Yurt dışındaki Kürtlere yargı kumpası

Dosya Haberleri —

  • Konya Barosu avukatlarından Abdurrahman Karabulut, Türk yargısının yurt dışında yaşayan Kürtler ve Türkiyeli muhalifler hakkında istihbari bilgilere dayanan hukuksuz soruşturma ve davalar açtığını belirtti.

BARIŞ BALSEÇER

Türkiye’de ağırlıklı İskandinav ülkeleri, Almanya, Avusturya ve İsviçre’de yaşayan Türkiyelilerle ilgili çok sayıda soruşturma ve dava bulunuyor. Suçlamalar ise ‘cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret’ ve ‘örgüt propagandası’. Avukat Abdurrahman Karabulut, özellikle 15 Temmuz devlet içi çatışma ardından başka bir ülkenin vatandaşı olup Türkiye’de tutuklanan veya hakkında yurt dışı yasağı verilen yaklaşık 100 kişinin dosyasına bakmış.

Konya Barosu avukatlarından Abdurrahman Karabulut, Türk yargısının yurt dışında yaşayan Kürtler ve Türkiyeli muhalifler hakkında istihbari bilgilere dayanan hukuksuz soruşturma ve davalar açtığını belirtti. AKP iktidarının yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da kendisine muhalif olanlar hakkında soruşturmalar açtığını belirten Avukat Karabulut, “Bu kişileri kategorilere ayırmak gerekiyor” diyerek şöyle devam etti:

Ülkeye giriş yasağı olanlar

* Birinci kategoridekiler Türkiye vatandaşı olmayıp, Türkiye vatandaşlığından tamamıyla çıkıp başka ülkenin vatandaşı olmuş kişiler. Bu soruşturmalar dahilinde olan kişilerin 6458 sayılı yasanın 15/1-c maddesi gereği, Türkiye’ye giriş yasakları var. Yani bu kişiler başka ülke vatandaşı ve Türkiye’ye geldiklerinde havaalanlarında haklarında keyfi tutanaklar tutuluyor. Haklarında hiçbir somut delil olmadan, belki bazıları için sosyal medya paylaşımlarından dolayı ama çoğunluğu istihbaratı bilgilere dayalı olarak Türkiye’ye giriş yasağı konuluyor. Bu kişiler Türkiye’ye giriş yapamıyor. Ancak İçişleri Bakanlığı Göçler İdaresi’ne, Ankara İdari Mahkemesi’ne dava açıyoruz. Davalar dokuz aya kadar sürebiliyor. Dava sonucunda Türkiye’ye giriş yasakları kaldırılabiliyor. Bu davaların karara bağlanması ise 3 aydan 12 aya kadar sürebiliyor.

Yakalama ve tutuklama kararı

* Mavi Kart’ı olanlar (Türk vatandaşlığından ayrılan kişilere ve 3. dereceye kadar olan alt soylarına verilen resmi bir belge) ve Türkiye vatandaşı olanlar haklarında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmuyor. (Mavi Kart sahibi olanlar nadiren giriş yasağıyla karşılaşabiliyor.) Bu kişiler hakkında sosyal medya paylaşımları veya herhangi bir istihbari bilgiye dayalı olarak bir soruşturma açılmışsa, savcılık soruşturma başlatıyor. Türkiye’de haklarında yakalama kararı çıkartılıyor. Bu yakalama kararlarının bir kısmı tutuklamaya yönelik bir kısmı da ifadesinin alınıp serbest bırakılmasına yönelik kararlardır.

Ağır Ceza Mahkemesi, ifade alıp serbest bırakmaya dönük yakalama kararlarında daha çok ‘örgüt propagandası’ ya da ‘cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla açılan davalarda, ülkeden çıkış yasağı veriyor. Çıkış yasağı alan bu insanlar aylarca Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde işleri olmasına rağmen Türkiye’de kalıyorlar ve ciddi mağduriyetler yaşıyorlar.”

