Xarapetê Xaço'dan Xaçort'a...

Dosya Haberleri —

  • Xaçort Mahallesi, ismini rivayetlere göre dengbêj olan Xarapetê Xaço’dan alır. 2. Dünya Savaşı sona erdiğinde Ermenistan tüm dünya Ermenilerine ülkelerine gelme çağrısı yapar ve Xaço da 1946’da hayatı boyunca gitmek istediği Ermenistan’a, Erivan’a taşınır. 1950 yılında Erivan Radyosu'nun Kürtçe kadrosuna dahil olur.
  • Devletin baskı ve koruculaştırma siyasetini kabul etmediği için köyleri yakılıp boşaltılan halk, bu duruma karşı çoğunlukla Xaçort’ta bir araya gelerek Kürt kültürünü ve bilincini devam ettirerek yaşamını sürdürdü. Sürekli devam eden bu çatışma durumu Xaçort gençliği başta olmak üzere çocuklara kadar direnişçi bir ruh ortaya çıkardı.
  • Xaçort’ta uzun süredir ikamet eden Sadrettin amca, “İnsanların aynı nedenlerden dolayı acı çekmeleri, onları aynı acı da ortaklaştırıyor haliyle. Köyleri yakılan bu insanlar, yaşamlarını bırakmak zorunda kaldı. Tabii en başta koruculuğu kabul etmediler. Yani bir devlet baskısıyla karşı karşıya kaldılar. Böyle olunca, doğal olarak bu insanlar politik olarak da aynı duyguda ortaklaştılar" diyor.

NUDA KOÇAK/VAN

Xaçort Mahallesi Van’ın İpekyolu ilçesinde, birçok sokağıyla görkemli Erek dağının eteklerinde yer alır. Birçok medeniyete tanıklık eden Erek dağı, ismini, bu dağın batı yamacında bulunan ve eski adı Varag, günümüzdeki ismi ise Bakraçlı ya da Yedi Kilise olarak bilinen kadim bir köyden almıştır. Varag ismi, zamanla Erek olarak değişmiştir. Erek dağı ve eteklerinde ilk zamanlar Ermenilerin yaşadığını ve buralarda Hristiyanlığa ait birçok kilisenin inşa edildiğini biliyoruz. Xaçort da bu köyün eteklerinde olması nedeniyle Ermenilerin yaşadığı bir mahal olmuştur. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne süregelen tek ırk, tek din, tek dil anlayışı ile 24 Nisan 1915’te Ermeni aydınların sürgüne gönderilmesiyle başlayan tehcir ve soykırımla beraber Ermeniler katledildi. Sağ kalanlar ise çoğunlukla yerlerini yurtları terk ederek farklı bölgelere göç ettiler. Xaçort da bu durumdan nasibini alan alanlardan biri oldu. Ermenilerin yaşadığı önemli kentlerden biri olan Van hala Ermeni yapıları, kiliseleri ve birçok kalıntılarıyla dilini, kültürünü görünür kılıyor. Bunlardan biri de ele alacağımız Xaçort Mahallesi.

Xarapetê Xaço

Peki Xaçort ismi nereden gelmektedir? Ermeni soykırımından sağ olarak kurtulan bir kısım Ermeni, Kürt köylerine sığınarak orada yaşamaya başladı. Bu soykırıma maruz kalan ailelerden biri de Xarapetê Xaço’nun ailesiydi. Kesin olmayan kaynaklara göre 1900 yılında Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Bileyder köyünde dünyaya gelen ve Ermeni bir ailenin 4 çocuğundan biri olan Xaço, rivayetlere göre daha sonra kardeşleri ile birlikte Ermeni olduklarını saklayarak Kürt köylerinde yaşamaya başlar. Xaço’nun dengbêjlik serüveni de bu dönemlerde henüz çocuk yaşlarında başlar.

