Ali Çiçek ‘Başaracağız’ diyordu

Ayşe Çiçek

Ayşe Çiçek

  • 14 Temmuz Direnişi şehitlerinden Ali Çiçek'in ablası Ayşe Çiçek, "Babam bir gün Şêx Seîd’i örnek göstererek, 'O bile başaramadı siz mi başaracaksınız?' deyince Ali, ‘Baba biz daha büyüğünü yapacağız, bu sefer olacak' yanıtını verdi. Dediği gibi de oldu” dedi. 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hedeflerinden biri de PKK ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi oldu. Resmi verilere göre, 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi yargılandı, en az 52 bin kişi tutuklandı. 7 binden fazla kişi için idam cezası istendi ve 50’si idam edildi. En ağır insanlık dışı uygulamaların yaşandığı yerlerin başında ise cezaevleri geldi. Özellikle işkencelerin vahşet boyutunda yaşandığı Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran yönetimindeki Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi, “Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" listesine girdi. Resmi rakamlara göre, bu süreçte en az 300 kişi cezaevlerinde katledildi. Darbeden iki yıl önce kurulan, imha ve inkar politikalarıyla kimliksizleştirilmeye çalışılan Kürtlerin kaderini değiştiren PKK’nin öncü kadroları tutuklanarak, ağır işkencelere maruz kaldı. Teslimiyetin dayatıldığı bu süreçte yaşanan işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı direniş de bir o kadar büyük oldu. Özellikle Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, “işkence laboratuvarı” haline getirildi. Cezaevi, tüm zulme rağmen Kürt Özgürlük Hareketi açısından destanlaşan bir direniş mekanı haline geldi. 

PKK onlarla büyüdü

Öncü kadrolardan Mazlum Doğan’ın bir Newroz günü yaktığı üç kibrit çöpüyle başlayan direniş, tarihin sayfalarına “Dörtler” olarak geçen Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin, Necmi Öner’in ateşiyle harlandı. 14 Temmuz 1982'de başlatılan "Büyük Ölüm Orucu" ile direniş süreci başka bir merhaleye evrildi. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde başlatılan eylemin 56. gününde (7 Eylül) Kemal Pir ve Akif Yılmaz, 13 Eylül'de Hayri Durmuş ve 17 Eylül'de Ali Çiçek şehadete ulaştı. Kürt halkının desteğini alarak büyüyen PKK, 11 Temmuz 2025’e kadar varlığını sürdürerek, neredeyse yarım asırlık bir mücadele hareketi oldu. 

Kemal Pir'in Stêrka Sor (Kızıl yıldız) diye hitap ettiği Ali Çiçek’in ablası Ayşe Çiçek, MA'ya konuştu. 

Yaşına rağmen büyük irade

Riha’nın Curnê Reş (Hilvan) ilçesine bağlı Kuskunlu Mahallesi'nin küçük bir mezrasında 1961'de dünyaya gözlerini açan Ali Çiçek, üç kardeşin en küçüğüydü. Lise öğrencisiyken bildiri dağıttığı gerekçesiyle tutuklanan ve iki ay cezaevinde kalan Çiçek, bu süreçte Kemal Pir ile tanıştı. 1979-1980 yılları arasında aktif olarak Curnê Reş ve Sêwereg (Siverek) mücadelesinde rol alan Çiçek, 12 Eylül Darbesi’nin hemen ardından tutuklanarak Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne götürüldü. Vahşete karşı direnişte yer alan Çiçek, tarihi eylem sonucunda 21 yaşında şehit oldu. Kısacık yaşamına kocaman bir mücadeleyi sığdıran kardeşinin yaşına rağmen büyük bir iradeye sahip olduğunu belirten Ayşe Çiçek, bu iradenin ise Kürt Özgürlük Hareketi'nin temeli haline geldiğini söyledi. Ayşe Çiçek, “Onun için parti her şeydi. O zamanlar çok umutsuz ve ona siyaseti bırakmasını söyledik ama hiçbir zaman bize kulak asmadı. O, bildiği yolda devam etti” dedi. 

Onlar sayesinde bugünlerdeyiz

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 'Barış ve Demokratik Toplum' çağrısıyla başlayan ve PKK’nin 11 Temmuz’daki silahları imha töreniyle devam eden sürece değinen Ayşe Çiçek, “Onlar bugünleri göremedi ama biz onlar sayesinde bugünlere geldik. Ali o zamanlar ‘elbet bir gün barış olacak ama biz göremeyeceğiz’ diyordu. Gerçekten de öyle oldu. Bu hareketi var eden onlardı. Onlar bu uğurda canını verdi. Kürdistan’ın direği oldular. Önderlerinin yolundan hiç sapmadılar. Batman’ın bir köyünde başlayıp Siverek ve Hilvan’da bu hareketi şekillendirdiler. Yokluk içerisinde varlığı yarattılar. Abdullah Öcalan yol gösterdi onlar da yaptı” şeklinde konuştu.  

Kardeşinin Kürtlerin adının dahi anılmadığı bir süreçte çalışmalarda yer aldığını söyleyen Ayşe Çiçek, şöyle devam etti: “Henüz küçük yaşlardaydı. Partiye tek bir laf ettirmiyordu. Babam bir gün Şêx Seîd’i örnek göstererek, 'O bile başaramadı siz mi başaracaksınız?' deyince Ali, ‘Baba biz daha büyüğünü yapacağız, bu sefer olacak' yanıtını verdi. Dediği gibi de oldu. Onlardan sonra parti çok büyüdü." 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.