Sêvê gibi ayağa kalkmalıyız

Kadın Haberleri —

Sakine Demir

Sakine Demir

  • Üç Kürt siyasetçi kadın Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır’ın Silopiya’da katledilmesi üzerinden 7 yıl geçti. Kızı Sêvê Demir’i anlattan anne Sakine Demir, kızının Kürt halkı için mücadele ettiğini ve herkesin de Sêvê gibi ayağa kalkması gerektiğini söyledi.

Halkların kendini yerelden yönetme, belediyelerde söz sahibi olma, kentin gelişiminden kendini sorumlu görme hakkı temelinde 2015 yılında Bakurê Kurdistan’da ilan edilen Özyönetimlere AKP-MHP iktidarındaki faşist Türk devleti silahlı saldırıda bulundu. Yerelden yönetim hakkı için demokratik özerkliğin ilan edildiği tüm kentlere, ilçelere Türk devleti askerlerle girdi, kentleri yaktı, yıktı. Başta Gimgim (Varto) olmak üzere Silopiya, (Silopi) Cizîr (Cizre), Nisêbîn (Nusaybin), Sur, Gever (Yüksekova) gibi belli başlı ilçelerde devlet katliam yaptı. İçerisinde halk meclisi eşbaşkanları da olmak üzere 200’den fazla insan bodrumlarda yakılarak katledildi. 

3 kadın siyasetçi katledildi

Bu dönemde Şirnex’in Silopiya ilçesinde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Kongreya Jinên Azad (KJA) aktivisti Fatma Uyar ile Silopî Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının ardından 4 Ocak 2016’da katledildi. Zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucu katledilen her üç kadın siyasetçi için sözde soruşturulan davaya Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı “yetkisizlik” kararı vererek dosyayı Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Mahkeme 3 kadın siyasetçinin katledilmesinin, “şüphe” üzerine gerçekleştiğini belirterek dosyanın üzerini kapattı. 

Çelişkileri çocuklukta başladı

Katledilen 3 kadın siyasetçiden biri olan Sêvê Demîr, Mêrdin’in Stewr ilçesine bağlı Şûtê (Şenocak) köyünde 1977'de dünyaya geldi. Baskı ve asimilasyon politikaları sonucu daha beş yaşındayken Amed’in Bismil ilçesine göç eden Sêvê ve ailesi yaklaşık 5 yıl burada kaldı. O süreçte Sêvê okula gitmedi. Mêrdîn’den Amed’e taşınan aileye devlet baskıları burada da devam etti. Sêvê daha çocuk yaşta, bir anlam veremediği nedenlerle evlerine sürekli polisin baskın yapması ve ailesine hakaret etmesine şahit oldu. Bu şahitlik onu sorgulamaya itti. 

Evini seçim bürosuna dönüştürdü

Sêvê, Batı’ya göç eden Kürtlerin ağır koşullarda verdikleri yaşam mücadelesine ailesiyle birlikte dahil oldu. Başta pamuk olmak üzere tarım işçiliğinin birçok dalında çalıştı. Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesine gönül veren Sêve, aynı zamanda Kürt kadın mücadelesi ile de tanıştı. Bulundukları mahallede ırkçı baskılara maruz kalan Sêvê, siyasi ve örgütlü mücadeleye Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) yer alarak başladı. Partinin yönetiminde yer alan Sêve, Manisa’da HADEP’e seçim bürosu verilmemesi üzerine, kendi evinin bir bölümünü seçim bürosu haline getirdi. O zaman HADEP Kadın Kolları’nda yer alan Sêvê, bölgede zamanla öncü bir kadın haline geldi.

5 yıl tutsak edildi 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihi Sêvê’nin hayatında bir dönüm noktası oldu. Kadın mücadelesinde daha aktif rol almaya başlayan Sêvê, özgür basın çalışmalarında, yine Kürt  dilinin korunup, geliştirilmesi çalışmalarında bulundu. Daha sonra da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Kadın Komisyonu’nda çalıştı. 18 Nisan 2009'da "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonlarda tutuklanarak 5 yıl tutsak edildi. 2011'de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan uygulanan tecridin kaldırılması, Kürt halkının anadilde hakkının sağlanması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinde yer aldı. Sêvê Demir cezaevinden çıktıktan sonra ise DBP PM üyesi olarak Mêrdin ve Şirnex’ta çalışmalara başladı.

