Türkiye siyaseti iyi sınav vermiyor

Duran Kalkan
- Kürt tarafının attığı adımları hatırlatarak, henüz Türkiye siyaseti cephesinde yeni bir gelişmenin olmadığını belirten Abdullah Öcalan Sosyal Bilim Akademisi Üyesi Duran Kalkan, Türkiye siyasetinin iyi bir sınav vermediğini söyledi.
- Bu sürecin tek tercih olduğunu; başarısı dışında Kürtlerin, Türkiye'nin özgür ve demokratik bir geleceğinin olmadığını vurgulayan Kalkan, "Bu gerçeği anlamada yetersizlikler, zayıflıklar var. Bu bir zorunluluktur, ötesi felakettir" dedi.
PKK'nin örgütsel varlığını sona erdirdiğini; Manifesto temelinde değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma sürecinde olduklarını kaydeden Abdullah Öcalan Sosyal Bilim Akademisi Üyesi Duran Kalkan, yeni döneme dair şunların altını çizdi: "Demokratik komünler hareketi temelinde ve her alanda, yerelden demokratik siyaset stratejisine bağlı olarak çalışmaları örgütlüyoruz, geliştiriyoruz, geliştireceğiz. Yerelden, tabandan ve yasal ortamda gelişecek. Bu, 2004-2005'teki gibi üstten meclis ve komitelerle tabana doğru bir örgütlenmeyle olmayacak. Tabandan örgütlenmelerle gelişecek ve her yerde demokratik siyaseti esas alacak. Elbette bu strateji, hukuk ve öz savunma güvencesine dayalı olarak yürüyecek."
Abdullah Öcalan Sosyal Bilim Akademi Üyesi Duran Kalkan, Medya Haber TV'nin sorularını yanıtladı. Uzun ve kapsamlı söyleşinin bazı bölümleri özetle şöyle:
Bir strateji hayata geçiriliyor
Süreçte yeni bir aşamaya, ikinci aşamaya geçme yönünde bir çaba, bu yönlü tartışmalar var. Bu çabayı en başta yine Önder Apo sürdürüyor. Bunun için yol haritaları hazırlayıp sundu, görüşler belirtti, çözüm yolları önerdi. Pratik olarak da bunun önünün açılması için örgüte, halka çağrılar yaptı. Bu temelde atılan pratik adımlar var. İşte son olarak 26 Ekim'deki gerillaların çekilmesi ve bunun duyurulması. Öyle birilerinin istemiyle ya da bir zorlanma sonucu olmuyor. Bir strateji hayata geçiriliyor; bunda ne kadar cesur ve kararlı olunduğu ortaya konuyor. Önder Apo, bunları tek yanlı iyi niyet adımları olarak tanımladı. Sürecin birinci aşamasını da böyle ifade etti. Bunları Önderlik ve Hareket olarak biz attık. Böylece ikinci aşamanın önünde herhangi bir engel kalmadı.
Diğer tarafta bir yenilik yok
* En son aile ve DEM Parti İmralı Heyeti'nin Önder Apo ile görüşmelerinden yansıyan bilgiler; İmralı'daki duruma ilişkin fazla bir değişikliğin olmadığını içeriyordu. İmralı'daki durumda herhangi bir değişiklik yok, dediler. Kürt tarafı, Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü olmadan; çalışma ve yaşam koşulları özgürlük yönünde değiştirilmeden süreci daha nasıl yürütebilir? Önder Apo nasıl yürütebilir? Biraz imkan, fırsat olacak ki demokrasi mücadelesine dönüştürebilsin.
* Komisyon'un çalışmaları yönünde de bir yenilik olmadı. Sadece bilgi alınıyor, bilgi toplanıyor ama sorunun adı bile tam konmuyor. Hukuki çerçevede ne yapılacağı belirtilmiyor. Sadece Meclis'e bir tavsiyede bulunulacağı söyleniyor. AKP'nin, Komisyon çalışmasını beklemeden zaten yasalar hazırladığı konuşuluyor. Dahası Komisyon, Önder Apo ile bile görüşmedi. O bile mesele haline geldi ve halen tartışılıyor.
* İktidar kanadı parçalılığını sürdürüyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir şeyler söylüyor, AKP yönetimi başka şeyler söylüyor, AKP'ye yakın basın 180 derece tersini yazıyor. Farklı görüşler var ve muğlaklaştırma oluyor. Söylemler havada kalıyor.
Yaptıklarımıza ortak oluyorlar
Kamuoyunda olumlu intiba bırakan gelişmelere ortak olmakla yetiniyorlar. Bizim yaptıklarımıza iyi deyip ortak oluyorlar. Halbuki kendileri bir şeyler yapıp propagandasını etsinler. Diğeri olmaz, çünkü biz yapıyoruz. Hiç kimsenin istemi doğrultusunda falan da değil. Herhangi bir zorlama da yok. Biz her şeyi kendi anlayışımız, teorimiz, stratejimiz temelinde yapıyoruz. Hepsi Kürt özgürlüğüne, Türkiye'nin demokratikleşmesine bağlılığımız ve inancımız gereğidir. Geçmişte mücadelemiz de bunun içindi. Yeni bir süreç olarak mücadele stratejimiz neyi gerektiriyorsa gereklerini kararlılıkla yeri getiriyoruz. Bu açık bir durum.
