Rıza yok, zorbalık var

❏
- “Bir halkı hafızasızlaştırmak, iradesizleştirmek, dolayısıyla iğdiş etmek istiyorsanız değerlerine saldırırsınız. Rıza üretimiyle yapamıyorsanız devletin şiddet aygıtını devreye sokarsınız."
Kayyum atamalarını, Şark Islahat Fermanı’yla başlayıp OHAL’e kadar uzanan devlet politikasının güncel hali olduğunu belirten HDP Eşbaşkan Yardımcısı Salim Kaplan, şunları söyledi:
“Bir halkı hafızasızlaştırmak, iradesizleştirmek, dolayısıyla iğdiş etmek istiyorsanız değerlerine saldırırsınız. Rıza üretimiyle yapamıyorsanız devletin şiddet aygıtını devreye sokarsınız. Gasp ettiğiniz değer merkezlerinin yerine kendi değerlerinizi empoze etmeye çabalarsınız.
AKP-MHP iktidarı artık Kürdistan’da rıza üretemiyor. İktidar, Kürdistan’da tamamıyla devletin zor aygıtı ile bulunuyor. Zor aygıtını çekelim, kendisini bir gün bile örgütleyebilmesinin zemini kalmamıştır. Başka bir şey beklemek de tarihin akışına ters.”
HDP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Salim Kaplan, kayyumların gelecekte devlet hafızasında bir travma olarak kalacağını söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetiminde bulunan Iğdır, Siirt, Baykan, Kurtalan ve Altınova belediye eşbaşkanları 16 Mayıs’ta görevden alınarak, yerlerine kayyum atandı. 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde 65 belediye kazanan HDP’nin 6 belediyesine, başvuruları kabul edilmesine rağmen seçim sonrasında “KHK ile ihraç edildikleri” gerekçesiyle eşbaşkanlara mazbataları verilmeyerek el konuldu. İki ismin ihraç edildiği partinin 45 belediyesine ise kayyum atandı. Kovid-19 salgınında dahi durmayan iktidar, bu süreçte 13 belediyeye kayyum atadı. Son kayyum atamalarıyla birlikte partinin elinde sadece 12 belediye kaldı.
HDP’nin Yerel Yönetimlerinden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Salim Kaplan, kayyum atamalarını salt belediye eşbaşkanlarının görevden alınması ve yerlerine İçişleri Bakanlığı tarafından memurların atanması olarak görmenin dar ve yanılgılı bir anlayış olacağını söyledi. MA’dan Naci Kaya’ya konuşan Kaplan, kayyumların, iktidarın yeni yönetsel aygıtı olduğunu ifade etti. Kaplan’a göre, Türkiye halklarına dayatılan bir rejim modeli haline gelen kayyum politikaları, bu anlamıyla 100 yıllık asimilasyon politikalarının da devamı.
Şark Islahat’la başlayan
Kayyum atamalarını, Şark Islahat Fermanı ile başlayan Umumi Müfettişlik ve 1990’lı yılların OHAL uygulamalarının bugünkü hali olarak tanımlayan Kaplan, halk iradesini teslim almanın hedeflediğini dile getirdi. Kaplan, “Eğer siz bir halkı hafızasızlaştırmak, iradesizleştirmek dolayısıyla iğdiş etmek istiyorsanız, değerlerine saldırırsınız. Bu saldırıyı yöntem olarak rıza üretimi ile yapamıyorsanız o vakit devletin şiddet aygıtını devreye sokarsınız. Saldırıyla elde edeceğiniz değer merkezlerinin yerine kendi değerlerinizi empoze etmeye çabalarsınız” diye konuştu.
Kürt Dil Bayramı’na denk
Son kayyum atamalarının 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’na denk getirilmesinde de Kürt halkının değerlerine yönelik bir saldırı girişimi olduğunu söyleyen Kaplan, “Bunu daha önceki benzer uygulamalarda gördük. Cizre’ye atanan kayyum için 29 Ekim tarihini seçmişlerdi. Tüm bu uygulamalar şu tanımlamayı doğurur; kayyum politikası Kürdistan halklarının çoğulcu yapısına devletin tekçi kodlarını dayatmasıdır. Mezarlıklara saldırı girişimi de aynı maksatla yapılmıştır” dedi.
