Söz hakkı bizim

Kadın Haberleri —

Kadın eylemleri

Kadın eylemleri

  • Artan kadın cinayetleri ve kadın düşmanı politikalarda iktidar kadar muhalefetin de sorumlu olduğunu belirten Avukat Nazlı Matur, “Bedenimiz üzerindeki tek söz hakkı biz kadınlara aittir. Buna yönelen her saldırıya karşı birlikte mücadele edeceğiz” dedi. 

MEDİNE MAMEDOĞLU/AMED

Türkiye’de kadınlara yönelik politikalar, son yıllarda sistematik bir baskı rejimine dönüşmüş durumda. Bu sürecin en çarpıcı örneklerinden biri, Sağlık Bakanlığı'nın hastanelere gönderdiği ve kürtaj uygulamalarının fiilen engellenmesine yol açabilecek şekilde yorumlanan yeni genelgeyle yeniden gündeme geldi. Hali hazırda pek çok kamu hastanesinde uygulaması kısıtlı olan kürtaj, artık neredeyse tamamen erişilemez hale gelebilir.Baskı yalnızca üreme sağlığıyla sınırlı değil; kadınların doğrudan yaşam hakkı da tehdit altında. Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAH-DER) Gönüllüsü Avukat Nazlı Matur, iktidarın aile politikaları ve kadın bedeni üzerindeki söylem ve uygulamalarının tesadüfi değil, sistematik olduğunu vurgulayarak “Benim bedenim, benim kararım” diyerek bu baskılara karşı mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

Denetim kurmak istiyorlar

Toplumsal cinsiyet karşıtı genelgeler ve hükümetin “aile yılı” yaklaşımına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Matur, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla birlikte kadın bedeni üzerindeki baskıların ivme kazandığını belirtti. “Bu politikalar önce propaganda olarak başlıyor, sonra yasa tasarılarıyla önümüze geliyor” diyen Matur, Sağlık Bakanı’nın “çocuğunuz yoksa aile değilsiniz” açıklaması ve ardından gelen toplumsal cinsiyet karşıtı genelgeyi örnek gösterdi. Matur, şöyle devam etti: “Sezaryen-doğal doğum tartışmaları da bedenimiz üzerinde söz kurma çabasının bir parçası. Ama bu sadece bedensel değil; doğrudan hayatlarımız üzerinde denetim kurma girişimi.”

 

 

Muhalefetin sessizliği de etkili

Matur, artan kadın cinayetlerinde sadece iktidarın değil, muhalefetin de sorumluluğu olduğunu ifade ederek, muhalefetin etkili bir tutum geliştirememesinin sorunun büyümesini kolaylaştırdığını vurguladı. Kadın hareketinin çözüm önerilerinin yıllardır dile getirildiğini ancak görmezden gelindiğini hatırlatan Matur, “Toplumsal cinsiyet eğitimi, cinsel sağlık eğitimi, infaz düzenlemelerinde değişiklik, cezasızlığa son verilmesi… Hepsi yıllardır konuşuluyor ama hiçbir adım atılmıyor. Aile vurgusu ve annelik güzellemeleri, kadınları eve hapsetme politikasının bir parçası. Bu yalnızca nüfus politikasıyla açıklanamaz; evler, kadınlar ve LGBTİ+’lar için güvenli değil” dedi.

Kürtaj tamamen yasaklanabilir

Sezaryen karşıtı söylemlerle birlikte kürtajın da hedef haline geldiğine dikkat çeken Matur, “Zaten erişimi zor olan kürtaj, tamamen yasaklanabilir. Aynı zamanda LGBTİ+’lara yönelik baskılar da yasa tasarılarında açıkça yer alıyor. Bu yalnızca sağlık hakkına değil, doğrudan varoluşumuza bir saldırıdır. Hiçbir kadın ve LGBTİ+ arkadaşımızı yalnız bırakmayacağız. Bu haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Direniş ortak ve güçlü olacak” diye konuştu.

Birlikte mücadele edeceğiz!

Nazlı Matur, kadınların yalnızca eylem alanlarında değil; sosyal medya, üniversiteler, işyerleri ve Meclis gibi tüm platformlarda baskılara karşı mücadele ettiğini vurgulayarak sözlerini şöyle noktaladı: “Kadınlar mecliste soru önergeleriyle, sokakta direnişle, sosyal medyada görünürlükle mücadeleyi sürdürüyor. Bedenimiz üzerindeki tek söz hakkı biz kadınlara aittir. Buna yönelen her saldırıya karşı birlikte mücadele edeceğiz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.