Aileler rehin tutuluyor

Yurt dışında yaşayanların haklı olarak Türkiye’ye gelmekten korktuklarını belirten Avukat Karabulut, “Annesi, babası, kardeşi ölüyor veya durumu ağır hastası var ama insanlar gelemiyor. Telafisi olmayan manevi zararlar oluşuyor. Ayrıca çoğu insanın Türkiye’de mülkiyet bağları var. Bu mülkiyetler üzerinde tasarruf etme imkanları da ortadan kalkıyor. Bu da telafisi olmayan maddi zararlara yol açıyor” dedi. Avukat Karabulut, yaşatılan mağduriyeti müvekkilleri üzerinden birkaç örnekle de ortaya koydu.

* Geçen yıl eşi hakkında sosyal medya paylaşımından dolayı soruşturma açılmış bir kadın, çocuğu ile İsviçre’den Türkiye’ye tatile geldi. Eşi Bayram T. hakkında açılan soruşturmadan dolayı, kadının ve çocuklarının pasaportlarına el konuldu ve haklarında Türkiye’den çıkış yasakları konuldu. 50 bin TL. teminat koşulu ile kadının ve çocuklarının Türkiye’den çıkışını sağladık. Adeta kişinin hakkında açılan soruşturmadan dolayı eşi ve çocukları rehin tutuldu. Bir tehdit, korkutma, yıldırma söz konusu.

5 ay boşuna tutuklu kaldı

* Ömer H., İsviçre’den Türkiye’ye giderken İstanbul’da tutuklandı. Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla yargılandı. Beş ay tutuklu kalan H., yargılama sonucunda 1 yıl üç ay ceza aldı ve cezası ertelendi. Beş ay boşu boşuna tutuklu kaldı.

Danimarka’da yaşayan Resul Y., kayınbabası ve kardeşinin vefatından dolayı Türkiye’ye gelirken gözaltına alınıp ertesi gün sınır dışı edildi. Hiçbir gerekçe yok. İki yıl süre ile Türkiye’ye gelemedi. Açtığımız idari dava sonucu Türkiye’ye girişi sağlandı. Ama yaşadığı manevi tahribatın telafisi mümkün değil.

Gerekçe Remzi Kartal ile fotoğrafının olması

* Norveç’te yaşayan Recep Y. ise Türkiye’ye giriş yaptığında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan şikayetten dolayı 5 gün gözaltında kaldı. Adli kontrolle serbest bırakıldı. Konya Cumhuriyet Savcılığı’nca bir ay sonra hakkında “takipsizlik kararı” verildi. Buna rağmen Türkiye’ye giriş yasağı konuldu. Açtığımız idari dava “takipsizlik kararına” rağmen sonuçlanmadı. Ailesinden birçok insan vefat etti ve Türkiye’ye taziyeye gelemedi. Gerekçe ise, Remzi Kartal ile bir festivalde fotoğrafının olması. 6458 sayılı yasanın 15/1 c maddesi gereği Türkiye’ye girmesi sakıncalı kişi. Bu gerekçe ise istihbarat bilgisine dayalı.

Hakkınızda soruşturma ve dava olabilir

Yurt dışında yaşayan ailelere avukatları vasıtasıyla Türkiye’de haklarında bir soruşturma olup olmadığını kontrol etmelerini tavsiye eden Avukat Karabulut, “Genellikle propaganda veya cumhurbaşkanına hakaret gibi suçlamalar oluyor. Propaganda suçlamalarında genellikle Türkiye’den çıkış yasağı konuluyor. Bunun kaldırılması için genellikle para yatırma yöntemi ile veya iddianamenin bir an önce açılıp, ağır ceza mahkemesinde davanın açılmasını sağlıyoruz. Genelde 2 yıl ve altında bir cezai müeyyide ile karşı karşıyalar. Eğer sosyal medya üzerindeki suç sabit olursa, bir yıl ile beş yıl arası cezai müeyyidesi var.”