Bu siyaset yakında çöker
Henüz Türkiye siyaseti cephesinde yeni bir adım, yapılan yeni bir şey yok. Çok dar ve yüzeysel bazı şeyler de aşırı tahrik edici. Türkiye siyaseti iyi bir sınav vermiyor. Bu siyaset, yakın gelecekte çöker ve mahkum edilir. Oysa koşullar son derece uygun. Önder Apo, ikinci aşamayı şöyle tanımladı; gerekli hukuki adımların atılması, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için demokratik entegrasyon/özgürlük yasalarının çıkarılması. Dikkat edin, biz kendimiz için bir şey istemiyoruz.
İkinci aşamada sancı var
Dolayısıyla ikinci aşamaya geçme, gereklerini yerine getirmede bir sıkıntı ve sancı var. Biz kararlıyız, çalışıyoruz, mücadele ediyoruz. Herkes de etmeli. Şu anlaşılıyor; ikinci aşamanın geliştirilmesi öyle birilerinin karar vermesiyle olmayacak. Sürecin toplumsallaşması ve toplumun mücadele ederek bu engelleri aşmasıyla gerçekleşecek. Onun için herkesi süreci doğru anlamaya ve etkin mücadele etmeye çağırıyorum.
Süreç, tercih değil zorunluluktur
Bu süreç, birçok alternatifli yoldan tercih edilen bir tanesi değil. Olmazsa olmaz bir süreç. Başarısı dışında Kürtlerin, Türkiye'nin özgür ve demokratik bir geleceği yok. Bu gerçeği anlamada yetersizlikler, zayıflıklar var. Siyasi partilerin de iktidar çevresinin de bunu anlamadığı ya da dar iktidar çıkarları için bu tarihsel gerçeklerin üstünü kapatmak istediği gibi bir durum var. Arada kalan diğer çevrelerde de bu görünmüyor. Sanki bunu kendimize bir şey istiyormuşuz gibi algılıyorlar. Türkiye'nin ayakta kalmasının tek yolu var; Kürt özgürlüğü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi. Önder Apo'nun sunduğu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın başarı kazanması. Bu, bir tercih değil, bir zorunluluktur. Demokratik gelecek için bir zorunluluk, bunundan ötesi ise felakettir. Sonunun ne olacağı belli olmayan bir çelişki ve çatışma yumağıdır. Tek süreç; ya başarıya gidecek ya başarıya gidecek. Başarıya gitmezse felaket olacak.
Ne gerekiyorsa yapacağız
Bu nedenle biz kararlıyız; sürecin başarısı için ne gerekiyorsa yapacağız. Artık gerisi yok. Eskiye dönüş olacağını bekleyenler, hayal görüyor. Barış ve Demokratik Toplum Süreci, demokratik siyasi mücadele sürecidir. Böyle bir mücadele yürütüp kazanma dışında bir çare yoktur.
Yasal ortamda ve tabandan gelişecek
PKK, örgütsel varlığını sona erdirdi. Manifesto temelinde değişim, dönüşüm ve yeniden yapılanma süreci yaşıyoruz. Demokratik komünler hareketi temelinde her alanda, yerelden demokratik siyaset stratejisine bağlı olarak çalışmaları örgütlüyoruz, geliştiriyoruz, geliştireceğiz. Yerelden, tabandan ve yasal ortamda gelişecek. Bu, 2004-2005'teki gibi üstten meclis ve komitelerle tabana doğru bir örgütlenmeyle olmayacak. Tabandan örgütlenmelerle gelişecek ve her yerde demokratik siyaseti esas alacak. Elbette bu strateji, hukuk ve öz savunma güvencesine dayalı olarak yürüyecek.
Artık PKK'ye dönüş olmayacak
İlk defa PKK'nin örgütsel varlığının sonlandırılmış olduğu bir kuruluş yıl dönümünü yaşıyoruz. 12. Kongre, PKK'nin değerlerini tanımladı ve tarihe mal etti. Bir daha PKK'ye dönüş olmayacak ama PKK'nin ortaya çıkardığı büyük değerler yaşıyor ve daha fazla yaşayacak. PKK, bir tarihtir. Tarih ise ne tekerrürdür ne de kronolojik bilgilerin ölü toplamadır. Tarih, canlı bir bilimdir; bugünü belirler, geleceği aydınlatır, yol gösterir. İnsan bilinci, tarih bilimiyle oluşuyor ki Kürdistan'ın en canlı gerçekliği özgür Kürt varlığıdır. Bu da PKK, Önderlik ve şehitler gerçeğiyle oluşmuş. Her zaman yaşayacak olan, budur. Hiç kimse bunu geriletemeyecek, aksine ileriye; demokratik toplumu, demokratik komünü inşaya gidecek. Dolayısıyla 27 Kasım'ı bu değerler temelinde sahiplenmek gerekiyor. HABER MERKEZİ









