Şam organizeli Alevi katliamı

Dünya Haberleri —

Suriye çeteler/ foto:AFP

Suriye çeteler/ foto:AFP

  • Suriye Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdul Ghani, Lazkiye ve Tartus’ta bin 500 Alevinin katledildiği katliamları direkt koordine etti. Reuters’ın ulaştığı kanıtlara göre, sahil kıyıları sektörel olarak bölündü ve 40 farklı noktada katliamlar gerçekleştirildi. 
  • Ölüm listeleri hazırlandı, katledilenlerin kalbi çıkarıldı, cenazeler parçalandı, siviller yerde sürüklendi ve köpek gibi havlamaya zorlanarak aşağılandı. Raporda, mezhepsel sorgulamanın sistematik hale geldiği ve saldırıların devam ettiğine dair yeni kanıtların olduğuna dikkat çekildi.

Suriye’de Aralık 2024’te Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) öncülüğündeki çete grupları Beşar Esad’ı devirerek Şam’ın kontrolünü ele geçirdi. 29 Ocak 2025’te HTŞ lideri Ahmed El-Şara (Colani) ve 12 çete grubunun komutanları başkanlık sarayında bir araya geldi. El-Şara cumhurbaşkanı ilan edildi ve anayasayı ortadan kaldırdı, ayrıca Esad hükümetinin ordusunu ve güvenlik teşkilatını dağıttı. 12 çete grubunun her komutanı bir tümen ve rütbe alarak, gruplarını Suriye’nin yeni ordusuna entegre etme sözü verdi.

12 çete grubu, Mart ayında Suriye’nin kıyı bölgeleri Lazkiye ve Tartus’ta Alevi katliamı gerçekleştirdi. Reuters’ın yayımladığı araştırma raporuna göre, HTŞ yönetimindeki Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı gruplar, üç gün süren katliamlarda yaklaşık bin 500 Alevi’yi katletti, onlarcası ise kayıp. Bu grupların çoğunluğu, cinayet, insan kaçırma ve cinsel saldırılar da dahil olmak üzere insan hakları ihlalleri nedeniyle yıllardır uluslararası yaptırımlar altında bulunuyor.

Katliam Telegramdan koordine edildi

Reuters’ın elde ettiği uydu görüntüleri, saha tanıklıkları ve resmî belgelere dayanan rapora göre, katliamlar en az 40 ayrı yerleşim noktasında yaşandı. Raporda, katliamlar sırasında askeri karar alma zincirinin, Savunma Bakanlığı içindeki yöneticiler özellikle de bakanlık sözcüsü Hasan Abdul Ghani’nin doğrudan müdahalesiyle gerçekleştirildiğine işaret edildi. Hasan Abdul Ghani’nin Telegram üzerinden yürütülen operasyonları koordine ettiği ve sahadaki saldırıları doğrudan yönettiği tespit edildi. Rapor, Ghani’nin özellikle Jableh’te yaşanan saldırılara dair paylaşımlara "Allah sizi mükafatlandırsın" şeklinde yanıt verdiğini de belirtiyor.

 

Hasan Abdul Ghani

 

10 bölgede 900 kişi

Reuters’ın, Sultan Süleyman Şah Tugayı (Emşat) komutanı Muhammed al-Casim (Ebu Emşa) da dahil olmak üzere çetebaşlarıyla yaptığı görüşmelere göre, Savunma Bakanlığı, sahili bölümlere ayırdı ve saldırı alanı, Genel Güvenlik güçleri, 400. Tümen (yabancı savaşçılardan oluştuğu belirtilen seçkin bir birlik) ile Osman Tugayı'nı kapsıyordu. Bu güçler, yaklaşık 900 kişinin katledildiği 10 farklı noktaya konuşlandırıldı.

12 bölgede bin 50 kişi

Ayrıca, Sultan Süleyman Şah Tugayı (El-Amşat) ve Hamza Tümeni (El-Hamzat) gibi Türk devleti destekli grupların 8 ayrı bölgede faaliyet göstererek yaklaşık 700 kişiyi katlettiği bildirildi. Saldırıya, İslam Ordusu, Hür Adamlar Ordusu ve İzzet Ordusu gibi aşırılıkçı gruplar da katıldı; bu gruplar dört ayrı bölgede eylemler gerçekleştirerek yaklaşık 350 kişiyi katletti.

