Sahte ve yalancı dost

Forum Haberleri —

  • ABD ve AB devletleri, Türk devletinin dostluk gerçeğini acı içinde kavrayacaktır. Tabii geç kavrama olasılığı onları çok daha büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bırakabilir. Tıpkı Kardeş Esad’ın, Kürtlerin ve mazlum Filistin halkının başına gelenler gibi.

İSKAN AMED

Türk devletinin ontolojik karakterinin en belirgin özelliği bütün siyaset bilimcilerin ve tarihçilerinde hemfikir olduğu güvenilmez dostluğudur. 1071 yılında Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını açan Kürtlere iki asırdır yaptığı zulüm bu sahte ve yalancı dostluğun ne olduğunu, nasıl yapıldığını, göz önüne seriyor. Türk devletinin, mallarına ve mülklerine konmak için milyonlarca Ermeni’yi nasıl soykırıma uğrattığı biliniyor. ‘Kardeşim Esad’ın nasıl ‘terörist Esed’e dönüştüğü, Suriye topraklarında işgalci bir güç haline geldiği ise ortadadır. Türk devleti ile dostluk yapan her gücün nasıl satıldığı, sayısız örneklerle ortada duruyor. Türk devletine dost ve arka çıkan AB ve ABD’ye bu bağlamda sadece bir hatırlatmada bulunalım. Dost ve kardeş hançerlemek, ufku sadece çıkarları için çalışan Türk devletinin en iyi oynadığı oyunlardan biridir.      

Bunun için Türk devleti korku iklimi yaratarak ve sahte dostluklara yatarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Hep korkutarak, hep hançerleyerek kendini bugüne kadar var ettiği gibi. DAİŞ ile dünyanın gözü önünde kurduğu ilişkiler, yaptığı uluslararası uyuşturucu ticareti, işlediği katliamlar, DAİŞ artıklarından oluşturduğu ÖSO adında ki çeteler, Türk devletinin karakterini bariz bir şekilde göz önüne koyuyor. NATO üyesi, AB aday ülkesi ve BM üyesi olan, halkların kanını oluk oluk akıtan Türk devleti, lümpen AKP-MHP iktidarı ile vahşi yüzünü daha da pervasızca gösteriyor. Türk devletinin mafyatik-lümpen iktidarı, ak değil de DAİŞ bayrağı kadar kara bir karaktere sahiptir. Haydut, çete, mafya ve terör devleti tanımlarının dahi hafif kalacağı gerçekliği çevirdiği dolaplardan anlaşılıyor.

‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ argümanıyla oluşturulan ırkçı karakteri belirgin olan Türk devleti, insanlığın başına bela kesilen egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda kullandığı bir canavardan başka bir gerçekliğe sahip değildir. Ama canavar sahibini yer. Türk dışişleri bakanı, bir Türk’ün değil dünyaya bedel, bir turisti görecek her Türk’ün aşılanarak nasıl aşağılık bir konumda olduğunu gösterdi. Evet, bu zat bir turisti görecek dünyaya bedel her Türk’ü aşılanacak bir hizmetçi halinde tüm dünyaya gösterdi. Canavarın sahibini yeme diyalektiğine eşsiz bir misal olsa gerek.

Mafyatik-lümpen AKP-MHP iktidarının tarihin çöp sepetinde yerini bulmaya tam gaz gittiğini görüyoruz. Bu zalim ve zorba hükümetin kadrolarına bakıldığı zaman ağırlıklı bir şekilde emekten yoksun, tüccarlar olduğu aleni bir şekilde ortadadır. Bu zihniyet Türk devletinin artık saklayamadığı gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Kimi zamanlar bozkurt işareti ile bazen de rabia işareti ile oluk oluk kan döküp, duş alacağını ifade eden mafya babası bir tip, çıkarlarına dokunulunca aslında aklı olan herkesin bildiği ve gördüğü Türk devletine dair kimi gerçekleri ifşa etmeye başladı. Peki, en başta da ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ yalanı ile uyutulan yoksul bir Türk’e soralım. Yedikçe semirmiş, hatta dinozor haline gelip de Türk devletinin karakteri şeklinde canavarlaşmış, defalarca Kıbrıs’ta kumar oynadığı görüntülenmiş, Türk devletinin düşük profilde başbakanlığını yapmış, zatın oğlu onca serveti nasıl elde etti? Erdoğan’ın oğlunun da gemiciklerini eklersek; bu gemiciklerin uyuşturucu ticaretinde kullanıldığı aşikardır.

AKP-MHP hükümetinin köpek tasmasını dahi hak etmeyen, içişleri bakanı denen zatın gerçekliği bu doyumsuz lümpen iktidarın gerçekliğini ortaya koymaktadır. Çürümüş, yozlaşmış, ahlaki bütün yetilerini yitirmiş bu iktidar, özünde dünya insanlığının başına musallat olmuş, bir dinozordan başka bir şey değildir. Çünkü lümpen iktidarın başı, alenen bir siyasi parti liderini ‘Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler’ diye gürlüyor ve tehdit ediyor.

