100 Êzîdî kadın tilili sesleriyle kurtarıldı
Kadın Haberleri —

YPJ
- Reqa’da Êzîdî kadınları kurtarma hamlesinde 100 kadın kurtarıldı. “Kadınların intikamını almadan erken şehit düşmekten korkuyordum" diyen YPJ’li Toprak Amanos hamlede 28 kadını kurtardı.
DAİŞ çeteleri 9 yıl önce Şengal’de Êzîdîlere yönelik soykırım saldırısı başlatmıştı. 74’üncü Ferman’ın izleri hala hafızalarda canlılığını korurken, en çok unutulamayanlar ise Êzîdîlerin yardım çığlığına koşanlar ve esir kadınları kurtaranlar.
Kuzey-Doğu Suriye’de devrimin öncüsü olan YPJ ve YPG savaşçıları, DAİŞ’in esir aldığı onlarca kadını kurtardı. Jinha’dan Rojbin Deniz, Reqa’da DAİŞ’e karşı gerçekleştirilen hamlede 28 Êzîdî kadını kurtaran YPJ savaşçısı Toprak Amanos’la konuştu.
2013 yılından bu yana YPJ saflarında savaşan Efrînli Toprak Amanos, DAİŞ’in Suriye ve Rojava’ya yönelmesinin başlamasıyla eğitime katılır. Eğitimin ardından arka cephelerde savaşmaya başlayan Toprak, her şeyden önce savaşının kadınlar için olduğunu söyler.
“DAİŞ’in kadınları barbarca katletmesi ve kaçırıp köleleştirmesi haberleri geldikçe bende dizginlenemeyecek bir öfke gelişiyordu” diyen Toprak, Şehba, Halep, Minbic, Tişrin, Tebqa, Kerame, Reqa ve sonrasında Dêrazor’da DAİŞ ve Türk devleti güdümündeki diğer çetelere karşı geliştirilen hamlelerde yer alır.
Cesareti ve savaş tecrübesiyle düşmana kök söktüren bir savaşçıya dönüşen Toprak, “Savaş beni korkutmuyordu kadınların intikamını almadan erken şehit düşmekten korkuyordum" diyor.
Tarih 2016 sonbaharını gösterdiğinde Toprak, DAİŞ’in kaçırıp Reqa’ya getirdiği Êzîdî kadınları için mücadele eder. Burada tek amaçlarının DAİŞ’in köleleştirdiği Êzîdî kadınları kurtarmak ve 74’üncü fermanın intikamını almak olduğunu söylüyor.
Odada zincirlenmiş kadınlar
DAİŞ’in Reqa’da çok ciddi bir hazırlık yaptığını ve Reqa’nın altında esas şehri kurduğunu belirten Toprak, o günleri şöyle anlatıyor: “Reqa’yı saran ezan sesleri, bazen müzik sesleri bizi yanıltmak ve psikolojik baskı uygulamak üzerinden ayarlanmıştı. Hamlemizin ismi de ‘Êzîdî kadınları kurtarma hamlesi’ydi. Bundan geri dönüş olamazdı. Çok iddialı ilerliyorduk ve Reqa’ya girmiştik. İlkolarak bir eve girdik iki katlıydı. İçeride olan DAİŞ'lileri vurduk, içeri girdiğimizde odalarda zincirlenmiş kadınları bulduk. Ev bir zindan gibiydi. O evde 4 kadın vardı. 20-13-14-16 yaşlarındaydılar. İlk olarak erkek arkadaşlar girdi ve kadınlar korkup bağırmaya başladılar korktu. Sonra bizi görünce rahatladılar. Onlara korkmayın 'biz YPJ'yiz sizi kurtarmak için geldik' dedik ve onları sorduğumuzda 'biz Êzîdîyiz, Şengaliyiz' dediler.”
Çetelerin kadınlara işkence yaptığını kaydeden Toprak, kadınların o an konuşma sırasında Şengal’in özgürleştirildiğine inanmadıklarını ekledi.
