'Kelle bizim, mal sizin'

Toplum/Yaşam Haberleri —

HALEBCE

HALEBCE

  • Soykırımın karargahı Kerkük'te kurulmuştu. Karargahın başında ise Baas Partisi'nin önemli isimlerinden Ali Hasan el-Mecid (Kimyasal Ali) vardı. El–Mecid, birkaç hafta içinde ‘Kürt problemini’ sonsuza dek çözmek istiyordu.

İSMET KAYHAN

 

Soykırımın karargahı Kerkük'te kurulmuştu. Karargahın başında ise Baas Partisi'nin önemli isimlerinden Ali Hasan el-Mecid (Kimyasal Ali) vardı. El–Mecid, birkaç hafta içinde ‘Kürt problemini’ sonsuza dek çözmek istiyordu.

Baas rejimi tüm kaynaklarını seferber etmişti. Operasyonlar başta sınırlı sayıda asker ile ağır bir şekilde ilerliyordu. Ancak İran savaşının bitimiyle Irak cephedeki askerlerini teçhizatıyla birlikte Kürdistan’a kaydırdı.

Kerkük'teki karargahında bulunan Ali Hasan el–Mecid talimatı netti: ''Hewler ovasında yıkılmamış tek bir ev bile kalmayacak. Yalnızca Arap köyleri kalacak. Gelip denetleyeceğim; dokunulmamış tek bir ev görürsem, bundan oradaki birliğin komutanını sorumlu tutarım."

 

İlk kimyasal saldırı

16 Nisan 1987’de sivillere karşı ilk kimyasal saldırı Balîsan vadisinde gerçekleşti. Sadece bu saldırıda en az 100 insan katledildi. Balîsan'daki saldırıdan beş gün sonra, piyade birlikleri ve buldozerler yüzlerce köyü yerlebir etti. 1987 yılında en az 703 Kürt köyü ortadan kaldırılmıştı. Bunlardan 219’u Hewler’de; 122’si Kerkük’ün güneydoğusunda Germiyan olarak bilinen engebeli düzlükte, 320’si Süleymaniye'de. Behdînan da yıkımdan nasibini almıştı. 

 

Gönderilen talimatlar

Ali Hasan El-Mecid’in 20 Haziran 1987 tarihinde Birinci, İkinci ve Beşinci Kolordu Komutanlıkları ile Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği talimat şöyleydi:

* Bozguncuların, İran ajanlarının (peşmergeler) ve benzeri Irak hainlerinin (devlet ile işbirliği yapmayan bütün Kürtler kast ediliyor) bulunduğu bütün köyler güvenlik nedeniyle girilmesi yasak alan olarak değerlendirilecektir.

* Tarım, hayvancılık ve endüstriyel faaliyetlerin yanı sıra bölgeye giriş çıkışlar yasaklanacaktır.

* Sözkonusu bölgelerde yakalananlar güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak sorguya çekilecek. Kendilerinden 'faydalı bilgiler' alındıktan sonra 15 ve 70 yaş arasındakiler infaz edilecek.

* Hükümete ya da parti yetkililerine teslim olanlar ilgili kuruluşlar tarafından üç gün içinde sorguya çekilecek. Bize bildirilmek kaydıyla gerekli görüldüğünde bu süre 10 güne çıkarılabilir.

 

'Kelle bizim, mal sizin'

Xoşyar Hüseyin, 'Enfal operasyonları' esnasında bir peşmergeydi. Soykırımın nasıl gerçekleştiğini, “Katliamın sloganı ‘kelle bizim, mal sizin’ olarak belirlenmişti. Irak askerleri köylere 'vahşice' saldırıyorlardı. Ulaştıkları bütün Kürt köylerini yakıp, mallarına ve kadınlara el koyuyorlardı” sözleriyle anlatacaktı.

 

Halk dağlara sığındı

23 Şubat sabahı gün ağırırken Irak ordusu  saldırıya geçti. Dokan Gölünün doğu yakasındaki Bingird’den başlayıp, Süleymaniye’ye, Mawat ve Çwarte kasabalarına kadar uzanan cephe hattı tam 64 kilometre uzunluğundaydı. Bu saldırıda, hava kuvvetleri ve Cumhuriyet Muhafızları da yer almıştı. Baas rejiminin hedefinde yalnızca YNK karargahı yoktu, vadideki köyler de hedefti. Mart’ın ilk günlerinde YNK’nin savunma hatları düşmeye başladı. Köylere giren ordu birlikleri buldozerlerle tüm evleri yerle bir etti. YNK kaynaklarına göre, bu kuşatmada 200 ila 250 arasında peşmerge ve köylü yaşamını yitirdi.

Baas ordusunun köylere girmesiyle halk dağlara sığınmaya başladı. Ordu ilerledikçe dağlarda saklanan halkın bir kısmı teslim oldu, bir kısmı ise İran’a kaçtı. 

 

Halepçe katliamı

Sergelî–Bergelî kuşatmasından sonra YNK peşmergelerinin desteğiyle, İran birlikleri Halepçe’ye girdi. 16 Mart sabahı Irak ordusu hava saldırısına başladı. Halepçe’deki çoğu aile İran-Irak savaşında hava saldırıların yaşamının doğal bir parçası haline geldiği için evlerinin yakınlarında inşa ettikleri bodrumlara sığındılar. Şehre atılan hardal ve fosfordan oluşan kimyasal gazlar halkın çoğunu sığınaklarda yakaladı. 17 Mart’a kadar sürdürülen bombardımanlarda 6 bin 357 insan yaşamını yitirdi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı.

