Tutsaklar sessiz kalamazdı

.

.

  • DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, İmralı tecridi ve Kürt sorununun çözümsüzlüğü sürerken tutsakların sessiz kalamayacağını söyledi.

Kürt sorununun yarattığı ağır tablonun ortada olduğunu belirten cezaevindeki DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, hiç kimsenin 'Neden bu eyleme karar verdiniz' demeye hakkı olmadığını, çünkü tutsakların başka bir yolu kalmadığını ifade etti.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde mutlak tecrit altında rehin tutulan Kürt Halk Abdullah Öcalan ile aynı cezaevindeki üç tutsaktan 33 aydır haber alınamıyor. Aile ve avukatların yaptığı başvurulara olumsuz yanıt veriliyor. Türk cezaevlerindeki PKKve PAJK’lı tutsaklar, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da dönüşümlü açlık grevine başladı. 106 cezaevindeki açlık grevi, 12. gününde devam ediyor. Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, eyleme dair bir yazı kaleme aldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun barışçıl ve kalıcı çözümü için çabaladığını ama hala doğru bir muhatap bulamadığını belirten Güven, “Cumhurbaşkanı, kendi iktidarının bekası için Kürt sorunu kimi zaman masaya, kimi zaman da buzdolabına koyabilmektedir. Kürt Halk Önderi'ne tecrit uygularken, tamamen kendi yasalarının dışına çıkıyor ve sorumsuzca bir tutum sergiliyor” dedi.

Özgür ülke, özgür Önderlik

Kürt tutsakların son 50 yılda defalarca bedenlerini açlığa yatırarak, seslerini kamuoyuna duyurmaya çalıştığını hatırlatan Güven, şöyle devam etti: ’Özgür önderlik, özgür ülke' sevdalıları açlık kervanı ile yine yollardalar. Bu yolun ölümcül yol olduğunu, hiç kuşku yok ki en iyi politik tutsaklar biliyor. Aynı zamanda Önderliksiz ve ülkesiz bir yaşamın olmayacağını da iyi biliyorlar. Halkımızın yiğit evlatları haklı ve meşru talepleri için neden aç kalmak-ölmek zorunda kaldılar? Daha dün onlar kahrolası yasalarını tüm tutsaklara eşit uygulasınlar diye gencecik bedenler tabutlar içinde zindanlardan çıkarıldı. Belli ki yetmemiş! 

Tutsakların başka yolu kalmadı

Zülküf, Ayten, Medya, Zehra, Siraç, Mahsum, Gonca hevallerimiz fedai ruhlarıyla ağır tecrit uygulamasında bir gedik açtılar. Daha hevallerimizin acısı yüreğimizde tazeyken, tecrit kaldığı yerden devam etti. Dolayısıyla hiç kimse 'Neden bu eyleme karar verdiniz' demesin. Biz tutsakların başka bir yolu kalmamıştır. Bilinmelidir ki, bedenini açlığa yatırmak, dirhem dirhem erimek hiç de kolay bir durum değil ama Kürt Halk Önder'i ve yanındaki üç arkadaşımızın ağır tecrit koşullarında olmaları, yaşayıp yaşamadıklarını dahi bilmeden yaşamak da kolay değildir. 

Ağır tablo ortadadır

Tutsaklar, Önderliğimiz üzerinde mutlak bir tecrit yaşanırken, aileleri dahi hiç kimse Ada'dan haber alamazken; bu tecrit hali bütün zindanlara yayılmışken; hasta tutsaklar bir bir yaşamlarını yitirirken; cezası bittiği halde arkadaşlarımız bırakılmazken; cezaevlerinde her türlü baskı ve işkence yöntemi devam ederken; Kürt sorunu çözümsüzlüğe mahkum edilmişken; dışarıda Kürtlere ve onların öncülerine dair söz kuran herkes derdest edilirken sessiz ve eylemsiz kalamazdı. Kürt sorununun yarattığı ağır tablo ortadadır. Artık gelinen aşamada aynı aileden birden çok insan savaşta yaşamını yitirmiştir. Birden çok insan da tutsaktır. Bu tutsaklar, AKP-MHP faşist iktidarı tarafından bilerek Türkiye metropol cezaevlerinde tutuluyor. 12 Eylül'den günümüze 'Kürt anasını görmesin' konsepti hiç arıza vermeden tıkır tıkır işliyor.

