Tarihin en kritik virajında

Ebru Günay

Ebru Günay

  • HDP Sözcüsü Ebru Günay, Türkiye'nin artık çok temel bir yol ayrımında ve tarihinin en kritik virajına girdiğini söyledi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, 6'lı Masa'nın açıkladığı metnin, iktidarın çizdiği milliyetçi, inkarcı ve tekçi zihniyetin sınırlarından kopamadığını; bu haliyle restorasyon iddiasından bile uzak olduğunu vurgulayarak, "Bu metin, bir kez daha 3. Yol siyasetimizin ne kadar isabetli olduğunu, Türkiye toplumunun birbirini besleyen iki kutba mahkum edilmeyeceğini kanıtlamıştır" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Girilen seçim sürecine yönelik müdahalelerin başladığını belirten Günay, “Seçim sürecine müdahale yöntemlerin başında partimiz başta olmak üzere, Türkiye’de değişim gücü olan bütün sol sosyalist güçlere ve demokratik çevrelere yönelik saldırılar da büyüyor. Partimiz hakkında açılan kapatma davası, bu davaya iktidarın küçük ortağının savcı rolüyle müdahale etmesi, Anayasa Mahkemesi’nin bu baskılar sonucunda aldığı ibretlik kararları, bütün kamuoyu yakından takip ediyor. Mesele tek başına partimize yönelik saldırılar değil, Türkiye’nin demokrasisidir, iktidarın yaratmak istediği faşist rejimin inşa edilmesidir. Bu açıdan Türkiye artık çok temel bir yol ayrımındadır ve tarihinin en kritik virajına girmiştir” dedi.

Millet İttifakı, sorunları anmadı bile

6'lı Masa’nın 30 Ocak’ta açıkladığı ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni eleştiren Günay, iktidar alternatifi olduğunu savunan güçlerin, suya sabuna dokunmadan Türkiye halklarından destek istediğini söyledi. Köklü ve radikal bir değişimin değil, AKP’nin yarattığı tahribata ilişkin bir restorasyonu bile içermekten uzak olduğunu vurgulayan Günay, şunların altını çizdi: "Bu metinde ülkenin yüzyıllarını bulan ve en başat, en kronik sorun alanları olan Kürt sorunu, Alevilerin hak ve talepleri, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sıradan bir uluslararası sözleşme olmaktan çok öte kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesinin tekrar yürürlüğe alınması, cinsiyet kimliklerinin tanınması, doğa talanına karşı ciddi bir ekoloji perspektifi, ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı eşit ve demokratik bir toplum hedefi, birer toplama kaplarına dönüştürülmüş cezaevleri ve emek sömürüsünün sonlandırıp emeğin özgürleşmesi gibi birçok temel soruna ilişkin bırakalım gerçek bir çözüm perspektifi sunmayı, bu sorunları anmaktan dahi imtina edilmiştir.  

Kürt sorunu samimiyet testidir

Özellikle Kürt sorunu gibi ülkenin en ağır sorunu olan ve çok ciddi hak ihlallerinin, çok ciddi insanlık suçlarının işlendiği bir alana dair söz kuramamak, diğer sorunların çözümü konusunda da bir samimiyet testidir. Kürt sorunu, her şeyden önce bir demokrasi sorunudur, demokrasinin anahtarı durumunda bir sorundur. Kürt sorunu çözülmeden asla gerçek bir demokrasiden bahsedilemeyeceği artık tüm toplumun kabul ettiği bir realitedir. Kürt sorununu güvenlik ve askeri alana yani baskı-şiddet denklemine sıkıştırmaya devam edip, yüzyıllık bir çözümsüzlük politikasında ısrarcı olmak, ülkenin eşit ve demokratik geleceğine dair bir vaatte bulunamamak demektedir. Bugün hemen herkesi terörist ilan etmeye zemin sunan ve kaynağını Kürt sorununun çözümsüzlüğünden alan, toplumun başına bela edilen ve gelinen aşamada neredeyse herkesi ‘terörist’ ilan eden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve onun yarattığı mağduriyetlere karşı çıkmadan hangi adalet ve özgürlük sorununda çözüm bulunabilir? ‘Terörle mücadele ediyoruz’ diyerek Türkiye’yi suç örgütlerinin, mafya ve çetelerin üssü haline getirenlere nasıl engel olunabilir? 

Millet İttifakı'nın çözüm önerisi nedir?

