine, yeni bir başlangıca dönüştürmek, güncel gerçekliğin dayattığı demokratik bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

Şüphesiz halka gitmenin de bir adabı vardır. Halka gitmek, halkı öfkeli, tepkili, sitemkar ve vefalı her haliyle dinlemesini bilmektir. "Biz sizi dinlemeye, eleştirilerinizi anlamaya ve ciddiyetle yerine getirmeye geldik" diyebilmek ve bunu sorumluluk bilinciyle hareket etmektir. Halka bu güveni ve umudu vermek, politik öncülük misyonu üstlenenlere düşmektedir. Halk toplantıları böyle bir misyonu yerine getirmenin başlangıç noktasını oluşturur. Haliyle halk toplantısı tarzındaki buluşmalar, kendiliğindenciliğe, birilerinin dar ve sınırlı keyfiyetine terk edilemeyecek kadar değerlidirler. Gerçek bir buluşma, tartışma ve kararlaşmayı hedefliyorsanız, halk toplantılarını da bunun ciddiyetiyle planlamak durumundasınız. Buna politik öncülük sıfatını hak etmeyen, halkın tercihini ifade etmeyen ve bir ağırlık bildirmeyen kişilerin toplantılarda divana oturtulmaması dahil, tüm tedbirleri aldığınız ve ciddiyeti görünür kıldığınız zeminlerde halkın ilgisi de, katılımı da yoğunluk ve nitelik kazanacaktır. Özeleştirisi ve toplantıların gerçekleşme biçimi, ciddiyet, iddia ve kararlılık düzeyimizi gösterir ve daha da görünür hale getirirler. Bu manada belirli kişi ve çevrelerle sınırlamadan toplumun her kesimine ulaşmak, devamında STÖ’ler, meslek kuruluşları ve benzeri tüm kurum ve grupları bu sürece katmak ve süreci bir demokratik ulus pratikleşmesi düzeyinde ele almak önemlidir.

Önder Apo, üçüncü yol seçeneğini haklarımızın demokratik ulus zihniyeti temelinde kendi olma bilincini geliştirmesi, kendini özerk ve özgür tarzda inşa etmesi için geliştirdi. Bu da demokratik ulus ideolojisiyle kültürleşmek, demokratik ulus politikasıyla örgütlenmek ve demokratik ulus siyaseti ile eylemleşmek anlamına gelmektedir. Eleştiri-özeleştirilerimiz bu amaç temelinde gerçekleşip gerçekleşmediğimizi tanımlarlar. Toplantılarımız bunun örgütlü muhasebesini yapar ve çıkan sonuçlar temelinde başarıyı hedefleyen bir planlamayı önümüze koyarlar. Tüm bu araçlar tek bir amacı gerçekleştirmeye dönüktürler; o da demokratik ulus zihniyetine göre oluşturmaktır.

Bilindiği üzere bir şey yapmanın tek bir yolu, soruların tek bir cevabı yoktur. Tıpkı yaşam gibi bilgi de durağan olmadığına göre, olasılıkları deneyimle perçinleyen bir yenilenme ihtiyacı her zaman önümüze duracaktır. Ne kadar çok zorlansak da marifet, yerinde ve zamanında bu ihtiyaca paralel pratikleşebilmektir. İnsan anatomisi dahi sürekli hücrelerin kendini yenilemesi ile varlığını sürdürebildiğine göre, politik alan da değişen koşullar ve gereksinimler özgülünde kendini yenileyebilme gücü gösterebildiği oranda etki üretebilecektir. Demokratik modernite paradigması demokratik ulus kuramıyla bunu dinamik bir imkana dönüştürmüştür. Gerisi bizlerin uyarlama ve uygulama yeteneğine kalmıştır.

Unutulmamalı ki politik öncülük, politik öngörü demektir. Politik öngörü de, kaçınılmaz olan kapınızı çalmadan, sizin onun kapısını çalmanız ve kendinize yer açmanızdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.