Tecride karşı mücadele meşrudur

ÖHD Eşbaşkanı Ekin Yeter

ÖHD Eşbaşkanı Ekin Yeter

  • ÖHD Eşbaşkanı Ekin Yeter, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına dair taleplerin yasal, haklı ve meşru olduğunu vurgulayarak, tecride karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkezi, "Tecridi kırıyor, özgürlükçü hukuku inşa ediyoruz" şiarıyla 3. Olağan Genel Kongresi'ni 8 Nisan'da Amed’de gerçekleştirdi. Derneğin Eşbaşkanlığına Ekin Yeter ve Serhat Çakmak seçildi. Hukukçular, Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kırma mesajı verirken, yeni seçilen Eşbaşkan Ekin Yeter, kongre sürecini ve gündemlerindeki konu başlıklarını MA'dan Mehmet Güleş'e anlattı. 

Kürt hukukçuların köklü bir mücadele geleneğine sahip olduğunu dile getiren Av. Yeter, 2015'te Mezopotamya Hukukçular Derneği ile başlayan sürecin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kesintiye uğradığını hatırlatarak, “2019’da ise ÖHD’yi kurarak yola devam ettik. Mücadele alanı geniş, çünkü her gün yeni bir hukuksuzluk yaşanıyor. Bugün de tarihi bir seçim sürecinden geçilirken tüm şubelerimizim katılımıyla kongremizi gerçekleştirdik. ÖHD tarihinin en görkemli kongresini yaptık. Bu tarihi süreçte hesap sormanın gerçekleşebileceği bir sorumluluk olarak değerlendiriyoruz” dedi. Kongrenin ana gündeminin tecridi kırmak olduğunu belirten Yeter, şöyle devam etti: “ÖHD olarak uzun yılladır bu konuda mücadele ediyoruz. Bu kapsamda yüzlerce meslektaşımız imzasıyla Adalet Bakanlığına başvuru yaptık. Yüzlercesi meslektaşımız imza vererek tecridin kaldırılması çağrısında bulunduk. Yine Öcalan’ın umut hakkı için Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi'ne başvurduk. İmralı’da başlayıp tüm topluma sirayet etmiş bir tecrit tanımı yapıyoruz. Son zamanlarda yaşadığımız durum budur.” 

Savaş ve yoksulluk demek
 
İmralı’da 2019'dan bu yana en ağır tecrit halinin yaşandığına dikkat eken Yeter, şunları söyledi: “Her hangi bir disiplin cezası ya da ulaşım problemlerinin aile, avukat görüşmesi ve mektup gönderme gibi haberleşme özgürlüğü hakkının ihlal edilmemesi gerekiyor. Hukukun siyasi konjonktüre göre değiştirilmesi işkenceye sebep olan bir yaklaşımdır. Tecrit kaldırılmalıdır ve bu aynı zamanda toplumsal bir taleptir. Yaratılmak istenen kutuplaştırıcı dil, tekçi sistemin yaygınlaşması, Kürt halkına yönelik ötekileştirme, baskı, kimyasal silah ve imha politikaları, savaş ve ekonomik krizi derinleştiriyor. Vatandaşların alım gücü düşüyor ve yoksulluğa mahkum ediliyor.” 

Çıkış, tecridin kaldırılmasıdır

Kriz ve kaostan çıkışın tecridin kaldırılmasıyla mümkün olduğunun altını çizen Yeter, şöyle konuştu: “Sayın Abdullah Öcalan, görüş, değerlendirme ve önerileriyle çözüm argümanları sunuyor. Tecridin kaldırılması yasal, haklı, meşru bir taleptir. Mevcut durumdan çıkmanın ön koşulu, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıdır. Kongremizde bu mesaj net bir şekilde ortaya konuldu, mücadelemiz de sürüyor. Uluslararası yargı mekanizmaları ya da devletlerin oluşturduğu kendi hukuk sistemi de benzer niteliği taşıyor. Mevcut yasal prosedürün uygulaması halinde bile  talep karşılanır.” 

CPT işkenceye göz yumuyor
 
Avrupa'nın gerek Türkiye’nin jeopolitik konumunu gerekse mülteci meselesini pazarlık haline getirdiğine işaret eden Yeter, “Türkiye mülteci kozunu sürekli kullanmaktadır. Uluslararası mekanizmalar da bu konudan kaynaklı Türkiye’deki iç işleyişe müdahale etmiyor. CPT’nin yaklaşımı da buna örnektir. CPT daha önceki raporlarında İmralı tecrit sistemini işkence olarak değerlendirdi. Gelinen son aşamada İmralı’yla ilgili herhangi bir açıklama yapmaması kendi beyanıyla çelişen bir durum. Şu anda işkence devam ediyor. Dolayısıyla buna göz yumuluyor. Tutumları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) birçok maddesine aykırıdır” dedi. 
 
Faşizmin güçlenmesi içindir

Öcalan'ın fikirleriyle Kürt halkı başta olmak üzere ezilen haklarda karşılık bulduğunu; toplumla arasına konulan yasağını faşizmin güçlenmesini sağladığını belirten Av. Yeter, iktidarın bu yöntemi kendisini güçlendirmek için bir fırsat olarak gördüğünü vurguladı. Öcalan ile görüşmek için avukatların Adalet Bakanlığına yaptığı başvurulara cevap verilmediğini anımsatan Eşbaşkan Yeter, şunları ekledi: “Şu ana kadar bize bir cevap verilmemesi aslında verilecek bir cevabın olmamasından kaynaklıdır. Ulaşım ya da disiplin cezaları gibi sorunlar yazıldığında bunun bir gerçeklik olmadığını herkes biliyor. Öcalan’a verilen cezalardan avukatların dahi haberi yok. Böylelikle savunma hakkı elinden alınıyor. Kişinin adil yargılanma hakkı ve kurumların bilgi alma hakkı ihlali ediliyor. Hem yerelde hem de uluslararası alanda hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz.” AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.