Avrupa ülkeleri etkisiz

Genellikle İskandinav ülkeleri, Almanya, Avusturya ve İsviçre’de yaşayan kişilerle ilgili daha çok soruşturma-dava açıldığına işaret eden Avukat Karabulut, “Bu ülkelerin Türkiye’de tutuklu bulunan veya ülkeyi terk etmesine izin verilmeyenlerle ilgili çok ciddi girişimlerinin olduğunu söyleyemem” dedi. Ancak Türkiye’deki konsoloslukları vasıtasıyla hukuki yardımda bulunulabildiğini aktaran Karabulut, “Örneğin Norveç vatandaşı olan biri Türkiye’ye geldiğinde bir gözaltı durumu veya hukuki bir sorun ile karşılaşmışsa, konsolosluk avukatlarıyla iletişim halinde oluyorlar. Ama Türkiye’ye siyasi veya hukuki bir baskı yaptıklarını görmedik” dedi.

Konya Kürtleri için risk çok büyük

“Açıkçası yurt dışındaki insanlarımızın Türkiye’ye gelmeleri durumunda gözaltına alınmaları, yurt dışı çıkış yasağına tabi tutulmaları veya tutuklanmaları riski hala devam ediyor” diyen Avukat Karaman yaşadığı kent Konya üzerinden örnek vererek şunları aktardı: “Sırf yaşadığım kent olan Konya ve özellikle Cihanbeyli ve Kulu ilçelerinde aileleri yaşayan ve Avrupa’da olan Kürtlerle ilgili risk çok büyük diyebiliriz. Gerek Avrupa’da insan hakları çerçevesinde düzenledikleri demokratik eylemlerle ilgili, gerek sosyal medya paylaşımlarından dolayı Türkiye’ye gelmekte tedirgin olanlar, bana göre mutlaka avukatlarıyla irtibata geçip, haklarında soruşturma dosyaları varsa öğrensinler.”

Yargı üzerinde talimat olduğu açık

Türkiye’de bağımsız ve de tarafsız bir yargıdan bahsetmenin mümkün olmadığını vurgulayan Avukat Karabulut, “Bunu zaten siyasal iktidarın kendisi bile itiraf etmiştir. Sayın Selahattin Demirtaş ilgili AİHM’in tahliye kararı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Biz karşı atakta bulunur gereğini yaparız’ şeklinde bir açıklaması bulunuyor. Yargı üzerine baskı kurmuştur. Miting meydanlarında, ‘Biz bunları bırakamayız. Bırakırsak şehitlere hesap veremeyiz’ şeklindeki açıklamalarıyla da, yargı üzerinde talimatının olduğunu açık ve net şekilde göstermiştir” diye ekledi.


Kılıfına soruşturma

İstihbari bilgilerin herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma dosyasına konu olamayacağının altını çizen Avukat Karabulut bir şekilde kılıfına uydurulduğunu belirterek şunları aktardı: “Türkiye dışındaki ülkelerde, konsolosluklar ve Osmanlı Ocakları başta olmak üzere, birçok dernek veya kişi istibarati çalışma yaparak, Türkiye’ye bilgiler gönderiyor. Türkiye dışındaki ülkelerde yapılan herhangi bir demokratik eylem ile ilgili fotoğraflar çekiliyor. Bu fotoğraflar ve bilgiler Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER), Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) veya savcılıklara gönderiliyor. Kişiler hakkında soruşturma bu şekilde açılmış oluyor. Yani Osmanlı Ocakları veya konsolosluklardaki görevliler, yurt dışında yaşayanlarla ilgili istihbarati çalışmayı bu şekilde yapıyorlar. İstihbarati bilgi olduğu için, kesin bir delil sayılmıyor. Ama bir şekilde kılıfına uydurulup, savcılık soruşturmasıyla suç duyurusunda bulundurulup, dosyayı teşekkül haline getirebiliyorlar. Tabi gönderilen fotoğrafların ne olduğunu, propaganda suçunu oluşturup oluşturmadığını, bu yargılamaların içerisinde çok ciddi şekilde tartışmak gerekiyor.


