Quantum sanatı

Forum Haberleri —

.

.

  • Gözlenen evrenin insanın bilincinde, duygu dünyasında yarattığı imgelerin ötesinde bir dünya var. Bu dünya gözlemcinin zihni, bilinci ve hangi niyetle gözlemlediğinin resmedildiği quantum sanatıydı.

ELİF AKGÜL ATEŞ

Quantum Fiziği’nin getirdiği, “kelebek etkisi”, Heisenberg'in “belirsizlik ilkesi” , “Schrödinger’in kedisi” gibi kavramlar, yeni bir evren algısını hayata geçirdi. Bu paralelde gelişen yeni düşünce sistemi, sosyolojiden ekonomiye,  psikolojiden sanata, toplumsal yaşamın tüm alanlarında baş döndürücü düşünsel dönüşüm yarattı.  

Gözlendiğinde hissedercesine konum değiştiren parçacıkların, insan zihninin doğaya müdahalesi, ona yön vermesi şeklinde algılanabilir miydi? Bu durum insan zekasının yaratıcılığını ifade eder miydi? 

Bir canlının aynı anda hem ölü hem diri olabileceği nasıl tezahür edilebilirdi ki. Kesin bir neden sonuç ilkesini çözümsüzlüğe sürükleyen bu muamma, evrenin gerçek yaşamla nasıl bir algılayış süreci örüle bilinirdi?

Bu çelişik durumu tanımlamak, açıklık getirmek için Fizikçi Schrödinger “Shrödinger’in kedisi” adı verilen düşünce deneyi kurgusu geliştirdi. Teorik fizikçi Roger Penrose bu kuramı şöyle yorumlar, “Shrödinger’in kedisi” adı verilen düşünce deneyinde, kedinin ölü mü yoksa diri mi olduğunu belirleyen şey insanın zihnidir. Her bir gözlemcinin bilinç durumu ‘ikiye ayrılır’ kabul edildiğine göre her bir gözlemci iki kez var olacak, her varoluşunda farklı deneyimler edinecektir. Yani, bir bilinç durumu ölü kediyi, ötekisi ise canlı kediyi görecektir’ der. 

Ressam Mark Chavez ve Ina Conradi'nin "Quantum Logos" eserleri, sanatın bilimle ortak zeminde buluştuğunu ortaya koyar. Buna göre tarihi süreçlerde her bilimsel gelişmeye paralel, sanat alanında da yeni akımların doğuşuna yol açmıştır. Quantum evrenini, sanat yoluyla insan zihninde erişilebilir, kavranabilir hale getirilmesi sanatla somutlanabilir. Bu da merak, mantıksal akıl yürütme ve sezgi yoluyla mümkün. Duygular aracılığıyla doğrudan erişime kapalı atom altı dünyayı paradoksal mantıkla kavrama. Böylece yeni bir anlayış ve kavrayışın sonsuz seçeneklerinin sonsuz yolları açılmakta.    

Quantum felsefesi ışığında doğan sanat akımları, kübizm ve sürrealizmden soyut dışavurumculuğa ve matematiksel boyutların karmaşıklığına kadar giderek artan soyutlama düzeyine ulaştırdı. Bu yeni dünya simülasyonlarla bilimi sanatla buluşturarak, quantum sanatını yaratacaktı. 

Klasik sanat anlayışına göre, sanatçı doğayı gözlemlerken algı dünyasını, kendi penceresinden bakarak oluşturduğu imgelerle, düşüncelere, renklere, şekillere veya sözcüklere aktararak biçim oluşturur. 

Oysa Quantum dünyası gözlemleri aşan bir boyutta işliyordu. Sadece gördüğü, algıladığı dış nesneleri kendi zihninde, duygu dünyasında somutluk kazandırma şeklindeki sanat anlayışını çürütüyordu.    

