Şikayet etmiyor umut veriyor

Haberleri —

Annesi, 49 gündür açlık grevinde olan İsmet Taş ile telefon görüşmesini paylaştı: “Bana ‘Siz de içeride kalmayın, dışarı çıkın, ayaklarınızın üzerinde durun, mücadele edin’ diyor. Şikayet etmiyor. Her zaman ‘başaracağız’ diyor. Şartlarını, yaşadıklarını söylemiyor, hep umut veriyor. Ben onu teselli edemiyorum ama o beni ediyor.”

 

 RENGİN AZİZOGLU / JINNEWS/İSTANBUL

Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılmasıyla DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde devam eden açlık grevine 49 gündür akatılan İsmet Taş’ın annesi Xezal Taş, oğlunun özgürlüğe inancının tam olduğunu söyledi.

Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan İsmet Taş, açlık grevinin 49. gününde. Erzurum’un Pasinler ilçesinde 1989’da doğan Taş, ilkokul 5. sınıfa kadar okudu. Ailesinin durumundan kaynaklı istese de okuyamayan Taş, çocuk yaşta lokantada çalışmaya başladı. 16 yaşında ailesiyle İstanbul’a göç eden Taş, burada siyaset ile tanıştı. İsmet’ten uzun süre haber alamadıklarını belirten anne Xezal Taş, 2008’de Hakkari’de tutuklandığını öğrendiklerini ifade ederek, “İsmet’in ısrarıyla İstanbul’a yerleştik. 15 yıldır da İstanbul’da yaşıyoruz. Taşındıktan 3 ay sonra İsmet mücadeleye katıldı. Hakkari’de tutuklanmış. Uzun süre nereye götürdüler haber alamadık. Daha sonra Van Cezaevi’nde olduğunu öğrendik. Ağır işkence ve baskılara maruz kalmıştı. Bir süre Muş Cezaevi’nde kaldı, tekrar Van’a götürüldü, oradan da Sincan Cezaevi’ne sürgün edildi. 2 yıldır da Tekirdağ Cezaevi’nde tutuluyor. 11 sene oldu tutuklanalı. Daha önce de açlık grevlerine katıldı. 2012’de 40 güne yakın açlık grevindeydi” diye konuştu.

Yoğun hak ihlalleri

 Cezaevlerinde kötü muameleye maruz kaldığını kaydeden Xezal Taş, “Tekirdağ Cezaevi’nde 2-3 aydır çok yoğun hak ihlalleri ve kötü muamelelere maruz kalıyor. Sıcak su vermiyorlar, haftada 3 gün koğuşlara girip eşyaları, kitapları dağıtıyorlar. Kitapları geri vermiyorlar. Şimdiye kadar şikayetlerini söylemeyen İsmet artık ne kadar arttıysa söylemek durumunda kalıyor” dedi.

Gözümüze uyku girmedi

 Açlık grevinin 7. gününde yapılan haftalık telefon görüşmesinde bilgi sahibi olduklarını ifade eden Xezal Taş, “Çok üzüldük, gözümüze uyku girmedi. Biz de açlık grevine gireceğimizi söyledik ama sonraki hafta telefon görüşmesi yaptığımızda açlık grevine girmememizi söyledi. ‘Ben kendi canımdan zaten vazgeçmişim siz bunu yapmayın’ dedi. Ciğerdir evlat. Bir lokma yemek ağzıma koysam boğazımda tıkanıyor, su ile yutabiliyorum, evladım aklıma geliyor. Açlık grevindekilerin hepsi benim çocuğum, hepsine çok üzülüyorum” diye konuştu.

 Kendilerini feda ediyorlar

 “Canlarını Sayın Öcalan ve bizim için feda ediyorlar” diyen Xezal Taş, daha fazla ses çıkarılması çağrısı yaptı. Kürtlerin evinde oturmamasını ve sokağa çıkmasını isteyen Taş, “Biz tutsak aileleri olarak istiyoruz ki haklarımız verilsin ve bu açlık grevi sona ersin” dedi.

