Ağdat'taki mezarlar tahrip edildi

Zeliha Polat

Zeliha Polat

  • İdam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin 86 yıldır açıklanmamasına tepki gösteren torunu Zeliha Polat, Seyit Rıza'nın köyü olan Ağdat'ta mezarlığın da tahrip edildiğini söyledi. 
  • Polat, mezarların ortasına dozerlerle girildiğini, direkler dikildiğini belirterek, bu yıl da askeri kuleye su götürülmesi amacıyla mezarlığa su deposu yapıldığını ifade etti. Polat "Ölülerimiz bile rahat değil" dedi. 

Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin 86 yıldır açıklanmamasına tepki gösteren torunu Zeliha Polat, "Neden mezar yerini söylemiyorsunuz?" diye sordu.  

Dêrsim direnişinin öncülerinden Seyit Rıza ve arkadaşları Uşenê Seydi, Aliyê Mirzî Silî, Hesenê İvaîmê Qijî, Hesen Ağa, Fındık Ağa, Resik Uşen'in idam edilmesinin üzerinde 86 yıl geçti. Görüşme yapmak üzere devlet tarafından Erzingan'a davet edilen Seyit Rıza, 5 Eylül 1937 günü yolda gözaltına alınıp tutuklandı. Ankara'dan özel görevle 15 Kasım 1937’de gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil'in denetiminde yapılan yasa dışı bir mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı'nda idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları, kimsenin bilmediği bir yere defnedildi. 

Çağlayangil saklamadı

Dönemin Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil “Anılarım” kitabında, mahkemeyi nasıl kurduklarını, öncesini ve idam anını şöyle anlatıyor: ”Biz Seyit Rıza'yı aldık. Otomobilde benimle Polis Müdürü İbrahim'in arasına oturdu. Jeep jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. Seyit Rıza sehpaları görünce durumu anladı. 'Asacaksınız' dedi ve bana döndü. 'Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?' Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyorum. Bana güldü. Savcı namaz kılıp, kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk, 'Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz' dedi.(...) Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Seyit Rıza meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. 'Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir' dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam ra-rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi.” 

 

 

Seyit Rıza ve arkadaşları

 

Oğlunun idamı seyrettirildi

O dönemin kaynaklarında 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyüklerin ölüm cezası infaz edilmediği belirtilirken, 74 yaşında olan Seyit Rıza yaşı küçültülerek, 16 yaşındaki oğlu Resik Hüseyin ise yaşı büyültülerek asıldı. Yine Seyit Rıza'nın "Beni oğlumdan önce asın" dediği ve buna rağmen Resik Hüseyin'in Seyit Rıza'nın gözleri önünde asıldıktan sonra idam edildiği kaydediliyor. 

Aradan geçen 86 yıla rağmen Seyit Rıza'nın mezarının yeri ise yapılan tüm çağrı ve başvurulara rağmen açıklanmıyor. MA’dan Müjdat Can’a konuşan Seyit Rıza'nın torunu Zeliha Polat, "Eski mezarlarımızın yeri söylenmediği gibi yeni mezarlarımız da kötü durumda" dedi. Polat, Dêrsim'in Pulur (Ovacık) ilçesine bağlı Seyit Rıza'nın köyü olan Ağdat'taki mezarların tahrip edildiğini söyledi. Geçen sene köylerindeki mezarların ortasına dozerlerle girildiğini, mezarlıkların ortasına direkler dikildiğini belirten Polat, bu yıl da askeri kuleye su götürülmesi amacıyla mezarlığa su deposu yapıldığını ifade etti. Polat, yine bölgede yapılan operasyonlarda mevziler kazıldığını ama operasyon sonrası kazılan mevzilerin doldurulmadığını söyledi. Polat "Ölülerimiz bile rahat değil" diye tepki gösterdi. 

Neden yerini söylemiyorsunuz?

Dedesi Seyit Rıza'nın mezar yeri için yapılan başvuruların yanıtsız bırakıldığını belirten Polat, şunları söyledi: "Her insanın, her milletin mezarlığı var. Dededen atadan bir değerdir. Herkesin mezar yerleri belli, bizimki niye belli değil? Biz de gidip en azından çerağımızı yakabilirdik. ‘Hayır, yakamazsınız, edemezsiniz' diyorlar. Tarih bizi her konuda haklı çıkardı. Aile ferdi olarak bir mezar yerinin olması bizim hakkımız. İsmimiz oradan silinmek isteniyor. Neden mezar yerini söylemiyorsunuz? Artık bir mezar yerleri olsun." DÊRSIM

 

*****

Kaymazların mezarına saldırı

Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesindeki evlerinin kapısı önünde 21 Kasım 2004’te henüz 12 yaşındayken 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz ile babası Ahmet Kaymaz’ın mezarına kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce saldırı yapıldı. 

Pireketa Mahallesi’ndeki mezarlıkta bulunan Uğur ve Ahmet Kaymaz’ın yan yana defnedildiği mezara dönük saldırıda baba Kaymaz’ın mezar taşı kırıldı. Yurttaş, önceki gün yapıldığı öğrenilen saldırının ardından mezar taşını onardıktan sonra Kaymaz Ailesi’ne haber verdi. 

Saldırıyı kınayan anne Makbule Kaymaz, saldırının eşi ve oğlunun katledilmesinin yıl dönümüne yakın yapılmış olması nedeniyle tesadüf olmadığını dile getirdi. Kaymaz, şöyle konuştu: “19 yıldır adalet istiyorum ancak adaleti bulamadım. Şimdi de mezarına saldırıyorlar. Sağ olsun insanlarımız görür görmez, kendileri bize bile haber vermeden gidip tamir etmişler. Sonradan bize haber verdiler. Uğur’a da babasına da sahip çıktıkları gibi mezarına da sahip çıkmışlar. Kürtleri mezarında da rahat bırakmıyorlar. Ne olursa olsun, biz faillerden hesap sormaya devam edeceğiz.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.