31 yıldır dilinde aynı sözcük: Kimse ölmesin

Kadın Haberleri —

Narenciye Acar (75)

Narenciye Acar (75)

  • Sabri Acar, 1992 yılında pazar alışverişi yapmak için sabah evden çıktı, bir daha dönmedi. Korucular, köy çıkışında Acar’ın da içinde olduğu minibüsü taradı. Ağır yaralanan Acar, Midyad’tan Mêrdîn’e oradan Amed’e götürüldüğü sırada yolda yaşamını yitirdi. Cenazesine ailesinin izni olmadan otopsi yapıldı. Aynı olayda 7 kişi daha katledildi, 8 kişi de yaralı olarak kurtuldu. 
  • Sabri Acar’ın eşi Narenciye Acar ise 31 yıldır 9 çocuğuna tek başına bakıyor ve aynı acıyı başkası yaşamasın diye Barış Annesi olarak mücadelesini sürdürüyor. Acar, “Artık kimse bunları yaşasın istemiyorum. Kimse ölmesin, barış sağlansın. Kimsenin annesi ağlamasın. Dilimizin, kimliğimizin serbest olması için, kardeşçe yaşayalım diye mücadele ediyoruz” diyor.

Kurdistan’da 1990’lı yıllar kolluk güçleri, paramiliter yapılanmalar ve korucular eliyle işlenen ve "faili meçhul” bırakılan cinayetlerin yaşandığı bir dönem oldu. Kürt halkını hedef alan savaş politikalarının bir ayağı olarak işlenen cinayetler karanlıkta bırakılırken, failler de cezasız kaldı.

Karanlıkta bırakılan bu dönemin aydınlatılması ve akan kanın durması için Kürt anneleri 1996 yılında Barış Anneleri İnisiyatifi’ni kurdu. 15 Kürt annesinin bir araya gelerek kurduğu İnisiyatif’te yer alanlar, beyaz tülbentleri ile savaşa karşı barış mücadelesi verdi. Yıllar içerisinde büyüyen İnisiyatif, yakınlarını yitirmiş binlerce annenin mücadele verdiği bir platforma dönüştü. Bu annelerden bir tanesi İzmir'de yaşayan ve 1992 yılında köy korucuları tarafından eşi katledilen Narenciye Acar. 

Acar’ın mücadelesi, eşi Sabri Acar'ın 6 Nisan 1992'de Mêrdîn Midyat'a bağlı Xirbê Seyhalî köyünde bulunan evinden pazara gitmek için dışarı çıkması sonrası katledilmesiyle başladı. Sabri Acar’ın da içinde bulunduğu 16 kişilik minibüs köyün çıkışında korucular tarafından tarandı. Olayda Acar’la birlikte 8 kişi katledilirken, 8 kişi ise yaralı kurtuldu.

75 yaşındaki Narenciye Acar, eşinin katledilmesinin ardından başlayan hikayesini MA’dan Delal Akyüz’e anlattı.

 

 

Pazar alışverişine çıktı, dönmedi

Eşinin katledildiği 1992 yılındaki olayı anlatan Acar, “Eşim pazar alışverişi yapmak için sabah evden çıktı. Oğlum o zaman Kur'an'ı bitirmişti, eşim ona hediye almak için pazara gidiyordu. Ama köyün çıkışında korucuların kurduğu pusuda silahlarla tarandılar. Silah seslerini duyunca biz de oraya gittik. Gittiğimde arabaya alarak hastaneye götüreceklerdi. Bende arabaya bindim önce Midyad’a oradan da Mêrdîn’e götürdüler. Orada hastane yetersiz diye Amed’e yönlendirdiler. Ama yolda yaşamını yitirdi. Bizi Mêrdîn'e geri gönderdiler ve orada cenazeyi bizden zorla alıp otopsi yaptılar. Ben otopsi yapmamaları için direndim ama izin vermediler. Cenazeyi gece yarısı bana verdiler. Midyad’da sabaha kadar bekledik, ancak sabah gidip cenazeyi gömebildik” dedi.

Acar, olayın ardından askerlerin sürekli köyü basıp, insanları kış ortasında sokağa çıkarıp işkence ettiğini söyledi.

9 çocuğuyla bir başına 

Acar, eşinin katledilmesinin ardından 9 çocuğuna tek başına büyütmek zorunda kaldı. 2005 yılına gelindiğinde köy baskınları ve ekonomik koşullar nedeniyle göç etmek zorunda kalan aile, İzmir’in Konak ilçesi Çimentepe Mahallesi’ne yerleşti. Çocukları fırın ve inşaatlarda çalışan Acar, daha önce Mêrdîn’de başladığı barış mücadelesini buraya taşıdı.

“Eşimin ölümünden sonra çocuklarıma ben baktım. O dönemde iş yoktu, sadece köy işlerinde çalışarak çocuklarıma bakmaya çalıştım. Büyük zorluklarla 9 çocuğumu büyüttüm. Çocuklarım biraz büyüdükten sonra İzmir’e göç ettik.”

 

 

Akan kan dursun diye

O yıllarda binlerce insanın katledildiğini vurgulayan Acar, kimsenin ölmemesi için Barış Annesi olmaya karar verdiğini söyleyip, şöyle devam etti: “Çocuklarımı ne kadar zorlukla büyüttüğümü ben biliyorum. Ben artık kimse bunları yaşasın istemiyorum. Kimse ölmesin, barış sağlansın. Kimsenin annesi ağlamasın. Dilimizin, kimliğimizin serbest olması için, kardeşçe yaşayalım diye mücadele ediyoruz."

Akan kanın durması için Kürtlerin haklarının tanınması gerektiğini dile getiren Acar, son olarak “Bugün Rojava'da savaş oluyor. İnsanlar evlerini bırakıp buraya gelmek zorunda kalıyor. Kimisi başka ülkelere giderken, denizlerde boğuldu. Buralara gelen insanlarsa ‘neden geldiniz' diyerek dışlanıyor. Bu zulümler son bulsun, bütün dünyada barış olsun istiyoruz” diye konuştu. İZMİR 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.