Bu yeni evrenin bağrında, atom altı parçacıkların çok boyutlu dünyası tuvallerde yaşam bulmaya, soyut sanat ekolleri gelişmeye başladı. Bu ekollere göre, gözlenen evrenin insanın bilincinde, duygu dünyasında yarattığı imgelerin ötesinde bir dünya vardır. Bu dünya gözlemcinin zihni, bilinci ve hangi niyetle gözlemlediğinin resmedildiği quantum sanatıydı.  
Quantum  felsefesi ışığında varlık kazanan sanat anlayışı, yaşamın diğer boyutlarına bir yolculuk olarak gelişti. İnsanın ütopik özlemlerine ulaşma arayışı, şimdi çok boyutlu bir evrenin sahalarında bir arayışa dönüşüyordu. 

Atomaltı evrende cereyan eden sihirli dünyanın kurallarına göre yaratılan sanat anlayışı, insanın kendini arayışı ve başkalarına anlatış merakından doğuyordu. Kendi imgelerini, duygu ve düşüncelerini evrenin, doğanın bu karmaşık, gizemli Dünya'nın büyüleyiciliğiyle sanatı yaratırken, sanatta onu yaratıyordu. Her bakan kendinden bir dünya görecekti. Tıpkı bir ayna misali sanatçıda kendi yansımasını bulacaktı bu sanal alemde. Çünkü evrenin bir parçası olan insan, evrenin varlığının da bir kanıtıydı.   

Böylece sanatçının bu dinginsiz ütopya arayışı bambaşka bir evrene evriliyordu. Edebiyat, resim, müzik, filmler bu yeni dünyanın penceresini yeni bir anlayışla araladı. Hayal dünyasında, varlıkla yokluk arasında mekik dokuyan sarmal dünya ve yaşam alternatifleri doğuyordu. Tıpkı bir parçacığın gözlemlendiğinde dünyasını değiştirmesi misali. Duygu dünyasını tuvale resmedişi paralel tüm evrenleri yansıtıyordu. 

Kuşkusuz müzikte bu akımların bir diğer boyutunda  şekillenecekti. Quantumun olasılıklar dünyası, klasik yaklaşımı aşıyordu. Yeni yöntemler, sesler ve formlar  keşfedildi. Bu keşif yeni müzik anlayışını doğururken, sanat alanında yeni açılan çığırlara ses veriyordu. Madde ve anti maddenin tınısı, quantum sıçrama frekanslarının ölçekleri, zaman ötesi sessizliğe can veren müziğin görkemli dünyası. Böylece yepyeni bir boyut beliriveriyordu insanlığın duygu dünyasında.

Peki sanat sadece kendi algımıza göre estetik olarak nitelendirdiğimiz dünyadan mı ibaret? 
Sanat denince akla ilk estetik güzellik gelir. Oysa evrende her şey estetik güzellikte değil. Her şey matematikteki geometrik şekiller gibi orantılı değildir. Peki bu orantısızlıkların tuvale işlenmesi sanat değil mi? 
Düzgün geometrik şekillerin orantılı, simetrik diziliminin algımıza yansıması estetik olarak algılanmakta. Geometrik olmayan şekillerdeki orantısızlık algımızda oluşturduğumuz çirkinliğin simgesi olarak değelendirilir.  

Oysa doğada maddenin geometrik yapısını oluşturan fraktallar (kendini sınırsız tekrarlayan, eşsiz karmaşık) bir örüntüye sahiptir. Çağdaş sanat anlayışının öncülerinden Van Gogh bu bağlamda, eserlerinde objelerin etrafına enerji dolu renk ve hareketin betimlenmesi ve yoğun girdapların işleyerek resim alanında yeni bir çığır açtı.  

Pablo Picasso yapıtlarını geometrik biçimde çözümleyerek oluşturduğu  ‘kübizm’ sanat akımının öncüsü oldu.
Jackson Pollock, değişik ölçeklerde tekrarlı fraktal geometri kaotik form örneklerini oluşturdu.

Kısaca evren titreşen, salınan bir enerji bütünüdür. Madde, düşünce birer enerji salınımıdır. Bütünün şifrelerini taşıyan parçanın, sanal evrendeki varlığının somut dünyaya evrilişi, quantum sanatının bir tezahürüdür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.