Alevilere dayatılan Tandoğanizmdir!

Forum Haberleri —

.

.

  • Erdoğan Alevilere; “benim dediğim gibi düşüneceksiniz, ben ne diyorsam ona inanacaksınız” diyor. Başka bir ifade edişle, “sizin yerinize ben Alevilik yaparım” diyor.  Ve Tandoğanizmi dayatıyor.

İMAM CANPOLAT
Yüz yıl önce kurulan Türk devleti tekçiliği esas almıştı. Bu tekçi ve asimilasyonist zihniyet, etnik kimlik olarak Türklük, din ve inanç olarak da İslamiyet’in Hanefi mezhebi esas aldığını beyan etmişti. Osmanlı devletinde din üzerinde Şeyhülislamlar belirleyiciydi, Cumhuriyet devleti, Şeyhülislamların görevini sürdürmek için Diyanet İşleri Başkanlığını (DİB) kurmuştur. Bu; Türklük dışındaki halklar ve İslamiyet dışındaki din ve inançların tasfiyesi demekti.

Böylece İttihat ve Terakkicilerin başlattığı Türk uluslaşması Türk devletinin cumhuriyet modeliyle devam ettirildi. 
Aleviler yüzyıl önce kültür ve inançsal soykırım kıskacına alındılar.   

M. Kemal 1919 yılında Hacı Bektaş Veli Dergahına gider, Postnişini Cemalettin Efendi ile görüşür ve kurulacak yeni Cumhuriyette Alevilerin özgür olacağı sözünü verir. Bunun üzerine Alevi toplumunun bir kesimi Millî Mücadeleyi destekler. Cumhuriyet ilan edildikten sonra Alevilere verilen sözler de unutulur. 13 Aralık 1925 tarihinde çıkarılan “Tekke ve Zaviyeler Kanunu” ile Alevilerin bütün Ocak, dergâh ve ziyaret gibi kurumlar ile Pirlik, Mürşitlik makamları ve unvanları yasaklanır. 

Böylece Aleviler yüzyıl önce kültür ve inançsal soykırım kıskacına alındılar. 

Devlet aklı, “Aleviler Türk ve İslam’dır, ibadet dili Türkçedir,” diyor, Kürt, Arap halklardan Alevileri inkâr ediyor, yok sayıyor. Yüzyıldır dayatılan bu zihniyettir, Erdoğan da bunu devam ettiriyor.

Erdoğan, devlet adına Hüseyin Gazi Cemevini ziyaret ediyor. Ancak Cemevini mescide çevirtiyor, cemevine kimin gireceğine karar veriyor, buna rağmen GBT’den geçirtiyor.

Erdoğan aynı ayrımcı tutumunu Hacı Bektaş Veli etkinliklerine 3 gün önceden alternatif bir “tören” düzenleyerek orada da Aleviliği dışlayan bir tutum içerisine giriyor, ‘anlattığı İslamiyet’in Alevilik olduğunu ve sizler de buna inanın’ diyor.

Erdoğan bu seremonide yanına aldığı kişilerle Alevi geleneklerine uygun olmayan elbiselerle tam bir İslami görüntü verdi. 

Alevi toplumunu etkilemek için özel bir propaganda yaptı. Temel bir devlet politikası olan “dış düşman” algısı yaratarak Alevi toplumuna “milli birlik” çağrısı yaptı: “Özellikle kimi Avrupa devletlerinin ülkemizdeki her kesim gibi Alevi Bektaşi vatandaşlarımız üzerinde oynamaya çalıştıkları kirli oyunları sizlerin de gördüğüne inanıyorum. Alevi Bektaşi toplumunu İslam’dan koparmaya çalışarak atılan ilk adımın devamı, insanlarımızı birbirine düşman etmek olacaktır” diyor.

Hangi AB ülkesi böyle bir çalışma içerisindedir ve hangi kurum ya da kurumlar üzerinden Türkiye’deki toplulukları bölmek istediğini açıklamıyor. AB devletleri ve diğer batılı devletler de Rusya da her şart altında Türk devletini desteklemektedir. AB ülkelerinin Alevilik üzerinden Türkiye’yi “bölme çalışması yaptığı” söyleminin bir manipülasyon olduğu görülmelidir. 

Erdoğan’ın Hacı Bektaş’ta yaptığı konuşması daha birçok yanlış ve çarpıtmalarla doludur. Anadolu’daki bin yıllık tarihten bahs ediyor, o tarihi süreci doğru anlatmıyor. Türklere Anadolu’nun kapılarının açılmasında Alevisiyle Sünnisiyle Kürtlerin rolünü gizlemekte, inkâr etmektedir.

Erdoğan kendisinden öncekiler gibi Alevi toplumunu özünden uzaklaştırarak Sünnileştirmek ve faşist rejime stepne yapmak ve ömrünü uzatmak istediği açıktır. 

Alevilerin özgür iradesiyle hareket etmesinin önüne geçmek, umudunu kırmak istiyor.
2010 yılında D.bakır Büyük Belediyesinin Pir Sultan Abdal Dergahına yer tahsis etmesi ve Dergahın açılmasına destek vermesi nedeniyle dava açtırmıştır. Ama kendisi 8 Cemevinin toplu açılışını yapacağını söylüyor. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” misali.

İspanya anayasasında; “bütün sorunlar Franco’nun dediği gibi çözülür” maddesi vardı. Türkiye’de de “her şey faşist diktatör Erdoğan’ın dediği gibi çözülür” anlayışı dayatılmaktadır.

Türk anayasasında böyle bir madde olmasa da 1923 yılında kurulan cumhuriyet devleti bu zihniyet üzerinden inşa edilmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın insanlara, “sizin talep etmenize gerek yok, devlet gerekli olanı verecek, düşünmenize gerek yok, devlet sizin yerinize düşünür. Bu memlekete komünizm gerekiyorsa onu da getirecektir” demişti.

TKP Genel Sekreteri Mustafa Suphi’yi 14 merkez komite üyesiyle birlikte Karadeniz’de boğdurur ve yerine sahte bir TKP kurarlar.

Erdoğan da Alevi kurumların ve toplumun taleplerini dinlemiyor, onları bölmeye, boğmaya çalışıyor. Alevilere; “benim dediğim gibi düşüneceksiniz, ben ne diyorsam ona inanacaksınız” diyor. Başka bir ifade edişle, “sizin yerinize ben Alevilik yaparım” diyor.  Ve Tandoğanizmi dayatıyor. 

Alevi kurumları ve toplumu bu dayatmalarını kabul etmiyor, inançlarını özgürce yaşamak istiyor ve Erdoğan’ın bu hamlesine karşı daha büyük toplumsal tepkiler vereceklerdir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.