Valerie, Angie, Michele: Çocuklarımız gibi sizinleyiz

Kadın Haberleri —

Enternasyonalist şehit aileleri

Enternasyonalist şehit aileleri

  • Enternasyonalist savaşçı Reece Harding’in annesi Michele: “Arkadaşlarını kaybetmiş ve korkunç şeyler yaşamış olsalar bile, yine de halay çeken, şarkı söyleyen kocaman bir aile gibiydiler. O an direnmek ve birlik olmaktan dışında hiçbir şeyin önemi yoktu onlar için. Önemli olan etraflarında sevdikleri insanlarla birlikte olmalarıydı.

DENİZ BABİR / FRANKFURT

Valerie Garder, Angie Blanni, Michele Harding… Onlar, Rojava Devrimi’nin enternasyonalist şehitlerinin anneleri. İngiltere, Kanada, Avustralya gibi farklı ülkelerden Alman şehit Kevin Joachim için Frankfurt’ta düzenlenen anmaya katılmak için kilometrelerce yol katettiler. Burada konuşma fırsatı bulduğumuz annelerin duyguları ortak: “Bizler de Kürt halkının yanındayız” diyorlar. 

 

 

Kanadalı savaşçı Gabar Rojava’nın (John Robert Gallagher) annesi Valerie, hem yasını hem de direnişe duyduğu bağlılığı şöyle paylaştı: “Uluslararası bir gönüllünün ailesi olmak benzersiz ve zaman zaman zor bir durum. Tam olarak hiçbir yere ait hissetmiyoruz. Çocuklarımız bir amaç uğruna, derinden inandıkları bir dava için Rojava’ya gittiler, insanlık için savaştılar. Ancak kendi ülkelerimizde bu adımları anlaşılmadı, desteklenmedi. Kürt halkının onları tanıması, anması bizim için çok değerli. Bu anmalar, bize büyük bir onur ve minnettarlık duygusu veriyor.”

 

 

Gabar Rojava’nın annesi

Oğlunun ölüm haberini bir radyo anonsuyla “Kanadalı birinin öldüğü” şeklinde duyduğunu, ancak ismi geçmesede de onun oğlu olduğunu bildiğini ifade eden Valerie, etkinlikte diğer şehit aileleriyle bir arada olmanın kendisine güç verdiğini söyledi: “Benzer deneyimleri paylaşmanın getirdiği derin bir bağ var. Çocuklarımızdan bahsetmek, hikayelerini paylaşmak, bize büyük bir teselli veriyor. Gerçekten anlayan insanlarla bunu yapabilmek, herkese nasip olmayan bir özgürlük.”

Gabar Rojava’nın annesi, konuşmasının sonunda Rojava’ya duyduğu bağlılığı ise şu sözlerle dile getirdi: “Bir gün ben de Rojava’yı ziyaret edebilmeyi dört gözle bekliyorum. O zamana kadar yaşadığım yer olan Toronto yakınlarındaki Kürt toplumuna derin minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Bana büyük destek ve nezaket gösterdiler.”

 

 

Asker değil, yoldaştı

Rojava’da hayatını kaybeden Britanyalı gönüllü Jac Holmes’un annesi Angie, anma törenine katılan isimler arasındaydı. Kürtçe ismiyle Şoreş Amanos olarak bilinen Holmes, Ocak 2015’te Rojava’ya gitmiş ve 2017’de Raqa’nın özgürleştirilmesinden sadece bir hafta sonra şehit düşmüştü. Etkinlikte söz alan Angie, duygularını şu şekilde dile getirdi: “Jac, Suriye’de geçirdiği süre boyunca Kürtçe öğrendi. Bir keskin nişancı birliğinin komutanı oldu ve Reqa’da operasyonel özerkliğe sahipti. Jac, Suriye’de neler olup bittiğini dünyaya anlatmaya kararlıydı. Uluslararası medyada anlatılan hikâyelerin gerçeği yansıtmadığına inanıyordu ve Batı’ya daha dürüst bir bakış açısı sunmak istiyordu. Jac geleneksel anlamda bir asker değildi, bir gönüllüydü. Ancak Rojava’da YPJ ve YPG ile gerçek bir yoldaşlık buldu. Tüm kalbiyle, DAİŞ’i ortadan kaldırmak için doğru olanı yaptığını düşünüyordu.”

Jac’in naaşının ülkeye dönüş süreci ve cenaze törenine ilişkin de bilgi veren Angie, yaşadıklarını şöyle aktardı: “Jac’in naaşının Birleşik Krallık’a dönmesi uzun zaman aldı. Nihayet Ocak 2018’in ortalarında eve döndü. Cenazesi 4 Şubat 2018’de yapıldı ve yaklaşık 500 kişi katıldı. Hatta Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) komutanı cenazeye Skype üzerinden bağlanarak halka hitap etti.”