İsmet’in telefon görüşmelerinde moralinin yüksek olduğunu dile getiren Taş, şöyle konuştu: “İsmet her telefon görüşmesinde bana ‘Siz de içeride kalmayın, dışarı çıkın, ayaklarınızın üzerinde durun, mücadele edin’ diyor. Şikayet etmiyor. Her zaman ‘Başaracağız’ diyor. Şartlarını, yaşadıklarını söylemiyor hep umut veriyor. Ben onu teselli edemiyorum ama o beni ediyor.”

‘Gün durma bekleme günü değil’

 Yakını Sadık Tuğul da, İsmet’in cezaevinde yaşadığı hak ihlallerini dile getirerek, “Ortak kullanım alanına izin verilmiyor. Kitaplarını topluyorlar. Özel eşyalarına el konulmuş. Gazete verilmiyor. Hastaneye zamanında, düzenli götürülmüyor. İdareyle hiçbir şekilde görüştürülmüyor. Biz de idareye dilekçe vermek istedik ama idareyle görüşmemize izin verilmedi. Dilekçeyi verdiğimiz gardiyana sıcak suyun haftada iki kere yetmediğini söyledik bize ‘Onlara iki gün bile fazla’ dedi. Tartıştık. Verdiğimiz dilekçe yerine ulaştı mı bilmiyoruz” dedi.

‘Özgürlüğe olan inancı tam’

 İsmetin durumunun ve moralinin iyi olduğunu aktaran Sadık, “Özgürlüğe olan inancı tamdır. Bu tecridin kırılacağını söylüyor. Dışarda olan arkadaşların, açlık grevlerini basın ve kamuoyuna duyurması gerektiğini belirtiyor. Bütün mücadele arkadaşlarına selamları var” diye belirtti.

Önceki günkü mesajı

 Yakınlarıyla önceki gün cezaevinde görüşen İsmet Taş, şunları aktardı: “Tüm arkadaşların morali iyi ve herkese selamlarını yolluyorlar. İçinde bulunduğumuz sürecin hassas olduğu aşikar. Kim, nerede, nasıl, ne yapabiliyorsa, beklemeden yapmalıdır. Yapılacaklar açık ve nettir. Olması gereken derhal olmalıdır. Direniş özgürlüğün harcıdır. Bu anlamda gün bekleme, uzaktan izlemek, ‘Hele ne olacak’ deme günü değildir. Geçen süreçte direnen halkımızın gözünde görülen resim ve yüreğinde duyulan ses şuydu; ‘Artık İmralı işkence sistemiyle yaşamak istemiyoruz!’ Bu mesaj kesindi. Heval Leyla bu mesajı ilk hisseden oldu. Gereğini yaptı. Bu, bizlerin de öz eleştirisidir ki ardı sıra yürüdük.

Bizim için değil, geleceğiniz için yapın

 Bugün kimin elinde ne geliyorsa onu yaparsa özlemi çekilen kucaklaşma çok yakın. Bizim için değil, kim ne yapıyorsa onurlu geleceği için yapacaktır, yapmalıdır. Biz kararlıyız, sonuna kadar eylemimizi sürdüreceğiz. Sonuç almaktan başka bir çare görmüyoruz. Çare direniş ve özgürlüktür. Öncelikle Önderimize halkımıza, insanlığa borcumuz var. Bu kararlılığımız ve inancımız şunu gösteriyor. Herkes böyle algılamalı. O çok güçlü görülen faşizm kalesi öyle sanıldığı kadar güçlü değildir. İçinden ses geldiğine bakmayın, kurumuş, çürümüş, yıkılmıştır. İbni Haldun, ‘Devletler ve toplumlar parasızlıktan değil ahlaksızlıktan yıkılır’ diyor. İşte o faşizm kaleleri ahlaksızlığın kaynağıdır ve ufak bir sarsıntı yerle yeksan edecektir. Bu anlamda hep birlikte halaya, direnişe durursak bu enkazı kaldırabiliriz. Buna inanıyoruz. Bu ahlaksız sistemden muzdarip Türk halkı da bize ve kendisine inanmalı. Bu özgürlük halayına omuz vermeli. Herkesi selamlıyor, direnişte başarılar diliyorum.”

