Siyasi soykırımda gizlilik

Amed merkezli siyasi soykırım operasyonu

Amed merkezli siyasi soykırım operasyonu

  • Amed merkezli 21 ilde yapılan siyasi soykırım operasyonunda gözaltına alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu, sendikacı, sanatçı ve sivil toplum örgütü üyelerinin avukat görüş kısıtlaması sona erdi, ancak dosya için getirilen gizlilik kararı sürüyor.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından önceki gün Amed merkezli başlatılan soruşturma kapsamında 21 ilde yapılan ev, ofis ve iş yeri baskınlarında gözaltına alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu, sendika yöneticisi ve sanatçının da bulunduğu en az 128 kişinin soruşturma dosyası için getirilen 24 saatlik avukat görüş kısıtlaması dün sona erdi. Dosya için getirilen gizlilik kararı ise sürüyor. Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin haklarında gözaltı kararı verdiği 216 kişiden gözaltına alınan 128 kişinin Emniyet'teki ifade işlemleri, dün öğle saatlerinde başladı.

Savcı açıkça suç işliyor

Siyasi soykırımda gözaltına alınan tutuklu gazetecilerin avukatı Resul Temur’un odasındaki tüm materyallere ve savunma dosyalarına el konuldu. Temur’un bürosunda yapılan 5 saatlik arama sonrası savcı, tutuklu gazeteciler aleyhine kendisinin hazırlamış olduğu iddianameye bile suç delili olarak el koydu. Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, bunun, keyfi tutuma bir örnek olduğunu ifade etti. Avukatların dava dosyaları ve savunma notlarına el konulmasının mesleki faaliyetleri engelleme olduğunu hatırlatan Özdemir, “Kaldı ki el konulan dava dosyalarından birisinin iddianamesinin aramayı gerçekleştiren savcı tarafından hazırlanması ve el konulması, keyfiyeti bizlere göstermekte, açıkça savcı suç işlemektedir” dedi.

Hukuksuzluk olağanlaştı

Keyfiyet ve hukuk dışılığın olağanlaştırılarak, temel hakların ihlal edildiğini kaydeden Özdemir, "Yargısal işlemlerin suç şüphesine dayanmadığı, keyfi arama işlemlerine maruz bırakılarak savunma dokümanlarına el konulduğu hukuksuz bir süreç yaşanmaktadır. Sivil alanı kısıtlayan baskı rejiminden en çok etkilenen gruplar arasında hak savunucuları geliyor. Bu baskı rejimi, hak aramanın önünü kesmek, toplumu korkutmak ve sindirmek amacıyla hak savunucularını hedef haline getirmektedir” şeklinde konuştu.

Seçime gidişatın göstergesi

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, gözaltıların iktidarın nasıl bir atmosferde seçime gireceğinin göstergesi olduğunu belirtti. Dosyadaki gizlilik kararının soruşturmanın içeriğini öğrenmeye engel olduğunu belirten Zeytun, “Soruşturmanın içeriği konusunda yeterli bilgi sahibi değilken kapsamlı bir hukuki değerlendirme yapmak da söz konusu olamıyor” dedi. 

Sistematik hal aldı

Derinlikli hukuki değerlendirme yapılmasına engel olunmasının, hukuksuzluk boyutunu gözler önüne serdiğini belirten Zeytun, “Bu soruşturma ve bu kapsamda yapılan gözaltılar sadece seçimle alakalı dersek, yıllardır yargı eliyle sürdürülen baskı politikalarını eksik değerlendirmiş olacağız. Biz soruşturmanın seçimle alakalı olmadığını fakat gözaltına konu operasyonların denk getirildiği tarihin seçimle doğrudan ilintili olduğu kanaatindeyiz” şeklinde konuştu.

Sivil alan daraltılıyor

Zeytun, şöyle devam etti: “Bölgemizde sivil toplum örgütü temsilcileri, hak savunucuları, savunma mercii olan avukatlar, siyasetçiler uzun yıllardır benzer soruşturma, gözaltı, yargılanma gibi süreçlere maruz bırakılmakta. Sivil alan her geçen gün daraltılmaya çalışılmakta; bu doğrultuda siyasi iktidarın yanlış politikalarına ses çıkaran Kürt sivil toplum kurumları bu alanın dışına itilmeye çalışılmaktadır. Bu durum ne yazık ki sistematik bir hal almış olup her geçen gün daha da derinleşmektedir.”