Muhbirler teşhir edilmeli, yargılanmalı

M. ZAHİT EKİNCİ

Türkiye’de Alman vatandaşı 60 dolayında kişi tutukluyken, 70 kişi hakkında da yurt dışı yasağı olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan biri de AABK Onursal Başkanı Turgut Öker, İstanbul’daki davası yarın görülecek. Avukat Mahmut Erdem, Öker hakkında asılsız suçlamalarda bulunan Almanya’da yaşayan Mehmet S. hakkında suç duyurusunda bulundu. İstihbarata çalışmanın Almanya’da suç olduğunun altını çizen Av. Erdem, “Muhbirleri, istihbarata çalışanları bize, Alman polisine, savcısına şikayet edin, yargılanmalılar” dedi.

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı ve 25. dönem HDP İstanbul Milletvekili Turgut Öker ‘Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’a hakaret’ ve ‘örgüt propagandası’ suçlamasıyla açılan dava gerekçe gösterilerek Türkiye’yi terk etmesine izin verilmiyor. Alman vatandaşı olan Öker, 11 Ekim 2019’da Sabiha Gökçen Havalima’nından Türkiye’ye giriş yaparken gözaltına alınmış ve hakkında 24 Ekim’de yurt dışı yasağı verilmişti. 8 ayı aşkın süredir Türkiye’yi terk etmesine izin verilmeyen Öker hakkındaki davanın duruşması 18 Haziran’da İstanbul’da görülecek. Öker hakkında 2014-2015 yılları arasında yaptığı konuşmalar, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek dava açılmıştı. Almanya’da yaşayan Mehmet S. isimli bir muhbirin Öker hakkındaki suçlamaları da dava dosyasında yer alıyor. Öker’in avukatlarından Mahmut Erdem, bu kişiye karşı MİT için muhbirlik yapma suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.

Devletin yurtdışı temsilcilikleri!

Almanya’da Türk devletinin ajan faaliyeti sonucu büyük bir mağdur kitlesi yaratıldığını kaydeden Av. Erdem şunları aktardı: “Burada MİT için çalışan belirli kişiler var. AKP için çalışanlar da var. Bunlar burada muhalif insanlar hakında bilgi toplayıp devlete gönderiyorlar. Ayrıca ara sıra konsolosluk ve güvenlik güçlerine bilgi veren insanlar var. Kendilerine ulusalcı diyen bu kesimler, kendilerini devletin yurt dışındaki temsilcileri gibi görüyorlar. Böyle biri Turgut Öker’i takip etmiş, hakkında bilgi toplamış, Türkiye’deki savcılığa aktarmış ve Öker hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Mehmet S. isimli bu kişi NRW eyaletin sınırları içerisinde bulunan Moers’te eskiden öğretmenlik yapmış. Türk devleti tarafından buraya öğretmen olarak atanmış. Emekli olduğu yaşa kadarda Türk istihbarat birimlerine düzenli bilgi aktarmış. İfadesinde kendisini ulusalcı ve Atatürkçü olarak tanımlıyor. Bu kişi hakında suç duyurusunda bulundum. Suç duyurumuz ardından Mehmet S. hakkında işlem başlatıldı.”

ZDF rahatsızlığı

Avukat Erdem, Almanya’da 4 Haziran’da ZDF televizyonunda yayınlanan Türkiye’nin ajan faaliyetlerini konu alan “Erdoğan’ın hizmetinde” isimli programından Türk devletinin programdan büyük rahatsızlık duyduğunu söyledi.