AB, ABD, bu faşist diktatörü neden besliyor? Her şey bu soruda kilitleniyor. Çünkü AKP-MHP hükümeti ile kötülüğün, çirkinliğin ve ahlaksızlığın dip noktası olan Türk devleti, Ortadoğu halklarının düşmanlığını yapıyor. Bu düşmanlık özünde en çok Ortadoğu’yu zayıflatmak isteyen bu güçlerin işine ve çıkarlarına gelmektedir. Günümüzde Ortadoğu’yu en çok karıştıran, Irak ve Suriye’ye ait bir kısım toprakları işgal eden, Kürt kanı döken Türk devletidir.

Bu insanlık dışı suçlara göz yuman, ABD ve AB devletleri zayıflayan, yozlaşan, çürüyen Ortadoğu’yu çok daha rahat bir şekilde tekeline alacağını düşünüyor. Bu devletler, çıkarları uğruna dünya insanlığına beşiklik eden Ortadoğu’ya Türk devletinin eliyle yapılan kötülüklere bu yüzden suskun kalıyor, destek veriyorlar. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Türk devleti sadece Ortadoğu halklarına değil, dünya insanlığına da yönelen bir tehdit haline gelmiştir. Çuvala sığmayan mızrak bu şımarıklıktır. AİHM yasalarını alenen çiğnemesi, Rojava ve Medya Savunma Alanlarında kimyasal silahlar kullanması, AB’yi ‘Mültecileri üzerine salarım’ diye tehdit etmesi bu şımarıklığın hangi boyutlarda seyrettiğini göstermektedir. Türk devletinin, ABD ve AB karşısında gücü yok denecek kadar azdır. Yine bu hegemonik güçlerin ekonomik, siyasal ve askeri, Türk devletini bir çırpıda iflas ettirebilecek, mali ve teknik silahlara sahip olduğu biliniyor. Peki, AB, Türk devletinin başındaki zata neden her seferinde haraç veriyor? ABD Başkanı Biden’ın yaptırımları askıya alın diye AB’ye telkinde bulunmasını da ilave edersek, korktukları için mi? 

AKP-MHP’nin, Ortadoğu halklarına yaptığı düşmanlığa destek amacı ile haraç ve silah veriyorlar. Ve faşist zatın tehditleri, sadece bu işi yapması için finans edilmesine sağlanan bir kılıftan öte değildir. Burada şunu açıkça ifade etmek gerekiyor. Ortadoğu halkları, siz zalim güçlerin kirli oyunlarına yenilmeyecek kadar güçlü, sağlam bir bilgeliğe ve anlayışa sahiptir. Çünkü hepiniz bu coğrafyanın çocuklarısınız.

Hegemonik güçlerin bir tetikçisi olan Haçlı ordusunun paralı askerleri rolüne soyunan Türk devleti, Ortadoğu coğrafyasının bel kemiği olan Mezopotamya ve Anadolu topraklarının tutmamış mayasıdır. Türk devletinin yenilmesi, Türk’ün, Kürt’ün, Arab’ın, Fars’ın, Ermeni’nin, Yahudi’nin ve diğer halkların bereketli Ortadoğu topraklarına yeniden kavuşmasının önünü açacaktır. Biricik yaşamın olduğu gezegenimizde unutulmasın ki cehennem halini alan Ortadoğu coğrafyası her yerin ateşler içinde kalması demektir. Bir avuç egemen zenginin kuklası olmaktan öte gerçeği olmayan devletler, Ortadoğu ve dünya halklarının onurlu, ahlaki ve politik mücadelesi karşısında yenilgiye uğrayacaktır.

Peki, Türk devletinin aslında herkesçe bilinen gerçekliğini ifşa eden Mafya babası zatın yayınladığı en son video ile verdiği subliminal İran mesajı ne anlatıyor? Bu mesajın Türkiye üzerinden yukarda bahsettiğimiz ABD ve AB devletlerine akan füzyonu nedir? Kara para, insan ticareti, terör, uyuşturucu olduğunu biliyoruz. Türk devletinin bu kirli rolüne güç ve imkan tanıyan ABD’ye bu subliminal mesajın ne olduğunu hatırlatalım. Afganistan’da her gün askerlerinize saldıran Taliban militanları, sizinle aynı amaç için orada olan Türk ordusuna neden hiç saldırmadı? Her gün askerleriniz ölürken, Türk ordusunun askerlerinin bir tekinin bile burnu neden kanamadı? ABD ve AB devletleri, Türk devletinin dostluk gerçeğini acı içinde kavrayacaktır. Tabii geç kavrama olasılığı onları çok daha büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bırakabilir. Tıpkı Kardeş Esad’ın, Kürtlerin ve mazlum Filistin halkının başına gelenler gibi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.