Vız gelir duvarlarınız vız!

Şebnem Korur Fincancı

Şebnem Korur Fincancı

  • Prof. Şebnem Korur Fincancı, dünkü duruşmada savunma yapmayacağını, beyanda bulunacağını belirterek, "İntikam alıyorlar benden. 2015'te bombalar yağdırılırken bodrumda çocuk çenesi buldum. Devlet bunun intikamını henüz alamadı benden.
  • Bu devlet benden kurtulamayacak, TTB'den de... Dört duvarlarla susturamayacaksınız. Nazım'ın dediği gibi 'vız gelir bize duvarlarınız vız.' Dört duvar arasında da olsak, denizin içinde de olsak mücadeleye devam edeceğiz."

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, mahkemede hukuk ve insan hakları dersi vererek, bu devletin başına musallat olmaya devam edeceğini söyledi.

Türkiye’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik kimyasal silah kullanımına dair görüntüleri değerlendirdiği için “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ikinci duruşması, dün İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı, yurt dışından gelen heyet, HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri, Serpil Kemalbay, Oya Ersoy, Hüda Kaya, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, STK temsilcileri izledi. Duruşma, savcının mütalaasını tekrar etmesiyle başladı. 

Ardından Prof. Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Meriç Eyüboğlu, duruşma salonunun değişmesi talebini tekrarladı.  Batman Baro Başkanı Erkan Şenses, mahkemenin geçtiğimiz duruşma üç avukat sınırı getirmesine karşı beyanda bulundu. Avukat sınırlandırmasının CMK'ya aykırı olduğunu ifade etti.  Mahkeme, salonun değiştirilmesi ve avukat sınırı taleplerini reddetti. 

Savunma değil, beyan

Usule ilişkin taleplerin ardından Prof. Korur Fincancı beyanda bulundu. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, savcıya teşekkür ederek konuşmasına başladı. Savcının mütalaada "ön tanı" ve "tanı" ayrımı yapabilmiş olmasını takdir etti. Prof. Korur Fincancı, "savunma" değil, "beyanda" bulunacağını söyledi ve şöyle konuştu: "Bu davanın başından beri bir talimatla yürüdüğünü görüyoruz, AKP sözcüsü hedef gösteriyor, iktidarın küçük ortağı ise; 'vatansız kalsın' diyor.

Savunma Bakanı talimatı

Kimi vatanından kovuyorlar. Kim bu vatana daha hayırlı işler yapmış, bu halk görüyor, görecektir. Milli Savunma Bakanı geçtiğimiz hafta sonu yeniden konuştu ve 'iftaraları affetmeyeceğiz' diyor, bu talimat değildir de nedir? Geçtiğimiz hafta çıktığımda Çağlayan'ın etrafının sarılmış olduğunu gördüm, sanki ben dünyanın en tehlikeli sanığıymışım gibi bir muamele var, bütün bunlar talimat değildir de nedir? Bütün bunların sizin üzerinizde baskı kurduğunu gözardı edemezsiniz.

'Silahlı terör örgüt propagandası' yaptığım söyleniyor. Silahlı örgüt propagandası tıbbi değerlendirmeyle nasıl mümkün oluyor? Uzman sıfatıyla bu propagandayı sürdürdüğüm söyleniyor, belli ki adli tıp da anlatmak gerekiyor.

Aslı hedefleri TTB

Bu yargılamanın asıl amacına dönmek istiyorum, TTB kurulduğu günden beri bütün siyasi otoriteleri rahatsız etti. Bağımsız nitelikli bir organı başlarına bela ettikleri için kahrettiler. 2018 yılında TTB MK, 'savaş halk sağlığı sorunu' dedikleri için gözaltına alındı. Haklarında dava açıldı ve beraat ettiler. 

TTB'yi seçimle ele geçiremediler şimdi davalar açarak ele geçirmeye çalışıyorlar. Pandemi döneminde toplumun en güven duyduğu kurum TTB idi. Kara tabloya karşı açıklamalar yaptığımız için iktidarın küçük ortağı 'TTB kapatılmalıdır' dedi. Göreve geldiğimde Cumhurbaşkanı 'nasıl olur da bir teröristi göreve getirirler' dedi. Terörist dediği benim. Terörist dediği kurum da 11 yıl boyunca gururla başkanlığını yaptığım Türkiye İnsan Hakları Vakfı'dır. 

