Yalnız kadınların hikâyesi; Anqa
Kadın Haberleri —

Anqa belgeseli
- Anqa belgeseli, erkek-devlet şiddetine maruz bırakılan Ürdünlü üç kadının, kurtulduktan sonra dört duvar arasına yalnızlığa nasıl hapsolduğunu ve toplumsal baskıyı gözler önüne seriyor.
“Onlar akılsızdır. Ne dediklerini bilmiyorum. Sanki dinlemeye değermişsin gibi davranıyorlar. Kim olduğumu nasıl öğrenebilirim? Onlar ahmak insanlar. Bunu biliyormuş gibi davranıyorlar. Ben bir artık değilim. Ben nasıl hayatta kalanlardan biri olabilirim? Ben varım." Bu sözler Anqa belgeselinde anlatılan Ürdünlü bir kadının dilinden dökülüyor.
Anqa belgeseli, Ürdünlü üç kadının gerçek hikâyesine odaklanıyor. Erkek şiddeti ve devlet işkencesine maruz bırakılan kadınların kurtulduktan sonra nasıl dört duvar arasına yalnızlığa hapsolduğu, toplumun nasıl baskı kurduğu anlatılıyor. Aslında Anqa isminin seçilmesinin sebebini kadın hikâyelerinden anlayabiliriz. Simurg olarak da bilinen Anqa kuşu; diriliş, yeniden doğuş ve ölümsüzlük kavramlarıyla tanınır. Birçok mitolojik hikâyede Anqa, ateşle kendini yok eden ve kendi ateşinden dirilen kuştur. Bu da yaşamın sürekli yenilenmesi ve devamlılığı anlamına gelir. Anqa aynı zamanda zorluklardan sonra yeni başlangıçları temsil eder ve bu nedenle gücün ve umudun sembolü olarak kabul edilir. Kadınların hikayeleri ve geleceğe dair umutları, insanlara Anqa'nın yeniden doğuşunu hatırlatıyor.
Senaryosunu ve yönetmenliğini Bakurê Kurdistan’ın Colemêrg şehrinden olan Hêlin Çelik’in üstlendiği belgeselin, yönetmenliğini ise Raquel Fernández Núñez yaptı. Jinha’ya Anqa’nın serüveninin anlatan yönetmen Hêlin Çelik, “Ortadoğu gibi sadece devlet politikaları ve günlük yaşam anlamında değil, sinemasal anlamda da şiddet dolu bir coğrafyada, var olan tarihî ve mevcut sinemasal anlatıları yeniden inşa etmek için bir hikâye yaratırken şiddetin yeniden üretilmemesinin önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
Travma sonrası hayatlara ışık
Belgesel filmlerin ana akımda hâlâ “bilgi havuzu” olarak işlevlendirildiğini dile getiren Çelik, “Sinemasal adalet yaklaşımıyla bu algıdan uzaklaşıp, sinemayı daha ‘haptik’, yani temasın mümkün olduğu, duyusal, dokunma duyusunu aktifleştiren bir yaklaşım olarak görmek daha çok ilgimi çekiyor. Şiddetten ve suç röprodüksiyonundan uzaklaşan sinema, karakterlerine, Abounaddara Collective‘in terimiyle ‘onurlu temsil hakkı’ veriyor. Beni filmin yapım aşamasında etkileyen bir bakış açısıydı bu. Dolayısıyla Anqa’da filmin karakterlerinin geçmişte maruz kaldığı şiddet suçlarına adli, soruşturmacı bir şekilde yaklaşmak yerine, karakterlerin travmadan etkilenen hayatlarını gözlemleyen, onların da bizi ve içinde bulunduğumuz durumu gözlemlemelerinin mümkün olacağı politikayı seçtim” şeklinde konuştu.
“Benim yaklaşımım bilginin mevcut olmadığı, olan bilginin de parçalara ayrıldığı bir dil. Hatta dilsel bir sükût yaratmak, beraber yaratılan bu sessiz dili bir dönüşüm enstrümanı olarak kullanmak yönündeydi” diyen Çelik, şöyle devam etti: “Sessizlikte birçok şey mümkün, sessizlik alternatif anlatım adına birçok şeye gebe. Sessizlik ve bilgisizlik mekânları, insanları farklı ve yeniden görmeye olanak sağlıyor. Bilgi boşluklarıyla zenginleşen, hakikatin seyirci tarafından yorumlanıp, politik olarak yeniden regüle edildiği, benim ‘off moment’ ve ‘off space’ olarak adlandırdığım an ve alanları sinematografik ve öyküsel olarak incelemek ve keşfetmek dönüşümü mümkün kılıyor.”
Ödülleri topladı
Anqa, birçok uluslararası festivalde farklı ödüllerin sahibi oldu. Oslo Mirage Belgesel Film Festivali'nde En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü'nü, Duisburger Filmwoche 2023'te ARTE Belgesel Ödülü'nü, Viyana Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde (Ethnocineca) Avusturya ADA Belgesel Ödülü'nü, Graz Diagonale Avusturya Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü (En İyi Belgesel) ve En İyi Yenilikçi Yaklaşım Ödülü'nü aldı.
Öte yandan Anqa, Berlinale Uluslararası Film Festivali, Viennale Uluslararası Film Festivali, Gijón Uluslararası Film Festivali, İstanbul Uluslararası Film Festivali, Ann Arbor Film Festivali ve daha birçok prestijli festivalde gösterildi. FRANKFURT
* * *
Hêlin Çelik kimdir?
1991 yılında Amed’de doğdu. Sanat terapisi, tiyatro ve dijital medya eğitimi aldı. Viyana'da yaşayan Hêlin Çelik’in Çi Bayê Çê Dike’den (2017) sonra ikinci uzun metrajlı filmi Anqa'dır.