Yapay zekâ ve kadın emeği

Kadın Haberleri —

Yapay zeka

Yapay zeka

  • İtalyan yazar ve feminist Silvia Federici, yapay zekanın insan emeğini gereksiz kıldığı yanılsamasına karşı "Bu bir tuzak," diyor ve ekliyor: "İnsanlar bugün her zamankinden daha fazla çalışıyor."

Çeviri: SERAP GÜNEŞ

"Bizi artık insan emeğine ihtiyaç duymadıklarına ikna etmeye çalışıyorlar. Bu bir tuzak” diyor yapay zekâ konusuna eleştiren yaklaşan İtalyan Yazar-Feminist Silvia Federici.

Flipei'de çalıştığı dönemde ve São Paulo'ya gitmeden önce Paraty'de gerçekleşen aşağıdaki söyleşide, hareket etmekte zorlanan kocasına yardım etmek için ara sıra sohbeti yarıda kesen Federici, bakım ekonomisinin aşırı yükünden bahsediyor, "cadı avlarının" geri dönüşünü analiz ediyor ve Enem 2023 için "Kadınlar tarafından yürütülen bakım işinin görünmezliğiyle yüzleşmenin zorlukları" konulu makalesini nasıl yazacağını anlatıyor.

"Caliban ve Cadı"yı yazdığınızdan bu yana dünya genel olarak kadınlar için daha mı iyi yoksa daha mı kötü?

Durumun daha da kötüye gittiğini görüyoruz. İnsanlar topraklarından sürülüyor, üretim koşulları kötüleşiyor, bütçeler daha da sıkılıyor ve hayat giderek daha da militarize oluyor. Ve kadınlar daha az kaynakla daha fazla yeniden üretim emeğinin yükünü omuzlamak zorunda bırakılıyor. Şimdi dünya genelinde, özellikle Afrika, Hindistan, Latin Amerika ve Brezilya'da yeni bir cadı avı dalgası var. Örneğin 18 Eylül'de Mato Grosso do Sul'daki Guarani-Kaiowá halkının ruhani lideri Sebastiana diri diri yakıldı. Müşterek arazinin soya ekimi için istimlak edilmesine karşı verilen bir mücadeleye liderlik ediyordu. Bu, Hıristiyan köktendinciliği tarafından cadı olmakla suçlanan bir başka kadın vakasıydı. Küresel Güney'de, ekonomik ve siyasi motivasyonların ve toprak paylaşımı mücadelesinin kadınların özerklik mücadelesine karşı olduğu çok açık.

18 Eylül 2023'te, Guarani Kaiowá halkının manevi liderleri Sebastiana Gauto ve Rufino Velasquez, 1992'den beri Yerli Toprakları olarak tanınmış olan Guassuty bölgesindeki evlerinde, topraklarını savundukları için diri diri yakılarak öldürüldüler. Bu olay, bir yanda yerli halk, diğer yanda ise Pentekostal kilise ve tarım işletmelerinin çıkarları arasındaki süregelen çatışmayı gözler önüne serdi. Özellikle 'Deus é Amor' gibi kiliseler, kapitalist çıkarların genişlemesine engel olarak görülen geleneksel manevi liderlere karşı şiddeti körüklemekle suçlanıyor. Bu şiddet en sonunda topluluklarında uyuşturucu ticaretine karşı çıkan Sebastiana ve Rufino'yu da vurdu. Bu cinayetler, yerli liderlerin topraklarının sömürülmesine ve kültürel ve manevi değerlerin erozyonuna karşı geniş kapsamlı direnişlerine karşı düzenlendi.

Yapay zekâ ve sosyal ağlar kadın bedeninin ve emek gücünün sömürülmesini nasıl dönüştürdü?

Yapay zekâ ile artık insan emeğine ihtiyaç duymadıklarına bizi ikna etmeye çalışıyorlar. Bu bir tuzak. İnsanlar bugün her zamankinden daha fazla çalışıyor. Bu birinci yön. İkincisi ise yaşamın tamamen teknolojikleştirilmesi. Bakım işlerini makinelere yaptırabileceğimiz gibi bir fikir var. Bu, kadınların yürüttüğü mücadeleye karşı bir saldırı aslında. Bu kapitalizmin tarihinde hep olmuştur. İşçiler belirli bir sömürü biçimiyle mücadele ettiklerinde, kapitalizm hemen bir makine düşünmeye başlar. Yürüyen, konuşan, yaşlılara ve çocuklara bakabilen güzel robotlar üzerine yapılan çalışmalarda bir patlama yaşanıyor. Bu bizim vaaz ettiğimiz şeyin tam tersi: daha fazla makineleşmeyi değil, kolektif bakım biçimleri hakkında konuşmamız gerekiyor. Kadınların üremeye, yaşlılara, çocuklara ve hastalara bakmak zorunda bırakıldığı bu kapanı aşmamız gerekiyor. Ama bakımı kolektifleştirmek yerine bize robotlar vaat ediyorlar! Ve her nedense kadın robotlar! Yapay zekanın feminist bir eleştirisine ihtiyacımız var. Ekolojik yıkımı, özgürlük yanılsamasını ve insan ilişkilerinin yabancılaşmasını ele alan, çok yönlü bir eleştiri. Brezilya'da lise öğrencilerinin üniversiteye girebilmesi için düzenlenen ulusal bir sınav var. Adı Enem ve her yıl belirli bir teması olan bir kompozisyon yarışması düzenleniyor...

