Sözünüzü yerine getirin
Dosya Haberleri —

Mehmet Çakas
Almanya, Mehmet Çakas’ı 28 Ağustos’ta Türkiye’ye iade etmek istiyor
- Almanya’nın talebiyle İtalya’dan iade edilen Kürt siyasetçi Mehmet Çakas yetkililere seslendi: İtalya’dan iki temel beklentim var. Birincisi; İtalya’ya geri dönerek, Milano’daki iltica sürecimin kaldığı yerden devam etmesi.
- İkincisi ise, Milano Güvenlik Mahkemesi hâkimi bana verdiği sözü tutması. Hakim bana “Kesinlikle seni Türkiye’ye veremeyecekler, buna izin vermeyeceğiz” dedi. 2 yıl 8 aydır o söze güveniyorum. Bu sözü sadece bir hâkimin değil, İtalya’nın sözü olarak görüyorum.
REWŞAN DENİZ
Almanya’nın Uelzen Cezaevi’nde tutulan ve 28 Ağustos’ta Türkiye’ye sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya olan Kürt siyasi aktivist Mehmet Çakas, İtalya Yeşiller ve Sol İttifakı Başkan Yardımcısı ve milletvekili Marco Grimaldi’ye bir mektup gönderdi. Çakas, mektubunda geçmiş iltica sürecine, Almanya ve İtalya’daki hukuki gelişmelere, karşı karşıya kaldığı sınır dışı kararına ve bu kararın siyasi etkilerine dair ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu. Çakas’ın durumunu İtalya Parlamentosu gündemine de taşıyarak “iade, insan haklarına ve İtalya’nın taahhütlerine ihanettir” diyen Grimaldi, Çakas’ın mektubuna yanıtında sınır dışı kararının yalnızca bireysel bir adaletsizlik olmadığını, aynı zamanda Avrupa Birliği'nin temel ilkeleri açısından da ciddi bir ihlal anlamına geldiğini ifade etti.
Çakas’ın durumunu ve yaşanan hukuksuzluğu tüm detaylarıyla ortaya koyan iki mektubun tam metnini yayınlıyoruz.
Merhaba Sayın Grimaldi,
Size bu mektubu Almanya’nın Uelzen Cezaevi’nden yazıyorum. Sizin de öğrendiğiniz üzere, hakkımda Almanya’da alınmış bir sınır dışı kararı bulunmakta. Başta ailem ve avukatlarım olmak üzere geniş bir duyarlı çevre, birçok kişi ve kurumun tüm çabalarına rağmen, 28 Ağustos tarihinde öngörülen Türk devletine teslim edilme kararım durdurulamamış ve kaldırılmamıştır.
Dün akşam sizi televizyonda izledim. Öncelikle duyarlılığınız ve çabalarınız için size çok teşekkür ediyorum. Sizi tanımadığım halde, 2023 yılı başlarında Almanya’ya iade edilirken umduğum destek ve dayanışmayı göremediğim İtalya’dan böyle kararlı ve gür bir ses duymak, bu cezaevinde bana oldukça iyi geldi. Bu nedenle size bu satırları yazma ihtiyacı duydum.
Almanya iltica başvurusunu reddetti
Öncelikle size bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Ben 2015 yılında Almanya’da iltica başvurusunda bulundum. Oturum hakkını almam için gereken tüm belgelerim yeterli olmasına rağmen, her defasında iltica başvurum reddedildi. İtirazlarımız karşılık bulmadı. Bu nedenle 2021 yılında Almanya’yı kendi isteğimle terk ettim. Almanya’yı terk etmemin temel nedeni, Alman devletinin beni ilk fırsatta Türkiye’ye sınır dışı edeceğinden duyduğum kaygıdır. Zira Türkiye’ye iade edilirsem karşılaşacağım durum sizin de malumunuzdur.
İtalya’da ikinci iltica başvurusu
Ülkemde ve bölgemde yaşama ve barınma imkanı bulamadığımdan, ikinci defa tekrar Avrupa’ya giriş yaptığımda bu sefer İtalya’yı seçtim. 2022 yılında İtalya’da iltica başvurusunda bulundum. İtalya’yı seçmemdeki temel etken, İtalyan toplumunun her daim Kürt halkına güçlü dayanışma ve desteklerine tanık olmamdır.
