Türkiye niteliksizliğe koşuyor

Türkiye'de yoksulluk
- Dünya Bankası ve TÜİK'in ortaklaşa gerçekleştirdiği "İller Bazında Beşeri Sermaye 2021-2023" araştırması, Türkiye’nin nitelikli, sağlıklı, eğitimli, yaşam güvencesine sahip insan gücünün hızla eridiğini ortaya koydu.
- Metodolojisini Dünya Bankası'nın belirlediği araştırmanın verilerine göre; 15 yaş altı 6,7 milyon çocuk günde bir öğün et, tavuk, balık, yumurta yiyemiyor. Türkiye, çocuk yoksulluğunda ise OECD üyesi 37 ülke arasında ikinci sırada.
Dünya Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ortaklaşa gerçekleştirdiği "İller Bazında Beşeri Sermaye 2021-2023" araştırması, Türkiye’nin nitelikli, sağlıklı, eğitimli, yaşam güvencesine sahip insan gücünün hızla eridiğini, AB ortalamasının çok altına düştüğünü ortaya koydu. Beyin göçüyle her yıl yüz binlerce kişilik beşeri sermaye kaybeden Türkiye’nin gelecek nesilleri, gençleri ve çocukları da şimdiden yitik durumda.
Metodolojisi Dünya Bankası tarafından oluşturulan ve ülkelerin geleceğe dönük insani sermayelerini kıyaslama olanağı sağlayan Beşeri Sermaye Endeksi (BESE) 0-1 arasında değerlendiriliyor. 1’e yaklaşan değerler o ülkede beşeri sermayenin güçlü olduğunu, gelecek nesillerin eğitim, sağlık, beslenme, kişisel nitelikler ve yeteneklerindeki gelişmişlikle ülkenin geleceğine, kalkınmasına, refahına ve ilerlemesine katkı sunacağını, o ülkenin küresel düzeyde yükselişe geçeceğini gösteriyor. Ancak 19 Eylül’de açıklanan 2021-2023 dönemi il bazındaki veriler Türkiye’nin beşeri sermaye endeksinin 2023 sonunda 2022’ye kıyasla yüzde 0,9 azalarak, 0,690’a indiğini gösterdi. 2021’de 0,693 olan BESE, 2022’de yüzde 0,5 artarak 0,696 olmasına karşın Maraş-Hatay merkezli 6 Şubat 2023 depreminin ağır insani ve ekonomik yıkımı nedeniyle 2023’te sert şekilde düşüş sergiledi. Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin ortalama BESE değeri 0,730 ile 1’e yaklaşırken, Türkiye AB ortalamasının çok gerisinde kaldı.
Türkiye tablosu vahim
Dünya Bankası’nın 174 ülkeyi kıyasladığı Küresel BESE verilerinde de Türkiye 2023 sonunda 0,690’a inen puanıyla oldukça gerilerde yer alıyor. Türkiye, endeksin alt bileşenlerini oluşturan kategorilerde 2023 sonu itibarıyla oldukça kötü bir performans gösteriyor. Alt bileşenlerden hayatta kalma yüzde 0,3 azalarak 0,985’e inerken, eğitim ise yüzde 0,8 düşüş göstererek 0,725 puana indi. Buna karşılık sağlık yüzde 0,2 artışla 0,966 oldu. Bunda 6 Şubat depremleri sırasında ve sonrasında binlerce yaralıya yönelik sağlık hizmetleri, kurulan sahra hastanelerindeki yaşam kurtarma mücadelesi etkili oldu.
Ekonomik krizin etkisi
Türkiye’nin beşeri sermayesindeki sert gerilemede 6 Şubat depreminin yarattığı ağır yıkım, okulların, hastanelerin, altyapının ağır hasara uğraması, hastanelerin ve okulların enkaza dönüşmesi etkili olurken, deprem bölgesi dışında da ciddi düşüşler yaşanmasının temel nedeni 2021’den bu yana süren ve çözüm bulunamayan ağır ekonomik kriz. Yüksek enflasyon, yüksek faiz, tüketim ve harcamaların baskılanması, maaş ve ücretlerin düşük tutulması, başta emekliler ve asgari ücretliler olmak üzere ülke nüfusunun neredeyse yarısının açlık sınırının altında gelire mahkum edilmesi önemli etkenler olarak ortaya çıkıyor.