 

 

Minnettarım

Angie, konuşmasının devamında hem Kürt halkına hem de uluslararası topluma hitap etti: “Kürtlere minnettarlığımı sunmak istiyorum. Sadece Jac’in cenazesini getirmemize yardım eden Birleşik Krallık’taki Kürtlere değil, Jac’in ölümünden sonra bana ve babasına ulaşan tüm Kürt halkına. Bazen uluslararası gönüllüler, tıpkı Jac gibi, çok fazla ilgi görüyor ve bu bende bir mahcubiyet yaratıyor. Oysa Rojava’da yıllardır canlarını feda eden binlerce cesur insan neredeyse hiç tanınmıyor. Buradan yeniden, evlatlarını kaybeden tüm Kürt ailelere en derin üzüntülerimi iletmek istiyorum.” 

 

 

 

Halkı tanıyınca her şeyi anladım

Anmaya katılan annelerden biri de, Avustralyalı enternasyonalist savaşçı Reece Harding’in annesi Michele Harding’di. Oğlunu 2015’te DAİŞ’e karşı savaşırken kaybeden Harding, yıllar önce Rojava’yı ziyaret ettiğini ve orada yaşadığı deneyimlerin hayatını değiştirdiğini söyledi: “Oğlumun nelerle karşılaştığını, nasıl yaşadığını ve nasıl anıldığını görmek istiyordum. Ama karşılaştığım şey, bundan çok daha fazlasıydı. Oğluma aileden biri gibi davranıldığını görmek, içimi rahatlattı. Bu yüzden buradaki ailelere de seslenmek istiyorum: Çocuklarımız yalnız değildi.”

Harding, oğlunun Kürt halkına duyduğu sevgiyi de şu sözlerle aktardı: “Oğlum Kürtler hakkında çok övgü dolu sözler söylerdi. Onlara hayran olmuştu. Gittiğimde gördüm, hayatımda hiç bu kadar nazik insanlarla karşılaşmamıştım. Oğlum geri dönmemiş olsa da Kürt halkına teşekkür etmek istiyorum ve oğlumla gurur duyuyorum. Oğlumun Kürt halkı için DAİŞ’e karşı savaşırken şehit düşmesi, ölümünün boşuna olmaması ve iyi bir şey yaptığını bilmek beni teselli ediyor.” 

 

 

Bir olduk

Rojava’ya ziyareti sırasında kızını kaybeden Kürt bir anne ile kurduğu iletişimi paylaşan Harding, şöyle devam etti: “Birbirimizin dilini konuşmuyorduk, göğsümde oğlumun bir resmi vardı. Onun benim oğlum olduğunu söyledim. Dile ihtiyacımız yoktu. O anne ve ben el ele tutuştuk ve o an biz bir olduk. Bana kızının bir fotoğrafını verdi. Oradaki çevirmenime fotoğrafı gösterdim ve ona yaşadığım deneyimi anlattım. Çevirmenim o kızın onun en iyi arkadaşının kızı olduğunu söyledi. 18 yaşında öldürülmüştü. Oradaki herkes ailesinden en az bir kişiyi kaybetmişti, hatta bazısı yedi evladını yitirmişti. Bu yüzden ben bencilik yapıp kendi durumumdan şikayetçi olmamalıydım.”

 

 

Direnmek ve birlik olmak

Harding, Kürt halkının acıyla başa çıkma yöntemlerini “hayatımda gördüğüm en akıllıca şeylerden biri” olarak tanımladı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Arkadaşlarını kaybetmiş ve korkunç şeyler yaşamış olsalar bile, yine de halay çeken, şarkı söyleyen kocaman bir aile gibiydiler. O an direnmek ve birlik olmaktan dışında hiçbir şeyin önemi yoktu onlar için. Önemli olan etraflarında sevdikleri insanlarla birlikte olmalarıydı. Bu aynı zamanda hayatımda gördüğüm en akıllıca şeydi ve bu kadar bağışlayıcı olmalarının kaynağı o an yaşadıkları acının izlenimiyle ilgiliydi. Bunu kesinlikle hayatımda daha önce hiç yaşamadım. Umarım Kürt halkı bu kültürü sürdürür ve ayakta kalmaya devam eder. Umarım dünya çapında hak ettiğiniz takdiri alırsınız ve umarım sevdiğiniz topraklarda barış içinde yaşamaya devam edersiniz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.