Selvi: Hazırlıklar yapılıyor

Abdülkadir Selvi
- İktidarın verdiği bilgileri köşesine taşımasıyla bilinen Hürriyet gazetesinin yazarlarından Abdulkadir Selvi, PKK silah bırakırsa ne olur diye hazırlıklar yapıldığını yazdı.
Selvi, bu konuda bir takvim belirlendiğini, yol haritasının netleştirildiğini leri sürererek, şunları sıraladı:
* İki ya da üç ay izleme süreci olacak.
* Kandil’in silah bırakma kararı alması durumunda kurulacak mekanizmalar.
* PKK silah bırakma kararı aldığı zaman örgüt yöneticileri ne olacak? Silahlar hangi ülkede, nereye teslim edilecek? Bunların mekanizmaları oluşturulacak.
* Türkiye’de ilgili kurumlara, Irak’ta Türkiye ve Irak yönetiminin denetimi ve kontrolü altında Irak devletine, Suriye’de ise Suriye ve Türkiye’nin kontrolü altında Suriye’de belirlenen yerlere silahlar bırakılacak.
* Kırmızı kategoride aranan ve sayıları 30-40 civarında olan lider kadrodaki isimlerin ikili-üçlü olarak üçüncü ülkelere geçişi... Üçüncü ülkelere gidemeyenlerin Irak’ın belirlenmiş yerlerinde kalmaları...
* * *
'Öcalan özgür kalacak'
Nefes gazetesinden Nuray Babacan, eğer açılım tam istendiği gibi işlerse Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgür kalacağını ama İmralı'da ikamet edeceğini yazdı.
Babacan, "Açılım projesi tam istendiği gibi işlerse Öcalan özgür kalacak ama kısıtlı. İmralı’da ikamet edecek, dışarıdan ziyaretçi kabul edecek. Türkiye sınırları içerisinde izinle seyahat edecek. Yurt dışına çıkamayacak, seçme ve seçilme hakkı olmayacak. Türkiye, bu yıl içinde Umut Hakkı’nı konuşacak. Umut Hakkı’nın sınırlarını devlet belirleyecek" dedi.
Ankara istihbarat kaynaklarınının, PKK kongresinin iki hafta sonra toplanmasından söz ettiğini yazan Babacan, şunları belirtti: "21 Mart Nevruz Bayramı’nın tarih olarak kullanılmaması için öncesine alınması planı var. Her şey yolunda giderse, Umut Hakkı’nı yaz aylarında konuşmaya başlayacağız.(...) Tüm plan sistematik olarak devletin öngördüğü gibi biterse af konuşulmaya başlanacak. Kaynaklar, bunun için en az bir yıl olduğunu, yapılacaklar hesaba katıldığında iki yılı bulacağını dile getiriyorlar.
Beklenen adımlar
Gelelim bu sürecin ilerleyin zamanlarında beklenen demokratik adımlara. Ankara’nın planına göre; Kürtçe dilinin günlük hayatta, düğünde, cenazede kullanmayla ilgili baskılar kalkacak. Yerel yönetimlerde çift dilli tabelalar, panolar yeniden hayatımıza girecek. Kürtçe şarkılar daha rahat dinlenecek. Kayyum baskısı kalkacak. Ancak, ana dilde eğitim bu çalışmanın hiçbir yerinde yok. Bu sürecin, siyasi nedenlerle cezaevine konulan kişilerle ilgili sonuç doğurması da bekleniyor. PKK’lıları birer birer affederken, sadece muhalif oldukları için insanları cezaevinde tutmaya devam edemeyeceklerini biliyorlar."
* * *
Süreç yeni başlıyor
Nefes gazetesinden Aytunç Erkin, Ankara'daki devlet bürokrasi DEM Parti kaynaklarına dayanarak, aslında sürecin yeni başladığını yazdı.
Sürecin daha yeni başladığı konusunda bir mutabakatın varlığını ve bundan sonrasının daha önemli olduğunun altının çizildiğine işaret eden Erkin, DEM kaynaklarının son durumla ilgili düşüncelerini araştırıp şu bilgilere ulaştığını ileri sürdü: “İmralı görüşmelerine devam edilecek. Bu üç ay kritik. Silah bırakma süreci, onun bir protokole bağlanması. Bu tarafta da yasal düzenlemeler, demokratikleşme adımları. Öcalan’ın çalışma koşullarının düzelmesi gibi konular var.”