Eşitlik, özgürlük, adalet talep eden milyonlarca Kürt'ün hak ve özgürlük taleplerine savaş, kayyum, operasyonla cevap veren AKP-MHP’nin politikalarına karşı Millet İttifakı'nın çözüm önerisi nedir? Eşit yurttaşlık talep eden, inançlarını özgürce yaşamak ve kimliklerinin tanınmasını isteyen milyonlarca Aleviye ne diyorsunuz? Ana dilde eğitim, kültürel hakların tanınması ve anayasal güvenceye alınması konusunda halklara ne vaat ediyorsunuz?

İktidarın sınırlarından kopamadılar

Ne yazık ki açıklanan metin bütün bu sorulara cevap vermekten uzaktır, hatta bu sorunları görmezden gelerek inkarcı zihniyetini de sürdürmektedir. Bu sorunları görmezden gelen, ‘bunlar mayınlı alanlar şimdilik girmeyelim, iktidar olduktan sonra bakarız’ yaklaşımına bu toplum bir daha asla onay vermeyecektir. Bir kez daha belirtelim ki; açıklanan metin, iktidarın çizdiği milliyetçi, inkarcı ve tekçi zihniyetin sınırlarından kopamamıştır. Bu haliyle restorasyon iddiasından bile uzaktır. Bu metin bir kez daha 3. Yol siyasetimizin ne kadar isabetli olduğunu, Türkiye toplumunun birbirini besleyen iki kutba mahkum edilmeyeceğini kanıtlamıştır.

Gerçek çözümü 3. Yol sunuyor

Biz söz düzeyinde demokrasi değil, radikal demokrasi istiyoruz. Türkiye halklarının bir daha asla yoksulluğa, savaşa, baskı ve zulme maruz kalmayacağı köklü dönüşüm istiyoruz. O yüzden Türkiye’nin bütün köklü sorunlarına en esaslı çözüm önerilerini sunuyoruz. Bunu gerçekleştirecek projelerimiz ve irademiz de tamdır. Gerçekten değişim isteyen, gerçekten özgürlük isteyen herkesi de Emek ve Özgürlük İttifakı ve 3’üncü Yol siyaseti etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.  Emek ve Özgürlük İttifakı ve HDP toplumun gerçek alternatifi olarak kararlılıkla yoluna devam etmektedir.” ANKARA

 

*****

Savcı talimatları okuyacak

Faşizmin adım adım inşa edildiğini belirterek, Kobanê Kumpas Davası’nı örnek gösteren Günay, şunları dile getirdi: “Aslında bu kumpas, başından beri tel tel dökülmeye başladı, çöktü, kuranların ellerinde kaldı. Kumpasçılar, hiçbir kural, değer tanımadığı için kumpas içerisinde kumpas kurarak, yargılanan arkadaşlarımızın savunma haklarını gasp edip bu süreci seçim öncesinde tamamlamak istiyor. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’in savunması dahi alınmadan, kumpas davası mütalaa için savcıya gönderildi.

Yargılama süsünden vazgeçtiler

Önümüzdeki hafta 6-7-8 Şubat tarihlerinde savcı bu kumpas davasında mütalaasını açıklayacak. Aslında mütalaa dediysek gerçekten bir hukuki belgeden bahsetmiyoruz. Savcı, yıllardır yapıldığı gibi iktidarın kumpas metnini ve iktidarın verdiği talimatları deklare edecek. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki; bir yargılama yapıyormuş süsü vermekten de vazgeçtiler. Bu denli arsızca yapılan bir hukuksuzluğu görmedik. Yarattığınız karanlığın altına kalacaksınız.” 

 

*****

Kampanyaya yoğun katılım

HDP’nin Hazine yardımı yapılan hesaplarına bloke konulmasının ardından başlatılan “Hazinemiz halkımızdır” kampanyasına dair bilgi veren HDP Sözcüsü Ebru Günay, bir haftalık süreçte bir kez daha halkın kararlı tutumunun mücadele azimlerini güçlendirdiğini söyledi. Bunun, bir dayanışma kampanyasından çıkıp halkın irade beyanına dönüştüğünü kaydeden Günay, inanılmaz geri dönüşler aldıklarını belirtti. Harçlığını gönderen çocuklardan yevmiyesini gönderen inşaat işçilerine, ‘cebimdeki son param’ diyen öğrencilerden evinde yaptığı yemeği HDP binalarına gönderen annelere kadar bu irade beyanının devam ettiğini söyledi.