Halepçe katliamı YNK peşmergelerinin Irak ordusu karşısındaki dirençlerini kırdı. 18 Mart gecesi Irak ordu birlikleri son kalan peşmergelere de ağır darbeler vurarak, Sergelî’yi ele geçirdiler. Ertesi gün ise Bergelî köyünü kuşattılar.

 

22 Mart: İkinci Enfal

22 Mart akşam saatlerinde Seysenan köyüne fırlatılan top mermileriyle ikinci Enfal başladı. Çevreye yayılan 'elma kokusu' kimyasal bombaların kullanıldığını gösteriyordu. Sonraki gün, Dokan’daki YNK üssüne kimyasal saldırı düzenlendi. 24 Mart gecesi KDP operasyonlarının kontrol edildiği küçük bir karargaha ev sahipliği yapan Cafaran köyü de hedef alındı. Bu saldırlardan kurtulanlar dağlara sığındılar.

 

Üçüncü Enfal-Germiyan

Birinci ve ikinci Enfal’de kullanılan kimyasal silahlar peşmergelerin direncini kırdı. Bundan ötürü peşmergeler üçüncü Enfal sırasında fazla direniş göstermediler. Ciddi bir direniş olmamasına rağmen 7-20 Nisan tarihleri arasında Germiyan’da kimyasal gaz yoğunca kullandı.

 

Dördüncü Enfal: Nane kokusu

3 Mayıs’ta uçakların ilk hedefi, Ekser köyü oldu. Bir uçak filosu köye alçaktan saldırdı. Nane kokusu yayan beyaz dumanların takip ettiği 8 patlama oldu. Güneydoğudan esen rüzgarla duman iki üç kilometre ötedeki Heyder Beg’e kadar yayıldı.

Göktepe ve Esker’e köyleri arasında konumlamış bir peşmerge birliğinde yer alan Enver Rıza Ömer kimyasal saldırıyı şöyle anlatacaktı: “25 peşmerge şehit düştü. Fakat bu saldırı çok farklıydı; bombalardan çıkan duman yükselmiyor, araziye dağılıyordu. Hoş bir nane kokusu gibiydi.”

Bu saldırıda iki köyden 300  insanın yaşamını yitirdiğini söyleyen Ömer,  “Doğanın üzerine adeta siyah bir örtü çekilmişti. Bütün hayvanlar, ağaçlar ve bitki örtüsü insanlar gibi bir anda soldu” diyor.  

 

Genç ve güzel kızları götürdüler

15 Mayıs ile 26 Ağustos arasında gerçekleştirilen operasyonlar beşinci, altıncı ve yedinci Enfal olarak tanımlandı. Bu operasyonlardaki amaç; YNK'nin savaş gücüne son darbeyi indirmek, kendisini desteklemeye devam eden sivilleri cezalandırmaktı.

Üçüncü Enfal’de Leylan, dördüncü Enfal’de Taqtaq kasabası toplama kampı olarak kullanıldı. İnsanlar burada bir gece bekletildikten sonra birçoğu kamyonlarla bilinmeyen yerlere götürüldüler. Üçüncü Enfal esnasında Germijyen’a bağlı Şarbajer alanında tutuklanan köylülerin götürüldüğü kamplarda birçok kadının kaybolduğu belirtilmektedir. Parazan köyünden Dilşad Eli, “Kampta ne kadar genç ve güzel kız varsa askerler hepsini alıp götürdüler.”

 

Toplama kampı

Enfal operasyonlarının en büyük toplama kamplarından birisi olan Topzawa kampında insanlar tıpkı Nazi kamplarında Yahudiler gibi numaralandırıldı. Kadın ve erkekler ayrı kamplarda tutuldular. Araçlara bindirilen genç erkeklerden bir daha hiç haber alınamadı. Kadın ve çocukların birçoğu Dibs hapishanesine gönderildi. Yaşlılar ise daha güneyde, çölde bulunan Nagre Selman cezaevine götürüldü. Eli silah tutabilecek olan, 15 ila 70 yaş arasındaki erkeklerden bir daha hiç haber alınamadı. 

 

Son Enfal: Behdinan

Irak hükümetine verilen raporlarda, peşmergelerin Behdinan’daki toplam gücünün 2 bin 600’den fazla olmadığı belirtiliyordu. Ancak Ali Hasan el–Mecid'in Kuzey Bürosu 200 bin asker yollamıştı. Bu son operasyona Kimyasal Silahlar Taburu, Irak Hava Kuvvetleri birimleri ve Milli Savunma Taburları (cahşlar) katılmıştı.

İlk kimyasal gaz bombası, 24 Ağustos günü, Kuzey Kürdistan sınırı yakınlarındaki Zêwa Şêxan’daki KDP karargahına atıldı. Ertesi sabah Irak savaş uçakları eşzamanlı saldırılar gerçekleştirdi. Bu katliamdan sonra Behdinan halkı Kuzey Kürdistan sınırına doğru kaçmaya başladı. Askeri birlikler halkın kaçışını engellemek için Behdinan'daki en büyük kimyasal saldırıyı Büyük Zap nehrinin üzerindeki ana geçiş noktalarından birisi olan Balûke köprüsüne yaptı. Behdînan işgali, on binlerce mültecinin Türkiye’ye kaçması ve binlerce insanın dağlara sığınması sonucu 28 Ağustos’ta sona erdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.