Erkin, konuştuğu kaynakların, “üçüncü göz yani uluslararası müdahale var mıydı?” sorusuna verdiği yanıtı şöyle aktardı: “Ne kadar olabilirse o kadar varlar. Başkaları, bu işin sırf güvenliği için ne kadar muhatap alınabiliniyorsa o kadar muhatap alındı. Şunu net ifade edebiliriz: Şu anki süreçte üçüncü göz yok. Hazırlanırken, diplomasi yürütülürken elbette görüşülen yerler oldu ama buradaki temel yaklaşım, onların süreç için tehdit oluşturmasının önüne geçmekti. Ankara merkezli. Bir tarafta İmralı heyeti, bir tarafta MİT Başkanı İbrahim Kalın, AKP’den üst düzey bir yetkili, eski çözüm sürecindeki bir devlet yetkilisi. Küçük küçük adımlarla bugüne gelindi."
Erkin, başka kaynaklarının aktarımlarını da paylaşarak, sonuç olarak anladığını şöyle yazdı: "Süreç yeni başlıyor. Daha ortada yanıtını bekleyen çok soru var."
* * *
Stratejik yönlendirmedir
Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, Rêber Apo'nun çağrısının, Kürt siyasetinin dönüşümüne dair bir stratejik yönlendirme olarak da okunması gerektiğini söyledi.
Barış Akademisyenlerinden Siyaset Bilimci Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat Aytaç, tarihsel bağlamı ve sunduğu perspektif açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirdiği çağrının temel eğiliminin, çatışma ve şiddet zemininde gelişmiş bir süreci, siyasi ve hukuki bir çerçeveye taşıma yönündeki bir irade beyanı olduğunu söyledi. Çağrının, yalnızca bir fesih ve silah bırakma iradesi ortaya koymakla kalmadığını, aynı zamanda demokratik toplum ve siyaset alanlarının güçlendirilmesi gerekliliğine de dikkat çektiğini kaydeden Aytaç, "Metinde, bu dönüşümün yalnızca bir siyasal bir tercih meselesinden ibaret olmadığı, aksine tarihsel ve sosyolojik bir zorunluluk olarak formüle edildiği görülmektedir. Bu bağlamda çağrı, hem çatışma sürecinin sona erdiğini ilan eden hem de yeni dönemde Kürt siyasal hareketinin mücadele biçimlerini siyasi ve toplumsal alanlarda nasıl inşa etmesi gerektiğine dair yön tayin eden bir niteliğe sahiptir. Öcalan’ın çağrısı, bir niyet veya temenni beyanının ötesine geçmekte, Kürt siyasetinin dönüşümüne dair bir stratejik yönlendirme olarak da okunması gerekli hale gelmektedir" dedi.
Çağrının geniş kapsamı ve çok katmanlı yapısı dikkate alındığında tek bir vurguya indirgenemeyeceğini belirten Aytaç, "Yine de değişik açılardan önem taşıyan ve vurgulanması gereken boyutları aydınlatmaya yarayacak bir yönlendirici ilke tayin edebilir. Bu ilkenin, çağrının son cümlesinden hareketle, 'ortak yaşam' arzusu olduğunu kanaatindeyim. Elbette bununla yüzeyde görünen anlamıyla sadece bir arada var olma niyetini, yani bıraktığımız yerden aynen devam etme türünden bir şey kastedilmiyor. Daha çok sürdürülebilir bir birlikteliğin gereklerine uyarlanmış yeni bir ortak yaşam modeli işaret edilmek isteniyor. Bu durum metne bir çağrı olmanın yanı sıra bir de hem iktidarın beklentilerine bir cevap olma hem de barış ve demokratik toplum önerisiyle ortak yaşam fikrini derinleştirmeyi amaçlayan bir teklif olma niteliği buradan ileri gelmektedir" şeklinde konuştu.