Travma olarak kalacak
“Tarih bizlere Kürt halkı ve birlikte yaşadığı kadim komşu halkları bu tür laboratuvar çalışmasına boyun eğecek halklar olmadıklarını göstermiştir” diyen Kaplan, tarihsel bir anekdota atıf yaparak şu belirlemede bulundu: “Bunun en iyi ifadesi 4 Mayıs ile başlayan Dersim gerçekliğidir. Zulme karşı direnişin önderi olan Seyit Rıza’nın diz çökmeyişinin devlet hafızasına kalan dert olma hali; Iğdır Belediye Eşbaşkanı’nın ‘Gülüşüm size dert olsun’ sözüyle tekrar yaşam bulmuştur. Dolayısıyla kayyum yöntemi beyhude bir çaba ve gelecekte devlet hafızasına bir travma olarak kalacaktır.”
Dava dosyaları boş
Kaplan, kayyum atamalarına gerekçe yapılan belediye eşbaşkanları hakkında açılan dava dosyalarına da dikkat çekti. Kaplan, bu konuda “Hiçbir eşbaşkanımıza dair somut, hukuk ile bağdaşır tek bir delil sunamadılar. Tamamıyla uydurulmuş, kayyuma gerekçe olarak hazırlanmış organizeli suç üretim merkezleri olarak çalışmış ve böyle hazırlanmış dosyalar ile yargılanmaya devam ediyorlar” bilgilerini verdi.
Kaplan, bazı örnekler de verdi:
- Kurtalan Belediye Eşbaşkanı Baran Akgül hakkında ‘Evinde bomba hazırlama düzeneklerine ait notlar çıktı’ haberleri servis edildi. Anlaşıldıki eşbaşkanımızın yeğeninin 2009’da Silopi’de topçu alayında eğitim çavuşuyken askerlere eğitim vermek için tuttuğu notlar…
- Kulp Belediye eşbaşkanlarımız hakkında biyolojik ve kimyasal silah ile cinayet işlemeye teşebbüs iddiasında bulundular. Ancak ilk duruşmada tahliye edildiler. İddianameyi hazırlayan savcı bile kendi iddiasına sahip çıkamadı.
- Ahmet Türk, kayyuma gerekçe gösterdikleri davadan beraat etti. Yargılama lehte sonuçlandığında göreve iade etmelisiniz ama görevine iade edilmiyor.
- Selçuk Mızraklı’nın ceza aldığı dosya, hukuk fakültesinde okuyan öğrencilere ‘hukukun ve adaletin canına nasıl kast edilir’ dersi verilecek nitelikte.
Kürdistan’da rıza üretemiyor
“AKP-MHP iktidarı artık Kürdistan’da rıza üretemiyor. İktidar, Kürdistan’da tamamıyla devletin zor aygıtı ile bulunuyor” diyen Kaplan, devamında “İktidarın zor aygıtını çekelim, kendisini bir gün bile örgütleyebilmesinin zemini kalmamıştır. Bunca zulme zorbalığa karşı başka da bir şey beklemek zaten tarihin akışına ters. Ancak iktidarın hala batıda rızası devam ediyor” dedi. İktidarın Türkiye kentlerindeki muhalefet belediyelerine dönük kayyum uygulamalarının devreye sokması halinde rızasını tümden kaybedeceğini söyleyen Kaplan, bunu gördüğü için kayyum uygulamasını “yetki gaspı” ile gerçekleştirdiğini kaydetti.
“Şartlar ve koşullar ne olursa olsun HDP olarak bu zorba sistemin uygulamalarına karşı direnmeye devam edeceğiz” diyen Kaplan, şunları ekledi: “Kayyumlar ile gasp edilen tüm belediyeler iade edilene rehine olan arkadaşlarımız görevlerine dönene kadar haklı ve meşru demokratik mücadelenin tüm yol ve yöntemleri sonuna kadar kullanmaya devam edeceğiz. Bunun net bilinmesini istiyoruz ki; iktidarın kötücül hegemonik aklı bin yıl da geçse özgür bir ortamda Kürdistan’da tek bir seçimi kazanamayacaktır.”