Çetelere 4 kez satıldı
Reqa’da Arap kadınların da kendilerini cehennemden kurtarmasını istediklerinin altını çizen Toprak, şehir merkezine doğru ilerlediklerinde başka bir evde bir kadın çığlığını duyduklarını söyledi. Evin kapısı açıldığında duvara zincirlenmiş yüzü kanlar içinde 16-17 yaşlarına ve DAİŞ çetelere tam dört kez satılmış bir kadını kurtardıklarını belirtti.
Meeleba Reş’te zincirlenmiş 20 kadın
Toprak konuşmasının devamında şimdiki adı Meeleba Reş (Kara Stadyum) olan stadyumdan 20 Êzîdî kadını kurtardıklarını, “25 DAİŞ'li oranın nöbetini tutuyordu. Onlarla bir çatışma yaşandı sonuç olarak o 25 tanesini öldürdük. Kontrollü olarak zindana girdik. Kapılar kalın demirdi ve pencerelere şiş yapmışlardı. İçeri girdiğimizde karşımızda korkunç bir manzara vardı. Küçük hücreler oluşturulmuştu. İşkence odaları, sorgu odaları, kadınları pazarladıkları odalar vardı. Birçok kadın tekli hücrelerde kalın zincirlerle duvarlara kilitlenmişlerdi. Bazıları da grup şeklinde kalıyordu. Ayak bileklerine bağladıkları zincirler çok kalın olduğu için kıramadık. Anahtarlar olmadığı için zincirlere mermi sıkarak onları kurtarıyorduk” sözleriyle anlattı.
Meeleba Reş’te bazı kadınların yanında çocuk ve bazılarının da hamile olduğunu kaydeden Toprak, bu çocukların DAİŞ’in Êzîdî kadınlara tecavüz sonucu doğduğuna işaret etti.
Ölüm evinde direndiler
Burasının bir ölüm evi gibi olduğunu ve her köşesinin ölüm koktuğunu anlatan Toprak, “Sonbahar bile örtememiş o derin kokuyu. Duvarlarda yazılan yazılar vardı. Yazmasını bilen kadınlar oraya geliş tarihilerini ve bazılarının ölüm tarihlerini yazmışlardı. Ezdalık inancının sembolleri çizilmişti. Örneğin bir duvarda belli ki orada o kadına çok işkenceler yapılmıştı ki izleri hala duruyordu. Duvarda bir güneş ve içinde kubbe çizilmişti. Her şeye rağmen o kadınlar inançlarını bırakmamış ve bunun için direnmişlerdi” dedi.
Toprak’ın anlatımlarına göre, altı ay boyunca Reqa’yı karış karış temizleyen savaşçılar, her tilili sesinde bir Êzîdî kadınının özgürleştirildiğini anlıyordu. DAİŞ’in zorla giydirdiği kara çarşaflar yakılıyor, özgürleştirilen kadınların yüzü ay parçasına benziyordu.
Ev kontrollerinde 4 kadının daha bulduklarını belirten Toprak, Êzîdî kadınların YPJ’lileri gördüklerinde koşarak sarıldığını ekledi.
100 kadın kurtarıldı
Toprak Amanos ve beraberindeki kadın savaşçıların oluşturduğu operasyon kolu 28 Êzîdî kadını kurtarmıştı. Reqa Êzîdî kadınları kurtarma hamlesine anlam yükleyen bir diğer nokta bu hamleye Şengal’den YJŞ ve YBŞ güçlerinin de katılmış olmasıydı. Şehit komutan Zerdeşt ve Pir Çeko'da bu hamlelerde bire bir yerini alan Êzîdî öncüleriydi.
YPJ savaşçılarının öncülüğünde Reqa’da Êzîdî kadınları kurtarma hamlesinde tam 100 kadın kurtarıldı. Her kurtuluş yeni umudu ve başlangıcı da beraberinde getirdi.
Toprak Amanos, Fermanın üzerinden 9, Reqa hamlesinin üzerinden de 6 yıl geçtiğini hatırlatarak, 74’üncü Ferman’ın intikamının alındığını ve henüz tamamlanmadığını belirtti. Toprak, DAİŞ çetelerinin yargılanmasının intikamının tamamlanmasına ön ayak olacağını ekledi.
ŞENGAL