 

Morg ve zindan kapılarında

Bütün bunlara rağmen fedakar Kürt halkı, kendi mücadelesi için her şart altında canını, malını ortaya koymuştur. Onyıllardır halkımızın yaz-kış demeden başı dik beklediği iki kapıdan biri morg, birisi de zindan kapılarıdır. Bu nedenle mücadelemiz bir halk hareketine evrilmiştir. Önderliğimiz ve daha binlerce arkadaşımız bütün ömrünü halkının özgürlüğü için feda etmiştir. Hal böyle olunca halkımız, İmralı Adası'nda başlayan ve bütün zindanlara yayılan bu tecrit zulmüne kayıtsız kalmadı ve dünyanın dört bir yanından tepkisini ortaya koymaya devam ediyor. 

Başarı, sahiplenmeye bağlı

Değerli halkımız bilmelidir ki; 27 Kasım'da zindanlarda dönüşümlü olarak başlayan açlık grevi eylemimizin başarıya ulaşması, tamamen sizlerin sahiplenmesine bağlıdır. Sizler tutsakların sesi, nefesi olacaksınız. Bugüne kadar elde ettiğimiz bütün kazanımlarımızın ortak irade, ortak güç ve kolektif çaba ile gerçekleştiğini hepimiz biliyoruz. 

Türkiye kamuoyunun hali

Türkiye kamuoyuna söyleyecek söz bulamıyorum; elbette bu konuda duyarlı kesimleri tenzih ediyorum ama yaşanan pratikler ortadadır. Mesele Kürt ve Kürtlerin hakları olunca Türkiyeli dostlar demokratlıktan, sosyalistlikten, adil olmaktan, duyarlı olmaktan, devrimcilik ve yurtseverlikten feragat ediyor. Adeta geçici hafıza kaybı yaşıyorlar. Amalar ve fakatlar ile demagoji yapıyor, bu şekilde günü kurtarmaya çalışıyorlar. Kendisine saygısı olmayan bu kesimlerden elbette bir şey beklemiyoruz. Kürtlerin bu tarz dostluklara ihtiyacı yok. Bilinsin! 

Ezilen tüm kesimlere

Bizim esas çağrımız halkların kardeşliğine gerçek anlamda inanan işçilere, emekçilere, kadınlara, ezilen tüm kesimleredir. Ekmeği her gün biraz daha küçülenleredir. Çatışmalardan beslenen faşist iktidarlardan hesap soracak olan onlardır. 'Merminin tanesi kaç lira biliyor musun?' diyerek Efrîn'i işgal edenlerden, yoksul halkın sırtına bindirdiği vergilerle sınırların dışına çıkıp hiçbir kural tanımadan dağı taşı bombalayanlardan, geçinemediği için intihara sürüklenen insanların hesabını soracak olan halkın kendisidir. 

Kimin elinden ne geliyorsa

Bizler Kürt sorununun demokratik, barışçıl yollarla çözümü için bedel ödüyoruz. Bu sorun çözülmeden Türkiye'de hiçbir şeyin çözülemeyeceğini söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Konformist yaşamlarında taviz vermeyenlerin bizi anlamaları zaman alıyor. Oysa her geçen zaman diliminde sayılardan ibaret olmayan yaşamlar yok oluyor. Bu nedenlerle tekrar belirtmeliyim ki; açlık grevlerinde her gün, her saat, her dakika çok önemlidir. Toplumun duyarlılığı eylemdeki arkadaşların direncini artıracaktır. Cezaevlerinde tabutlar çıkmadan herkes elinden ne geliyorsa onu yapmalıdır. Başarı direnen Kürt halkının olacaktır." URFA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.