Bütün hazinelerden zengin

Günay, hesaplarına sadece maddi yardımlar değil, aynı zamanda her biri dünyanın bütün hazinelerinden daha değerli mesajlar aktığını belirterek, şu örnekleri paylaştı:

* E.A. isimli bir yurttaşımız partimize 200 lira yardım ettikten sonra, ‘7 kişiye bakan, yevmiye ile çalışan bir Kürt’ notu düşmüş.

* Yine aynı gün 17 yaşında çalışmak zorunda olan Doğan isimli bir yurttaşımız, çalışarak 7 kişilik ailesini geçindirmek zorunda kaldığı notuyla birlikte bağış kampanyamıza katılmış. ‘17 yaşında asgari ücretle 7 kişilik aileyi geçindirmek için çalışıyorum, henüz maaş alamadım cebimdeki son para da size helalı hoş olsun, serkeftin’ notuyla birlikte cebindeki 59 lirayı kampanyamıza bağışlamış. Dekontuyla birlikte bize mail olarak göndermiş.

* Buna benzer binlerce gerçekten mesaj var; ‘Öğlen yemeği paramı partime veriyorum’, ‘Aç kalsak da partimizi yalnız bırakmayız’, ‘İnşaatçıdan bu kadar’, ‘Son param’, ‘Ben TIR şoförüyüm çocuklarımın geleceği için’, ‘Kızımın harçlığını gönderiyorum’, ‘Yol paramdı helal hoş olsun’, ‘Hayvanlarım için ayırdığım saman parası’, ‘Erkek arkadaşımla çay içecektik partime feda olsun’ gibi...

* Geçen gün genel merkezimizi bir vatandaş arıyor, ‘Ben daha önce bağış yaptım ama bugün yapamıyorum’ demiş bunun üzerine arkadaşlarımız ‘siz her gün bağış mı yapıyorsunuz’ diye sormuş. Yurttaşımız, ‘Evet sigara satıyorum ve her gün kazandığım paranın bir kısmını size gönderiyorum’ demiş.

HDP Sözcüsü Günay, buna benzer binlerce örnek olduğunu tekrarlayarak, şunları ekledi: "İşte bu irade bizi ayakta tutuyor, o yüzden dünyanın bütün hazinelerinden daha zenginiz, dünyanın bütün güçlerinden daha güçlüyüz. Bu örnekler karşısında duygulanmamak ve gururlanmamak mümkün değil.”

 

*****

İmralı'ya yürüyeceğiz 

Colemêrg’in Gever ve Mêrdîn’in Qoser ilçesinde 6 Şubat’ta “Çözüm için İmralı’ya yürüyoruz” şiarıyla gerçekleştirilecek yürüyüşe işaret Günay, şöyle devam etti: “Elbette Türkiye’nin içerisindeki yönetememe krizinin esas nedenlerinin başında, iktidarın yürüttüğü tecrit ve savaş politikaları geliyor. Tecrit politikalarıyla artık ülkenin yönetildiğini hepimiz biliyoruz. İktidar, tecrit politikalarıyla İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’dan başlayarak, tekçiliği, yok saymayı, inkarı ve görmezden gelmeyi, her yerde bütün muhaliflere, bütün Kürtlere yönelik gerçekleştiriyor. Bu nedenle bizler tecride karşı özgürlüğü, savaşa karşı barışı savunmaya devam ediyoruz. 

 Bu anlamda parlamento grubumuz Adalet Nöbeti’ni sürdürüyor. Partimizin de aralarında bulunduğu birçok demokratik grup, ‘Çözüm için İmralı'ya yürüyoruz’ diyerek, 6 Şubat'ta Yüksekova ve Kızıltepe’den başlayacak şekilde iki koldan yürüyüşe başlayacağız. Bu yürüyüş kollarında yer alacak heyetlerle birlikte yürüyüş güzergahları boyunca halk toplantıları, paneller, buluşmalar, kitlesel açıklamalarla tecrit anlatılacak. Tecrit kırılmadan halkların nefes alamayacağı her alanda vurgulanacak. Şunu çok iyi biliyoruz; Sayın Öcalan bu ülkede çözümü temsil eden en önemli siyasi aktörlerden biri. Bu nedenle çözümsüzlükte ısrar edenler, tecrit politikalarında ısrar ediyor; bu nedenle savaş politikalarında ısrar edenler, tecritte ısrar etmeye devam ediyor. Buna karşı her koşulda çözüm için İmralı'ya yürüyeceğimizi tekrar etmek istiyorum. Çözümün gelişmesini isteyen herkesi, bütün demokratik çevreleri yürüyüşe katılmaya davet ediyorum.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.