Bu nedenle, Mart 2022’de Roma’da iltica başvurusunda bulundum. İlk başta, iltica başvurusu için Almanya’ya sorulacağı, daha önce Almanya’da iltica talebim olduğu, eğer Almanya beni isterse mecburen Almanya’ya gönderileceğim belirtildi. Üç ay bekledikten sonra, Almanya’nın beni istemediği (ki orayı kendi isteğimle terk etmiştim) söylendi ve İtalya’da iltica prosedürüm başlatıldı.
‘Almanya teslim edemez, rahat ol’
Ancak, 7 Aralık 2022 tarihinde Almanya’nın talebi üzerine Milano’da tutuklandım ve iltica komisyonunun bana verdiği ilk randevuya bir hafta kala, 2 Mart 2023 tarihinde Almanya’ya iade edildim. Milano’daki iade dosyasının görüldüğü mahkemede, mahkeme başkanı özellikle neden Almanya’ya gitmek istemediğimi sorduğunda, ona Almanya’nın beni Türkiye’ye iade edeceğini ve bu yüzden Almanya’ya gitmek istemediğimi belirttiğimde, görevli hâkim bana gülerek: “Biz buna izin vermeyiz, Almanya seni Türkiye’ye teslim edemez, rahat ol” dedi.
Almanya’da yeniden iltica etti
Almanya’da yaklaşık yedi ay yargılanmam sürdü. Burada PKK’ye üye olmak ve propagandasını yapmak iddiasıyla 2 yıl 8 ay hapis cezası aldım. O süreçte, iltica avukatıma cezamın biter bitmez İtalya’ya gitmek istediğimi, bunun için çalışmasını istedim. Ancak avukatım, burada yasal durumun benim lehime herhangi bir koruma sağlamadığını ve her an cezaevindeyken bile beni alıp Türkiye’ye sınır dışı etme riski bulunduğunu belirterek, Almanya’da tekrar iltica başvurusu yapmak zorunda olduğumuzu söyledi. Bu son iltica başvurusu bu temelde ve zorunlu olarak ortaya çıktı.
Hiçbir şey yaşanmamış gibi!
Ancak bu kez, iltica dairesi ve itiraz ettiğimiz idare mahkemesi, size belirttiğim tüm bu gelişmeler olmamış gibi; yani ben Almanya’yı kendi isteğimle terk etmemişim, Türkiye’ye teslim edilme kaygısından ayrılmamışım, İtalya’da iltica başvurusu yapmamışım, İtalya’daki ilticam son anda sekteye uğratılıp Almanya’ya iade edilmemişim, Alman devleti tarafından zorla getirilmemişim ve cezaevinde PKK’ye üyelikten 2 yıl 8 ay kalmamışım gibi; ikinci iltica başvurusu olduğu için ve ilki kabul edilmediği gerekçesiyle ikincisi de kabul edilmedi ve Türkiye’ye sınır dışı edilmem kararı alındı.
Hukuksuzluğun küçük bir yansıması
Biz Kürtler, 100 yıl önce İsviçre’nin Lozan kentinde imzalanan meşhur Lozan Antlaşması’ndan bu yana, dünyaya varlığımızı, kimliğimizi ve dilimizi ispatlamak, kendimizi kabul ettirmek için genel anlamda geniş bir hukuk mücadelesi veriyoruz. Benim şahsımda son zamanlarda yaşanan bu hukuksuzluk, bu genel hukuksuzluğun ve haksızlığın küçük bir yansımasıdır.
Ancak sizin de malumunuz olduğu üzere, bu dönemin önemli bir farkı var; Kürt Özgürlük Hareketi, tüm dünyada büyük bir silahlanma çılgınlığının yaşandığı bir zamanda, silahları bırakma ve yakma kararı almıştır. Bu kadar cesur ve yaşam vadeden bir kararlılık, Türk devletinin bir kesiminde de heyecan uyandırmış, kısmen karşılık bulmuş ve ülkemde barış ile demokratik toplum umudunu artırmıştır.
