Savcı ve hakimler tetikçidir

  • DTK soruşturması kapsamında gözaltına alınan ÖHD Eşbaşkanı Bünyamin Şeker, savcı ve hakimlerin önlerine konulan polis fezlekesini incelemeden onayladığını belirterek, savcı ve hakimlerin tetikçilik yaptığını söyledi.

 

Diyarbakır Başsavcılığı tarafından Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) dönük yürütülen soruşturma kapsamında 20 Kasım günü 101 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Polis baskını sonucu gözaltına alınan 25’i avukat 77 kişiden 5’i çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, 72 kişi ise serbest bırakıldı. Avukatların gözaltına alınma gerekçeleri arasında yerel ve genel seçimlerde isimlerinin, telefonlarının bulunduğu listenin DTK’de bulunması ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD) üyeliği gösterildi. Gözaltına alınıp serbest bırakılan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı Av. Bünyamin Şeker, MA’ya yaptığı açıklamada,  “Hakimlik ve savcılar, bu operasyonda arama gerekçelerine, onamış olduğu gözaltı kararına baktığımızda, aslında hiçbir şekilde bu kararın savcılar ve hakimler tarafından incelenmiyor, okunmadan önlerine getirilen kararı imzalıyor. Burada bir kez daha savcı ve hakimlerin noter görevi gördüğünü gördük. Çünkü, DTK’de bulunan materyaller incelenmiş olsaydı bir gözaltı kararının çıkarılmayacağını net bir şekilde görülürdü” dedi.

Bırakılma da hukuksuz

 Bırakılmalarının değil, gözaltına alınmalarının “sürpriz” olduğuna dikkat çeken Şeker, hukuksuz bir şekilde gözaltına alındıklarını ve hukuksuz bir şekilde bırakıldıklarını söyledi. Gözaltına alınmalarının da usul hatası olduğunu kaydeden Şeker, şunları söyledi: “Avukatların yürütmüş olduğu faaliyetten dolayı bir soruşturma yürütülecekse avukatlık kanununda bir usul vardır. Öncelikle Adalet Bakanlığı’na başvuru yapıp soruşturma izni istenilir. Bu izinden sonra Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlatılabilir. Bizim dosyada avukatların gözaltına alınmasına ilişkin böylesi bir girişimde bulunulmamış. Savcı, ciddi bir usul hatası yaptığını net söylemek gerekir. Savcı, savcılık; hakim de hakimlik yapmıyor, tetikçilik yapıyorlar. Savcı ve hakimler görevlerini yapıp inceleme yapmış olsalardı, böylesi bir dosyanın açılmasına bile gerek yoktu. Bizim alınmamız, DTK’nin tamamıyla toplum içerisinde illegal yapılanma gibi bir izlenim yaratma çabasıdır. Bize istinat edilen suçlamalar DTK ile hiçbir şekilde bir alakası yok. Her seçimde bu tür görevlerde yer alıyoruz ve yer almaya da devam edeceğiz.”

DTK’ye dönük operasyonların siyasi olduğuna vurgu yapan Şeker, şöyle devam etti: “Kürtler ve toplumun diğer kesimleri tüm renkleriyle örgütlendiği bir oluşumdur, DTK. Bu oluşum içerisinde siyasi partiler, bireysel kişilikler, sivil toplum kuruluşları yer alıyor. DTK, Anayasa çalıştayı, kadına yönelik şiddete dönük çalıştay, kentin sorunlarına ilişkin çalıştaylar, ekonomiye ilişkin çalıştaylar yapıyor. Bu çalışmalar, daha refah ve demokratik bir Türkiye için yürütülen çalışmalardır. DTK’ye dönük operasyonlar hukuka uygun yapılan operasyonlar değildir. Kürtlerin ve toplumun örgütlenmesinin engellenmesine dönük yapılan operasyonlardır.”

Savunmayı sindime çabası

Avukatlara dönük daha önce de gözaltı operasyonlarının olduğunu hatırlatan Şeker, yapılan operasyonlar ile de savunmanın baskılanmasının amaçlandığının altını çizdi. Türkiye’de yargı bağımsızlığının olmadığını tekrarlayan Şeker, şunları ekledi: “Türkiye’de konjonktürel olarak yargı, her zaman bir erkin odağında hareket eder. Yargı maalesef bu erklerin tetikçisi oluyor. Toplum yargı eliyle dizayn edilmeye çalışıyor. İktidar tıkandığı yerde, yargı eliyle toplumu ‘terbiye’ etmeye çalışıyor. Yargı bağımsızlığını yitirmiş bir durumdadır. Sadece, savunma rejime karşı direniş içerisindedir. Bundan kaynaklı da savunmaya boyun eğdirilmek isteniliyor. Bununla da toplum nefessiz bırakılmak amaçlanıyor. Ama savunma biat etmeyecek.”  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.