Gelecekten umutsuz nesil
Dünya Bankası’nın oluşturduğu endeks ile ‘bugün doğan bir çocuğun yaşadığı ülkede geçerli olan sağlık ve eğitim şartları göz önünde bulundurularak, 18 yaşına geldiğinde elde etmiş olması beklenen beşeri sermayenin ölçülmesi’ amaçlanıyor. Endeksin alt bileşenlerini ise 5 yaş altı çocukluktan itibaren hayatta kalma, sağlık ve eğitim olmak üzere üç ana ölçüm oluşturuyor. Açıklanan verilere bakıldığında Türkiye söz konusu üç bileşen yanında temel endeks değeri açısından da gerileme sürecinde. Gençlerin temel hak ve özgürlükler yanında insanca yaşam, insanca ücret ve geçim olanakları, nitelikli eğitim, üniversiteden sonra kolaylıkla iş bulma, kendi geleceğinden kaygı duymama vb. pek kriterde karamsarlık ve umutsuzluk içinde olduğu, 18 yaş ve üzeri, üniversite mezunu gençlerin yüzde 70’e yakınının yurt dışında yaşamak istediği çeşitli anketlere yansıyor. Genç işsizliği yanında üniversiteli işsizlerde de OECD ve AB ortalamasının çok üzerinde ilk sırada yer alan Türkiye’de "ev genci" olarak nitelendirilen, ailelerine muhtaç konumdaki genç nüfus her geçen gün katlanarak artıyor.
7 milyon çocuk Afrika'da gibi
Türkiye’nin BESE verilerine göre; geleceğin gençlerini oluşturacak çocuklar açısından tablo çok daha vahim.TÜİK’in gerçekleştirdiği Türkiye’de Çocuk 2025 Araştırması’nın resmi sonuçlarına göre Türkiye’de 15 yaş altı her 100 çocuktan 32’si, toplamda 7 milyon 39 bin çocuk Afrika ülkeleri düzeyinde açlık çekiyor. Yoksulluk ve yoksunluk açısından rakamlara bakıldığında; 15 yaş altı 6,7 milyon çocuk günde bir öğün et, tavuk, balık, yumurta yiyemiyor. 7,8 milyon çocuk hayatında bisiklete binmemiş, parklarda paten sürmemiş. 2,5 milyon çocuk doğru düzgün bir çift ayakkabı, üstüne giyeceği yeni bir kıyafeti alamıyor. Yoksulluğun yanında ağır yoksunluk yaşıyor. 7 milyon çocuk doğum günü, arkadaş buluşması nedir bilmiyor, arkadaşlarıyla böyle bir gün için bir araya gelip eğlenmekten bihaber. TÜİK verilerine göre; 5,5 milyon çocuğun oyuncağı dahi yok, hayatında oyuncak görmemiş, eline almamış. Yaklaşık 4 milyon çocuk yaşına uygun kitap, roman, öykü, dergi, çizgi roman vb. okuyamıyor, bu tür kültürel-eğitsel aktivitelere erişimi yok.
14 milyonu spor yapamıyor
En vahim istatistiklerden birisi, boş zamanlarda kültürel sanatsal etkinliklerden uzak, spor yapma olanağından yoksun çocuk sayısının 14 milyon olması. Neredeyse çoğu Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla bu milyonlarca çocuk sinema, tiyatro, konser nedir bilmiyor. Statta ya da kapalı spor salonunda bir maç, spor müsabakası izlememiş.
