Tüm maskeleri düşüyor

.

.

  •  Bakanlar Komitesi’nin Öcalan kararının gecikmiş de olsa müebbet hapsin kaldırılması için bir adım olduğu gibi tecridin sürdürülmesini daha da zorlaştıracağını belirten KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, şunları ifade etti:
  •  “Kürt halkının mücadelesi, Türk devletinin faşist ve demokratik olmayan karakterini o kadar teşhir ediyor ki, faşist rejimin yüzündeki tüm özel savaş maskeleri bir bir düşmektedir. Dış dünyada da teşhir edip zayıflatmakta ve sonunu yakınlaştırmaktadır.”

 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’nin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ilişkin aldığı kararın gecikmiş ve yetersiz olmasına rağmen takipçisi olmak gerektiğini vurguladı. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hüküm ve kararlarını denetlemekle yükümlü olan ve üçer aylık periyotlarla toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 30 Kasım-2 Aralık tarihlerinde Fransa’nın Strasbourg kentinde toplandı. Üç gün süren toplantıda Komite, Asrın Hukuk Bürosu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV), AİHM’in PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutsaklar Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan ile ilgili yaptığı başvuruyu da görüştü. Toplantı kararlarını açıklayan Komite, Türkiye’deki “Öcalan-2” kararına halihazırda indirilemez ve inceleme imkanı olmayan müebbet hapis cezasına çarptırılmış olup tutuklu bulunan kişilerin sayısı hakkında bilgi istedi. Komite, Türkiye’deki yetkilileri, genel tedbirlerin uygulanmasında kaydedilen ilerleme hakkında en geç 2022 Eylül ayı sonuna kadar bilgi sunmaya davet etti. 

Bakanlar Komitesi’nin gecikmiş biçimde olsa da Türkiye’deki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa Konseyi ceza hukuku normlarına aykırı olduğunu ifade eden kararıyla ilgili dün yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türkiye’ye bir yıl daha zaman tanımalarını eleştirdi. Sıra Kürtlere geldiğinde Avrupa’nın da kendi yasa ve kararlarını yerinde ve zamanında uygulamadığının görüldüğünü kaydeden Eşbaşkanlık, demokrasi ve hukuktan söz eden Avrupa’nın bu konuda ciddi bir zaaf içinde olduğunu belrtti. 

Karar gelecek için olumlu

Gecikmiş de olsa, hala zamana da yayılsa Bakanlar Komitesi’nin kararının gelecek açısından olumlu sonuçları olacağını belirten Eşbaşkanlık, şöyle devam etti: „Türkiye’de idamın kalkması nasıl ki Rêber Apo’ya yönelik idam kararından sonra gerçekleştiyse ağırlaştırılmış müebbet hapsin kaldırılması da Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü mücadelesi sonucu olacaktır. Bakanlar Komitesi’ni böyle bir karar almaya zorlayan Kürt halkı ve dostlarının mücadelesidir. İmralı’daki ağır tecrit sisteminin sorumlularının başında Avrupa Konseyi geliyor. Baştan beri buradaki hukuksuzluğun ve işkence düzeninin farkındadır. Nitekim Avrupa Konseyi’nin bir kurumu olan CPT, üç yıl önce İmralı’daki tecridin işkence olduğunu kabul etti, kaldırılmasını istedi. Türk devleti, Avrupa’nın oportünist tutumunu bildiğinden ağır tecridi kaldırmadı. Avrupa Konseyi, Rêber Apo’ya verilen ağır müebbet hapsin Avrupa yasalarına uymadığını 3 yıl önce CPT üzerinden Türkiye’ye iletmesine rağmen daha yeni gündeme alıp yeterli etkide olmayan bir karar verdi. İmralı’daki ağır tecrit ağırlaştırılmış müebbet cezasının bir parçası ve sonucu olarak uygulanmasına rağmen bu konuda açık bir tutum ortaya koymadı. Bu nedenle alınan karar başta Kürt halkı olmak üzere Kürt dostları, demokrasi güçleri ve hukuk kurumları tarafından yetersiz bulundu. 

Müebbetin kaldırılması için

Karar yetersiz olsa da Bakanlar Komitesi’nin aldığı kararın takipçisi olmak ve müebbet hapis cezasının bir an önce kaldırılması için sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak gerekir. Bakanlar Komitesi’nin kararı gecikmiş de olsa bu karar müebbet hapsin kaldırılması için bir adım olduğu gibi tecridin sürdürülmesini daha da zorlaştıracak. Kürt halkının mücadelesi Türk devletinin faşist ve demokratik olmayan karakterini o kadar teşhir ediyor ki, faşist rejimin yüzündeki tüm özel savaş maskeleri bir bir düşüyor. Özgürlük mücadelemiz içeride Türk devletini zayıflatıp teşhir ettiği gibi dış dünyada da teşhir edip zayıflatıyor ve sonunu yakınlaştırıyor.

Özgürlük güncel bir gerçeklik

Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü doğrultusunda yürütülen mücadelenin yarattığı gelişmeler, Bakanlar Komitesi’nin aldığı kararla birlikte düşünüldüğünde komplonun 24. yılı Rêber Apo’nun özgürlüğü yolunda önemli sonuçlar doğuracak; Rêber Apo’nun özgürlüğünü güncel bir gerçeklik haline getirecektir. Zaten halkımız, dostları ve dünya demokrasi güçleri de artık Önderlik ile buluşmak istiyor; özgürlüğünün zamanı geldi, diyor.

Hukuk mücadelesi de sürdürülmeli

Halkımız ve dostları, Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadele ederken hukuk mücadelesini de sürdürmeli. Bakanlar Komitesi’nin aldığı karar, Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için verilen mücadele ile hukuk mücadelesinin birleşik bir başarısıdır. Bu açıdan 24. komplo yılında her iki yönlü mücadele yürütülerek Kürt halkının özgürlüğü ile Rêber Apo’nun özgürlüğünü sağlama mücadelesi boyutlandırılmalı.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.