Xaçort ismi…

Xaçort Mahallesi, ismini rivayetlere göre Ermeniler için önemli bir şair, besteci ve dengbêj olan Xarapetê Xaço’dan alır. Xarapetê’nin sesinin güçlü olması daha çok ağıtvari söylemesi ama asıl olarak da katliama uğrayan bir ailenin çocuğu olması bu yörede yaşayan Ermeniler üzerinde büyük etki yarattı. Xarapet ve ailesine olan saygıdan dolayı yaşadıkları yöreye Xaçort ismini verdiler. Xaço, 1929 yılında Qamişlo’ya gider. Suriye, bu dönem Fransa’nın işgali altındadır. Fransız Yabancı Lejyonu’nda 15 yıl paralı asker olarak görev yapar. Askerlik yaptığı sırada, 1936 yılında Ermeni Azizyan ailesinin kızı olan Yeva ile evlenir. 4 kızı ve bir oğlu olur. 2. Dünya Savaşı sona erdiğinde Sovyet Ermenistan’ı tüm dünya Ermenilerine ülkelerine gelme çağrısı yapar ve Xaço da 1946’da hayatı boyunca gitmek istediği Ermenistan’a, Erivan’a taşınır. 1950 yılında Erivan Radyosu'nun Kürtçe kadrosuna dahil olur. Ermenistan yılları meşhur Erivan Radyosu yıllarıdır. 2000’li yıllara kadar Erivan radyosunda çalışan Xaço, dengbêj müziğinin en önemli yorumcularından biri olur. Xaço’nun sesi ve klamları bu radyo sayesinde tüm Kürt coğrafyasına ulaşır. Karapetê Xaço hayatı boyunca anadili olan Ermenice de dahil olmak üzere Kürtçe dışında hiçbir dilde müziğini icra etmemiştir.

Koruculuk dayatmaları

Ermenilerin Xaçort ismini verdikleri alanı soykırım sonrası terk etmelerinden sonra “güvenlik” adı altında 1990’lı yıllarda köy boşaltma ve koruculuk dayatmalarına maruz kalan bir kısım Kürt aile bu alana yerleşirken, bir kısmı da batıya göç ederek metropollere yerleşti. Kürtler Van’ın her mahallesinde kendi kültürünü, dilini örerek demokratik, ekolojik kolektif bir yaşam kurdular. Bunun en görünür örneklerinden biri de neredeyse her gün gazetelerin gündeminden düşmeyen Xaçort Mahallesi'dir. Devletin baskı ve koruculaştırma siyasetini kabul etmediği için köyleri yakılıp boşaltılan halk, bu duruma karşı çoğunlukla Xaçort’ta bir araya gelerek Kürt kültürünü ve bilincini devam ettirerek yaşamını sürdürdü. Devlet de buna karşı sürekli olarak bir gözetim ve yıldırma politikası uyguladı. Mahallenin buna karşı tepkisi örgütlü ve direnişçi bir yapıyı ortaya çıkarmak oldu.

Direnişin kalesi

Xaçort Mahallesi örgütlü ve direnişçi yapısıyla birçok baskı, işkence, tutuklama ve faili meçhul cinayetlerle karşı karşıya kalsa da her zaman özsavunmasıyla direnmeye devam etti ve bu güçlü yapısından kaynaklı olarak devlet güçleri ev baskınlarına adeta savaşa gider gibi gitti. Bunu kabul etmeyen halkın verdiği tepkiye karşı göz yaşartıcı gaz, biber gazı, bazen de silahla karşılık verdi. Savaşta olduğu gibi halkın gösteri ve eylem hakkı da uluslararası hiçbir ilkeyle bağdaşmıyordu. Sürekli devam eden bu çatışma durumu Xaçort gençliği başta olmak üzere çocuklara kadar çatışmacı, direnişçi bir ruh ortaya çıkardı. Neredeyse her gün eylemlerin ve karşılıklı çatışmaların olması bazı trajikomik olayları da beraberinde getirdi.

Çatışmalar ortasında trajikomik bir olay

Örneğin 17 Kasım 2012’de hapishanelerdeki açlık grevlerini desteklemek amacıyla Xaçort’ta yapılan gösterilere karşı polis birçok zırhlı araç ve TOMA’larla saldırıyor. Buna karşı mahalleli direnişe geçiyor. Bu esnada TOMA’lardan biri çamura saplanıyor. Araç içerisindeki polisler saldırdıkları ve kendilerine karşı direnişe geçen geçlerden yardım istiyor. Gençler kendilerine saldırılmaması ve daha sonra mahalleyi terk etmeleri sözü karşılığında TOMA’yı saplandığı çamurdan kurtarıyor. Kurtarılan TOMA mahalleyi terk ediyor. Bu durum günlerce medya haber kanallarında gündem oldu.

Hala korkuyorlar!

