Tecridi kabul edemeyiz

  • Türk cezaevlerindeki tecride karşı başlatılan açlık grevi, bugün iki ayını tamamladı. Üç defadır açlık grevine giren tutsak Abdulmelik Akın, "Tecridi kabul edemeyiz" dediği annesi Eyşan Akın, "Çocuklarımızdan vazgeçemeyiz. Onlar ve talepleri için yine sokaklarda olacağız" şeklinde konuştu.

 

HDP, 8 Şubat’ta startını vereceği ve Haziran’a kadar devam etmesini planladığı bir kampanya başlatıyor. Kampanyanın dört ana konusu; tecrit, açlık grevleri, Kobanê davası ve AİHM kararı olacak.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle 27 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi, yarın 13. grubun devralmasıyla 61. gününde devam edecek. Aynı amaçla Mexmûr Şehit Aileleri Derneği’nde 39, Yunanistan’ın Lavrio Kampı’nda ise 22. gündür açlık grevi yapılıyor.

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Abdulmelik Akın da açlık grevindeki tutsaklardan biri. Amed’in Silvan ilçesinde Azadiya Welat ve Özgür Gündem gazeteleri dağıtımını yapan Abdulmelik Akın, Aralık 2014’te siyasi soykırım operasyonları kapsamında evine yapılan baskınla gözaltına alınıp tutuklandı. 6 yıldır Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Akın, üç kez açlık grevi eylemine katıldı.

Oy verenler zulmün ortağıdır

Annesi Eyşan Akın, bütün tutsaklar için endişelendiğini belirterek, görüşler sırasında çok zorlandıklarını vurguladı. Görüş sırasında sadece kendi oğlu ile konuşabildiğini diğer tutsaklara selam verilmesine dahi izin verilmediğini dile getiren Akın, "Zaten arada iki cam var. Kapalı görüşte telefon ahizesiyle konuşuyoruz. Görüşe gidiyoruz cezaevinden çıkana kadar baskıya maruz kalıyoruz. Defalarca üst aramasından geçiyoruz. Ayakkabılarımız dahi çıkarılıyor, saçlarımız açılıyor. Ayaklarımızda saçlarımızda ne olabilir. Neredeyse çıplak aramadan geçiyoruz. Ben tutsak annesi olarak bu zulmü kabul etmiyorum. Oy verenlerde zulmün ortağıdır. Kim Erdoğan'a oy verirse katliamların ortağıdır" dedi.

'Tecrit kalksın'

 Açlık grevi eylemine yönelik sessizliğe değinen Akın, "Herkes evinde oturuyor bize bir şey olmaz, diyor. Tutsak yakınları dahil herkes sokakta olmalıdır. Oğluma ‘neden açlık grevi eylemine başladınız’ diye sorduğumda 'zulme uğruyoruz, her gün hak ihlallerine uğruyoruz. Tecridi kabul edemeyiz' diye cevap verdi. Bidonlarla su veriliyor. Gönderdiğimiz eşyalar verilmiyor. Tecrit kaldırılsın, tutsaklar açlık grevini bitirsin. Çünkü biz de açlık grevinin olmasını istemiyoruz. Kürt olduğumuzu dahi söylediğimizde neden Kürt’sünüz? diye bir tepkiyle karşılaşıyoruz. Ne yapalım Kürt’üz işte. Dilimiz, kimliğimiz budur. Değiştiremeyiz. Bir Türk’e, Türk değilsin diyebilir miyiz? Diyemeyiz. O zaman kimse de bize bunu diyemez" şeklinde konuştu.

Sahip çıktık, yine çıkacağız

 Oğlunun iki yıl önce bir ay açlık grevi eyleminde kaldığını belirten Akın, şöyle devam etti: "Biz o zaman evimizde oturamadık. Yürüyüşlerde, oturma eylemlerindeydik. Yüreğimiz yandı. Şimdi yine eylemdeler. Nasıl yerimizde duralım. Yine sokaklarda olacağız. Çocuklarımız cezaevinde olduğu sürece onlardan vazgeçmeyeceğiz. Açlık grevinde oldukları sürece yanlarında olacağız. Onlar açken bizim boğazımızdan bir şey geçmez. Biz iki yıl önce çocuklarımıza sahip çıktık yine sahip çıkacağız. O zamanki eylemde tam olmasa da bir anlaşma sağlandı. Ancak eylem bittikten sonra tecrit yine devam etti. Zulüm arttı. Yani bir şey değişmedi. Değişmediği gibi daha kötüye gitti. Kimse sebepsiz yere açlık grevine girmez."

Tecrit gündemiyle kampanya

Bu arada Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yerel Yönetimler Kurulu, online toplantıyla belediye eşbaşkanlarıyla bir araya geldi. HDP Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda siyasal süreç, yerel yönetimlerin rolü ve sürece katılımı/planlama gündemleri tartışıldı. Eşbaşkan Pervin Buldan, İmralı Cezaevi’nde uzun süredir devam eden tecride dikkat çekti. 

"Gündemimizde olan, ancak bir türlü çözüm bulamadığımız bu sorunla ilgili cezaevlerinde açlık grevi var" diyen Eşbaşkan Buldan,her ne kadar süresiz-dönüşümlü olsa da yakın bir zaman içinde çözüm bulunmaz, tecrit kırılmaz ve talepler yerine getirilmezse farklı bir boyuta evrilebileceğini söyledi. Başka bir evreye dönüşmeden tecridin kırılması, Öcalan ile avukat ve aile görüşlerinin yapılması ve saldırıların durması için kapsamlı olarak bu meseleyi gündemlerine aldıklarını kaydeden Buldan, şunları ifade etti: "8 Şubat’ta yeni bir kampanyayı gündemimize alıyoruz. Haziran’a kadar sürecek olan 4-5 aylık bir kampanyadan bahsediyoruz. Bu kampanyanın dört ana konusu; tecrit, açlık grevleri, Kobanê davası ve AİHM kararıdır. Bütün bunların hem Kürtlerin hem de demokrasi güçlerinin gündeminde olması önemlidir. Bütün bu meseleler sadece Kürtleri ilgilendiren meseleler değil. Bir bütün olarak Türkiye’yi ilgilendiren meselelerdir. O yüzden her kesimi, genişleyebildiğimiz kadar bizim dışımızdaki insanları katabildiğimiz oranda başarılı olabileceğimizi düşünüyoruz. Sadece bizimle sınırlı kalmayan bir süreci başlatacağız. Yanımıza demokrasi güçleri başta olmak üzere siyasi partileri, STK’leri, demokratik kesimleri alabileceğimiz bir süreci başlatacağız. Her kentin kendi özgününde yanına alabileceği mutlaka farklı kesimler vardır. Bu süreci birlikte ortaklaştırıp eylem ve etkinlikleri birlikte yapıp sonuç alıcı bir şekilde tamamlayacağımıza inanıyoruz."  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.