Tüm cephelerde ‘kapsamlı ateşkes’
Dünya Haberleri —

Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahalleleri
- Halep’in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerini ağır silahlarla kuşatarak 500 bin insanın hayatını tehlikeye atan HTŞ rejimi, İç Güvenlik Güçleri ve halkın direnişi sonucu geri çekildi. Saldırılarda 2 yurttaş yaşamını yitirdi, 60’tan fazla yaralı var.
- Rojava’ya giden ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile görüştü. Ebdî’nin öncülüğündeki Özerk Yönetim heyeti ise saldırıların ardından 10 Mart anlaşması, siyasi ve güvenlik konularını görüşmek üzere Şam’a gitti; “Tüm cephelerde ateşkeste” anlaşmaya varıldı.
- SOHR Direktörü Rami Abdulrahman, Colani’nin New York dönüşü Halep’te çetelerle yaptığı toplantıda saldırı kararını aldığını söyledi. Bu planlı saldırının sorumlusunun HTŞ’nin Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve Colani olduğunu ekledi.
Şam ordusuna bağlı çete grupları, Alevi ve Dürzilere yönelik katliamlarının ardından bu kez Kürtlere yöneldi. Özerk Yönetim’le yapılan 1 Nisan anlaşmasını ihlal ederek Halep’in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerini hedef alan Colani’nin çeteleri, önceki akşam (6 Ekim) sokakta direnişe geçen halka silahlarla saldırdı. İki mahalleyi Halep’e bağlayan El Yerimûk Kavşağı, El Cindol Kavşağı, El Hedîqa Yolu, El Şîhan Kavşağı, Telia Eşrefiyê Yolu, El Ewarid Yolu ve El Cezîra Yolu’nu toprak setlerle kapatan çeteler, ardından mahallelerin etrafına askeri sevkiyat yaptı.
Önce dronlar ardından ağır silahlarla saldırdı
500 bin insanın hayatını tehlikeye atarak harekete geçen Şam ordusu, önce dronlarla saldırı düzenleyerek mahallelere girmeye çalıştı, daha sonra ise ağır silahlar getirdi. Bu tehlikeli hareketliliğin ardından Şêxmeqsûd ve Eşrefiye Mahalleleri Genel Meclisi, mahalle halkını yol kapatmalarına ve devam eden kuşatmaya karşı sokaklara çıkmaya çağırdı. Bunun üzerine, iki mahallenin ana caddelerine akın eden halk, ablukaya tepki göstererek Demokratik Suriye Güçleri’ne (QSD) destek veren sloganları attı. Aynı zamanda iş makineleriyle yolu açmaya çalıştı. Saldırılara karşı direniş sürerken, Rojava’nın Qamişlo, Hesekê, Tirbespiyê, Dêrik, Reqa, Tebqa ve Kobanê kentlerinde binlerce kişi Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerine destek için alanlara çıktı; halkın direnişini sloganlarla selamladı.
Halkın direnişini kıramadı
Çeteler halkın direnişini kırmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla saldırdı. Göz yaşartıcı gaz nedeniyle 25 kişi hastaneye kaldırıldı. Ardından dört bir yandan tank ve zırhlı araçlarla saldırdı. İç Güvenlik Güçleri'nin meşru savunma çerçevesinde yanıt vermesiyle çatışma çıktı. Mahallelere zırhlı araçlarla girmeye çalışan çeteler çok sayıda yurttaşı ezdi; 2 yurttaş yaşamını yitirdi, 60’tan fazla yurttaş da yaralandı. Havan toplarıyla gece geç saatlere kadar saldırılarını sürdüren çeteler, halkın sabaha kadar sokakları terk etmemesi üzerine mahallelerin çevresinden çekildi. Sabah saatlerinde (7 Ekim sabahı) her yerde sessizlik hakim ancak çeteler mahallelerin etrafına konuşlanarak yeni bir saldırı hazırlığı için bekliyor. 5 Ekim’de gazetemize, Efrîn’den getirilen Emzat, Hamzat ve yabancı uyruklu çetelerin Halep’teki okullara, camilere ve hastanelere konuşlandırıldığı bilgisini veren Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Mahalleleri Genel Meclisi Eşbaşkanları, çetelerin Türk devletinin talimatıyla hareket ettiğini söylemişti.
New York dönüşü planlandı
Ancak, 10 Mart anlaşmasından bu yana en şiddetli çatışmaya sahne olan Halep’e saldırı hazırlığı aylardır yapılıyordu. 10 Mart kapsamında, iki mahalle için imzalanan 1 Nisan anlaşmasını 70’ten fazla kez ihlal eden HTŞ, özellikle Dêr Hafir, Halep, Tişrîn hattına askeri güç kaydırıyordu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), HTŞ’nin Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra adlı çetenin Kürtlere ve QSD’ye karşı yeni bir saldırının başlatma kararını aldığını birkaç gün önce duyurdu. “Murhef Ebu Kasra, geçmişte Suriye’nin batısında Alevilerin ve ülkenin güneyinde Dürzîlerin öldürülmesinden tatmin olmamış. Şimdi ise Kürtlere yönelik yeni bir katliama başlamış durumda” diyen SOHR Direktörü Rami Abdulrahman, Colani’nin New York’tan döndükten sonra planlı saldırının gündeme alındığını vurguladı.