Mahallede yaşayan 60 yaşlarındaki bir amcaya Xaçort’un geçmişi ve bugünü arasında ne gibi farklılıklar yaşanıyor diye sorduğumuzda, amca belki de geçmişe özlem duyduğundan bir iç çekerek bundan daha birkaç yıl öncesine kadar dahi birçok acı yaşamış olsa da mahalleli arasında kenetlenme, baskılara karşı birlikte direnme vardı. Bundan dolayı da devlet güçleri çok fazla mahalleye girmiyordu. Hatta adli vakalarda dahi polisi aradığımızda “biz Xaçort’a gelemeyiz, mahalleniz bizim açımızdan güvenli değil” deyip gelmiyordular. Şimdi ise her akşam en az iki kez zırhlı araçlarla devriye atıyorlar. Bu devriyeler, daha önce giremedikleri mahalleden hala ne kadar çok korktuklarının önemli bir göstergesidir. Xaçort, bu direnişçi ve örgütlü yapısından kaynaklı olarak devlet ve bir kısım faşist güruh tarafından en tehlikeli mahallerden biri olarak lanse edildi.

Özel savaşı geliştirdiler

Bütün bu baskı ve sindirme politikalarıyla istediği sonucu alamayan devlet aklı, hedeflerine ulaşmak için özel savaş yöntemlerini devreye koydu. Özellikle gençler arasında uyuşturucuyu yaygınlaştırmaya, insanlar arası güvensizliği yaratmak için algı operasyonlarını geliştirmeye çalıştı. Ancak mahallenin geçmişe dayanan tecrübeleri ve bilinci bu politikaların gelişmesine izin vermedi. Devlet, bu durumdan da eli boş döndü. Xaçort bu özel durumundan dolayı Kürtler arasında saygı ve sempati toplarken, devlet tarafından ise hedef haline getirilip mahallenin bu ismi unutturulmaya çalışıldı. Önce mahallenin ismi değiştirilerek devletle yakınlığı bilinen Hacı Bekir isimli kişinin ismi verildi. Daha sonra mahalle ikiye bölünerek bir kısmı İpekyolu ilçesine bir kısmı da Edremit ilçesine bağlandı. Resmi olarak böyle bir isim değişikliği ve parçalanma yaratılsa da ne mahalleli ne de Van halkı bu durumu kabul etti; özel önemiyle zihinlere işlenen Xaçort, asıl ismiyle telaffuz edilmeye devam etti.

Ortak acılar politik alanda birleştirdi

Xaçort’ta uzun süredir ikamet eden Sadrettin amcaya, “mahallenin kendine özgü bir kültürel dokusu var mı?” diye sorduğumuzda, “Özellikle 90’larda köy boşaltmalardan sonra mahallenin nüfusunda ciddi oranda bir artış oldu. Dolayısıyla gelip buraya yerleşenler tek bir kültürden gelmediler. Birbirinden farklı coğrafi ve aşiretsel kültürden kaynaklı olarak da mahallede tek bir kültür oluşmadı. Mahalle sakinlerini aynı potada birleştiren gerçeklik, çoğunluğunun köy boşaltmalardan sonra adeta bir iç göç sonucu buraya yerleşmeleridir” şeklinde değerlendiriyor. Bu iç göçün kaynağının aynı olmasının direkt olarak buradaki insanlarda politik bir ortaklık da yarattığını ifade eden Sadrettin amca, “İnsanların aynı nedenlerden dolayı acı çekmeleri, onları aynı acıda ortaklaştırıyor haliyle. Köyleri boşaltılan, yakılan bu insanlar, köydeki üretimlerini, yaşamlarını bırakmak zorunda kaldı. Tabii en başta koruculuğu kabul etmediler. Yani bir devlet baskısıyla karşı karşıya kaldılar. Böyle olunca, doğal olarak bu insanlar politik olarak da aynı duyguda ortaklaştılar ve bu ortak duygu onları aynı politik mücadele içerisine sürükledi” diye değerlendiriyor.

Parti halkla bütünleşmeli

Sadrettin amca, Xaçort’un bir zamanlar dillere destan örgütlü ve direnişçi ruhunun zayıfladığını ifade ediyor. Bunun nedenini sorduğumuzda, “Halk yine yurtseverdir, hala yaşadıklarına karşı bir tepkileri var ve hala duyguda ve düşüncede, yine ellerinden geldikleri kadar pratikte yer aldıkları mücadelenin başarıya ulaşacağından şüphe duymuyorlar. Ancak bunlar potansiyel olarak var olsa da öncü olmayınca örgütlenme gelişmiyor. Bu noktada aslında parti üzerine düşeni yapmıyor. Oysa ki halk örgütlenmesi partinin görevidir. Bu yönünün çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Halktan kopuk bir siyaset yürütülüyor, haliyle bir başarı da elde edilemiyor. Parti önce halkıyla bütünleşmeli, onun örgütlenmesinde öncülük etmeli. Ancak bu olursa parti ve halk bütünlüğü sağlanır” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.