Adlandırma politikaları ve Kırklar Dağı

Meral ÇİÇEK yazdı —

  • Amed, herhangi bir şehir değildir. Sadece Bakur’da değil, dört parça Kürdistan ve yurtdışında yaşayan her Kürt için anlamı ve simgesel değeri büyük başkenttir.

Tarihteki bütün sömürgeci devletler, istila ettikleri toprakların asli sahiplerinin verdiği adları gasp ederek iktidarlarını inşa etmişlerdir. Konfüçyüs boşuna dememiştir "Gerçek bir devlet adamının ilk görevi adları düzeltmektir". Devletli uygarlık tarihi boyu şehir ve yer isimlerinin neredeyse her istila, her fetih sonrası değiştirilmesi bundandır.

Halklar açısından yer isimleri, salt sembolik olmayıp anlamı sabitleyen bir işleve sahip olur. Soyut bir yer, verilen ad ile birlikte özel ve spesifik bir mekana dönüşür. Yer adları hem anlam hem düzen oluşturur.

Ama egemenler açısından güç ve iktidar simgelerler. Sömürgecilik tarihi boyunca halkların topraklarını güç ve iktidar uğruna istila edenler, yerlilerin adlarını yok ederek onların kültürel ve toplumsal varlıkları üzerinde ontolojik tehdit oluşturdu.

Zira her adda bir anlam, bir hikaye, bir hakikat, bir kimlik saklıdır. Ad ortadan kaldırıldığında aslında ona dair hafızanın yok edilmesi hedeflenir. O hafıza yok edildiğinde ise onun yerine kurgusal bir anlam inşa edilmeye çalışılır.

Sahte anlamın zamanla hakikatin yerine ikame edilmesi ile soykırım tamamlanmış olur. Böylece yerli halkların eski ad takma geleneklerinin gasp edilmesi sonucu ulus-devletler dünyayı kendi bakışlarına göre yeniden oluşturma imkanına sahip olur.

Bir yere ad takıldığında veya mevcut adı değiştirildiğinde o alan üzerinde kontrol de sağlanmış oluyor. Dolayısıyla ad vermenin kendisi de bir iktidar aracı ve uygulaması oluyor. Hele ki sömürgeci-işgalci güçler açısından.

Zira kimlikleri, toplumsallıkları ve varlıkları uğruna direnen halkların verdiği isimler, çoğunlukla bir mücadele tarihini anımsatır.

Devlet, ister sömürgeci bağlamda ister bürokrasi bakımından ad verme hakkını gasp edip tekelleştirdiğinde, iktidarındaki bütün alan üzerindeki kontrolü de sağlamış oluyor.

O nedenle ad verme politikalarına sıradan yaklaşmamak gerekiyor. Bu politikalarla nelerin amaçlandığını ve yapıldığını iyi görüp, buna göre boşa çıkartıcı bir mücadele geliştirmek elzemdir.

Zira yerli halk ve kültürleri susturmayı ve sessizleştirmeyi amaçlayan sömürgeci ve soykırımcı politikalar geçen yüzyılda kalmayıp günümüzde de devam ediyor. Faşist ve ırkçı ideolojiler bugün de yer adları üzerinden yüceltilmeye çalışılıyor.

Amed’deki Kırklar Dağı’na Devlet Bahçeli adına ‘hatıra ormanı’nın yapılmak istenmesi bunun en son örneğidir.

Amed, herhangi bir şehir değildir. Sadece Bakur’da değil, dört parça Kürdistan ve yurtdışında yaşayan her Kürt için anlamı ve simgesel değeri büyük başkenttir.

Şêx Seîd isyanından Amed zindan direnişine kadar, Zekiye Alkan’ın eyleminden Sur direnişine; faşist TC’nin soykırımcı politikalarına karşı asırlık ulusal mücadele merkezidir.

Amed merkezdeki en yüksek yer olan Kırklar Dağı ise bu asırlık direnişe şahitlik etmiş, halkın kutsallık atfettiği, destanlara mekan bir ziyaret yeridir.

Böylesi bir yere, "Taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmayın" deyip açık soykırım çağrısında bulunan TC’nin ultra faşistinin adının verilmesi ne anlama geliyor?

Kırklar Dağı’na ‘Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı’nın yapılması, salt Kürt halkına hakaret olarak ele alınmamalı. Bundan ziyade esas amaç, Kürtlerin onurunun kırılması, iradesinin teslim alınması, ıslah edilmesidir.

Daha yakın zamanda 'Kürdistan diye bir yer yoktur, asla da olmayacaktır' diyen baş faşistin adının Amed’e bakan en yüksek yere verilmesi ile Kürtlere teslimiyet dayatılmak isteniyor.

Söz konusu orman, Kürtlerin boynunda sürekli hissedeceği temsili bir soykırım kıskacı olarak planlanıyor.

Rejimin baş faşistinin adının bırakın Kırklar Dağı’ndaki bir ormana, Kürdistan topraklarındaki herhangi bir sokağa dahi verilmesine asla izin tanınmamalı.

Bu faşist işgal, talan, istila, sömürgecilik politikalarına örgütlü bir mücadele ile karşı durup kimliğimizi, hafızamızı, mekanlarımızı savunmamız her zamankinden daha önemlidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.