Tüm bedellere rağmen barış

Kilyos Mezarlığı

Kilyos Mezarlığı

  • Köyleri yakılan, çocukları katledilip cenazeleri Kilyos Mezarlığı kaldırımına gömülenlerin yakınları, yaşadıkları zulme ve verdikleri bedele rağmen Kürt Halk Önderi'nin çağrısını desteklediklerini, adil ve eşit bir barış istediklerini söyledi. 

 

Bedlîs'in Oleka Jor köyündeki Xerzan Mezarlığı, 8-17 Aralık 2017 tarihleri arasında Türk askerlerinin saldırısı sonucu yıkıldı.  Cenazeler, kimlik tespiti iddiasıyla İstanbul'a götürüldü. İstanbul'da Kilyos Mezarlığı'nın kaldırımının altına plastik kutularla gömülen cenazelerin birçoğu aradan geçen 8 yıla rağmen ailelerine verilmedi. Köy yakmalar nedeniyle göçe zorlanan ve İstanbul'da yaşayan yakınları, artık cenazelerin teslim edilmesini istedi. 

Devletin baskısı sonucu Bedlîs'in Tetwan (Tatvan) ilçesine bağlı Axkûs köyünden 1994'te göç ettiği İstanbul'da 30 yıldır yaşayan Zübeyde Adar (55), MA'ya şunları söyledi: "Köyümüz devlet tarafından yakıldı. Evimiz hayvanlarımız oraya ait ne varsa yok edildi. Köyümüzün yakıldığı gün eşimi de işkenceyle gözaltına aldılar. Evimiz, hayvanlarımız, hata bir arkadaşlarımızı panzerin altına alınarak gözlerimizin önünde katledildiler. Tüm köy insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. Köyümüz yakıldıktan sonra Wan'a gittik, burada bir yıl kaldıktan sonra yine devlet baskısından dolayı İstanbul'un Başakşehir ilçesine göç ettik. İstanbul'a geldikten sonra da devletin baskıları devam etti. Baskının yanı sıra yeni geldiğim yerde tek kelime Türkçe bilmiyordum. Çocuklarıma bakmak için inşaat işinde çalıştım, boyacılık ve sıvacılık ne iş varsa yaptık. Biz Kürtler 50 yıldır bu mücadelede çok bedeller ödedik ama buna rağmen her zaman barıştan yana olduk. Şimdi Önderliğimizin başlattığı bu süreci destekliyoruz." 

 

 

Kemiklerini versinler

Xerzan Mezarlığı'ndan çıkarılan 267 cenazelerinin içinde 1993'te PKK’ye katılan ve 1995'te şehit düşen kayını Nedim Adar'ın (Zerdeş Tetwan) bulunduğunu söyleyen Zübeyde Adar, DNA testi için kan verdiklerini ama şu ana kadar kendilerine bir dönüş yapılmadığını aktardı. Zübeyde Adar, şöyle devam etti: "Tam olarak nerede, hangi tarihte ve ne şekilde şehit düştüğünü bilmiyoruz. Sadece şehit düştüğünü ve şehit düştükten sonra Garzan Mezarlığı'na defnedildiğini biliyorduk. Birçok şehit düşen arkadaş, Garzan Mezarlığı'na defnedilmişti. Bu nedenle ailelerin yanı sıra halk da sık sık orayı ziyaret ediyordu, bir maneviyat oluşmuştu. Devlet, 2017'de mezarlıklara saldırarak yok etti ve cenazeleri kaçırarak insanlık dışı bir şekilde İstanbul Kilyos'ta otoban kenarında üst üste gömdü. Bu durum kamuoyuna yansıyınca ailelerden kan örneği istendi. Biz de 2018'de Bedlîs'e giderek kan örneği verdik. O günden bugüne testin sonuçlarına dair herhangi bir gelişme yok. Biz hala kemik testinin sonuçlarını bekliyoruz. Ayrıca şu anda cenazelerin bulunduğu yere isim de verilmemiş. Kemiklerin verilmesini istiyoruz." 

Onurlu barış bekliyoruz

Kürt Halk Önderi'nin çağrısına işaret eden Zübeyde Adar, şunları söyledi: "Biz bu süreci olumlu ve yerine buluyoruz. Kimsenin çocukları plastik kutularda kendilerine verilmesin. Biz 50 yıldır onurlu bir barışı bekliyoruz. Acıları yarıştırmanın zamanı değil. Benim gibi binlerce Kürt kadın, bu savaş yüzünden çocuğunu kaybetti, sürgün edildi. Şu anda bütün dünya Kürt sorunun çözümünü konuşuyor. Kürt sorunu artık çözülmeli, Sayın Abdullah Öcalan özgür olmalı. Türk devleti başından beri bir hukuk devleti olduğunu söylüyor, o zaman hukuku uygulasınlar. Biz aileler olarak adalet arıyoruz, bu adaletin sağlanması lazım. Bazı Türk aileler, 'Bizim çocuklarımız şehit düşmüş barışmayız' diyerek sürece karşı çıkıyor.  Oysa Kürtler yüzyıllardır katliamlara maruz kalıyor, binlerce çocuğumuz hala cezaevinde. Eşit ve adil bir barış istiyoruz. Biz adalet ve eşitlik istemekten vazgeçemeyeceğiz. Bizim dileğimiz hep birlikte onurluca yasamak."

