Sahipsizdik, halkımız yetişti

Bekir Fırat - Yusuf Özperçin

Bekir Fırat - Yusuf Özperçin

  • Yıkılan köyünü bırakarak Semsûr’daki (Adıyaman) enkazlarda arama kurtarma çalışmalarına katılan ve enkazlardan 150'yi aşkın cenaze çıkaran Bekir Fırat, “Biz sahipsizdik. Bize sadece halkımız yardım etti. Başka kimse yoktu” dedi.
  • En çok etkilendiği anın dört çocuk cenazesini çıkardıkları an olduğunu belirten Fırat, "Çocuklardan iki tanesini battaniyeye sardık, 2 tanesini de bir tane cenaze torbasına koyduk. O an dayanamadım. Hüngür hüngür ağladık" diye konuştu.

Mereş merkezli yaşanan depremlerde 11 bin kişinin yaşamını yitirdiği Semsûr’da, “Eğer zamanında müdahale edilseydi bu kadar insan ölmeyecekti” cümlesi, neredeyse herkes tarafından dile getiriliyor. Depremin ilk dört günü Semsur'a gönüllülerin haricinde kimsenin el atmadığı gerçeği ise orta yerde duruyor. Bakanlığın önceki günkü açıklamasında göre; Adıyaman'da 20 bin 987 binada 56 bin 685 bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı.

Deprem yaşandığı ilk günden beri Semsûr’da olan ve burada kurulan dayanışma ağına katılan Bekir Fırat (31), tanıklık ettiklerini, MA'dan Ömer Akın'a anlattı. Deprem yaşandığı zaman Ardûş (Gerger) ilçesine bağlı bir köyde olduğunu belirten Fırat, kendi köylerinde de bazı yıkımlar olduğunu fakat Semsûr’daki durumun daha ciddi olması nedeniyle köyünü bırakarak merkeze geldiğini söyledi. Kent merkezine geldikleri zaman sadece Riha’nın Wêranşar (Viranşehir) ve Siverek ilçesinden gelen gönüllüler gördüklerini dile getiren Fırat, şunları söyledi: “Her enkazın altından sesler geliyordu. Millet çığlık atıyordu. AFAD veya asker yoktu. Halk kendi imkânları ile yaralılarını kurtarmaya çalışıyordu. Gelen gönüllüler ile ekip kurmuştuk ve bu süreçte en az 150 cenaze çıkardık.

Cenazelerle beraber durduk

Cenazeleri çıkardığımız zaman cenaze torbası bile yoktu. Onları battaniyelere sarıyorduk. İlk gün o kadar cenaze çıkmıştı ki, çıkardığımız ve kendi araçlarımızla hastaneye gönderdiğimiz cenazeleri, ‘yer yok’ diyerek geri gönderiyorlardı. Cenazeleri geri getirip sabaha kadar ateşin önünde onlarla beraber durduk.”

Zamanında çıkarılmadılar

İlk gün uzman ekipler olsaydı çok fazla insanın kurtulacağını vurgulayan Fırat, şöyle devam etti: “Çünkü çoğu insanın sesi geliyordu. Çocukların sesleri, yetişkinlerin sesleri geliyordu. İnsanlar zamanında çıkarılmadığı için çok kişi donarak öldü. Onlara yardım yetişmedi. El gücüyle çıkarmaya çalışıyorduk. Enkaz enkaz dolaşıp insanlara yardım etmeye çalışıyorduk. Herkes gelip, ‘benim akrabam şuradadır’ diyordu. Biz de gücümüz kadar çalışıyorduk.” 

3. gün Hollandalılar geldi

Enkaz altında arama ve kurtarma çalışmalarının gönüllüler üzerinden yürüdüğünü söyleyen Fırat, “3. gün Hollandalı ekipler geldi. Beraber bir enkaza girdik. Orada canlı birinin olduğu tespit edildi. Enkazda çalışmaya başladık. Tam o yaralıyı çıkarıyorduk, bir anda AFAD, asker geldi ve hepimizi oradan uzaklaştırdılar. Hollandalı ekibi bile oradan çıkardılar. Kameraları getirip çekime başladılar. Biz onu çıkarmıştık, genç bir kadındı ama AFAD ve asker kendileri çıkarmış gibi yaptılar. Bunlara diyecek bir şey kalmıyor” şeklinde konuştu.

Hüngür hüngür ağladık

150’yi aşkın cenazenin enkaz altından çıkarılması çalışmasında yer aldığını ifade eden Fırat, “Beni en çok duygulandıran an dört çocuk cenazesi çıkardığımız an oldu. Çocuklardan iki tanesini battaniyeye sardık, 2 tanesini de bir tane cenaze torbasına koyduk. O an dayanamadım. Hüngür hüngür ağladık. Manzara o kadar kötüydü. Biz sahipsizdik. Bize sadece halkımız yardım etti. Başka kimse yoktu” dedi.