Devletin başına musallatım

Biz TİHV de yıllarca işkenceyi belgeledik arkadaşlarımızla, rehabilitasyon merkezleri kurduk. İşte bütün bunlardan kaynaklı, Sokrates'in dediği gibi 'ben bu devletin başına musallat olmuş at sineğiyim'. Sadece bu devlet için değil, dünyanın neresinde olursa olsun devletler suç işlediğinde benim derdim olur. Onlar suç işlemeye devam ettiği sürece ben de onların sırtında at sineği olacağım.

Benden intikam alıyorlar

"İntikam alıyorlar benden. 2015 yılında bu ülkede bombalarla katlettiler. Ben bombalar yağdırılırken bodrumda çocuk çenesi buldum, ben 'terörist çocuk'. Devlet bunun intikamını henüz alamadı benden. Fakat benden kurtulamayacak bu devlet, TTB'den de... Dört duvarlarla susturamayacaksınız. Nazım'ın dediği gibi 'vız gelir bize duvarlarınız vız.'

Dört duvar arasında da olsak, denizin içinde de olsak mücadeleye devam edeceğiz. Biz yeni hayatlar filizlensin, tüm canlılar yaşamlarını onurla, umutla sürdürsün diye mücadele ediyoruz. Suçlamaları kabul etmiyorum. Suçlamalarınızı da reddediyorum."

 

 

Duruşma öncesi açıklama

Duruşması öncesi adliye önünde yapılan açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Mithat Sancar, HDP milletvekillileri, TTB Merkez Konseyi üyeleri, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra pek çok ülkeden uluslararası insan hakları örgütü temsilcileri katıldı. Açıklama yapan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) İstanbul Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, tüm baskılara rağmen Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olduklarını belirtti. Arslanoğlu, “Asla susmayacağız, yılmayacağız. O meydanı size bırakmayacağız” dedi.

Sancar: Mücadele durdurur

HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar ise "İktidar korkuyor, iktidar halktan korkuyor, örgütlü güçlerden korkuyor, birleşik demokratik mücadeleden korkuyor. TTB’ye yönelen bu saldırı da tesadüf değil, yeni değil. 12 Eylül’e kadar geri gidebiliriz. O günden bugüne kadar sürdürülen emek, demokrasi, özgürlük mücadelesinde çok özel bir yeri var TTB’nin. Şebnem Korur Fincancı hocamızın da bu mücadeledeki yeri özel. Katkısı ve emeği herkes tarafından biliniyor” diye konuştu.  TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dediği andan itibaren özel hedef haline geldiğini kaydeden Sancar, şöyle konuştu: “TTB’yi susturmak istiyorlar. Bu oyunları sürdürecekler. Seçim çalışmalarını da bu kötülük yöntemleriyle derinleştirmeye çalışacaklar ama karşılarında dayanışma içinde örgütlü ve güçlü bir mücadele görürlerse duracaklar. Ancak böyle bir mücadele ile durdurabiliriz. Şebnem Korur Fincancı, dik duruşuyla korkmadığını dik duruşunu gösteriyor. TTB Merkez Konseyi ve bütün sağlık emekçileri korkmadıklarını gösteriyor. Burada bulunan bütün kitle örgütleri, bireyler korkmadıklarını gösteriyorlar. İşte bu iktidarı çok korkutuyor. Korkmakta haklılar. Bu birleşik örgütlü mücadele karşısında kaybedecekler. Bu kötülük düzenini hep birlikte değiştireceğiz, hep birlikte kazanacağız.”

Utancı büyüterek sürdürüyorlar

TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten de “utanç” tablosunun hala devam ettiğini belirterek, “Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hala cezaevinde. Üç gün önce de açıldığını tesadüfen öğrendiğimiz üzere Merkez Konseyi’nin tüm üyelerine yönelik olarak ‘örgüt üyeliği’nden soruşturma açılmasıyla bu utanç büyütülerek devam ettiriliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere tüm bu hukuksuz süreçlerin hedefi Türk Tabipleri Birliği’nin örgütsel bütünlüğüdür. Bizler, bu soruşturma dosyasının içinin boş olduğunu biliyoruz, nasıl doldurulmaya çalışılacağını da tahmin edebiliyoruz ve tekrarlıyoruz; biz hekimler üzerinden yeni bir korku iklimi yaratmanıza müsaade etmeyeceğiz” şeklinde konuştu. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.