 
 

Lokmalar boğazımdan geçmiyor

   

Tecridin kaldırılması talebiyle bulunduğu cezaevinde 29 gündür açlık grevinde olan Yazgül Şahin’in annesi Zehra Şahin, “Yemek yiyemiyorum. Lokmalar, boğazımda diziliyor” dedi. Anne Şahin, böyle devam ederse kendisinin de açlık grevine başlayacağını söyledi.

Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Yazgül Şahin, 29 gündür açlık grevinde. Urfa’nın Suruç ilçesinde 28 Mayıs 2016’da bir ihbar üzerine gözaltına alınarak tutuklanan ve önce Tarsus Cezaevi’ne gönderilen Yazgül Şahin, daha sonra Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Bu süre zarfında dava süreci tamamlanan Şahin’e “Örgüt üyesi” olmak iddiasıyla 7 yıl hapis cezası verildi.

Şahin’in annesi Zehra Şahin, eylemdeki kızına iletişim cezası verildiği için en son 26 Ocak’ta telefon ile görüştüğünü ve ondan sonra görüşemediklerini ifade etti. Görüşme sırasında çocuğunun kendisine “Moralimiz iyi, talebimiz kabul edilinceye kadar eylemimizi devam ettireceğiz” dediğini belirten Şahin,“Endişe içinde bekliyoruz” dedi.

İşkence edilip hücreye atıldı

Şahin, görüşme sırasında kızının kendisine, açlık grevinde olan bir kadının işkence edilip tek kişilik hücreye konulduğunu aktardığını söyledi.

Talepleri kabul edilsin

 Çocuğunun eyleminden gurur duyduğunu dile getiren Şahin, şunları ifade etti: “Öcalan’a uygulanan tecrit kalkarsa barışın ve huzurun geleceğine inanıyorum. Yine tecridi kırmak için açlık grevine giren Leyla Güven’i ve cezaevinde bedenini açlığa yatıran bütün tutukluları selamlıyorum. Hepsi benim çocuklarımdır, benim yüreğim hepsi için çarpıyor, hepsinin gözlerinden öpüyorum. Onların talepleri bütün onurlu Kürtlerin talebidir. Doğru yolda olduklarını düşünüyorum. Çünkü, Allah da ‘zulüm karşısında sessiz kalmayın’ demiştir. Bu yolda direnenler hakikatin izindeler ve ne istedikleri çok açıktır. Abdullah Öcalan, üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır. Biz aileler olarak cezaevlerinde olumsuz bir şey yaşamdan taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz.”

Kızımla gurur duyuyorum

 Çocuğunun açlık grevine başlamasından beri evde doğru dürüst kimsenin boğazından bir lokma geçmediğini aktaran Şahin, şunları paylaştı: “Ben her yemek hazırladığımda üç saat düşünüyorum. Çoğu zaman sofraya ekmek ve su getirmeyi unutuyorum. Sofraya oturuyoruz ama lokmalar boğazıma diziliyor. Çünkü, biz burada sofraya oturuyoruz ama onlar orada aç… Bir anne için evladının bir yerde tutuklu ve aç kalmasının ne olduğunu ancak başka bir anne bilir. Öte yandan onların kararlı duruşu beni de güçlendiriyor. Kızımla gurur diyorum, başımız diktir. O yanlış bir şey yapmıyor.”

Biz de açlık grevine gireceğiz

Tutsakların durumunu kimsenin tam olarak bilmediğini bu yüzden de endişeli olduklarını aktaran Şahin, “Onlara vitamin verilip verilmediğini bilmiyoruz, doktor gidip bakıyor mu bakmıyor mu? Onu da bilmiyoruz. Bu şekilde devam ederse çocuklarımız için biz de açlık grevlerine gireceğiz” dedi. Çocuğunun açlık grevine girdiği haberi duyar duymaz kendisinin de açlık grevine gireceğini, ancak çocuklarının “Anne evde nasıl gireceksin?” diye sorduğunu belirten Şahin, çocuklarına “İnsan kararlıysa her yerde girer” cevabını verdiğini söyledi. Şahin, her ne pahasına olursa olsun açlık grevcilerinin arkasında olduklarını vurguladı.