Tatil hayali bile yok
11 milyon çocuğun hayalinde anne-babası ve kardeşleriyle tatil diye bir şey yok. Yaşadığı evinden uzakta bir hafta tatili, tatil olmasa bile bir başka şehirdeki akrabaları ziyarete gitme, seyahat, yol parasını karşılama imkânı yok. Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 28,4’ü yoksul iken çocuk yoksulluğu yüzde 35,3 ile bunun 5 puan üzerinde. Beşeri sermayesi hızla eriyen Türkiye, çocuk yoksulluğunda ise Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi 37 ülke arasında Kosta Rika’dan sonra ikinci sırada. ANKARA
* * *
Şirnex en kötü durumda
AB üyesi ülkeler içinde en yüksek BESE’ye sahip ilk üç ülke 0,796 ile Finlandiya, 0,795 ile İsveç ve 0,793 ile İrlanda. Türkiye’de ise il bazındaki BESE değerlerinde 2023 sonu itibarıyla AB ortalamasına en çok yaklaşan il 0,781 puanla Çanakkale olurken Çanakkale’yi 0,761 ile Antalya, 0,756 ile Erzincan, 0,755 ile Eskişehir ve 0,749 ile Rize izliyor. Beşeri sermaye endeksi en dip noktadaki il ise 0,599 ile Şirnex (Şırnak), Riha (Urfa), Agirî (Ağrı), Mûş ve Gümüşhane 81 il içinde BESE değeri en düşük ve gençlerin en yoğun umutsuz olduğu diğer iller. BESE endeksi eksiye düşen ve sert şekilde gerileyen diğer iller arasında Semsûr (Adıyaman), Manisa, Meletî (Malatya), Hatay,ve Mereş de yer alıyor.
* * *
OECD tahminleri revize etti
OECD, Türkiye'nin 2025'teki büyüme tahminini yüzde 2,9'dan yüzde 3,2'ye yükseltirken, enflasyon beklentisini de yüzde 31,4'ten yüzde 33,5'e yükseltti.
OECD, 2025 yılı için küresel ve birçok ülkenin ekonomik büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize ettiğini duyurdu. OECD, Türkiye'nin 2025'teki büyüme tahminini yüzde 2,9'dan yüzde 3,2'ye yükseltirken, enflasyon beklentisini de yüzde 31,4'ten yüzde 33,5'e yükseltti. OECD, Türkiye için 2026'daki büyüme beklentisini yüzde 3,3'ten yüzde 3,2'ye indirirken, enflasyon tahminini ise yüzde 18,5'ten yüzde 19,2'ye yükseltti.
* *
Kambiyo zararı büyük
Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı, kamu işletmelerini döviz batağına sapladı. DHMİ’nin 2017’de 340 milyon TL olan kambiyo zararı, Haziran 2025 itibarıyla 21,7 milyar TL’ye ulaştı.
Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı, yabancı para cinsinden işlem yapan kamu iktisadi teşebbüslerinin kambiyo zararının astronomik boyutlara ulaşmasına yol açtı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün (DHMİ) 2024'ün ilk yarısında 5 milyar 709 milyon 276 bin TL olan kambiyo zararının, 2025’in ilk yarısında 21 milyar 759 milyon 818 bin TL’ye fırladığı ortaya çıktı.
DHMİ’nin, Ocak-Haziran 2025 döneminde imza attığı 21,7 milyar TL’lik kambiyo zararının, 2024'ün tamamında gerçekleşen zararı neredeyse ikiye katlaması da dikkati çekti. Müdürlüğün, 2024 sonundaki kambiyo zararının 12 milyar 307 milyon 382 bin TL olduğu bildirildi.
* * *
Dolar ve altın rekor kırıyor
Küresel piyasalarda değer kaybeden dolar endeksi, TL'nin değer kaybetmesinden dolayı rekorunu tazeledi. Altının ons fiyatı rekor tazeleme hızını sürdürüyor.
ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ın yapacağı konuşmada yatırımcılar faiz indirimi mesajlarına odaklandı. Yatırımcıların Fed'den daha güçlü bir faiz indirimi beklentisinin artmasıyla birlikte altının onsu rekor kırdı, dolar endeksi zayıfladı, ancak Türkiye'de dolar rekorunu tazeledi.
