Türkiye’de asıl sorun muhalefet

Forum Haberleri —

  • Türkiye’de asıl muhalefeti sorgulamak ve hesap sormak gerekiyor. Erdoğan her seferinde dışarıda komşularıyla maraza çıkarıp Libya’da, Efrîn işgali, Güney Kürdistan’daki saldırıları, Akdeniz’de yarattığı krizi muhalefet hep destekledi.

ZEKİ AKIL

Erdoğan Türkiye Cumhuriyet’inde en uzun süre başbakanlık yapanlardandır. 2002’den beri iktidardadır. CHP ise onlarca yıldır sınırlı koalisyon süreci hariç hiç iktidar olamadı. Ama hala Erdoğan CHP iktidarmış gibi ona yükleniyor. CHP zihniyeti deyip duruyor. Halbuki devlete tapan, varlığını iktidarla özdeşleştiren klasik ulus devletin tüm kodlarını devralan ve şevkle uygulayan kendisidir. Erdoğan Türkiye halklarına yeni olan hiçbir şey veremedi. Çok övündüğü “tek millet, tek devlet, tek bayrak…” gibi tek tek tekerlemelerin hepsi Kemalistlerin amentüleridir. Bu 19 yıl içinde ortaya çıktı ki Erdoğan ve İslam’ı siyasette kullanan hempalarının tek derdi iktidardan pay kapmak ve oraya kapanmakmış. Şimdi bütün çürümüşlükleri, hırsızlıkları ve mafyalaştıkları ortaya saçılmış durumda. Türkiye, tarihinde yolsuzluk ve hırsızlıkların, zorbalığın ve yozlaşmanın zirve yaptığı bir dönemi yaşıyor.

Erdoğan, Türkiye’yi üyesi olmak istediği Avrupa’dan daha da uzaklaştırdı, demokratik kazanımlarının tırpanlandığı, insan haklarının rafa kaldırdığı, ekonominin dibe vurduğu pratiğin öncüsüdür. Türkiye’de toplumu böldüğü, gerginlik ve kriz siyaseti üzerine ayakta kalmaya çalıştığı herkes tarafından kabul görüyor. Hapishaneler Kürtler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve muhaliflerle doldurmuş. Hak-hukuk ayaklar altında, yargı sistemi iktidarın sopası olarak kullanılıyor. Kürt halkına karşı yürütülen savaş büyük yıkım ve tahribatlarla büyüyor. Bu saldırılar Efrîn, Serêkaniyê işgali ve Güney Kürdistan’a sürekli saldırılarla sınır dışına taştı. Ortadoğu’da Arap ülkelerinin tümünün el çektiği Selefiler, İhvancılar, El Nusra ve DAİŞ artıklarını etrafına topladı. Ermenistan’dan Libya’ya kadar çeteleri emrinde savaştırdı. Avrupa dahil her tarafa terör ihraç ediyor. Suriye ve diğer Arap rejimlerini İhvancılarla tehdit ediyor. Avrupa ve Amerika’yla ilişkileri sorunlu hale getirdi. Kısacası içerde ve dışarıda bütün kredilerini tüketmiş, başarısız, teşhir olmuş, bütün kesimlerin kurtulmaya çalıştığı Hitler tarzı bir faşizmi temsil ediyor.

Aslında Erdoğan Türkiye’de seçimi kaybetmiş, iktidardan uzaklaştırılması gereken birisidir. 7 Haziran 2015 seçiminde parlamentodaki çoğunluğu kaybetti, tek başına hükümeti kuramıyordu. Bu düşüşü gören ve fırsat bilen Bahçeli, Erdoğan kayyumu olarak onu iktidarda tutmaya çalıştı. Katliamlar, provokasyonlar, içte ve dışta saldırı ve savaşlara rağmen son yerel seçimlerde Erdoğan yine kaybetti. ‘İstanbul Türkiye’dir diyen Erdoğan’ın kendisidir. Yalnız İstanbul’u değil Türkiye’nin büyük kentlerinin tümünü neredeyse kaybetti. Buna rağmen Erdoğan nasıl halen iktidar da. İşte asıl sorulması ve cevaplanması gereken soru budur.

Asıl sorunun Türkiye’de muhalefet olduğu ortadadır. Bu açıdan muhalefeti sorgulamak ve hesap sormak gerekiyor. Erdoğan her seferinde dışarıda komşularıyla maraza çıkarıp Libya’da, Efrîn işgali, Güney Kürdistan’daki saldırıları, Akdeniz’de yarattığı krizi muhalefet hep destekledi. Hükümetin arkasında dizilmeyi marifet saydı. Sözde milli çıkarları savunuyorlar. Milli çıkarları Kürtlerin öldürülmesi, ekonomik kaynakların tüketilmesi, bütün komşuları ve ittifakların bozulmasındaymış! Taşlaşmış kafalar, değişmeyen zihniyet Türkiye demokrasisini sürekli zehirleyerek, devleti ele geçirerek faşizm kuran Erdoğan gibi bir beladan kurtulmak yerine Türkiye’nin çıkarlarını onunla aynı safta bulaşmada gördüler. Sonra da dönüp mecliste, televizyonlarda okul çocukları gibi münazara yapıp birbirlerine laf yetiştiriyorlar. Halbuki ki, temel konularda, demokratik ilkeler etrafında birleşmek toplumun, ulusun çıkarınadır. Katı ulus devlete, eski dogmalara böyle dört elle sarılacaklarına, özgürlükçü ve toplumcu demokratik bir mücadele verselerdi, Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırsalardı Türkiye halkı barış ve refah içinde yaşayacaktı. Milli çıkarlar bunu gerektiriyor. Halka zarar veren, faşist diktatörlüğü örgütleyen, ülkeyi soyup soğana çevirenlere destek vermek milli çıkarların altına dinamit koymaktır.

Şimdi yapılan bütün anketlerde AKP oyları giderek düşüyor. Aslında AKP diye bir parti de yoktur. Herkes şunu çok iyi biliyor ki, Erdoğan iktidardan düşerse AKP diye bir parti kalmaz. AKP teşhir oluyor, güç ve itibar kaybediyor, artı MHP oylarıyla seçimi kazanma şansı yok. Halkın geniş kesimleri bu iktidardan zarar görüyor, ülkenin geleceğine dair bir beklentisi, umudu kalmamış. Ama buna rağmen CHP’nin oyları artmıyor. AKP’den kopup yeni parti kuran Davutoğlu ve Babacan yelkenleri doldurup kitleleri harekete geçiremiyor. Türkiye’de iktidar seçenekleri içinde kilit bir role sahip olan HDP gibi bir partiyi Meral Akşener yanında görmek istemiyor. Böyle parçalı, demokratik ilkeleri içselleştirmemiş, meydana çıkıp bu sorunları ben çözerim diye halka umut ve güven vermeyen bir muhalefet Erdoğan için Allah’ın bir lütfu ve iktidarda kalmasının güvencesidir. Erdoğan kaybetmiştir. Ama kazanmak için halkı arkasına almayan, meydanları hareketlendirmeyen, toplumsal mücadele vermeyen muhalefet bu olumsuzlukların da ortağı ve sorumlusudur. Muhalefet rolünü oynadığı zaman Erdoğan diye biri artık Türkiye’de olmayacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.