Rojava'ya dayatmalar süreci baltalıyor

Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı

Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı

  • Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, Rojava'ya silah bırakma dayatması, süreci baltalama girişimi olarak değerlendirildi.
  • Konferans bildirgesinde, Rojava halkının kendi öz güvenliğini sağlama iradesinin pazarlık konusu yapılmaması ve müdahale edilmesinden vazgeçilmesi çağrısı yapıldı.

Demokratik Birlik İnisiyatifi'nin Mêrdîn'de düzenlediği konferansın sonuç bildirgesinde, sürecin zamana yaydırılarak, toplumsal beklenti umutlarının sönümlendirilmesi riskine işaret edilerek, başta 'umut hakkı' olmak üzere, demokratik barış sürecinin gerektirdiği siyasi, hukuki ve yasal adımların atılması  istendi.

Demokratik Birlik İnisiyatifi tarafından önceki gün Mêrdîn'de "Mezopotamya'da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı" düzenlendi. Konferansa Kürdistan ve Türkiye'nin farklı kesimlerinden birçok isim katıldı. Konferansta, geçmişten günümüze tarihsel ve toplumsal yaşanmışlıkların hafızalarda bir kez daha nakşedilmesi, günümüze ve güncele dair bir zihinsel tartışma ve yoğunlaşmaya sahne oldu. Konferans, değişen koşullar, toplumsal ihtiyaçlar, beklentiler ve taleplerden yola çıkarak farklılıkları demokratik-katılımcı bir güç merkezi haline getirebilmenin tartışma-yoğunlaşma platformuna sahne oldu. Konferansın sonuç bildirgesi, dün Cumhuriyet Meydanı'nda paylaşıldı. Sonuç bildirgesinin Kürtçesini Demokratik Birlik İnisiyatifi Sekreteryası Menice Rümeysa Gülmez, Türkçesi ise Hilmi Aydoğdu tarafından okundu. Bildirgede şunlar yer aldı:

Geçmişten ders çıkarma

Yüzyılı aşkın bir süredir Kürdistan ve Kürdistan'ın tüm halkları, inançları ve kültürleri büyük bir soykırıma, katliamlara, inançsal ve kültürel kırımlara; sürgünlere ve çok kapsamlı asimilasyon politikalarına tabi tutuldu. Bu yüzyıllık baskı ve göçertme uygulamaları sebebiyle Kürdistan insansızlaştırılmak, çoraklaştırılmak istendi. Yaşanan zulümler, zalimlikler, acılar, travmalar ve trajediler çok büyük oldu. Konferansımız bu yaşanmışlıkların altını son derece güçlü vurgularla çizmiş olmakla birlikte, geçmişin hatalarından, yaşadığımız derin acılardan ders çıkarmamız gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca emeği ve sevgiyi yücelten, din adına yapılan fanatizmi öteleyen, tüm halkların ve inançların birlik ve dayanışma ile bir arada özgür ve eşit bir şekilde yaşayacağı, tüm Kürdistani halkların asli unsur olduğu bir demokratik toplumun mümkün olabileceği belirlemesi yapılmıştır.

 

 

Ortadoğu halklarının umudu

Konferansımız, son yarım asırlık özgürlük ve demokrasi mücadele tarihimizin ve bu tarihin yarattığı değerlerin tarihsel ve toplumsal önemine vurgu yaparak, büyük bir aydınlanma, ekolojik-demokratik, kadın özgürlüğünü önceleyen çağdaş-modern bir toplumsal gelişme yarattığını teslim etmiştir. Kürdistani halkların ve inanç topluluklarının ortak yaşamı birlikte var etme gönüllü iradesini ve birlikteliğini gerçekleştirmede yeni bir çığır açmıştır. Konferansımız Ortadoğu gerçekliğinden ve yaşanan siyasal toplumsal gelişmelerden yola çıkarak, Kürdistan halklarının önümüzdeki yüzyılda tüm Ortadoğu halklarının umudu haline geldiğine vurgu yapmış; Ortadoğu'daki değişim ve dönüşümün devindirici motor gücü olduğu gerçeğinin altını çizmiştir. 

Tekçi politika miadını doldurdu

Yarım asırlık özgürlük ve demokrasi mücadelesi, Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni ulusal, bölgesel ve uluslararası etki gücü yüksek bir özne haline getirmiş, modern ve örgütlü bir Kürt –Kürdistan gerçekliği yarattığı belirlemesini yapmıştır. İttihat-Terakki zihniyetinin kurumsallaşmış hali olan tekçi ulus devletin bir asırlık uygulamalarının Türkiye, Kürdistan ve tüm Ortadoğu'ya huzur ve barış getirmediği gerçeğini vurgulamıştır. Tekçi ulus devletin yüzyıldır uyguladığı ve bütün Türkiye halklarına büyük bedeller ve acılar yaşatan kaybet-kaybet politikalarının artık miadının dolduğunu, kazan-kazan politikalarının yaşam bulmasının zamanının geldiğini dile getirmiştir.