Köklü bir Kürt fobisi var
Siz daha iyi bilirsiniz ki, Türk devletinin çok köklü bir Kürt fobisi vardır. Bu nedenle şu an Türkiye Cumhuriyeti devletine hakim olan yaklaşım henüz barıştan, uzlaşmadan, demokratik haklardan ve sorunun demokratik yollarla çözümünden yana değildir. Şu an halen devlette, özellikle de yargı erkinde hakim olan anlayış, şiddet, imha, inkar ve bastırmayla çözme anlayışıdır. Bu kesim, şu anda yürütülmekte olan uzlaşma ve diyalog sürecini de desteklememekte, her fırsatta sabote etmeye çalışmaktadır. Son zamanlarda, Türk cezaevlerinde Kürt siyasi tutsaklara karşı yapılan baskılar ve hak ihlalleri endişe verici şekilde artmıştır.
‘En büyük endişem ve kaygım’
Kürt halkı özgürlük için çok büyük bedeller ödemiş bir halktır. Ben şahsen kendimi verilen bu büyük bedeller karşısında küçük bir ayrıntı olarak görüyorum. Ancak sizin de vurguladığınız gibi, bu sınır dışı kararı, Alman devletinin ısrarı ve İtalyan devletinin sorumluluk almayan yaklaşımı, barış görüşmelerini sekteye uğratma konusundaki kaygıları artırmaktadır.
Benim de en büyük endişem ve asıl kaygım budur. Almanya’nın, Avrupa Birliği’nin ve Avrupa’nın demokratik değerler sisteminin zor ve tarihi bir dönemden geçtiği herkesin malumudur. Yaşanan ağır zihinsel, kültürel, sosyal ve ekonomik sorunlar yapısal kaynaklı iken, tüm sorumluluğun biz mültecilere yüklenmesi büyük bir haksızlıktır. Bu yaklaşımla hiçbir sorunun kalıcı olarak çözülemeyeceği de aşikardır.
‘Umarım çok geç kalınmaz’
Bu nedenle, hukuku esas alıp sorunları demokratikleşme temelinde çözmeyi hedefleyen bir yaklaşım yerine, daha da otoriterleşen ve hukuktan ziyade popüler bir acımasızlıkla hareket eden bu anlayışların bir an önce aşılması gerekmektedir. Çünkü bu yaklaşımlar tarihin birçok döneminde denenmiş ve her seferinde acı sonuçlarla başarısız olmuştur. Ben bu sürecin aşılacağına, bu aşırı popülist yaklaşımların son bulacağına ve nihayetinde Avrupa ile tüm dünyada örnek gösterilen demokratik değerlerin ve hukukun üstünlüğünün galip geleceğine inanıyorum. Umarım o zamana kadar birçok şey için çok geç kalınmaz.
İtalya’dan iki temel istek
Bana dayatılan hukuksuzluğun, hukukun üstünlüğüne ve demokratik değerlere gönül vermiş; dayanışmayı her geçen gün büyüterek emek veren tüm değerli kişi ve kurumlar sayesinde son bulacağına yürekten inanıyorum.
İtalya’dan iki temel beklentim ve isteğim var:
* Milano’daki iltica prosedürümün, zorunlu iade nedeniyle yarım kalan sürecinden devam etmesi ve İtalya’ya geri dönerek iltica hakkımın devreye sokulması.
* Milano Güvenlik Mahkemesi hâkiminin bana verdiği sözün tutulması. Hâkim bana, “Kesinlikle seni Türkiye’ye veremeyecekler, buna izin vermeyeceğiz” demişti. Tam 2 yıl 8 aydır bu söze güveniyorum. Bu sözü sadece bir hâkimin değil, tüm İtalya’nın sözü olarak görüyorum. Sizlerin de bu kanaatte olduğuna inanıyorum.
Bu vesileyle, başta siz olmak üzere; şahsınızda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için mücadele eden, beni yalnız bırakmayan tüm dostlara, aktivistlere ve cesur insanlara şükranlarımı ve selamlarımı iletiyorum.
