
Dört Ayaklı Minare
- Hala kapalı Sur’a giden tüm sokaklar, hepsi birer çıkmaz sokak. Bu sokakların da ardında, bir savaşın yıkıntıları arasında devlet hakikati gizliyor seneler sonra bile.
- Sur yamalanmış gibi duruyor. Bu haliyle ucube bir yapıya benziyor. Bizim için bir direniş öyküsü, başkaları için rant kapısı niteliğindedir Sur artık.
MIHEME PORGEBOL
Seneler sonra Amed’e bu kez planlı programlı gelmiştim. Niyetim, son zamanlarda sıklıkla tartışılan kafe ve eğlence mekanlarına ilişkin bir dosya yapmaktı. Bu dosya, Sur’da yaşamını yitirmiş ancak henüz cenazesine ulaşılamamış direnişçilerin hikayelerini de kapsıyordu. Vuruldukları yerleri tanıkların yardımıyla tespit etmek, bugün orada ne yapıldığını, hangi kafe veya eğlence merkezinin inşa edildiğini haritalandırmaktı. Yapmak istediğim dosyayı başta iletişimsizlik ve önceden kestiremediğim olanaksızlıklar olmak üzere türlü sebeplerden gerçekleştiremeyeceğimi anlayınca Sur’a odaklanma biçimimi değiştirmek zorunda kaldım. 2014’te DAİŞ’in Şengal saldırılarından sonra Kuzey Kurdistan’a gelen Êzîdîler için yürütülen bir çalışmada tanıştığım arkadaşımı aradım. Aradığım kişi Sur’da doğup büyümüş ve neredeyse hayatının tamamını orada geçirmiş biri.
Sur hala kapalı
Buluştuktan sonra ilkin Gazi Caddesi’ni boydan boya yürüdük. Gazi Caddesi, Sur’daki savaşın yoğunluklu olarak yaşandığı bölgelerle şehrin geri kalanı arasında sınır gibi uzanan bir cadde. Caddenin sonunda herkesin bir şekilde bildiği Keçi Burcu var. Tartışmalı “Hafıza Odası” sergisinin mekanı, metrelerce Erdoğan fotoğraflarının ve Türk bayraklarının asıldığı burç. Keçi Burcuna doğru yürürken solumuzda kalan, yani Sur’u Sur yapan mahallelere açılan sokakların tıpkı savaş sürecinde olduğu gibi hâlâ kapalı olduğunu fark ettim. Bir zamanlar şehrin turistik gürültüsünden mahallenin kendine has cıvıltısına açılan sokakların tamamı galvaniz bariyerlerle kapatılmış, her biri birer çıkmaz sokağa dönüştürülmüştü. “Bir daha bir ‘Gelecek Uzun Sürer’ çekilemez artık” diye geçiriyorum içimden. Çıkmaz sokaklar öyle dert olmuştu ki bana, döndüğümde kent mimarisi ve politikaları çalışan bir arkadaşıma açtım bu merakımı “Çıkmaz sokak ne ifade eder?” diye.
“Çıkmaz sokak insanlara daha güvenli alan, yarı kamusallık ve kendi aralarında da bir özel alan kurma imkanı tanıyabilir. Aslında halk için çok iyi bir şey değil çünkü hiçbir ambulans, itfaiye giremez dar ve çıkmaz sokaklara. Yani sadece kolluğu almamak değil, sosyal hizmeti de alamamak demek. Bir yaşlı hastalandığında, bir ev yandığında vs. Üst sınıf muhitlerde pek rastlamazsın çıkmaz sokağa, dilekçe verip açtırırlar. Bu sebepten yönetmelikte de yasak bildiğim kadarıyla” diye yanıtladı beni. O galvanizlerin aslında Sur'un geleceği ile ilgili halkın müdahale olanağını ortadan kaldırdığını, çünkü kimsenin o galvanizlerin ardında neler yapıldığını bilmediğini hatırlatıyorum. O da “Evet, aslında rutin kullanımı güvenlik önlemi ama Sur’da bir şeyleri gizlemek için kullanılıyor” diyor. Hala kapalı Sur’a giden tüm sokaklar, hepsi birer çıkmaz sokak. Bu sokakların da ardında, bir savaşın yıkıntıları arasında devlet hakikati gizliyor seneler sonra bile.
Ucube evler
Arkadaşımla Dört Ayaklı Minare’ye giden sokaktan içeri girip biraz ilerledikten sonra söz konusu turistik mekan, cafe ve eğlence yerlerini olduğu gibi karşımızda buluyoruz. Eliyle geniş bir alanı gösterircesine işaret edip, “Savaş alanı içerisinde kalan büyük ya da küçük, hasarlı veya hasarsız tüm konut ve yapılar yıkıldı. Dümdüz bir alan yaratılıp işte bu ucube evler ve dükkanlar yapıldı” diyor arkadaşım. Aktardığına göre buradan çıkarılan mahalleliye çok komik rakamlar ödenmiş. Hatta kimisine “burası işgal, burası cadde, burası camii avlusu, burası tapusuz” vb gerekçelerle hiçbir ödeme de yapılmamış. Tapulu ev sahiplerine ise Amed merkezde bulunan 500 Evler TOKİ ve Maliye TOKİ’de evler verildi. Ev verilen yurttaşın Sur’da yıkılan evinin metrekaresi belli bir fiyat üzerinden hesaplanıp TOKİ evlerinin fiyatıyla karşılaştırıldı. Örneğin Sur’da 100 metrekare ev sahibi olan yurttaşa evin bedeli olarak 100 bin TL ödendi ancak kendisine TOKİ evleri 200 veya 220 bin TL’den satıldı. Aradaki 100-120 bin TL’lik fark için ise 8-10 yıla yayılan taksitlerle yurttaş borçlandırıldı.