Ülkesine dönmek istedi

Sêvê Demir’in şehadetinin 7’inci yılında onu annesi Sakine Demir anlattı. Devlet baskıları nedeniyle köyden Amed’e oradan da 1995 yılında mevsimlik işçi olarak Manisa’nın Salihli ilçesine geldiklerini söyleyen anne Sakine Demir, baskıların burada da devam ettiğini kaydetti. Demir şöyle dedi: “Suyumuzu kesiyorlardı, elektriğimizi kesiyorlardı. Kimse bize evini kiralamıyordu. Parti burada açıldıktan sonra Sêvê de buradaki yönetime girdi. Sonra Manisa merkezde çalışma yürütmeye gitti. Çalışmayı seviyordu. Bir gün ‘Ben gidiyorum’ dedi. Niye diye sorduğumda ‘Bana burada yurtseverlik yok, ben ülkeme gideceğim’ dedi.”  Burada çok zulüm gördüklerini anlatan Demir, “Ama hiçbir zaman başımızı eğmedik, mücadele ettik” şeklinde belirtti. 

Bize uygulanan zulüm kimseye uygulanmadı

Manisa’da da ırkçı saldırılara, politikalara Sêvê’nin tanık olduğunu anlattan anne Sakine, “Sêvê Kürtlerin derdini anlamıştı, bu halkın ve ülkenin derdini anlamıştı” diyerek devamla şunları belirtti: “Sêvê şehit düştükten sonra insanlar gelip bizi tehdit ediyorlardı. Bizim üzerimizde olan zulüm kimsenin üzerinde yoktu. Yine de baş eğmedik, Kürtlüğümüze ve yurtseverliğimize sahip çıktık. Orada bize zulmettiler, burada tahammül etmiyorlar. Devlet bizi reddediyor, bizi kabul etmiyor.” 

Düşmanın bile bir ahlakı olmalı

Kızının DBP PM üyesi olarak çalıştığı Mêrdin ve Şirnex’de özyönetim direnişlerinde silahlı olmadıkları belli olduğu halde katledildiğini belirten Sakine Demir, devletin Kürt halkına düşmanca yaklaştığını ifade etti. Düşmanlığın bile bir ahlakının olması gerektiğini dile getiren Demir, “Eskiler düşmanın bile ahlaklı olması gerektiğini söylüyorlardı. Bugünkü devlet bize düşmanlık ediyor ama ahlaklı değil bu. Mesela Taybet Ana, sokak ortasında yedi gün kaldı. Acaba ne anladılar bundan? Kürt ve yurtsever olduğu için öldürdüler. Kapısının önündeydi, hiçbir şey yapmamıştı” sözlerini kullandı. 

Bizi yok edemez

Kürt halkının birliğinin önemine dikkat çeken anne Sakine Demir, “Ne zamana kadar böyle olacak? Devlet bizi öldürüyor, bu şekilde bitireceğini sanıyor. Bizi yok edemez. Biz var olacağız, zafer de bizim olacak. Anneler başkaldırmalı, bu mücadeleyi kazanacak olanlar annelerdir. Kürt halkı bu ağır uykudan uyanmalıdır. Biz artık ölüm istemiyoruz. Türk halkına da sesleniyoruz, onlar da öldürülüyor. Onlar da ses çıkarmalı” şeklinde konuştu.  

‘Durumunun ne olduğunu bilmiyoruz’

Cezaevi kapılarının açılması ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin sonlandırılması gerektiğini söyleyen Demir, “Durumunun nasıl olduğunu bilmiyoruz. Ne zamana kadar böyle sürecek? Zindanlarda bir sürü hasta tutsak var, anneleri kapı önlerinde. Kimsenin onlardan haberi yok. Acaba Kürtler buna yeter demiyor mu? Ele ele verip yeter demeliyiz, birliğimiz olmalı artık” dedi.

Sêvê kadındı, yaşamdı 

Kadının her alanda engellendiğini, bu nedenle en çok da kadınları direnmesi gerektiğini kaydeden Demir şunları kaydetti: “Jin, jiyan, azadî ne için söyleniyor? Toplumun yarısı olmazsa o toplum özgürleşemez. Sêvê kadındı, yaşamdı ve yaşamı da yürütüyordu. Kadınların yaşamasını istiyordu. Bana ‘Kadınlar özgür olmazsa hiçbir yere özgürlük gelmez anne’ diyordu. Kadınların üzerinde çok fazla zulüm olduğunu söylüyordu. Kadınlar için çalışıyordu. Ülkesi için, dili için çalışıyordu, Sêvê emekçiydi. Ben de Kürt kadınlarına sesleniyorum, onlar da Sêvê gibi ayağa kalkmalı.” 

Sêvê herkes için çalışıyordu

Her yıl Şirnex’e, Sêvê’nin mezarına gittiğini söyleyen anne Sakine Demir şöyle dedi: “Gitmezsem dünyada başka bir şeyim kalmamış diyorum. Sêvê benim yaşamımdır, gece uykumdur, dışarıda gölgemdir. Sêvê bu ülkenin kadınıydı, halkı için çalışıyordu. Sadece Kürt halkı için değil, herkes için çalışıyordu. Ama zafer yakındır, Kürtlere çağrım budur; uykudan uyanmaları gerekiyor” dedi.

JINNEWS / İZMİR  

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.