Seehofer'in 'skandalı' balon çıktı

Dünya Haberleri —

  • Birçok Êzîdî’nin iltica başvurusunu olumlu yönde karara bağladığı için “iltica işlemlerinde hukuksuzluk” yapmakla suçlanan Bremen BAMF müdürü Ulrike B., yargılandığı davada beraat etti. Die Linke Milletvekili Ulla Jelpke, “Kısıtlayıcı iltica politikaları sanık sandalyesine oturtulmalıdır" diye konuştu.

 

FEHMİ KATAR

Almanya’nın Bremen kentinde 2013-2015 yılları Êzîdîlere iltica hakkı tanıdığı için, İçişleri Bakanı Horst Seehofer tarafından 'çete tarzı iltica istismarı' yapmakla suçlanan ve yargılanan Bremen Göçmen ve Mülteci Bürosu (BAMF) müdürü Ulrike B. bütün suçlamalardan beraat etti. “Kısıtlayıcı iltica politikaları sanık sandalyesine oturtulmalıdır" diyen Die Linke Milletvekili Ulla Jelpke "özür dilenmesini" istedi.

İçişleri Bakanı Horst Seehofer, 2013-2015 yılları arasında iltica işlemlerinde ‘hukuksuzluk’ yaptığı suçlamasıyla Bremen BAMF müdürü Ulrike B.’yi hedef almıştı. Bu suçlamalar, başta Der Spiegel olmak üzere Almanya’nın önde gelen medya kuruluşlarının gündemine oturmuştu. “Bremen BAMF’ta büyük skandal” şeklinde servis edilen haberlerde Ulrike B. iltica hukukunda uzman avukat İrfan C. ile beraber Hildesheim’de 2013-2015 yılları arasında yüzlerce iltica başvurusunu “iltica yasasına aykırı” bir şekilde başvurucular lehine karara bağlamakla suçlanıyordu.

İçişleri bakanı ve medya, bu suçlamaları yapıyor fakat başvuruların kime ait olduğundan ise bahsetmiyordu. Yapılan başvuruların büyük çoğunluğu Şengal’deki DAİŞ katliamından kaçan Êzîdîlere aitti.

18 bin başvuru yeniden incelendi

“Dev skandal” olarak lanse edilen olaya ilişkin İçişleri Bakanı Seehofer, BAMF başkanı Jutta Cordt'i görevinden aldı ve onun yerine iltica politikasında daha sert bir isim olan parti arkadaşı Hans-Eckhard Sommer'i getirdi. Bakan Seehofer, Bremen'den yaklaşık 50 BAMF çalışanının iltica başvurusu işlemlerini altı ay süreyle tamamen yasakladı. Bu kararı, Bremen Eyaleti’nin SPD’li İçişleri Bakanı Ulrich Mäurer tarafından da desteklendi.

2013-2015 yılında Ulrike B. müdürlüğündeki iltica başvurularının 18 bini BAMF tarafıdan tekrardan değerlendirmeye tabi tutuldu. İnceleme sonucunda sadece 145 kişiye ait iltica hakkı geri alındı ya da tekrar mülakata tabi tutuldu.

Savcılar ordusu devreye girdi

İktidardaki CDU/CSU ve SPD’nın politik baskısı sonucunda bir savcı ordusu İçişleri Bakanlığı’nın iddialarını araştırmaya başladı. Ulrike B. “121 farklı suçu işlemekle” itham ediliyordu. Bremen Bölge Mahkeme’sinin bir yıllık incelemesi sonucunda iddianamenin büyük oranda “saçma” olduğuna karar verildi ve 121 suçlamadan sadece 22 tanesinin ele alınacağına karar verildi.

Herhangi bir istismar yok

İçişleri Bakanlığı’nın "toplu iltica istismarı" dediği 1200 iltica başvurusundan sadece 14’ünde ihlal tespit edildi. Yabancılar hukukunda herhangi bir istismar yaşanmadığına hükmeden Bremen Bölge Mahkemesi, Ulrike B.nin iltica başvurularındaki kararlarını yerinde buldu.

Sonuç olarak Ulrike B. ve beraber yargılandığı avukat arkadaşı İrfan C. bazı “iç bilgileri ihlal etmek, kanıtla ilgili verileri tahrif etmek”  ve ayrıca “65 euroluk bir otel faturasından” kaynaklı suçlu bulundu, Ulrike B. bin euro, İrfan C.’ye ise beş bin euro para cezası verildi.

Jelpke: Amaç iltica haklarını kısıtlamak

Konuya ilişkin gazetemize konuşan Die Linke Milletvekili Ulla Jelpke, asıl skandalın BAMF’ın kısıtlayıcı iltica pratiği olduğunu söyleyerek, İçişleri Bakanı Seehofer ve sekreteri Mayer’i yanlış ithamlardan dolayı Ulrike B.’den özür dilemeye çağırdı. “Ulrike B.’nin medyada ve politikada ön yargıya ve iftiraya maruz bırakılması öncelikli olarak iltica haklarının daha da kısıtlanmasına hizmet etmiştir" diye konuşan Jelpke, mültecilerin iltica hakkının kriminalize edildiğini söyledi. Jelpke, "Asıl olarak kısıtlayıcı ilticacı politikası sanık sandalyesine oturtulmalıdır" ifadelerini kullandı. 

AB etrafında kaleler örülüyor

Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ni 70. yıldönümü vesilesiyle, Avrupa Birliği’nin (AB) iltica politikasını sorduğumuz Ulla Jelpke, “Mültecilerin güvenli kaçış yollarını kapatan AB, mülteci haklarının gözetilmesini içeren bu sözleşmenin yıldönümünü kutlamak isterse iki yüzlülük yapmış olacaktır” değerlendirmesini yaptı.

AB etrafında kaleler örüldüğünü, AB sınırlarında mültecilerin ölmesine göz yumulduğunu kaydeden Jelpke, çoğu mültecinin adil bir sığınma prosedürüne dahi ulaşamadığını sözlerine ekledi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.