Abluka Türkiye’ye yayıldı

  • Kürt kentlerindeki ablukaların laboratuvar işlevi gördüğünü belirten HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Burada pervasızlaşan AKP iktidarı, kurduğu milliyetçi ve faşist ittifaklarla tüm Türkiye’yi bir anlamda ablukaya alarak diktatörlüğü kurumlaştırmaya çalışıyor” dedi. 

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parlamento Grubu, sokağa çıkma yasakları ve ablukaların 6. yıl dönümüne ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Milletvekilleri, açıklamada Cizre “Vahşet bodrumları”nda yakılarak katledilenler ile Silopi’de polis tarafından katledilerek cenazesi bir hafta boyunca sokak ortasında bırakılan Taybet Ana (Taybet İnan) ve katledilen Kürt kadın siyasetçiler Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın fotoğraflarını taşıdı. 

Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yasak, kent ablukaları ve saldırıları hatırlatarak, “O gün anneler, babalar çocuklarının, çocuklar ise annelerinin babalarının ölümüne şahitlik ettiler” dedi. ‘Sokağa çıkma yasakları’ adı altında devletin her türlü şiddeti Kürt halkının üzerine boca ettiğini kaydeden Koçyiğit, Cizre, Nusaybir ve Silopi’den örnekler verdi. 

Kürt düşmanı politikalar bir yandan can alırken, diğer yandan halkın yaşam alanlarının yakılıp yıkıldığını, zorunlu göçün dayatıldığını belirten Koçyiğit, şunları söyledi: “Duvarlara yazılan cinsiyetçi, ırkçı, faşist söylemler ile uygulanmak istenen, bir kenti, bir halkı, bir tarihi, bir dili bir kimliği yok etme politikalarının adeta imzası olmuştur. Kent yıkımları ve bodrumlarda yakılan insanlar, günlerce sokaklarda bekletilen cenazeler, ibadetini yaparken vurulan yaşlılar, sokakta oynarken vurulan çocuklar, hastaneye götürülemediği için kan kaybından ölen yaralılar, ailelerin evlatlarının cenazelerini morg yerine derin donduruculara bırakmak zorunda kalmaları ve daha nice vahşet, insanlık tarihinin çetelesine bir utanç vesikası olarak eklendi. Bu süreçte evlatlarımızın parçalanmış bedenleri ile birlikte toplumsal barış da parçalandı. İnsanlık suçu işleyen siyasi iktidar ve devlet güçleri, hiçbir şekilde yargılanmazken, ablukaya alınan kentlerde yüzlerce kişi tutuklanarak ağır cezalarla yargılandı ve ağır cezalara çarptırıldı.

Kürt kentlerinde başlatılan abluka süreci, tüm Türkiye sathına kayyum rejimiyle yayıldı. Batılı kurumların insan hakları ihlalleri karşısında sessizliği de eklenince, siyasi iktidar için Kürt kentlerindeki ablukalar laboratuvar işlevi gördü. Burada pervasızlaşan AKP iktidarı, kurduğu milliyetçi ve faşist ittifaklarla tüm Türkiye’yi bir anlamda ablukaya alarak diktatörlüğü kurumlaştırmaya çalışıyor. Bugün yaşadığımız ekonomik krizin temellerinin o süreçte atıldığını özel olarak belirtmek isteriz. 

Bir kere daha söylüyoruz ki; iktidar ve muhalefeti ile Türk siyasetinin Kürtlere bu vahşeti uygulayan ve daha sonra darbeci olan sorumluları nasıl sahiplenip kutsadığını da asla unutmayacağız. Ablukalar boyunca ağır insanlık suçları işlenmiştir ve bizler bu suçların bir kısmına tanıklık ettik. Bu suçların hesabı bir gün mutlaka hukuk nezdinde sorulacak. Taybet İnan, Sêvê Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar, Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Cemile Çağırga ve Rozerin Çukur şahsında ablukalarda yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımızı buradan bir kez daha anıyoruz. Bu suçların hesabı, elbet bir gün siyaset ve uluslararası hukuk nezdinde sorulacaktır. Bunun mücadelesini HDP ve hayatını yitirenlerin aileleri olarak her zeminde her yerde yükselteceğiz.”

 

Yasal dayanağı yoktu

Avrupa Konseyi’nin Venedik Komisyonu tarafından 13 Haziran 2016’da yayınlanan sokağa çıkma yasaklarının hukuki boyutuyla ilgili raporda, ciddi insan hakkı ihlalleri yaşandığı, temel insan haklarının askıya alındığı ve esasen ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının yasal dayanağı olmadığı ifade ediliyor. HDP de sokağa çıkma yasak kararlarının 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/c maddesi uyarınca valiliklerce alınmasında bir ihlal niteliği doğurduğunu ve iç hukuka da aykırı olduğunu her zaman ifade etti. Bu rapor, HDP’yi teyit etti.  BM (Birleşmiş Milletler) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Raad El Hüseyin başkanlığındaki komisyon tarafından 10 Mart 2017’de hazırlanan raporda, 18 ay devam eden saldırılar sırasında aralarında ‘800 güvenlik görevlisinin de bulunduğu 2 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği, ciddi insan hakları ihlalleri’ yaşandığı belirtiliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.