Haftanın ikinci işlem gününde de dolar/TL kuru güne 41,45 seviyesinden başladı. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne konser operasyonu yapılması da siyasi belirsizliğe neden oldu. Euro/TL ise euronun da değer kaybetmesiyle 48,92 seviyesine geriledi.
Altının ons fiyatı ABD Merkez Bankası'na (Fed) ilişkin faiz indirim beklentileri, devam eden jeopolitik riskler ve merkez bankalarının alımlarıyla bugün 3 bin 759,29 dolarla rekor tazeledi. Güne yükselişle başlayan altının gram fiyatı saat 09.45 itibarıyla yüzde 0,35 değer kazancıyla 5 bin lira seviyesinde bulunuyordu. Çeyrek altın 8 bin 380 liradan, Cumhuriyet altını 33 bin 770 liradan satılıyordu..
* * *
Yabancı yatırımcı yakınlaşmıyor
Gelişmekte olan piyasalara sermaye akışı hızlanırken, Türkiye siyasi riskler nedeniyle yabancı yatırımcıların radarında geriye düştü. Yabancıların tahvil portföyü 1.5 yılda 11 milyar dolar erime gösterdi.
Bloomberg’in gelişmekte olan ülke (EM) tahvillerini izleyen endeksine göre; (EM) tahvilleri bu yıl dolar bazında ortalama yüzde 15 getiri sağladı. Bu performans, en azından 2017’den bu yana görülen en iyi yıllık kazanç olarak kayıtlara geçti. Türkiye ile aynı ligde yer alan Brezilya, Meksika, Kolombiya, Macaristan ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkeler tahvil rallisinden güçlü şekilde yararlanırken, Türkiye siyasi belirsizlikler nedeniyle geride kaldı. Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre; pay senedi portföyünün 27.2 trilyon TL’ye ulaştığı piyasada, yerli yatırımcıların payı yüzde 63.01’e yükselirken, yabancıların payı yüzde 36.99’a geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Menkul Kıymet İstatistiklerine göre de Mayıs 2024'te 42 milyar dolarla yabancıların elinde tutuğu tahviller iç siyasetteki risklerle geri çekilmeye başladı. Para piyasaları için kırılma noktası olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart haftasında 28.7 milyar olan yabancı yatırımcıların tahvil portföyü, bu tarihten itibaren durağan döneme girdi. Yabancı yatırımcılar bu tarihten itibaren Türk piyasalarında izlemede kaldılar. Bu yılın Temmuz ayı itibarıyla tekrar alım tarafında dönmeye başlasa da seyir zayıf kaldı. 12 Eylül itibarıyla 30.96 milyar dolara indi. Bu rakam 1.5 yıl önceki seviye dikkate alındığında yabancıların tahvil portföyü 11 milyar dolar azalmış görünüyor.
* * *
TPAO'ya 332,6 milyar
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) arasında en yüksek ödenek teklif tavanı, 2026 için 332 milyar 555 milyon lirayla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürlüğüne verildi.
Kamu payı yüzde 50'nin üzerinde olan KİT'lerin ödenek teklif tavanları toplamı, gelecek yıl için 679 milyar 252 milyon 486 bin lira, 2027 için 708 milyar 515 milyon 275 bin lira, 2028 için de 647 milyar 861 milyon 499 bin lira oldu. Gelecek yıl ödenekleri için belirlenen toplam teklif tavanının yüzde 48,95'i TPAO'ya ayrıldı. Kuruma 2026 için 332 milyar 555 milyon lira, 2027 için 298 milyar 100 milyon lira, 2028 yılı için de 220 milyar 350 milyon lira bütçe öngörüldü.
TPAO'yu, 113 milyar 85 milyon lirayla Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), 67 milyar 834 milyon lirayla Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) takip etti.












