‘Yıkılmakta olan her evi çektim’

Toplum/Yaşam Haberleri —

  • Sur’daki yıkımı “Alın Size Hafıza” isimli video art ile anlatan gazeteci Selman Çiçek, “Buradaki direniş ve vandalizm unutulmamalı. Sur’a gitmeliyiz. Oraya gittikçe yüzleşmeliyiz, öfkelenmeliyiz. Sur, hâlâ orada duruyor ve direniyor’’ dedi.

MIHEME PORGEBOL

Selman Çiçek

Sur, belki de modern tarihin en acımasızca yıkımlarından birini yaşadı. Yüzlerce insanın katledilip on binlercesinin göçertildiği bu yıkımın travmaları sadece Amed'i ve Amedlileri değil, yıkımdan haberi olan herkesi bulundukları yerde sarsıyor. 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından 2 bin 809 yapının tahrip edildiği Sur'da tarihi camiiler, kiliseler, medreseler ve doğal mekanlar da insanların yaşam alanlarıyla birlikte yıkıldı. Bir kentin ve beraberinde bir halkın hafızasını silme projesi olarak bu yıkımın ardından tahrip edilen alanlarda hapishaneleri andıran, kentin dokusundan tamamen uzak yapılar inşa edilmeye başlandı. Dolayısıyla bunu bir "hafıza işgali" olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Bir yerde işgal varsa, orada muhakkak direnen bir şeyler de vardır. Sur'u işgal operasyonlarına karşı bedenleriyle direnenlerin yanında hafıza işgaline karşı direnenler de var. 

Hafızamıza savaş açıldı

Selman Çiçek bireysel olarak sinemayla ilgilenen bir gazeteci. Uzun yıllar Dicle Haber Ajansı'nda muhabirlik yaptıktan sonra şimdi Yeni Yaşam Gazetesi'nde çalışıyor. Çiçek, Sur'un işgaline dönük operasyonlar yoğunlaştığı dönemde İzmir'de muhabirlik yapıyordu. Çatışmalar bittikten sonra doğup büyüdüğü sokaklara, Amed'e döndü. Çocukluğunun geçtiği sokaklarda birbirinin aynısı, beyaz yapılarla karşılaştı. Evler birbirine o kadar benziyordu ki yönünü şaşırmıştı. O an yaşadığı farkındalığı “Beyaz rengiyle hafızamıza bir savaş açıldığına inandım" diyerek anlatıyor Selman Çiçek. 

.

Sur’u geleceğe taşıyor

Hafızaya karşı açılan bu savaşta direnmenin bir yolunu ararken kamerasına sarılıyor. Çatışmaların olduğu mahallelere giderek yıkımı belgeleyen Çiçek, “Her yıkılmakta olan evi çektim, amacım arşiv oluşturmaktı. Yeni nesiller ancak bu gerçekliğe bu fotoğraflarla ulaşabilecek. Belki yıkacaklar evlerini. Yerlerine ucube, tek renk evler yapacaklar. Geleceğimize bu evleri sunacaklar ama bizler de geleceğimize kendi hafızamızı bırakmalıyız. Yıllar sonra bu fotoğraflara baktıklarında gerçek hafızaları ile yüzleşebilmeliler. Herkes Sur’u geleceğe taşımalı. Buradaki direniş ve vandalizm unutulmamalı" diyor. 

Çektiği fotoğraf ve videoları bir araya getirerek "Hafıza ve Vandallık" adlı bir videoya dönüştüren Çiçek, “Sur, hepimizin kanayan yarası, tabi ki benim de. Bu video ile her yıl, yıl dönümlerinde klasikleşmiş total haberin ötesine geçmek istedim. Sur, geçmişte yaşanmış, rakamlarda ibaret kalmış bir haberin ötesinde hala canlılığını koruyan ve yıkıma karşı direnen bir tarih" şeklinde konuştu. 

Korkutucu, soğuk beyaz

Videonun başında müjdeli bir haber verircesine yükselen sesler duyarken görüntülerde ise sessiz, terk edilmiş, adeta bir hayalet şehre dönüşen Sur'u izliyorsunuz. Videonun girişinde yer alan, hükümetin Sur'daki hafıza işgalini pohpohlayan haber spikerlerinin anlatımlarına ilişkin, "Girişi özellikle haber seslerinden seçtim. Çünkü ben bir gazeteciydim. Ve olaya bir gazeteci olarak yaklaştığımı göstermek istedim. Müjde diye bahsederken ekranda birbirine benzeyen tek tip beyaz evlerden başka bir şey yok. Korkutucu, soğuk bir beyaz. Her şey bembeyaz olsa da aslında o beyazın ardında bir renk olduğunu görüyoruz" diyen Çiçek, videoda renkleri metaforik bir bağlamda ele aldığını ekliyor. 

‘Beyaz’ asimilasyon 

Videonun ikinci bölümünde ise asıl yıkımın olduğu alanlarla yüzleşmeye çağıran Çiçek yer verdiği görüntülerde rengarenk evleri, motifli kapıları, yüzlerce yıllık tarihi yapıları ekrana yansıtıyor. Böylelikle inşa edilen yeni ve beyaz yapıların şehrin hafızasını örtmek için kullanıldığını anlatmak isteyen Çiçek şöyle devam ediyor: "Renkli evlerin görüntülerinin ardından ekran kararıyor. Baştaki beyaz yerini siyaha bıraktı. Aslında amaçları da buydu. Beyaz bir asimilasyon ile hafızamızı siyahlara bürümekti. Yani yok etmekti. Ancak siyahla bitirmek istemedim, bir tan şafağı kullandım. Çünkü tüm devrimler bir tan şafağı ile belli olur. Ve şiirde dediği gibi: Ey her şey bitti diyenler, korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. Ne kırlarda direnen çiçekler, ne kentlerde devleşen öfkeler... Henüz elveda demediler. Bitmedi daha, sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"

Yüzleşmeli ve öfkelenmeliyiz!

Bu videoyla aslında hafızaya dair bir arşiv oluşturmak istediğini ve bu yolla hafızanın yok edilmesinin önüne geçmek istediğini vurgulayan Çiçek, son olarak yaşananlara dair öfkeyi diri tutmak gerektiğini ekliyor sözlerine: “Seslenişinim kendimize. Birçok insanımız, Sur yıkıldıktan sonra orasıyla yüzleşmemek için o sokaklara inmiyor. ‘Vicdanım el vermiyor’ diyor. Bence bu bir bahane. Sistem, nasıl insanları sahte bir hafıza ile bir sergi salonuna götürebiliyorlarsa biz de kendi hafızamıza sahip çıkmalıyız. Oraya gitmeliyiz. Oraya gittikçe yüzleşmeliyiz, öfkelenmeliyiz. Yüzleşmeden öfkelenemeyiz. Öfkelenemezsek Sur'da direnenlerin bıraktığı mirası geleceğe taşıyamayız. Belki erken yüzleşseydik o yıkımı çok önceden durdurabilirdik. Sur, hâlâ orada duruyor, direniyor ona sadakatimizi göstermemiz için.”

Yeni Yaşam gazetesi tarafından dolaşıma sokulan “Alın Size Hafıza” video arta şu linkten ulaşmak mümkün: https://www.youtube.com/watch?v=oJgese5otho&t=308s

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.