Saygılarımla
Mehmet Çakas
***
Grimaldi’den Çakas’a mektup
- İtalya Milletvekili Marco Grimaldi, hükümetine çağrıda bulundu: Mehmet Çakas’ın İtalya'ya dönmesine izin verilmesi en doğru çözüm yoludur. Başbakan Giorgia Meloni ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani'ye bir kez daha sesleniyorum: Sözünüzü yerine getirmekle yükümlü olduğunuzu hissedin.
Değerli Mehmet,
Mektubunu derin bir duygu ve sessiz kalamayacağım bir öfkeyle okudum.
Uelzen hapishanesinden yazdığın sözlerin, sınırları ve engelleri aşan bir çığlıktır ve hepimizi kaçınamayacağımız bir siyasi ve insani sorumluluğa çağırmaktadır.
Senin hikayen sadece siyasi kimliği ve fikirleri nedeniyle zulüm gören birinin hikayesi değil. Bu, bir asırdır kendi varlığının, dilinin ve kültürünün tanınması için mücadele eden bir halkın hikayesidir.
Bu, barış, demokrasi ve adalet yolunu seçen, ancak umuda yer vermek istemeyen baskıcı yapılar tarafından ezilenlerin hikayesidir.
‘Barış sürecine darbe olur’
Haklısın Mehmet. Seni Türkiye'ye iade etmek sadece tek bir bireye karşı adaletsiz bir davranış olmaz. Barış sürecine vurulmuş bir darbe olur; siyasetin intikam değil, uzlaşma aracı olabileceğine hala inananlar için yıkıcı bir sinyal olur. Her şeyden önce, Avrupa'nın demokratik vicdanında açık bir yara olur.
‘Buna izin veremeyiz’
Almanya’nın sınır dışı etme kararıyla, İtalya’nın ise sessizliğiyle sadece seni değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin temelini oluşturması gereken uluslararası hukuk ve dayanışma ilkelerini de ihlal ettiğini görüyoruz. Korku ve bürokrasi, özgürlüğü için ağır bedeller ödemiş insanların kaderini belirleyemez. Buna izin veremeyiz. Milano’da haksız bir şekilde kesintiye uğrayan iltica prosedürünün yeniden başlatılması ve sana adalet vaat eden, koruma sözü veren İtalya’ya dönüşüne izin verilmesi, en doğru ve insani çözüm yoludur.
Meloni ve Tajani’ye çağrı
Milano Güvenlik Mahkemesi hâkiminin, seni Türkiye’ye iade etmeyeceklerine dair verdiği sözü yerine getirmenin yolu da budur. Bu söz -senin de ifade ettiğin gibi- yalnızca bir hâkimin değil, İtalya’nın sözüdür. Başbakan Giorgia Meloni’ye ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani’ye, senin izninle kamuoyuyla paylaşacağım bu mektupla bir kez daha çağrıda bulunuyorum:
“Sözünüzü yerine getirmekle yükümlü olduğunuzu hissedin.”
‘Özgürlüğün bizim özgürlüğümüz’
Senin sınır dışı edilmeni engellemek, davanı İtalya'da yeniden açmak, sivil toplumu, kurumları ve medyayı harekete geçirmek için elimden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğim. Çünkü senin özgürlüğün bizim özgürlüğümüzdür.
Adalet uzak görünse bile yine de kazanabileceğine olan inancımla, kardeşçe kucaklarım.
Saygı ve dayanışma duygularımla,
Marco Grimaldi
Yeşiller ve Sol İttifakı Başkan Yardımcısı ve Milletvekili
***
İki dava devam ediyor
Uelzen Cezaevi'nde tutulan Mehmet Çakas’ın Mayıs 2025’te Almanya’da yaptığı ikinci iltica başvurusu reddedildi. Bu karara karşı Lüneburg İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Aynı zamanda Federal Anayasa Mahkemesi'nde de sınır dışı kararına karşı açılmış bir acil dava devam ediyor. Çakas için verilen sınır dışı tarihi 28 Ağustos. Çakas’ın avukatları mahkemelerden bugün bir karar çıkmasını talep ediyor.