Evet, bu yıl ev içi emekle ilgiliydi! Ben de duymuştum. Çok ilginçti. Çok mutlu olmuştum.

Şimdi öğrencilerle konuşuyor olsaydınız, bu kompozisyonda/makalede yer alması gereken en önemli şeyin ne olduğunu söylerdiniz?

Benim ana argümanım, kapitalizmde ev içi emeğin örgütlenmesine bakmanın, bize bu sistemin neden bu kadar başarılı işlediğini anlamamızı sağlayacak bir pencere açtığı olurdu. Ev işi biyolojik bir faaliyet olarak kabul ediliyor, ancak ekonominin temeli çünkü emek üretiyor. Çarkların dönmesini sağlayan şey bu. Biz araba ya da alet üretmiyoruz, insan üretiyoruz. Feminist hareket bu işi yeniden tanımladı. Asıl soru şu: neden bu kadar değersizleştiriliyor? Bu o kadar önemli, o kadar hayati ki, eğer kadınlara bunun karşılığında bir ücret vermek zorunda kalsalardı, biriktirdikleri o koca servetleri elde edemezlerdi. Sömürüye ve hayatlarımızın değersizleştirilmesine dayalı bir toplumda yaşadığımızı anlamanın başlangıcı bu nokta. Ve şu da makalenin bir parçası olmalı, ev içi emek kavramında bir devrim yaşandı. Bunun sadece temizlik ve yemek yapmak olmadığını giderek daha fazla insan fark ediyor. Bu aynı zaman duygusal, cinsel, entelektüel bir iş, insanların tüm farklı ihtiyaçlarını bir şekilde karşılama erkeklerin, çocukların, diğer akrabaların. Toplumu bir arada tutan kadınlar.

Topraktan, Küresel Güney'den bahsettiniz. Kulağa "yeni neo-kolonyalizm" gibi geliyor.

Yeniden sömürgeleştirmeye doğru bir gidiş var. Çok şiddetli yeni bir sömürgecilik görüyoruz. Birisi "Bugün artık Filistin tüm dünyadır, dünya Filistindir" diye bir şey yazmış ve bence çok haklı. Makro bir bakış açısıyla, kapitalizm genişliyor ve insanları topraklarından koparıp mülteci kamplarına ya da göçe sürüklüyor. Bu toprak gaspı -özellikle maden ve tarımsal ticaret şirketleri tarafından- ve ayrıca insana yapılan yatırımın sürekli erozyona uğraması nedeniyle, en yüksek bedeli ödeyenler kadınlar oluyor. Sosyal hizmetlerin ortadan kalmasını, azalan kaynakları, ekstra çalışma ve fedakarlıklarla telafi etmek zorundalar.

Sizin de katıldığınız bir etkinlik olan Paraty Uluslararası Edebiyat Festivali'nde (Flip) siyahların, özellikle de kadınların kitlesel olarak hapsedilmesi konusunda başarılı panel tartışmaları yapıldı. Brezilya gibi bir ülkede bu durum kapitalizmin sürdürülmesine nasıl katkıda bulunuyor?

Bu bir devlet terörü sistemi. Ve toplumun yoğun bir sömürü gücüne sahip olması için kullanılıyor ve eşitsizliğin giderek daha fazla eşitsizlik üretmesiyle sonuçlanıyor. Kapitalizm yalnızca para değil, adaletsizlikler ve hiyerarşiler biriktirir. Köleliğin sona ermediği çok açık. Finansal modellerden kitlesel hapsetmeye kadar uzanan yeni kölelik formatlarımız var. Brezilya ırksal hiyerarşinin en dik olduğu ülkelerden biri. Dolayısıyla siyahların korkutulması gerekiyor, ne de olsa bu hiyerarşiler sistemin devamı için temel teşkil ediyor, beyazlara siyahları, erkeklere kadınları ezme gücü veriyor. Bu pek çok siyasi grup ve örgütün de sorunu. Bunu nasıl giderebiliriz? Bu hiyerarşik bölünmeleri yıkabilecek örgütsel talepleri, hareketleri ve mücadeleleri nasıl yaratabiliriz? Meselemiz bu.

Kaynak: https://oglobo.globo.com/

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.