Şahin’inin babası Cemil Şahin ise tecridin derinleşmesinin en önemli nedenlerinden birinin CPT’nin görevinin yerine getirmemesi olduğunu belirterek, CPT’yi görevini yerine getirmeye davet etti. “Tecrit bir insanlık suçudur” diyen Şahin, “Açlık grevcilerinin durumu kritik. Olumsuz bir durum yaşanmadan çocuklarımızın talepleri yerine getirilsin” dedi.

 
 

Onlarla eriyoruz

   

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde 17 Aralık’tan beri açlık grevinde olan tutsaklardan Reyhan Coşmuşlu’nun ailesi, “Onunla birlikte biz de eriyoruz” dedi.

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklardan Reyhan Coşmuşlu, Esma Başkale, Belgin Kanat ve Zozan Kutum, 17 Aralık’tan itibaren süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeler. Kadın tutsaklar fazla kilo kaybının yanı sıra ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya. 1985 Silvan doğumlu Reyhan Coşmuşlu’nun ailesi, görüş sonrası ANF’ye şu bilgileri verdi: “Doktor kontrolleri düzenli değil. Tutsakların kendi eylemleriyle ilgili mektup yazmaları bile engelleniyor. Gün gün eriyorlar. Onları öyle gördükten sonra anlatmakta da zorlanıyoruz. Biz de onlarla birlikte eriyoruz. Onları kaybetmek istemiyoruz ve bir çözüm peşindeyiz.”

 
 

Eylemin etrafında kenetlenelim

 

Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 68 gündür açlık grevi eylemini sürdüren 11 tutsaktan biri olan Seyhan Kurt, tecrit kırılmadan eyleme son vermeyeceklerini söyledi.

 Kurt, babası Levent Kurt ile telefonla görüştü. 9 yıldır cezaevinde olan ve bu görüşmede ailesi aracılığıyla mesaj yollayan Kurt, “Büyük ve tarihi bir eylem başlatıldı. Amacımız tecridi kırmaktır. Tecridin kırılması Ortadoğu’da yaşayan halklar açısından önemlidir. Tecrit Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’ın özgürlüğü ile doğrudan bağlantılıdır. Onun için uluslararası güçler ve savaştan nemalananlar tecridin devam etmesini istiyor. Bizim amacımız da bu tecridi kırmak. Tecrit kırılmadığı müddetçe eylemimiz devam edecektir” dedi.

Başta Kürtler olmak üzere barış ve demokrasiden yana olanların eylem etrafında kenetlenmesi gerektiğine vurgu yapan Kurt, “Öcalan’ın özgürlüğü için yapılan eylem etrafında kenetlenmeliyiz, kırılamayacak bir çember oluşturmalıyız” diye konuştu.

Halk sahip çıkarsa

 Tecrit kırılıncaya kadar eyleme devam edeceklerini yineleyen Kurt, şöyle devam etti: “Biz bu eylemi devam ettireceğiz. Moralliyiz, güçlüyüz ve bizler başaracağız. İsteğimiz halkımızın bu eylem etrafında kenetlenmesi ve sahiplenmesidir. Halk bu eyleme sahip çıkarsa Önderlik üzerindeki tecridi kimse sürdüremez. Bunun için halkımız Önderlik nasıl yakalandığında karşı bir direniş gösterdiyse bugün de aynı direnişi gösterilmelidir.”

Baba Levent Kurt ise şunları ifade etti: “Bu halk bunca yıldır ne yazık ki Sayın Öcalan’ı orada tutuyor. Bunu telafi etmek için açlık grevindekilere destek çok önemlidir. Bunun için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.