4-5 gün sonra kepçelerle

Depremin üzerinden dört gün geçtikten sonra uzman ekiplerin kente görünmeye başladığını söyleyen Fırat, gelen ekiplerin de sadece valilik binası çevresinde ve ana caddelerde çalıştığını belirtti. Ara cadde ve sokaklarda kimsenin olmadığını dile getiren Fırat, depremden 4-5 gün sonra artık kepçelerle binaların enkazlarına girdiklerini ve ölü-sağ demeden bina enkazlarını tümden kaldırmaya başladıklarını söyledi. Halkın yakınlarını sağ bulmayı bıraktığını ve artık cenazesini bile bulamadığını kaydeden Fırat, çok kötü günler yaşandığını belirtti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı'nın yaptığı “Herkes yerleştirildi” açıklamasına tepki gösteren Fırat, şunları ekledi: “Halkı nereye yerleştirdiler? Halk kendi çadırlarını bile daha kuramadı. Brandaların altında kalıyorlar. Medya gidip Kahta’yı gösterip Adıyaman’ın eski haline döndüğünü söylüyor. Adıyaman hala enkazların içinde. Yalan yanlış haberler yapıyorlar.” 

İhtiyaçları da karşılamıyor

Depremin ilk günününden itibaren enkazlarda arama, kurtarma çalışmalarına geç katılan devlet kurumları, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamada da büyük eksiklikler yaşıyor. Depremin ilk günlerinden itibaren halka yardım etmeye çalışan, farklı kentlerden gelen yardımları yurttaşların ihtiyaç talebi doğrultusunda halka ulaştırmaya çalışan kurumlardan bir tanesi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD). Derneğin Semsûr Şube Başkanı Zülfikar Yılmaz, ailesi ile birlikte enkaz altında kaldı, üç gün kurtarılmayı bekledi. 3. günün sonunda cansız bedeni enkaz altından çıkarılan Yılmaz’ın arkadaşları, onun adını yaşatmak için “Zülfikar Yılmaz Çadır Kenti” inşa etti. Onlarca depremzede aileyi çadırlara alan Yılmaz’ın arkadaşları, halkın barınma, ısınma, yeme ve içme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.

PSAKD Semsûr Şubesi Yöneticisi Yusuf Özperçin, depremden sağ kurtulan arkadaşlarıyla kollektif bir çalışma yürüttüklerini, yurttaşların erzak ihraçlarından, barınma sorununa, ısınmadan giyim ihtiyaçlarına pek çok talebini karşılamaya çalıştıklarını söyledi. Kurdukları çadır kentte yurttaşların ve ailelerin bir araya gelerek sosyal yaşama bir nebze olsun dahil olmalarını sağlamaya çalıştıklarını kaydeden Özperçin, “Yurttaşların şu anki ihtiyaçları ve ileride doğacak olan ihtiyaçlarının tamamlanması adına daha koordineli ve düzenli dağıtım yapmaya çalışıyoruz. Ancak genel anlamda ihtiyaçların kente girişinde ciddi bir azalma olduğunu görüyoruz. İlerleyen tarihlerde bunun sorun olabileceğini düşünüyoruz. Mümkün mertebede bu ihtiyaçların karşılanmasının daha düzenli ve sürekli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Dışardaki arkadaşlarla görüşmelerimizde bundan sonraki süreçlerde de desteklerini kesmemelerini ve ihtiyaçların karşılanması için dışarda da bir çalışmanın yürütülmesini iletiyoruz” dedi.

Deprem sonrası yeni yaşamı kurmanın çok zor olduğunu fakat kenti yeniden inşa etmek ve halkın tekrardan kendi kimliğiyle yaşamını devam ettirmesinin mümkün olabileceğini göstermeye çalıştıklarını anlatan Özperçin, şunları ifade etti: “Bunun ancak halkla beraber kollektif bir şekilde olacağını düşünüyoruz. Onlara daha uzun soluklu çözümler üretmek gerekiyor. Barınma bir ihtiyaçtır. Barınmanın yanında ısınma, ısınmanın yanında gıda temini, onun yanında eğitim, güvenlik, temizlik gibi birçok alan var ve bunların çözüme ulaşması gerek. Burada bu eksiklikleri tamamlamak için de ciddi bir çalışma yürütmek gerekiyor. Önce çadır kentle insanların başlarını sokabileceği bir alan inşasıyla başlayıp sonra geliştirebiliriz. Çünkü Kurdistan’ın birçok yerinden gençlerimiz burada. Halkımız burada ve çalışmalara ciddi katkılarıyla bu alanları kurmaya başladılar. Yoğun bir çalışma var. Yaşam çadırla sınırlı değil. Daha da ötesi vardır ve o ötesini bizlerin kurabileceğine inanıyorum.”  

Terk edilmesini istemiyoruz

Depremin ilk günlerinde başlayan ve devlet kurumları tarafından da teşvik edilen kentin tahliyesine de değinen Özperçin, şunları söyledi: “Kentin tahliyesinin son derece sıkıntılı  olduğunu belirtmek gerekiyor. Özellikle devlet eliyle bu tahliyelerin yapılmasının, kentteki alanların boşaltılmasının sonraki yaşamı ciddi oranda etkileyeceğini ve tekrar kente dönüşün sorunlu olabileceğini düşünüyoruz. Bununla beraber civar iller veya başka yerlere giden yurttaşların devlet pratiği ile beraber özellikle yardımlardan mahrum bırakılacağını ve gittikleri yerlerde yalnızlaştırılacaklarını düşünüyoruz. Bu da büyük bir tehlikedir. Bu anlamda alanları terk etmeden beraber sosyal yaşamı geliştirmek yeni yaşamı kurmak oldukça önemlidir.” ADIYAMAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.