'Hayır, vatandaş değilsin'

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kürt, asla vatandaş olmadı. İnsan yerine de konmadı. Atatürk’ün Koçgiri fermanından beri, yalnızca kökü kurutulması gereken düşmandır. Kurşunla, toplu imha, diri diri yakılma ile  yok edilmeye yatırılmış  köle ötesi, akibetleri Hitler’e ilham olmuş esirdir Kürtler.

Gazete Duvar sitesinden Hacı Bişkin, geçen gün esir bir Kürt’ün cezaevi hikayesini anlatıyordu. Yer Manisa Cezaevi. Esirin adı, Cemal Gürsel Bizci. (Mahkum değil, esir diyorum; Çünkü, AtaTürk’ün 'Ne Mutlu Türküm Diyene' diyerek ırkçılığı kutsadığı günden beri, her Kürt esir doğuyor)

Esir, bir yaşlı Kürt. Bir onur ağacı ve de adam gibi adam. Gardiyanlar esirleri karşılarına dikip, içlerinden biri, Kürtler’e sövmeye başlayınca, isyancı ruhuyla “hayır“ diye bağırıyor. “Haddini bil!..“

Nereden getirilme, hangi soydan devşirme olduğunu bilmediğim, ama Atatürk ruhuyla “her biri tek başına dünyaya bedel Türk“ gazı verilmiş gardiyanlar, o an aslan kesiliyorlar. Yaşlı Kürt’ü götürüp falakaya yatırıyorlar. Saf kan bir Türk’e karşı çıkmak ha!

Tabanlarını patlatıncaya sopalayarak, kolları bağlı esire, Türk’ün gücünü gösteriyorlar.

Bizim Hacı, usta bir röportajcı, Türk’ün gücünü gösterme işkencesini araştırırken, esirin oğlu Mesut Bizci’yi bulup konuşmuş. Oğul bu. İçi yanıyor. Ve tabii ki tepkili.

Hacı‘ya, “bu yapılanların kabul edilmez“ olduğunu söylüyor ve ekliyor:

“Biz de vatandaşız...“

İşte beni de deli eden, zurnanın “zırt“ deliği bu.

Pek çok Kürt, hala zor anlarında, insanlıkla asla tanışmamış barbardan vicdan, haya arar gibi bir sığınmayla, “ben de vatandaşım“ veya “din kardeşiyiz“ diyor. 

Benim sözüm bunlaradır. Ya huu, be kardeşim, bir Kürt devşirme olan İsmet Paşa, yüz yıl önce dünyaya ilan etmedi mi?

“Türk olmayan köledir“ diye...

Hemen sonra teslim olmayan, kendileri gibi döncü, dönek olarak kendi soyuna küfre durmayan Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Asuri ve Keldaniler’in akibetine uğratmak üzere Şeyh Said’in yoluna tuzak kurmadılar mı? Ardından, “isyan var“ yaygarasıyla kesintisiz 14 yıl boyunca kırım yapmadılar mı?

Hey adamım, adamlarım anlasanıza!..

İnsan olan, vatandaşına tuzak kurup yoluna hiç entrikalar serer mi?

Duymuyor musunuz? Recep adındaki devşirme, günde beş vakit “nerede Kürt varsa son ferdine“ diye diye, köpeğe seslenme nidasıyla Soysuz’a, Kürt’ten devşirme Hakan, Çerkez Hulusi’ye “apart“ diye emir vermiyor mu?

Kardeşim, anla!

Kürt, asla vatandaş olmadı. İnsan yerine de konmadı. Atatürk’ün Koçgiri fermanından beri, yalnızca kökü kurutulması gereken düşmandır. Kurşunla, toplu imha, diri diri yakılma ile  yok edilmeye yatırılmış  köle ötesi, akibetleri Hitler’e ilham olmuş esirdir Kürtler.

Karın tokluğuna bile olmayan bir fiyatla onuru kiralanan korucular bile, vadandaş değil “kullanımlık“tır.

Ülkelerine çöküp (barbarca işgal) Kürtler’e neler yaptıklarını anlatacak değilim. Ama haberin yok ve neler olduğunu görmek istiyorsan eğer kardeşim, pencereden uzat lütfen. Göreceksin, Kurdistan toprakları baştan başa katledilmiş, ölüsü yerde çiğnenmiş insanlık tarlasıdır. Sana, sizlere bir örnekten söz edeyim.

Salt cismani değil, dili, kültürü, varlık ruhu da öldürülerek soyu kurutulmaya çalışılan, bu amaçla işkence olsun diye ölüsü yerde çiğnen Kürt’ün, yaralı  insanlığının ağıdını söyleyen kılamların Mir’i, Mir Perwer‘i 20 sene hapse mahkum ettiler. Mir’imi kurtulmak için kaçtığı Paris’te bir kiralık katile öldürttüler. Ama, sevenlerinin onu kucaklayarak, toprağa yatırmasına bile izin vermediler.

Anlamıyor musun, barbarın sana reva gördüğü vatandaşlık bu. Öldürülme sana hak. Kafese kapatılmış bir halkın soyundansın sen. Yasaklar çemberi, senin yaşama alanın, anlasana!

Vatandaşlığı bırak. Vatandaş, her türlü insani hak ve özgürlüğe sahip olarak doğar. Senin neyin var? Seni insan yerine koyan mı var?

Dünü bırak, bugüne bak. Baksana ülken, baştan başa mezarsız ölüler tarlası. Binlerce köyün “Pum“ kuşuna yuva. İnsan olan, yurttaşına yapar mı bunu?

Hayatın en doyumsuz güzellik demi, kızların “azev“lık, erkek çocukların “xort“luk dönemidir. Geleceğe dair alabildiğine, gül bahçeli hayallerin kurulduğu demlerdir hayatın bu evresi. Aşkla süslü, bağlık, bahçelik bir gelecek hayali...

Ama bakmaya kıyılamayan o güzelim Kürt kız ve erkekleri, avuçlarında hayalleriyle yönlerini dağlara veriyorlar. Hayatlarını, arkadan gelecek kuşakların özgürlüğüne adıyorlar, ey hewar!..

Bir şey değil, bari onların anısına saygı için, soyunun yeminli katiline “ben de vatandaşım“ deme. Veya “din kardeşiyiz“ yalanına sığınma. Hey, Kürt’ün İslamı bile farklı. Onun İslami amentüsü bile güneş ışığı, erd u ezmandır. İslam diye diye vurgun, soygun ve kan değildir.

Vatandaş ve din kardeşi olmadığını, nasıl anlatsam sana? Bilmiyorum ki!

İnsan, vatandaşı ve din kardeşini düşman edip, ölüsüne işkence eder mi hiç? Halkının şarkısını mırıldandı diye öldürür mü? Yurdu, yerini yerle yeksan edip, bebeğinin ekmeğini çalar mı hiç?

Ama bir gerçeği biliyorum, Kürt kardeşim. Hayır sen vatandaş değilsin. Onun ümmetinden de olmadın. Düşmandın. Düşman kalacaksın!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.