Demokratik topluma destek

Konferansımız, Sayın Abdullah Öcalan'ın 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı, hem Türk – Kürt barışı hem de bölgesel ve küresel etkileri anlamında son derece önemli ve değerli bulmuştur. Demokratik toplum paradigmasını sadece siyasal ve toplumsal yapısı ile değil, aynı zamanda ve esas olarak da ahlaki-politik bir toplumsal varoluş olarak değerlendirmiştir. Konferansımız, demokratik toplumun inşasında ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmaya önemle vurgu yapmış; ulusal, bölgesel ve küresel etki gücünden, değiştirici ve dönüştürücü dinamizminden yola çıkarak, Kürdistan kadın hareketinin öncü rolüne büyük önem atfetmiştir."

 

 

Süreci zora sokuyor

Mezopotamya'da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı'nın sonuç bildirgesinde, Rojava halklarının, 'farklılıklarımız birlikteliğimizin teminatıdır' şiarıyla oluşturduğu demokratik ve çoğulcu topluma yönelik saldırılar kınadı.  Bildirgede, şunlar ifade edildi: "Tüm toplumsal kesimlerde büyük bir heyecan ve umut havası yaratan 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı', özellikle devletin oyalama politikaları ve Rojava halkına silah bırakma dayatmalarını süreci baltalama, zora sokma girişimleri olarak değerlendirmiştir. Rojava halkının kendi öz güvenliğini sağlama iradesini pazarlık konusu yapmaması ve müdahale edilmesinden vazgeçilmesi çağrısını yapmıştır. 

Ulusal birlik çağrısı yinelendi

Konferansımız, Ortadoğu'daki gelişmelerden yola çıkarak Kürt ve Kürdistan sorununun demokratik-barışçıl çözümü için büyük fırsat ve olanakların ortaya çıktığını değerlendirmiş, bütün Kürdistani siyasi parti, sivil toplum örgütü, kanaat önderleri, aşiretler vb. her kesime ulusal birlik çağrısını yinelemiştir.

Devlet artık adım atsın

Konferansımız, sürecin başından bugüne kadarki sürecini değerlendirmiş, TBMM’de kurulan komisyon çalışmalarına büyük önem atfetmekle birlikte sürecin zamana yaydırılarak, toplumsal beklenti umutlarının sönümlendirilmesi riskine işaret etmiştir. Bu nedenle de başta 'umut hakkı' olmak üzere, demokratik barış sürecinin gerektirdiği siyasi, hukuki ve yasal adımların atılması çağrısını devlete yapmıştır." MÊRDÎN

 

* * *

Kürtler komşunuz olsa kıyamet mi kopacak?

 

 

Rojava Kürtlerinin özgür, demokratik geleceğine ipotek koymak isteyen anlayışa dikkat çeken Kürt siyasetçi Ahmet Türk, "Kürtlerin silahlarını bırakmaları isteniyor. Bu halkın güvenliğini kim sağlayacak? Bunun ötesinde HTŞ Türkiye'ye komşu olacağına Kürtler olsun. Kıyamet mi kopacak?” diye seslendi.

Mezopotamya'da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı'nda konuşan Kürt siyasetçi Ahmet Türk ise Kürdistan'ın tamamında siyasi partiler arasında birlik oluşturulması için çaba gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’deki sivil toplum örgütlerimiz, demokratik güçler ve siyasi partiler Kürt halkının geleceği için birlikte hareket etmek zorundadır. Bu zorunlulukla karşı karşıyadır. Bunun bilinciyle hareket etmesini bekliyoruz. Yeni dönemde sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, aşiretleri ve farklı kesimleri kucaklayacak, bir çalışmanın yapılması gerekiyor" dedi.

Sürecin önünde engeller var

Sürecin doğru bir şekilde ilerlediğini ama engellerin de olduğunu kaydeden Türk, şunları söyledi: "Suriye'deki gelişmeler, Kürt halkının oradaki özgür, demokratik geleceğine ipotek koymak isteyen anlayışlarla karşı karşıyayız. Bunun aşılması gerekiyor. Burada özellikle hükümete seslenmek istiyoruz; Kürtler silaha sarılmak zorunda kaldı. Kendi güvenliğini sağlamak için silaha sarıldı. Şimdi burada Kürtlerin silahlarını bırakmaları isteniyor. Bu halkın güvenliğini kim sağlayacak? Bunun ötesinde HTŞ Türkiye'ye komşu olacağına Kürtler olsun. Kıyamet mi kopacak?”

Kürtler için tarihi fırsat var

Suriye'nin Kürtler açısından kırmızı çizgi olduğunu ve hep birlikte haykırmak zorunda olduklarını ifade eden Türk, şöyle konuştu: “Dört parçadaki siyasi partiler demokratik geleceği sağlamak için bir duruş sergilemek zorundadır. Tarihi fırsatlar yüz yılda bir gelir. Bugün tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz. Tarihi fırsatı doğru değerlendiremezsek çocuklarımıza karanlık günler bırakırız. Herkese bu konuda ricada bulunuyorum. Kimsenin elini taşın altına koymasına gerek yok. Kürtlerle beraber Kürtlerin elini tutmanız yeterli."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.