HTŞ rejiminin amacının Dêr Hafir’da bir çatışma çıkarmak olduğunu ancak orada başarılı olamayınca iki mahalleye saldırı başlatma kararı alındığını belirtti. Ebu Kasra ve Colani’nin doğrudan sorumlu olduğunu ifade eden Abdulrahman, “Bu, Suriye hükümeti tarafından organize bir şekilde yürütülen bir operasyondur. Bu bir bireysel saldırı değildir; her şey planlıdır. Ahmed Şara birkaç gün önce New York dönüşünde Halep’teki askeri komutanlarla bir toplantı yaptı, bu saldırılar da o toplantının ardından başladı” dedi.
Barrack ilk kez Rojava’da
Aynı gün (6 Ekim) gündüz saatlerinde siyasi alanda da ayrı bir hareketlilik yaşandı. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve CENTCOM Komutanı Brad Cooper, Kuzey ve Doğu Suriye'yi ziyaret ederek QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Özerk Yönetimi'nin Dış İlişkiler Komitesi Eşbaşkanı İlham Ehmed ve YPJ Komutanı Rohilat Efrîn’le görüştü.
Rojava’yı ilk kez ziyaret eden Barrack, Suriye ve bölgedeki durum, 10 Mart anlaşması, göçmenlerin dönüşü gibi konuların ele alındığını söyledi ve ekledi: “Mazlum Abdi ve SDF (QSD) ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Suriyelilerin barış ve refah için ortak bir çabayla yeniden birleşmesine olanak tanıyarak ABD Başkanının 'Suriye’ye bir şans ver' vizyonu doğrultusunda ilerleme kaydediyoruz.”
Mazlum Ebdî ise “siyasi entegrasyonu desteklemek, ülkenin toprak bütünlüğünü korumak ve Suriye halkının tüm kesimleri için güvenli bir ortam yaratmak” amacıyla bir dizi görüşmeyi ele aldıklarını, DAİŞ’e karşı ortak mücadelenin sürdürülmesinde mutabık kaldıklarını söyledi.
Özerk Yönetim Şam’a gitti
Saldırıların ertesi sabahı 7 Ekim’de; Mazlum Ebdî’nin öncülük ettiği Özerk Yönetim heyeti, 10 Mart mutabakatının uygulanması, siyasi ve güvenlik konularını HTŞ rejimiyle görüşmek üzere Şam'a gitti. Özerk Yönetim heyetinde Ebdî’nin yanı sıra İlham Ehmed ve Rohilat Efrîn de yer aldı. Colani’ye ise HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad Şeybani eşlik etti. Şam Savunma Bakanı Ebu Kasra, görüşmede "tüm cephelerde kapsamlı ateşkese” vardıklarını duyurdu.
HTŞ doğrudan sorumludur
HTŞ çeteleri, “QSD’nin bazı noktaları hedef aldığı ve toprak ele geçirmeye çalıştığı” iddialarıyla mahalleye saldırdığını belirtmişti. QSD, söz konusu iddialarını yalanlayarak, anlaşma gereği bölgeden çekildiklerini ve anlaşmayı ihlal etmediklerinin altını çizdi.
QSD açıklamasında, “Bu gruplar, sıkı bir güvenlik ve insani ablukayı dayatmış, yardım ve tıbbi malzemeleri kesmiş, birçok sivili kaçırmış, her gün halkı kontrol noktalarında ve mahalle çevresinde provoke etmeye devam etmiş ve yakın zamanda mahalle çevresinde toprak setler kurarak abluka uygulamıştır. Şam hükümetini, sivillere yönelik sıkı ablukanın ve sistematik ihlallerin devamından, son ciddi tırmanıştan ve bunun bölgede yaşayan halkın yaşadığı acıyı artırıp istikrarı tehdit etmesinden tam ve doğrudan sorumlu tutuyoruz. Bu durum, hükümetin insanların hayatına ve onuruna karşı kasıtlı kayıtsızlığını ortaya koymaktadır” denildi.
Saldırıları “zulüm ve baskı politikalarının devamı” olarak nitelendiren Özerk Yönetim ise, “Bu saldırılar, zorla yerlerinden edilen ve şu anda geçiş hükümetine bağlı gruplar tarafından ağır baskılara maruz kalan Efrîn halkının haklarının açık bir ihlalidir” dedi.
Özgürlükçü ve yurtsever Suriyelileri Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye destek olmaya çağıran Özerk Yönetim, uluslararası toplumun HTŞ rejimine baskı yapmasını istedi. “Suriye krizini sona erdirmenin tek yolunun barış ve demokratik çözüm olduğunu, sivilleri ve güvenli bölgeleri hedef almanın daha fazla yıkımdan başka bir şey getirmeyeceğini belirtiyoruz” dedi.
Türk devleti savaş istiyor
Özerk Yönetim Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd da Türk devletinin Suriye'de daha geniş çaplı bir savaşın fitilini ateşlemek istediğine işaret ederek, “Arap ve uluslararası ülkeleri, Şam ile normalleşme sürecini kolaylaştırmak ve engelleri kaldırmak için sorumluluk almaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sahada diploması trafiği hızlanırken, Türk devleti de HTŞ üzerinden QSD’ye baskı kurmak için kolları sıvadı. Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, Esad Şeybani ile görüştü. Türk basını, QSD’nin “silahları bırakmayı reddetmesi” halinde Kürtlere yönelik olası bir ortak saldırının konuşulduğunu yazdı. HABER MERKEZİ