 

 

Cenazenin yerini bilmiyoruz

Kardeşi Nuray Gümüş'ün (Candan) 1992'de PKK'ye katıldığını, 1994'te Bedlîs'in Tetwan ilçesinden İstanbul'a göç ettiklerini; kardeşinin 1995'te Bedlîs kırsalında bir çatışmada şehit düştüğünü söyleyen Bahar Tarhan (47), Xerzan Mezarlığı'ndaki cenazesinin Kilyos'a getirildiğini tahmin ettiklerini belirtti. Bahar Tarhan, "Biz şu anda kardeşimin cenazesinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Biz başvuru yaptığımız halde hiçbir şekilde bize dönüş olmadı, bekliyoruz. Kemiklerimizin bulunması önünde bulunan engellerin kaldırılmasını ve bize verilmesini istiyoruz" dedi.  

Eşit ve özgür bir yaşam

Yürütülen sürecin olumlu sonuçlanması için devletin adım atması gerektiğini kaydeden Bahar Tarhan, şöyle konuştu: "Abdullah Öcalan, önemli bir çağrı yaparak barışın sağlanması için elinde geleni yapıyor ama burada devletin samimi ve dürüst yaklaşması lazım. Televizyonu açıyoruz; PKK silah bıraktı, olay bitti gibi bir algı var. PKK silah bıraktı, diye Kürt sorunu çözülmüş olmuyor. Bunun için hak eşitliği gerekli, bunun için halkların birbiriyle barışması gerekiyor. Kürt halkının 50 yıldır gasp edilen haklarının iade edilmesi gerekiyor. Biz, hiçbir zaman savaşalım, çocuklarımız ölsün, düşüncesinde olmadık ama bizi inkar eden, yok sayan ve tüm haklarımızı gasp eden bir yaklaşım var. Kürt halkı her zaman barıştan yana oldu. Biz bütün yaşananlara rağmen bir barış olsun istiyoruz ama onurlu bir barış istiyoruz. 'Kardeş' diyorlar ama sen 'Kardeşim' dediğin kişilerin dilini, kültürünü inkar edip dipsiz kuyuya atmışsın. Öyle şey olmaz. Önderliğimiz de 'kardeşlik' diyor ama eşit bir kardeşlik olsun istiyor. Biz Kürtler de bunu istiyoruz. Kimseden bir intikam veya kimseden fazla bir şey istemiyoruz, eşit ve özgür yaşamak istiyoruz. Bu yüzden Önderliğimizin arkasındayız." 

 

 

Bu devletten çok çektik

Koruculuk dayatması nedeniyle 1990'da Tetwan'dan göçe zorlanan ve İstanbul'a yerleşen Gülbahar Erkılıç (60), oğlu Aziz Erkılıç'ın (Xeyri Tetwan) 1992'de PKK'ye katıldığını, 2019'da Şirnex'ın Elkê (Beytüşşebap) ilçesi Faraşin Yaylası'nda çığ düşmesi sonucu üç arkadaşıyla şehadete ulaştığını söyledi. Gülbahar Kılıç, "Biz Kürt halkı çok çektik bu devletten ama artık başka insanların, başka annelerin acı çekmesini istemiyoruz. Başkan, bu dava başladığından beri her zaman 'barış' dedi. Bugüne kadar onun ağzından savaş olsun dediğini görmedim. Biz de şimdi onun barış çağrısını destekliyoruz. Hiçbir savaş sonsuza dek süremez artık bir barış olması gerekiyor" diye konuştu. 

Hepimiz için 'barış' diyor 

Kürt Halk Önderi'nin çağrısının herkes tarafından desteklemesi gerektiğini dile getiren Bahar Erkılıç, şöyle devam etti: "Barış sadece Kürt halkı için değil, bütün Türkiye halkları için gereklidir. İnsanlar kendini güvende hissetmiyor, ekonomik kriz almış başını gitmiş. Çocuklarımız okula gidip gelene kadar endişe içindeyiz. Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı bunlarla kimse gerçek anlamda ilgilenmiyor. Varsa yoksa Kürtlerle savaş, operasyon, tutuklama politikaları var. Biz yıllardır 'barış' diyoruz, barış olursa bütün sorunlarımız daha kolay çözülür. Abdullah Öcalan, akıl sahibi bir insandır, barış isterken hepimizin geleceği için 'barış' diyor. Önderliğimiz bütün Türkiye halkları kazasın, Kürt halkının da Türk halkı gibi eşit yaşamasını istiyor. Başkan serbest kalırsa o zaman gerçek anlamda bir barış sağlanır."

 

* * *

267 cenaze kaçırılmıştı

Xerzan Mezarlığı, 8-17 Aralık 2017 tarihleri arasında askerlerin saldırısı sonucu yıkıldı. Mezarlıkta bulunan ve PKK'lilere ait olan 267 cenaze, 19 Aralık 2017'de mezarlıktan çıkarıldı. Uzun süre cenazelerin nereye götürüldüğü bilinmedi. Bitlis Valiliği tarafından 2 Ocak 2018'de yapılan açıklamayla cenazelerin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğü öğrenildi. Cenazelerin, Adli Tıp Kurumu'nda bir süre bekletildikten sonra İstanbul'da bulunan Kilyos Mezarlığı'nda kimsesizler için ayrılan bölümün kaldırımının altına defnedildiği ortaya çıktı. Cenazelerini almak isteyen ve bunun için mücadele eden aileler, kan örneği verdi. Aradan geçen 8 yıla rağmen ailelerine ulaştırılan cenaze sayısı 20-30'u geçmedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.