ANKARA

HDP’li belediyelere kayyum atanması birçok kentte protesto edilmeye devam etti. Iğdır, Siirt, Kurtalan, Baykan ve Altınova belediyelerine kayyum atanmasını ”AKP darbesi” olarak değerlendirilen protesto eylemlerinde partililer, kayyum politikalarına karşı susmayacaklarını ve geri adım atılıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Siirt’te kadınlar ”Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyerek, kayyumlara tepki gösterdi.
Foto: MA/SİİRT
AK’den kayyum tepkisi

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Anders Knape, HDP’li belediyelere kayyum atanmasına, “Seçmene hakaret, demokrasiye tehdittir” diyerek, tepki gösterdi.
HDP’li belediyelere yönelik kayyum atamalarına Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borell’den sonra bir tepki de Avrupa Konseyi (AK) Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Anders Knape’den geldi. Knape, ”Türkiye’yi sert bir şekilde vuran ve devam eden salgın sırasında bile ülkenin güneydoğusundaki seçilmiş belediye başkanlarının görevden alındığına ve yerlerine devlet tarafından kayyum atandığına dair haberler alıyoruz. Sonuç olarak, o belediyelerin önemli bir kısmı şu anda 31 Mart 2019’da seçilmiş başkanlar tarafından değil, devlet tarafından atanmış memurlar tarafından yönetilmektedir. Yerel seçilmiş temsilcilere karşı yasal kovuşturmaların aşırı kullanımı ve yerlerine devlet tarafından görevlilerin getirilmesi sadece özgür ve adil seçimleri destekleyenlere karşı bir hakaret değil, aynı zamanda Türkiye’deki yerel demokrasinin düzgün işlemesi açısından da ciddi ve sürekli bir tehdittir” dedi.
Knape, kayyum atamaları konusunda Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’ndan talep ettikleri rapora ilişkin ise ”Kongremiz, Türkiye’nin güneydoğusundaki yerel seçimlerden sonra seçilen adaylar ve tutuklanan belediye başkanları ile ilgili bir dizi karar hakkında Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun yasal görüşünü talep etti ve bu raporun yayımlanmasını dört gözle bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Eşbaşkanlara ‘ev hapsi’
Siirt’te gözaltına alındıktan sonra yerlerine kayyum atanan HDP’li belediye eşbaşkanlarının da aralarında bulunduğu 10 kişi, tutuklama istemiyle sevk edildikleri mahkemece ”adli kontrol” ve ”ev hapsi” şartlarıyla serbest bırakıldı.
Görevden alınarak yerlerine kayyum atanan ve evlerine düzenlenen baskında gözaltına alınan Siirt Belediyesi Eşbaşkanları Berivan Helen Işık ve Peymandara Turhan, Baykan Belediyesi Eşbaşkanları Ramazan Sarsılmaz ve Özden Gülmez, Kurtalan Belediyesi Eşbaşkanları Baran Akgül ve Esmer Baran, Siirt Belediyesi çalışanları Eşref Tekin, Gülçin Köneş ve Beşir Aksu ile Belediye Eşbaşkanlığı görevine seçilmesine rağmen mazbatası verilmeyen Resul Kaçar, İl Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifadelerinin ardından gece saatlerinde adliyeye sevk edildi.
Siirt Belediyesi Eşbaşkanı Peymandara Turhan, Kurtalan Belediyesi Eşbaşkanı Esmer Baran, Siirt Belediyesi çalışanları Eşref Tekin ve Gülçin Köneş, mazbatası verilmeyen Resul Kaçar ile Beşir Aksu, sevk edildikleri mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Siirt Belediye Eşbaşkanı Berivan Helen Işık, Baykan Belediyesi Eşbaşkanları Ramazan Sarsılmaz ve Özden Gülmez ile Kurtalan Belediyesi Eşbaşkanı Baran Akgül ise tutuklanma talebiyle sevk edildikleri mahkemece, ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.