Erdem, “Türk konsolosluğu ZDF’ye mektup göndererek programın derhal kaldırılmasını istemiş ve kınamış. Bu programı yapanların cezalandırılması isteniyor. Gerçekler her zaman olduğu gibi onları rahatsız ediyor. Bu tür yayınlar onların çalışma alanlarını kısıtladığı için zorlanıyorlar” dedi.

Muhbirler yargılanmalı

Alman devletinin de bu konuda iki yüzlü bir politika izlediğini söyleyen Avukat Erdem, “Almanya topraklarında Türk  istihbaratı için çalışan 8000 kişilik bir kadro var. Almanya tüm bu insanları bilmesine rağmen bir güne bir gün bir Türk yetkilisini çağırıp bu ne rezalettir, benim ülkemde benden izinsiz nasıl bu faaliyetleri yürütüyorsunuz demiyor, tam tersine buna karşı sessiz kalmayı tercih ediyor. Bu programla aslında bu deşifre edilmiştir” diye konuştu.

Ajan ağına karşı hem siyasi hem de hukuki olarak mücadele edilmesi gerektiğini kaydeden Avukat Erdem şöyle devam etti: “Almanya devletinin kendi topraklarında cirit atan 8 bin kişilik istihbarat çalışmasını araştırması gerekiyor. Bu işin politik yanıdır. Hukuki yanı bu insanlar hakında suç duyuruları yapıp bunları yargılamak gerekiyor. Türk devletine istihbarat toplayıp yasaları çiğniyor ve suç işliyorlar. Avukatlar olarak bu insanların burada yargılanmalarını talep ediyoruz.”

Türkiye’ye gitmeyelim

Erdoğan iktidarının muhalifleri sosyal medyada da susturmak için her yola başvurduğunu kaydeden Avukat Erdem şöyle devam etti: “Sosyal medya yoluyla yurt dışındaki muhalifleri kontrol etmek istiyor. Ama sırf Erdoğan ve yandaşları bunu yapıyor diye asla korkuya kapılmadan duruşumuzdan, kimliğimizden taviz vermemek gerekiyor. Gerekirse bu koşullarda bir iki sene Türkiye’ye gitmeyelim. osyal medyayı mutlaka kulanmak gerekiyor. Kendimizi sınırlarsak ve kendi kabuğumuza çekilirsek bu onların hesabına gelir. Zaten yapmak istedikleride bu.”

Şu an Alman vatandaşı 60 kişinin Türkiye’de tutuklu olduğunu, 70 kişi hakkında da yurt dışı yasağı konulduğunu kaydeden Erdem, muhbirlik yapan, istihbarata çalışanların teşhir edilmesi gerektiğini ifade etti.

Avukat Erdem, “Çevrenizde veya istihbarat adına çalıştığından şüphelendiğiniz insanları bize bildirin ya da bunları savcılara ve polislere şikayet edin. Bu insanların elerini kollarını sallayıp bir kabus gibi hayatımıza çökmelerine izin vermeyelim. Böyle yaparsak bu insanların önüne geçebiliriz” çağrısında bulundu.


Yurt dışı yasağı kaldırılsın

Sol Parti Federal Almanya Milletvekili Gökay Akbulut yaptığı yazılı açıklamayla Turgut Öker hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. “Hükümeti eleştirenler, etnik ve dini azınlıklara mensup kişiler Türkiye’de keyfi soruşturmalara maruz kalmaktadır” diyen Akbulut, “Turgut Öker’i seçerek Alevilerin en önemli aktörlerinden birini sindirmek istiyorlar. Öker örneğinde olduğu gibi internette ifade özgürlüğü temel hakkını kullanmak, Türkiye’de keyfi soruşturmalara yol açıyor. Türk hükümetini sosyal medyada eleştirenler Türkiye’ye giriş yaptığında keyfi davalarla karşı karşıya kalıyor. Türkiye hukuk devleti ilkelerini uygulamalıdır” çağrısında bulundu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.