AKP'nin raporu cesur değil

Keskin Bayındır
- DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, "AKP iktidarı, sunacağı raporla Kürt sorunu gibi ciddi bir meselenin çözümünde cesur ve kararlı adımları atmaktan uzak olduğunu gösteriyor" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, AKP'nin Meclis Komisyonu'na sunacağı raporun sürecin ruhuyla uyumlu olmadığını söyledi. Sızdırılan rapora ilişkin Ajansa Welat'a konuşan Bayındır, "Açıkçası Pazartesi günü Meclis Başkanlığına sunulacak raporun mahiyetinin bu olmadığına inanmak istiyor insan. Rapor bu haliyle son bir yıldır yaşanan gelişmeleri görmeyen, buna göre adım atmayan AKP iktidarının adım atmamak için birtakım bahanelere sığındığını gösteriyor" dedi.
Kürt tarafının bir yıllık çabasını ve tarihi adımlarını hatırlatan Bayındır, "Atılan tek taraflı adımlara rağmen başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye toplumu iktidarın adım atmasını beklerken ayak sürüyen AKP iktidarı, şimdi de sunacağı raporla Kürt sorunu gibi ciddi bir meselenin çözümünde cesur ve kararlı adımları atmaktan uzak olduğunu göstermektedir. Görünen o ki AKP, bu süreci kendine göre kurgulamak istemektedir. Bunu kabul etmiyoruz, etmemiz de mümkün değildir" şeklinde konuştu.
Suriye'de sorun Türkiye'dir
Suriye'de demokratik bir çözümün Suriye halklarının ortak iradesiyle mümkün olabileceğini belirten Bayındır, şunları söyledi: "En başından itibaren Türkiye'nin konuştuğu kişi Şara değil, Mazlum Ebdî olmalıydı. Bunu hep söyledik. Şimdi ortaya çıkan gecikme, taraflar ortak bir mutabakata yaklaşmışken, Türkiye'nin çözümsüzlüğe davetiye çıkaran taleplerinden kaynaklanmaktadır. Devlet meseleye olan bakışını tersine çevirmeli ve gerçekten çözüm için çaba harcamalıdır."
Çözümsüzlüğe hizmet
Kürt sorununun ciddiyetsiz bir yaklaşımla çözülecek bir sorun olmadığının altını çizen Bayındır, şöyle devam etti: "Sızdırıldığı kadarıyla AKP'nin hazırlamış olduğu rapor, çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet edecektir. Seçim bildirgesini andırır bir tarzda, içinde bulunduğumuz süreci adeta tıkatacak bir yaklaşımla hazırlanan bu rapor, beklentileri karşılamaktan uzaktır. Örneğin 1928'e referans vererek, Atatürk'ün de benzer bir yaklaşımı sergilediğini söylüyor. Koşullar değişmiş, Kürt sorunu karmaşıklaşmıştır. Bu gerçeği görmezden gelerek barışı kalıcı hale getirmek mümkün değildir. Bu aynı zamanda, cesur adımlar atmaktan da uzak olduğunu göstermektedir. Yeni bir yüzyılın demokratik Türkiye'sine kapı aralayacak yasal adımları tarihe referans vererek çıkarmaya çalışmak anakronik yapmaktan öteye gitmez, bu da süreci ilerletmekten uzak bir yaklaşım olur."
Darbe mekaniğinin işlemesi
"AKP'nin bu tutumu darbe mekaniğini işletme potansiyeli taşımaktadır" diyen Bayındır, süreci tıkatacak yaklaşımlara, provokasyonlara zemin hazırlandığını söyledi. Süreci zaten endişeyle karışık bir güvensizlik içinde izleyen Kürt halkının güven duygusunun ciddi biçimde etkileneceğini kaydeden Bayındır, "Kana doymuş bu topraklar, yoksulluk ve sefalet içinde kıvranırken, süreci demokratik bir ülkeye doğru dönüştürmek için kullanmak mümkünken AKP'nin bu raporu güven vermeyecek, bir hayal kırıklığına neden olacaktır" dedi.
Mehmet Uçum'un açıklamaları
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un açıklamasını da "talihsiz açıklamalar" olarak değerlendiren Bayındır, şunları dile getirdi: "Tek taraflı adımlarla ağır aksak ilerleyen bu sürecin ruhuna da zarar vermektedir. Uçum en başta devletin bu süreci bir Kürt meselesi olarak ele almadığını söyleyerek adeta baltalamak istemektedir. Sürecin ikinci aşamaya geldiğini, devletin atacağı demokratik adımlarla sürecin ilerleyebileceğini kendisi de biliyor. Devletin atması gereken adımlar bir taviz değil, özgür ve eşit yurttaşlar topluluğu yaratmak için atılması gereken zorunlu adımlardır. Mehmet Uçum, her şeyden önce Kürt sorununu bir terör sorunu değil, bir demokrasi sorunu olarak görmelidir. Bakın bu yaklaşım değişmeden sürecin ilerlemesi de mümkün değildir. Zaten böyle olduğu için Mehmet Uçum, kamuoyunda süreci sabote eden açıklamalar yapan, demokrasiden yana olmayan bir kişi olarak algılanmaktadır. Tekrar ediyorum; barıştan yana olan herkesin bu süreçte barışçıl bir dil kullanması, sorunu gerçekten çözmeye hizmet edecek pozitif açıklamalar yapması, egemen kibirden uzaklaşması bir tercih değil, bir zorunluluktur. Barışı istemeyenlere hizmet edecek açıklamalardan en başta Mehmet Uçum'un vazgeçmesi gerekmektedir."
Atılabilecek adımlar
"Meclis'in çıkaracağı sürece özgü barış yasaları geleceğimizin teminatı olabilecekken bunu yapmamak demokratik bir ülke tasavvuru içinde olmamak demektir" diye Bayındır, yasal adım atmadan da yapılabilecek, sürece olumlu katkı sunacak bir sürü adımın atılabileceğini söyledi. Bayındır, şunları belirtti: "AİHM kararlarının uygulanması, kayyum uygulamalarına son verilmesi, hasta tutsakların bırakılması için hiçbir yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. AKP'nin sunacağı raporun bu anlamda pozitif barışa bir katkı sunmayacağı açıktır." AMED














