'V' korkusu ve 'Selo' sendromu

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Son başkaldırı ile “V“ harfi Türk unsurların uykusunu kaçıran sendroma dönüştü. Yasaklayamadılar. Ama, tümden deli ve vahşetin görüntüsü oldular.

Türk rejiminin polis ve askerleri geçerken yol kenarında durup ellerini yumruk yapıp işaret ve orta parmaklarıyla “V“ işareti yapan küçücük Kürt çocuklarını görünce, kırmızı görmüş boğaya dönüşüp öfke köpürterek saldırıyor, işkence ediyorlar.

Çünkü “V“ işareti, masumiyet ve özgürlüğün ifadesidir. Despot ve barbar ırkçı ile alayın işareti.

Ortaya çıkışı da Kürtlerin icadı değil, oldukça eskidir.  Fransa ile Britanya arasında 1415 yılında yaşanan “Agincourt“ savaşı sırasında, Fransızlar başa çıkamadıkları İngiliz okçularını yakalayıp, ok atmada kullandıkları işaret ve orta parmaklarını kesiyorlardı.

Fransızlar bunun üzerine onları gördüklerinde, uzaktan düşman parmaklarıyla “Viktory“ (zafer) kelimesinin baş harfi “V“yi yaratarak, onlarla alay ettiler. “V“nin hikayesi böyle başladı.

“Viktory“(zafer) deyiminin baş harfi olan “V“ işareti, geçtiğimiz yüz yıl, ırkçı ve faşist rejimlerin korkusu haline geldi.

Britanya Başbakanı Wiston Cruhchill, İkinci Dünya Savaşı sırasında bu olguyu, Nazi Almanyası’na karşı kazanılacak savaşın simgesi olarak kullanınca, Naziler Avrupa çapında “V“ harfi avına çıktılar. “V“ işareti, Vietnam savaşı boyunca Amerikalıları alaya alma olgusu oldu.  

Şili’nin faşist diktatörü Pinotsche’nin polisi, kesintisiz “V“ işareti yapan insan avına çıkıyordu. Türk faşistler oldum olası, “Allah allah“ naralarıyla "V" harfi izini sürüyordu.

Son başkaldırı ile “V“ harfi Türk unsurların uykusunu kaçıran sendroma dönüştü. Yasaklayamadılar. Ama, tümden deli ve vahşetin görüntüsü oldular.

“V“ işareti yapanı görünce, gerilla karşılarına çıkmış gibi korku çığlığı kesildiler.

Cizre ve Nusaybin sokaklarında bu işareti yapan kadınları tanklarla ezdiler. Gencecik kızları, bıyığı daha yeni terlemeye başlayan erkek çocukları kurşunladılar.

İlahlaştırıp tapındıkları “başkalarının Sultanı“ Abdülhamit, gagalarıyla burnunu hatırlatıyor diye ördeklere tahammülsüzdü. Ördeklere yaşamayı yasaklayamamış, ama onları ananları zindana atmıştı. Bunlar da ev baskınlarıyla,“V“ işareti yapan Musa Anter’in “Küçük Generalleri“ni (çocuklar) avına çıktılar. Ellerinde taş izi arayarak,“V“ işareti yayıp yapmadıklarını tesbite çalıştılar.

“V“ harfini Türk polis ve askeri karakollarında işkence, mahkemelerde ise ceza gerekçesi yaptılar.

Ve utanmazlığın evrensel tarihinden bir misal: Kendilerinden olmayan insanları törenle kesen, “Allahu ekber“ diye diye bebek yaştaki çocuklara tecavüze koşan İslamo faşistlerle, “benamus“ kiralık Kürt katillerden oluşan “Hizbi Kontra“nın koruyucusu ırkçı, geçenlerde Van’da Kürtlerle bir araya gelince “V“ işareti yapan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşine de “terörist“ diyordu. Utanmazlık, vay be!..

7 yıldır hapiste rehin tutulan Kürtlerin sivil, silaha asla el sürmemiş Kürtlerin “Selo oğul“ dedikleri sivil lider Selahattin Demirtaş da teröristti.  

Oysa Selo, kimileri gibi kendi halkını korku salarak sindiren, sonra “maaile“ soyan bir hırsız değildir. Irkçı histeriyle elleri, tüm bedeni ve giderek ruhu kan içinde, bir seri katil hiç değildi. Onun ellleri Roboski, Cizre, Şırnak, Nusaybin, Sur gibi şehirlerin, Efrin ve baştan başa Rojava benzeri diyarların, çocuk masumiyeti özelinde Cemile gibi, çocukların kanı yoktu ellerinde.

Çağın en kanlı teröristini temin ederim ki, Kürtlerin Selosu, o seri katil gibi kadın ve erkek 177 gencecik insanı diri diri yakan kibritçi de değildir.

İnsanların dilini, yani sedasını da yasaklayan ırkçılara karşı savaşan bir halkın sivil önderidir, Selo. “El ve boyunduruk altında yüz yıl yaşamaktansa, bir özgür hayat evladır“ diyendir.

Suçu bu Selo‘nun. İnsan olmak ve insanlığa adanmak yani...

Ha, Selo böyle de, dağlara yönünü veren gençler? Onlar ırkçılığın mağdurları!

Başka seçenek bırakmadılar onlara.

İnanmıyor musunuz? Tek tek öldürmeler, darağaçları, işkence mahzenleri, zindan ve insanı insan yapan değerleri çember altına alan yasaklar bir yana...

Bir dönün ve bakın. Sırasıyla Koçgiri, Ağrı Dağı etekleri, Zilan ve Dersim’den giderek Kurdistan’ın baştan başa kanadığını görürsünüz. Onlara da yaşama hakkı vermediler ki...

 NOT:

Merhaba koca Kürt ve tarihten fırlayan bilge!..

Sözüm sanadır: Seçim var. Soyunun katline yeminli barbara, tekme atma hakkını kullanma günün!..

Bir hatırlatma bu. Başka sözüm yok...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.