Seçime doğru giderken bu operasyonların yapılmasının atmosferi de az çok belli ettirdiğini ifade eden Zeytun, şöyle konuştu: “Bu gözaltılar, aslında siyasi iktidarın seçimlere hangi atmosferde girmek istediği konusunda bizleri endişelendirmektedir. Ülkede seçimlerin adil şartlarda yapılmadığı, seçim süreçlerinde çeşitli yöntemlerle baskı politikalarının yoğunlaştığı, uzun yıllardır deneyimlediğimiz ve tanık olduğumuz bir husustur. Gözaltına alınan kişilerin farklı sivil alanlarda çalışması, aralarında siyasetçiler dışında da çok fazla kimse olması, soruşturmanın ve gözaltıların çok geniş kapsamlı olması; bu operasyonların bir seçimden daha derinlikli amacı olduğu konusunda bizleri düşünmeye sevk etmektedir. Gözaltı işlemlerinin başından itibaren durumu yakından takip ediyoruz. Hiçbir hukuk standardıyla uyuşmayan gözaltı ve arama işlemlerine karşı itiraz ve suç duyurularında da bulunuyoruz.” AMED

 

*****

Halise anne gözaltında

Oğlu Agit İpek'in cenazesi bir kutu içinde kendisine teslim edilen Halise Aksoy ve kızı Mizgin Karataş da önceki gün gözaltına alınanlar arasında. Halise Aksoy’un Amed’deki evine önceki gün sabah saatlerinde baskın düzenlendi. Aksoy, daha sonra gözaltına alınarak İl Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Eş zamanlı olarak Aksoy’un kızı Mizgin Karataş’ın da evine baskın düzenleyen polisler, Mizgin Karataş ve eşi Harun Karataş’ı gözaltına aldı. Karataş çiftinin dört yaşındaki çocukları da götürüldü. Günboyu Emniyet'te tutulan çocuk, akşam saatlerinde akrabasına teslim edildi.

Yeşil Sol adayı Dönmez

Yeşil Sol Parti Kocaeli milletvekili adayı Ayten Dönmez de aynı soruşturma kapsamında dün İstanbul'da gözaltına alındı. 

 

 

*****

En büyük seçim müdahalesi

Seçim Güvenliği Platformu da Amed merkezli siyasi soykırıma tepki gösterdi. Platform, paylaşımında “Bugün, 1 Günde 150 Siyasetçi, Haberci ve Hukukçu Gözaltına Alındı! Bu, Türkiye Tarihinin Gözaltı Yoluyla En Büyük Seçim Müdahalesi” dedi.

 

*****

33 barodan ortak açıklama

33 baro yaptıkları ortak yazılı açıklamayla meslektaşlarının da aralarında bulunduğu gözaltılara tepki gösterdi. “Meslektaşlarımızla ilgili sürecin takipçisiyiz” başlığıyla yapılan açıklamada, "Çağrı usulünün uygulanmayarak yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesi meslektaşlarımızın toplu bir biçimde gözaltına alınması kabul edilemez” denildi. Gözaltına alınan avukatların da aralarında bulunduğu kişilerin adil yargılanma hakkı çerçevesinde tüm haklarının sağlanması çağrısı yapıldı. Açıklamada imzası bulunan barolar şöyle: Adana Barosu, Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Ankara Barosu, Ardahan Barosu, Artvin Barosu, Aydın Barosu, Balıkesir Barosu, Batman Barosu, Bingöl Barosu, Bitlis Barosu, Bolu Barosu, Burdur Barosu, Mardin Barosu, Bursa Barosu, Kastamonu Barosu, Muş Barosu, Amed Barosu, Siirt Barosu, Eskişehir Barosu, Sinop Barosu, Urfa Barosu, Hakkari Barosu, Hatay Barosu, Iğdır Barosu, Isparta Barosu, Tekirdağ Barosu, Dersim Barosu, Van Barosu, İzmir Barosu, Kars Barosu, Yalova Barosu ve Şırnak Barosu.

 

*****

Uluslararası kurumlar: Serbest bırakın

Medya özgürlüğü, ifade hürriyeti ve insan hakları alanında faaliyet gösteren 18 kurum da gözaltına alınların serbes bırakılmasını isteyen ortak bir çağrı paylaştı: "Türkiye yetkilileri, Kürt gazetecilere, medya çalışanlarına, medya kuruluşlarına, onları savunan avukatlara ve Kürt siyasi parti yetkililerine yönelik sistematik taciz ve gözdağı uygulamalarına son vermeli. Bu kişilerin avukata erişimini sağlamalı, yöneltilen suçlamaların tüm ayrıntılarını açıklamalı ve bu kişilerin serbest bırakılmalarını sağlamalıdır. Bu vesileyle, 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilecek seçimler öncesinde özgür ve çoğulcu bir medya ortamına duyulan ihtiyacı yineliyoruz."

Çağrının imzacısı olan kurumlar ise şunlar:  Coalition For Women In Journalism (CFWIJ), English PEN, European Centre for Press and Media Freedom (ECPMF), European Federation of Journalists (EFJ), International Federation of Journalists (IFJ), International Press Institute (IPI), Media and Law Studies Association (MLSA) ,Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT), PEN America, PEN International, PEN Netherlands, PEN Norway, PEN Québec, Platform for Independent Journalism (P24) ,San Miguel PEN, Scottish PEN, South East Europe Media Organisation (SEEMO).

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.