Özbek ve Çeçen çeteler de katıldı

Bunun yanı sıra, Türkistan İslam Partisi ile Özbek ve Çeçen savaşçıları da saldırılara dahil oldu. Bazıları Arza ve Baniyas bölgelerinde bulunurken, bu olaylarda yaklaşık 500 kişi katledildi.

Sahadaki gruplar

Reuters’ın görüştüğü 40'tan fazla çete, komutan ve güvenlik görevlisi, ayrıca 200’den fazla mağdur yakını ve hükümetin atadığı arabulucular; sahil bölgesinin sektörel olarak bölündüğünü ve operasyonların buna göre planlandığını aktardı.

Katliama katıldığı belirtilen gruplar arasında şunlar öne çıktı: Genel Güvenlik Servisi, 400. Tümen (eski HTŞ elit gücü), Osman Tugayı, Sultan Süleyman Şah Tugayı (Emşat), Hamza Tümeni (El-Hamzat), İslam Ordusu, Hür Adamlar Ordusu, İzzet Ordusu, Türkistan İslam Partisi, Özbek ve Çeçen savaşçılar. 400. Tümen, Esad’dan sonra kıyı bölgelerine yerleşti. Karargahını eski Suriye Deniz Harp Okulu'nda kurdu ve sadece Savunma Bakanlığı'nın üst kademelerine bağlandı.

Bu grupların bazıları, Türkiye tarafından desteklenirken, bazıları da aşırılık yanlısı yabancı çetelerden oluşuyor. Rapor, bu grupların 10'dan fazla bölgede yaklaşık bin 500 Alevi’nin ölümüne neden olduğunu ortaya koyuyor.

Kalbini çıkardılar

Raporda katledilenlerle ilgili bilgiler de yer alıyor: “Lazkiye kırsalındaki Rasafa köyünde yaşayan 25 yaşındaki Süleyman Reşid Saad, 8 Mart günü öğleden sonra vahşice katledildi. Çeteler, Saad’ın kalbini çıkararak göğsünün üzerine yerleştirdi. Ardından, Saad’ın cep telefonunu kullanarak babasını aradılar ve cenazenin bir berber dükkanının yakınında olduğunu, gelip almasını söyledi.”

Ölüm listesi hazırladılar

Reuters’a konuşan baba Reşid Saad, “Göğsü tamamen açıktı. Kalbi çıkarılmış ve üzerine konmuştu” dedi. Bu vahşet, soruşturmanın ortaya koyduğu mezhepsel şiddetin boyutunu açıkça gözler önüne seriyor. Süleyman Reşid Saad, kuzenleri, komşuları ve en az altı çocuğun da bulunduğu, 60 kişilik el yazısıyla hazırlanmış bir ölüm listesinde 56. sıradaydı. Katledilenlerin adları daha sonra, köy büyükleri tarafından el yazısıyla kaleme alınan ölü listelerine geçti. Birkaç kurtulan, yakınlarının bedenlerinin parçalanarak katledildiğini ifade etti.

Reuters’ın incelediği birçok videoda, çetelerin Alevi sivilleri aşağılayarak sürünmeye ve köpek gibi havlamaya zorladığı görülüyor. Bazı görüntülerde ise savaş alanlarında çekilmiş kanlı cenazeler yer alıyor. Bu videoların birçoğunun bizzat çeteler tarafından çekildiği belirtiliyor.

Katliamlar sürüyor

200’ü aşkın tanık ve kurtulan ise çetelerin köylere girdiklerinde insanlara ilk olarak “Sünni misin yoksa Alevi mi?” sorusunu sorduklarını anlattı. Kimliği Alevi olarak tespit edilenler ise infaz edildi. Raporda, bu mezhepsel sorgulamanın sistematik hale geldiği ve saldırıların devam ettiğine dair yeni bulguların da elde edildiği belirtiliyor.

Suriye Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Ofisi ve Genel Güvenlik Servisi, Reuters’ın soruşturma bulgularına ilişkin gönderdiği ayrıntılı sorulara yanıt vermedi. Öte yandan, Ebu Emşa Reuters’a verdiği demeçte, birliklerinin Lazkiye ve Ceble’ye girmediğini ve iddiaların asılsız olduğunu savundu, fakat rapor aksini söylüyor.

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.